Danıştay Kararı 8. Daire 2022/1710 E. 2022/8183 K. 27.12.2022 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2022/1710 E.  ,  2022/8183 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/1710
Karar No : 2022/8183

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Üniversitesi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 2015 yılı sonbahar döneminde yapılan Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS) neticesinde yabancı uyruk kontenjanından yaptığı başvuru üzerine … Üniverstesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalında uzmanlık eğitimi almakta olan davacı tarafından, tıpta uzmanlık eğitiminin sonlandırılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı … Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı işleminin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; uyruğundan biri T.C. olan çift uyruklu adayların sadece genel kontenjanları tercih edebilecekleri ve yabancı uyruklular için ayrılmış kontenjanları tercih edemeyecekleri, aksi takdirde hukuki sorunla karşılaşabileceği yönünde güncel TUS kılavuzunda açık düzenlemelere ve uyarılara yer verilmesi, davacının başvuru yaptığı yıla ilişkin kılavuzda bu şekilde açık bir düzenleme ve uyarı bulunmaması, bilakis ilgili sınav kılavuzunda buna imkan tanındığı anlamına gelebilecek düzenlemelere yer verilerek davacının ilgili uzmanlık eğitimi sınavı tercih döneminde yabancı uyruklu kontenjandan tercih yapabileceği butonların ÖSYM sisteminde aktif edilmesi hususları birlikte dikkate alındığında; davacının uzmanlık eğitimi sınavı başvurusu ve sınav sonrasında da tercih aşamalarında herhangi bir hilesinden veya idareyi yanıltmasından söz edilemeyeceği, sınav kılavuzunu yeterli açıklıkta düzenlememesi ve sistem üzerinden bu şekilde tercih yapılmasına imkan verilmesi nedeniyle ancak idarenin davacıyı yanlış yönlendirdiğinden söz edilebileceği, bu nedenle davacının iki yılı aşkın süredir devam ettiği uzmanlık eğitiminin artık kendisi için yerleşmiş (müesses) bir durum oluşturduğu, olayda yokluk ve mutlak butlan hallerinin de mevcut olmadığı, bu itibarla uzmanlık eğitimine başladıktan iki yılı aşkın bir süre sonra uzmanlık eğitiminin sonlandırılmasının kazanılmış hak ilkesi, hukuki güvenlik ilkesi ve hakkaniyete aykırı olacağı açık olduğundan, davacının aynı zamanda Türk vatandaşı olduğu gerekçesiyle yabancı uyruklu kontenjanından yerleştiği tıpta uzmanlık eğitiminin sonlandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının Danıştay Sekizinci Dairesi’nin 25/10/2021 tarih ve E:2021/15, K:2021/4760 sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyularak uyruğundan biri T.C. olan çift uyruklu davacının, tıpta uzmanlık sınavı başvuru işlemlerini Türk vatandaşı statüsünde yürütmesi gerektiği, Başvuru Kılavuzu’nda uyruğundan biri TC olan çift uyrukluların TC seçeneğini işaretleyeceğinin belirtildiği, tercih işlemlerinin de uyruk bilgisine göre yapılacağının açık olduğu, davacı her ne kadar çifte vatandaş olsa da aynı zamanda Türk vatandaşı olması nedeniyle yabancı uyruklu kontenjanından yararlanması mümkün olmamasına karşın açık hataya dayalı olarak uzmanlık eğitimine başlatıldığı, bu durumda davacının üniversiteden ilişiğinin kesilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Hem Türk vatandaşlığına hem de Bulgaristan vatandaşlığına sahip olduğu, 2015 yılı sonbahar döneminde girdiği TUS sınavı sonucunda uzmanlık eğitimi almaya hak kazandığı, söz konusu sınavı ÖSYM’nin yaptığı, işlem yapma yetkisinin bu kurumda olduğu, yabancı kontenjanından tıpta uzmanlık eğitimine yerleşip yerleşemeyeceğinin başvuru sırasında incelenmesi gereken bir husus olduğu, tesis edilen dava konusu işlemin Anayasa ve mevzuata aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan Bölge Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava, 2015 yılı sonbahar döneminde yapılan Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS) neticesinde yabancı uyruk kontenjanından yaptığı başvuru üzerine …. Üniverstesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalında uzmanlık eğitimi almakta olan davacı tarafından, tıpta uzmanlık eğitiminin sonlandırılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı … Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un 1. maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde tababet icra ve her hangi surette olursa olsun hasta tedavi edebilmek için tıp fakültesinden diploma sahibi olmak şarttır.
