Danıştay Kararı 8. Daire 2021/7762 E. 2022/8352 K. 28.12.2022 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2021/7762 E.  ,  2022/8352 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/7762
Karar No : 2022/8352

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. ….

KARŞI TARAF (DAVALI) : …Üniversitesi
VEKİLİ : Av. ….

DAVALI YANINDA MÜDAHİL : …
İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız Diş ve Cene Cerrahisi Anabilim Dalı’nda boş bulunan profesör kadrosuna yapılan başvuru sonucunda atamasının yapılmaması ve diğer başvurucunun atanmasına ilişkin …tarih ve …sayılı işlemin iptali ile her türlü özlük ve parasal haklarının işleyecek yasal faiziyle birlikte tanınması ve ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararında; dava konusu uyuşmazlığa ilişkin kadro ilanında sözü edilen özel koşulun keyfi ve subjektif nitelikte olup olmadığı ve ihtisaslaşmaya katkı sağlayan akademik bir değer taşıyıp taşımadığı, ihtiyaç ve hizmet gerekleri doğrultusunda getirilmiş özel ve o kadroya özgü spesifik bir koşul olup olmadığı hususunun tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte görüldüğü, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız Diş ve Cene Cerrahisi alanında boş bulunan profesör kadrosuna yapılan başvuru sonucu davacının atamasının yapılmaması ve diğer başvurucu Dr. …’ın atanmasına ilişkin … tarih ve …sayılı kararda hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, getirilen koşulun kişiye özel olduğu, bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu, kararın bozulması gerektiği, ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmakta olup davalı yanında müdahil tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeyerek, işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davalı Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü tarafından, 25/12/2018 tarih ve 30636 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ilanda Diş Hekimliği Fakültesi, Ağız Diş Çene Cerrahisi Anabilim Dalı için 1 adet profesör kadrosuna yönelik ‘Hemorajik diyatezi bulunan hastalar ve hemostatik ajanlar konusunda deneyimli olmak’ şartının arandığı, yapılan başvurular üzerine oluşturulan jüri üyeleri tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda, davacının atamasının yapılmaması ve diğer başvurucunun atanmasına ilişkin …tarih ve …sayılı işlemin tesis edilmesi üzerine, anılan işlemin iptali ile her türlü özlük ve parasal hakların işleyecek yasal faiziyle birlikte tanınması ve ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ‘İdari davaların açılması’ başlıklı 3. maddesinde; “İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır. Dilekçelerde; a) Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, b) Davanın konu ve sebepleri ile dayandığı deliller, c) Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi, d) Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktar, e) Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarası, gösterilir. Dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örnekleri dava dilekçesine eklenir. Dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örnekleri karşı taraf sayısından bir fazla olur.” hükmüne yer verilmiş; ‘Dilekçeler üzerine ilk inceleme’ başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendinde, dilekçelerin, 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları yönünden de inceleneceği, 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde ise, 14. maddenin 3. fıkrasının (g) bendinde yazılı hallerde otuz gün içinde 3. ve 5. maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanlıkları tamamlanmak üzere dilekçelerin reddine karar verileceği hususları hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanun’un ‘Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı haller’ başlıklı 31. maddesinin göndermede bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ‘Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller’ başlıklı 266. maddesinde; “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz…” hükmü, ‘Bilirkişi açıklamalarının tespiti ve rapor’ başlıklı 279. maddesinde ise; “…Raporda, tarafların ad ve soyadları, bilirkişinin görevlendirildiği