” hükmü, 2. maddesinde; “Yukarki maddede yazılı diplomanın muteber olması için diploma sahibinin 8 Teşrinisani1339 tarih ve 369 numaralı kanun mucibince hizmeti mecburesini ikmal etmiş ve diplomasının Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekaletince tasdik ve tescil edilmiş olması lazımdır. Tababet sanatını icra etmek istiyen askeri tabipler de diplomalarını tasdik ve tescil ettirirler. Ancak hizmeti mecburelerini ifa eyledikleri müddetçe diplomaları alıkonulan tabipler bu müddet zarfında dahi icrayı sanata mezundurlar” hükmü ve 8. maddesinde; “Türkiye’de icrayı tababet için bu kanunda gösterilen vasıfları haiz olanlar umumi surette hastalıkları tedavi hakkını haizdirler. Ancak her hangi bir şubei tababette müstemirren mütehassıs olmak ve o unvanı ilan edebilmek için Türkiye Tıp Fakültesinden veya Sıhhıye Vekaletince kabul ve ilan edilecek müessesattan verilmiş ve yahut ecnebi memleketlerin maruf bir hastane veya laboratuvarından verilip Türkiye Tıp Fakültesince tasdik edilmiş bir ihtısas vesikasını haiz olmalıdır.” hükmü yer almaktadır.
26.04.2014 tarihli ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin “Uzmanlık eğitimine giriş sınavları” başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrasında; “TUS yılda en az iki defa, DUS ve YDUS yılda en az bir defa olmak üzere ÖSYM tarafından yarışma esasına dayanan mesleki bilgi sınavı şeklinde yapılır.” hükmü, aynı maddenin 5. fıkrasında; “ÖSYM her sınav ve yerleştirme dönemi için işlemleri ayrıntılı olarak açıklayan bir kılavuz hazırlayıp yayımlar.” hükmü, “Uzmanlık eğitimine giriş sınavlarının sonuçları, yerleştirme ve uzmanlık eğitimine başlama” başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasında; “Tıpta uzmanlık eğitimi yapabilmek için tabip ya da tıp dışı meslek mensubu olarak eczacı, kimyager veya veteriner olmak; diş hekimliğinde uzmanlık eğitimi yapabilmek için diş tabibi olmak; yan dal uzmanlık eğitimi yapabilmek için yan dalın bağlı olduğu ana dalda uzman olmak şarttır. Uzmanlık öğrencisi adayı çizelgelerde belirtilen uzmanlık dallarında eğitim veren programlara ÖSYM tarafından yerleştirilir.” hükmü, aynı maddenin 8. fıkrasında; “ÖSYM tarafından programlara yerleştirilenlerin ataması kurumların kendi mevzuatınca program yöneticisinin bulunduğu birime göre yapılır.” hükmü, aynı maddenin 9. fıkrasında; “Yerleştirildikleri kurumun atama şartlarını taşımaksızın sınava girip bir programa yerleştirilmiş olanlar uzmanlık eğitimine başlatılmazlar. Şartlardan herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılanlar ile uzmanlık eğitimi sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybedenlerin uzmanlık eğitimine son verilir.” hükmü, “Yabancı uyrukluların uzmanlık eğitimi” başlıklı 14. maddesinde; “(1) Yabancı uyruklular; a) Kurumlarda yabancı uyruklulara ayrılan kontenjan bulunması, b) Ana dal uzmanlık eğitimi yapmak için Türkiye’deki tıp veya diş hekimliği fakültelerinin birinden mezun olunması veya yabancı ülkelerdeki bu fakültelerin birinden mezun olup YÖK’ten denklik belgesi alınmış olması; yan dal uzmanlık eğitimi yapmak için Türkiye’deki uzmanlık eğitimi veren kurumlardan uzmanlık belgesi alınmış olunması veya 23, 24 ve 25 inci maddeler çerçevesinde Bakanlıkça verilmiş bir denklik belgesine sahip olunması, c) Türkiye’de uzmanlık eğitimi yapmalarına engel hallerinin bulunmaması, ç) Türkiye’de ikametlerine izin verilmiş olması, d) Uzmanlık eğitimi süresince kendilerine burs verileceğini veya Türkiye’deki giderlerinin karşılanacağını belirten bir belgenin sunulması, e) Uzmanlık eğitimine giriş sınavlarında ilgili programa yerleştirilmiş olunması, kaydıyla uzmanlık eğitimine kabul edilir. (2) Yabancı uyruklular ayrıca mesleki konuları izleyebilecek derecede Türkçe bildiklerini ölçmek amacıyla Kurulun belirleyeceği bir kuruluş tarafından yapılan Türkçe dil bilgisi sınavında başarılı olduklarına dair belgeleri, uzmanlık eğitimine başladıkları tarihten itibaren en geç bir yıl içerisinde sunmak zorundadır. Aksi takdirde bu kişilerin uzmanlık öğrenciliği ile ilişikleri kesilir. Türkiye’deki tıp ve diş hekimliği fakültelerinin Türkçe bölümlerinden mezun olanlarda, Türkçe dil bilgisi başarı belgesi aranmaz. (3) Usulüne göre yürürlüğe konulan uluslararası antlaşmalarla yabancı ülkelere ayrılan kontenjanlar hariç olmak üzere, uzmanlık eğitimi yapmak isteyen yabancı uyruklulara, uzmanlık öğrenciliği kontenjanlarının %10’una kadar ilave kontenjan ayrılabilir. (4) Türkiye’de yabancı uyruklu olarak uzmanlık eğitimi görmekte iken Türk uyruğuna geçenlerin uzmanlık eğitimi, eğitime başladıkları statüde devam eder.” hükmü, “Uzmanlık eğitiminin takibi ve değerlendirilmesi” başlıklı 17. maddesinde; “(1) Eğitim kurumları, program yöneticisi koordinasyonunda yeni başlayan uzmanlık öğrencisine, kuruma adaptasyon için kurumu tanıtıcı bilgiler verir, kanuni sorumlulukları, mesleki gelişimi, iletişim ve deontoloji ile ilgili uyum programları düzenler. (2) Uzmanlık eğitiminin takibi ve değerlendirilmesi Bakanlık tarafından elektronik ağ ortamı kullanılarak kurulan UETS çerçevesinde yapılır…..” hükmü ve “Uzmanlık belgelerinin düzenlenmesi ve tescili” başlıklı 22. maddesinde; “(1) Uzmanlık eğitimini bitirme sınavı sonuçları, uzmanlığın tescili için gerekli olan belgelerle birlikte en geç onbeş gün içinde, programın bağlı olduğu kurum yöneticisi tarafından Bakanlığa gönderilir. (2) Uzmanlık eğitimini başarıyla tamamlayanların uzmanlık belgeleri Bakanlıkça düzenlenir ve tescil edilir. (3) Uzmanlık eğitiminin bu Yönetmeliğe uygun olarak yapılmadığının tespiti halinde Bakanlıkça tescil işlemi yapılmaz, yapılmış ise iptal edilir. (4) Bu Yönetmelik hükümlerine göre verilen uzmanlık belgesinin şekli ve içeriği Bakanlıkça tespit edilir.” hükmü yer almaktadır.