hususlar, gözlem ve inceleme konusu yapılan maddi vakıalar, gerekçe ve varılan sonuçlarla, bilirkişiler arasında görüş ayrılığı varsa, bunun sebebi, düzenlenme tarihi ve bilirkişi ya da bilirkişilerin imzalarının bulunması gerekir. Azınlıkta kalan bilirkişi, oy ve görüşünü ayrı bir rapor hâlinde de mahkemeye sunabilir…Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hâkim tarafından yapılması gereken hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz…” hükmü yer almıştır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun ‘Profesörlüğe yükselme ve atama’ başlıklı 26. maddesinde; ” Profesörlüğe yükseltilerek atamada; 1) Doçentlik unvanını aldıktan sonra en az beş yıl süreyle, açık bulunan profesörlük kadrosu ile ilgili bilim alanında çalışmış olmak, 2) Doçentlik unvanını aldıktan sonra, ilgili bilim alanında özgün yayınlar veya çalışmalar yapmış olmak, gerekir. Yukarıdaki (2) numaralı bentteki yayınlardan biri, başvuru dosyasında başlıca araştırma eseri olarak belirtilir. Üniversiteler, profesörlüğe yükseltilerek atama için aranan bu asgari koşulların yanında, Yükseköğretim Kurulunun onayını almak suretiyle, münhasıran bilimsel kaliteyi artırmak amacına yönelik olarak, bilim disiplinleri arasındaki farklılıkları da göz önünde bulundurarak, objektif ve denetlenebilir nitelikte ek koşullar belirleyebilirler. b) Profesörlüğe yükseltilerek atama yapılabilmesi için: 1) Üniversitelerde veya yüksek teknoloji enstitülerinde atama yapılacak olan profesörlük kadroları, rektörlük tarafından ilan edilir. 2) Profesörlük kadrosuna başvuran adayların durumlarını ve bilimsel niteliklerini tespit etmek için üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü yönetim kurulunca en az üçü başka üniversitelerden veya yüksek teknoloji enstitülerinden olmak üzere ilan edilen kadronun bilim alanıyla ilgili beş profesör seçilir. Bu profesörler her aday için ayrı ayrı olmak üzere birer rapor yazarlar ve kadroya atanacak birden fazla aday varsa tercihlerini bildirirler. Üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü yönetim kurulunun bu raporları göz önünde tutarak alacağı karar üzerine, rektör atamayı yapar. c) Profesörlüğe yükseltilerek atanan kişi, bir başka yükseköğretim kurumunda veya bir başka bilim dalında boş bulunan profesörlük kadrosuna, ancak (a) ve (b) fıkralarında belirtilen esas ve usullere uygun olarak atanabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
12/06/2018 tarih ve 30449 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliği’nin ‘Profesör Kadrolarına Atanma’ üst başlıklı ‘Atanma şartı’ başlıklı 12. maddesinde; “Profesör kadrolarına atanabilmek için doçentlik unvanını aldıktan sonra en az beş yıl açık bulunan profesörlük kadrosu ile ilgili bilim alanında çalışmış olmak, kendi bilim alanında uluslararası düzeyde orijinal eserler vermiş olmak ve uygulama alanı bulunan dallarda uygulamaya yönelik çalışmalarda bulunması gereklidir. 2547 sayılı Kanunun 27 nci maddesi gereğince doçentlik sınavını başarmış sayılarak yabancı ülkelerde aldığı unvanı Türkiye’de geçerli kabul edilen adayların doçentlikteki hizmet süreleri doçentlik unvanını yabancı ülkede aldıkları tarihten başlar.
” hükmü, ‘İlan’ başlıklı 13. maddesinde; “Bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsündeki açık bulunan profesör kadroları, Resmî Gazete’de ve üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsünün internet ana sayfasında rektörlük tarafından ilan edilerek duyurulur. Bu ilanda adaylara on beş günden az olmamak üzere başvuru süresi tanınır ve son başvurma tarihi belirtilir.” hükmü, ‘Başvuru’ başlıklı 14. maddesinde; “Profesör adayları; özgeçmişlerini, bilimsel yayınlarını kongre ve konferans tebliğleri ile bunlara yapılan atıfları, sanat eserlerini, icralarını ve bunlara ilişkin dokümanı, eğitim-öğretim faaliyetlerini, yönetimlerinde devam eden ve biten doktora, sanatta yeterlik veya yüksek lisans çalışmalarını, üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne katkılarını kapsayan bir dosyayla birlikte bir dilekçeyi rektörlüğe altı nüsha olarak teslim eder. Adaylar, bu başvurularında yayınlarından birini başlıca araştırma eseri olarak gösterir.