ÖSYM Başkanlığı tarafından yayımlanan 2015 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavları Duyurusu (TUS) Başvuru Kılavuzu’nun “aday başvuru formunun doldurulması” başlıklı 2.3 bölümünün 10. maddesinin (a) fıkrasında; “T.C. uyrukluların T.C. seçeneğini”; (b) fıkrasında, “uyruğundan biri T.C. olan çifte uyrukluların T.C. seçeneğini” işaretleyecekleri belirtilmiş; (e) fıkrasında, “Yabancı uyruklular, hiçbir devletin uyruğunda olmayanlar ve mülteciler “Yabancı uyruklular” seçeneğini işaretleyeceklerdir.” denilmiş; (f) fıkrasında, Türk soylu yabancıların Türkiye’de meslek ve sanatlarını serbestçe yapabilmelerine, kamu, özel kuruluş ve iş yerlerinde çalışabilmelerine ilişkin 2527 Sayılı Kanunun kapsamında bulunanların “2527 Sayılı Kanun Kapsamında Bulunanlar” seçeneğini işaretleyecekleri belirtildikten sonra bu alanda birden fazla seçeneğin de işaretlenebileceği kurala bağlanmış; 5.8.maddesinde; ” ‘UYRUĞU’ alanında sadece ‘Yabancı Uyruklular’ seçeneği işaretli olan adaylar bu kılavuzdaki Yabancı Uyruklu Kontenjanlarını tercih edebilecekler, diğer kontenjanları tercih edemeyeceklerdir.
Bu adayların dışındaki adaylardan ‘Yabancı Uyruklular’ seçeneği yanında diğer uyruk alanları da işaretli olanların, bu kılavuzdaki yabancı uyruklu kontenjanlarından yararlanmak istedikleri takdirde, tercih ekranında ‘Yabancı uyruklu kontenjanlarından yararlanmak istiyorum’ seçeneğini işaretlemeleri gerekmektedir. Uyruğundan biri ‘Yabancı Uyruklular’ olan adaylardan tercih ekranında ‘Yabancı uyruklu kontenjanlarından yararlanmak istiyorum’ seçeneğini işaretlemeyenler bu kılavuzdaki genel kontenjanlardan tercih yapabilecek, yabancı uyruklular için açılmış kontenjanları tercih etmeyeceklerdir.
Bu adaylar tercih ekranında aşağıdaki seçeneklerden kendilerine en uygun olanı işaretleyeceklerdir.
“Genel kontenjanlardan yararlanmak istiyorum”
“Yabancı Uyruklu kontenjanlarından yararlanmak istiyorum” düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden, Bulgaristan Cumhuriyeti vatandaşı ve aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan davacının 2015-TUS Sonbahar Dönemi Yerleştirme sonuçlarına göre “Yabancı Uyruklu” yerleştirme türünde Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalında uzmanlık eğitimine başladığı, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın tüm üniversitelere gönderilen görüş yazısı uyarınca çifte uyruklu olan davacının yabancı uyruklu statüsünde uzmanlık eğitimine devam edemeyeceği gerekçesiyle uzmanlık eğitimine dava konusu işlemle son verilmesi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 2. maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Hukuk devletinin ön koşulları arasında “hukuk güvenliği ilkesi” ile “hukuki belirlilik ilkesi” bulunmaktadır. Hukuki belirlilik ilkesi, yalnızca yasal belirliliği değil, daha geniş anlamda hukuki belirliliği ifade etmektedir. Yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla, mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir. Hukuki belirlilik ilkesinde asıl olan, bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların o hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır.
Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi ise, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Hukuk güvenliği ilkesi, özel kişiler arasında oluşan ve kesinlik kazanan ilişkilerin yanı sıra özel kişilerin devlet ile olan münasebetleri neticesinde kişiler lehine ortaya çıkan ve kati hale gelen neticelerin de muhafazasını mecburi hâle getirmektedir. Devletin birey ile hukuk âlemindeki etkileşiminden doğan neticelerin korunması yükümlülüğü, hem özel hukuk alanına hem de kamu hukuku alanına sirayet eden neticeler bakımından geçerlidir. Bu bakımdan devletin tek taraflı olarak ve üstün buyurma gücüne dayanarak kişiler hakkında başlattığı hukuki süreçlerin neticesinde kişiler lehine oluşan durumların korunması gerekmektedir. Bu bağlamda yürürlükte bulunan hukuk kurallarına uygun olarak kişilerin lehine sonuçlanan süreçlerin yok sayılması hukuk güvenliği ilkesini zedeler.