” hükmü, ‘Atama süreci’ başlıklı 15. maddesinde; “Profesörlük kadrosuna başvuran adayların durumlarını ve bilimsel veya sanatsal niteliklerini tespit etmek için üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü yönetim kurulunca, en az üçü başka üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsünden olmak üzere ilan edilen kadronun bilim veya sanat alanı ile ilgili en az beş profesör, ilana son başvuru tarihinden itibaren bir ay içinde seçilir. Bu profesörler belgelerin kendilerine verildiği tarihi izleyen iki ay içinde her aday için ayrı ayrı olmak üzere birer rapor hazırlar ve kadroya atanmak üzere müracaat eden birden fazla aday varsa tercihlerini bildirir. Bu raporlarda adayların bilimsel veya sanatsal nitelikleri ve çalışmaları değerlendirilir, yöneticilik, yapıcılık ve geliştiricilik özellikleri ile bilim ve sanat adamı yetiştirme konusundaki çabaları ayrıntılı olarak belirtilir. Dosya inceleme raporlarının iki ay içinde gelmemesi halinde aynı usulle tespit edilen başka profesörlere dosyalar incelenmesi için gönderilir. Üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü yönetim kurulunun dosya inceleme raporlarını göz önünde tutarak alacağı karar üzerine, rektör tarafından atama yapılır. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 34 üncü maddesi uyarınca sözleşmeli çalıştırılacak yabancı ülke vatandaşı öğretim elemanlarının profesör kadrolarına atanma ile ilgili şartları sağlamaları kaydıyla, sözleşmeli olarak çalıştırılmasında bu Yönetmelikte belirlenen ilan şartı dışındaki usul ve esaslar uygulanır.” hükmü yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdari Yargılama Usulünde geçerli olan resen araştırma ve yazılılık ilkeleri gereği dava dilekçelerinin, 2577 sayılı Kanunda belirtilen şekil kurallarına uygun bir biçimde ve yargılamanın gerektirdiği bilgileri içerecek nitelikte düzenlenmesi gerekmektedir. Bunu sağlamak için, dava dilekçelerinde; dava konusunun açık ve net bir biçimde somut olarak belirtilmesi şarttır.
Dava dilekçesinin konu kısmında davacının atamasının yapılmaması ve diğer başvurucunun atanmasına ilişkin …tarih ve …sayılı işlemin iptali istenilmekteyken; sonuç kısmında ise, davacının atamasının yapılmaması ve diğer başvurucunun atanmasına ilişkin …tarih ve …sayılı işlemin iptali ile her türlü özlük ve parasal haklarının işleyecek yasal faiziyle birlikte tanınması ve ödenmesi isteminde bulunulduğu dolayısıyla davanın konusunun tam olarak ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece işin esasına geçilerek uyuşmazlığın teknik ve özel nitelik arzetmesi nedeniyle hem kadro ilanında sözü edilen özel koşul için, hem de hangi adayın anılan kadroya daha uygun olduğu hususunun tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği görevlendirilen bilirkişiler tarafından ayrı ayrı rapor sunulduğu, birbirlerinin görüşlerinden haberdar olmadıkları; bilirkişilerden Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız Diş Çene Cerrahisi Anabilim Dalı’ndan seçilen bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, kadro ilanında aranılan özel koşul için görüş verilmediği gibi “kurumlara hizmet anlamında önceliğin o kurumlarda çalışan ve emek veren insanlarda olduğunu her zaman savunmuş biri olarak belirtmek isterim.” şeklinde kişisel yoruma yer verildiği görülmektedir.
Bilirkişi incelemesinin yaptırılma amacı; bilirkişinin sahip olduğu teknik veya özel bilginin, uzmanlık gerektiren somut uyuşmazlığa uygulanmak suretiyle yapılan tespitlerin mahkemeye bildirilmesidir. Bu kapsamda hazırlanacak bilirkişi raporunda, uyuşmazlığın çözümünde hakimin ihtiyacı olan teknik veya özel bilginin olması gerekmekle birlikte, raporda teknik veya özel bilgiye dayanmayan, kanaatten oluşan hususlara yer verilmemesi gerekmektedir.
Ayrıca, aynı konuda rapor vermekle görevli bilirkişilerin, konuları farklı değilse, konuyu aralarında görüşüp birlikte rapor vermeleri gerekmekle birlikte; azınlıkta kalan bilirkişinin ayrı bir rapor verebileceği hususu açıktır.
Bu durumda; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3. maddesine uygun bulunmayan dava dilekçesinin aynı Kanun’un 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca reddine karar verilip, davanın konusunun açık ve net bir şekilde ortaya konulması ve bunun sonrasında, davanın yenilenmesi halinde usulüne uygun yeniden bir bilirkişi incelemesi yaptırılması ve düzenlenecek raporun dikkate alınarak, değerlendirme yapıldıktan sonra yeniden bir karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu kapsamda; davayı reddeden Mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak, 28/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.