19 Mart 1988 tarih ve 19759 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 6/7/1987 tarih ve Esas No:1987-1,2,4 ve Karan No:1987/2 sayılı “ÖZÜ:hile ile veya idareyi yanıltarak bir Yükseöğretim Kurumlarına kaydını yaptıran veya ara sınıflarda bulunan öğrencilerin, bu durumun idarece farkına varılması üzerine idari işlemlerin geri alınması yoluyla öğrenim süresi içinde Yükseköğretim Kurumlarından kayıtlarının silinebileceği hakkındaki” İçtihadı Birleştirme Kararının ilgili kısmında “her ne kadar yanlış idari işlemlerden dolayı kişi yararına hak veya korunması gereken yerleşmiş (müesses) bir durum doğmuş ise idari işlemlerin ancak iptal davası süresi içinde geri alınabileceği; bu sürenin geçmiş olması halinde idari için de işlemin kesinleşmiş olacağı yabancı ve yerli doktrin ve içtihatlarla kabul edilmekte ise de; bu kural iyi niyetli kişiler için geçerli olup yokluk ve mutlak butlan halleri ile kişinin gerçek dışı beyan ve hilesinin yanlış işlem tesisine neden olduğu hallerde idare yanlış işlemini böyle bir süre şartına bağlı kalmaksızın geriye doğru yürür şekilde geri alabilir” şeklinde içtihada yer verildiği görülmüştür.
Bu doğrultuda, Danıştay Sekizinci Dairesinin muhtelif içtihatlarında zikredildiği üzere; hukuka aykırı olarak tesis edilen idari işlemlerden dolayı ilgili yararına hak veya korunması gereken yerleşmiş bir durum veya hukuki statü doğmuş ise, bu işlemin ancak yokluk ve mutlak butlan halleri ile malül olması, kişinin gerçek dışı beyan veya hilesinin ya da idarenin mevzuatta açıkça öngörülen hükmün uygulanmasında hataya düşmesi sonucunda tesis edildiğinin anlaşılması hallerinde, idare tarafından herhangi bir süre şartına bağlı olmaksızın geriye doğru yürür şekilde her zaman geri alınabileceği, aksi durumda hak doğuran idari işlemlerin ancak iptal davası süresi içerisinde geri alınabileceği; bu sürenin geçmiş olması halinde ise, idareye güven ve idari istikrar prensipleri gereğince bu tür idari işlemlerin yapay bir kesinlik kazanacağı doktrin ve içtihatlarda kabul edilmektedir.
Bu durumda, davacının uzmanlık eğitimi sınavına başvuru/tercih aşamalarında herhangi bir hile veya idareyi yanıltmasından söz edilemeyeceği, davacının, Kılavuzun 5.8 maddesindeki hakkını kullanarak yabancı uyruklular için açılmış kontenjandan yararlanmak isteyerek başvurusunu yaptığı, ilgili Kılavuzun açık ve anlaşılır olmadığı, çifte vatandaşların bu kontenjandan yararlanmalarını engelleyen bir düzenlemenin yer almadığı, ilgili Kılavuzlarda 2016 yılından itibaren bir uyruğu TC olan çift uyruklu adayların tercihlerini diplomaları tescil edilirken esas alınan uyruklarına göre yapmaları gerektiğine ilişkin bir uyarı yer almasına rağmen, 2015 Kılavuzunda bu uyarının yer almadığı, olayda yokluk ve mutlak butlan hallerinin de mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, açık hata kapsamında değerlendirilemeyen işlemde uyruğundan biri TC olan çift uyruklu davacının, yabancı uyruklu sayılamayacağından bahisle söz konusu uzmanlık eğitiminin ancak eğitimine başladığı tarihten itibaren iptal davası süresi içinde sonlandırılabileceği anlaşıldığından; bu süre geçirildikten çok sonra hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkesine aykırı olarak davacının uzmanlık eğitiminin sonlandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:… K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4.Kesin olarak 27/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.