Danıştay Kararı 8. Daire 2021/6431 E. 2023/600 K. 15.02.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2021/6431 E.  ,  2023/600 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/6431
Karar No : 2023/600

Temyiz İsteminde Bulunanlar : 1- (Davacılar) Kendi adına asaleten … – … ve … adına velayeten …
Vekili : Av. …
2- (Davalılar) 1- … Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. …
2- … Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. …

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, … ile …’ın 06/08/2013 tarihinde …. Barajı civarındaki gölete düşerek hayatlarını kaybetmesi nedeniyle, mütevaffaların annesi babası ve kardeşleri tarafından, davalı idarelerin gölet etrafında gerekli önlemleri almadığından bahisle uğranılan zararın karşılığı olarak toplamda 4.000,00 TL maddi ve 490.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, … Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğu ve kusuru bulunmadığından, hasım mevkiinden çıkarılmasına, davalı idarelerin hizmet kusurlarına bağlı olarak meydana gelen kaza neticesinde çocuklarını kaybeden davacılardan anne için 63.034,02.-TL ve baba için 15.140,55.-TL olarak hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmış ancak davacılar tarafından dava süreci içerisinde herhangi bir ıslah talebinde bulunulmadığı anlaşıldığından, davacıların talebiyle bağlı kalmak ve %50 kusur oranı dikkate alınmak suretiyle anne için 1.000,00.-TL ve baba 1.000,00.-TL olmak üzere toplam 2.000,00.-TL maddi tazminata, manevi tazminat yönünden ise davacıların manevi tazminat isteminin kabulü ile %50 kusur oranları da dikkate alınarak anne ve babanın herbiri için her iki müteveffa çocuk nedeniyle ayrı ayrı olmak üzere 35.000,00.-TL’den toplam 140.000,00.-TL manevi zararın, diğer davacıların her biri için ise, olayda herhangi bir kusurları bulunmadığı gibi iki kardeşlerini de aynı elim olay neticesinde hayatlarını kaybetmeleri dikkate alınarak, her bir kardeş için ve her iki müteveffa nedeniyle ayrı ayrı olmak üzere 35.000,00.-TL’den toplam 210.00,00.-TL manevi zarar olmak üzere toplamda 350.000,00.-TL manevi tazminatın da yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine karar verildiği; Mahkeme kararının davacılar ve davalı idare İSKİ Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 21/11/2017 tarih ve E:2016/1958, K:2017/8258 sayılı kararı ile uyuşmazlık konusu olayda, idare mahkemesince davalı idarelerden Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün herhangi bir sorumluluğunun ve kusurunun bulunmadığı belirtilerek anılan idarenin hasım mevkiinden çıkarılmasına karar verilmişse de, gerek 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun gerekse Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü arasında Alibeyköy barajının işletilmesi hakkında yapılmış olan protokolün ”Baraj ve Tamamlayıcı Tesislerin İşletilmesi” başlıklı 3. maddesinde yer alan ve davalı idarelere birlikte sorumluluk yükleyen hükümler gereğince Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün olayın meydana gelmesinde kusurlu olduğu, ölüm olayının meydana geldiği Alibeyköy Barajının muhtelif yerlerinde her iki idarenin de uyarıcı levhalarının bulunduğu, İstanbul Valiliğinin 25/04/2009 tarih ve 2009/468 sayılı Alibeyköy Barajı Tesislerinin Güvenliği için Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne vermiş olduğu Özel Güvenlik İzin Belgesi gözönüne alındığında olayın meydana geldiği yer itibariyle her iki idarenin de sorumluluğunun bulunduğu, öte yandan manevi zararın, mal varlığında bir eksilme olmayıp, şahsiyet haklarına yapılan haksız bir saldırı dolayısıyla bir kimsenin duyduğu bedensel veya ruhsal acı ve ızdırap, elem, kaygı yaşama zevkinde bir azalma olarak tanımlandığı, kişilerin mutluluk duygusunun azalması, özellikle ruhsal bütünlüğün bozulması sonucunu doğuran bu zararların da tazmin edilmesi zorunluluğunun bulunduğu, manevi zararın tazminine hükmedilirken ilgililerin sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak, olay nedeniyle duyduğu elem ve ızdırabın kısmen giderilmesini ifade edecek, idarenin hukuka aykırı davranışını ortaya koyacak bir miktar belirlenirken, maddi tazminattaki gibi davalıların kusur oranlarının değil ilgililerin olay nedeniyle duyduğu elem ve ızdırabın Mahkemece resen takdir edilmek sureti ile belirlenmesi gerektiği, İdare Mahkemesince manevi tazminat belirlenirken % 50 kusur oranının dikkate alınarak manevi zarar sonucunda ödenecek miktarın belirlenmesinde hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle bozma kararının verildiği; karar düzeltme istemlerinin ise, Dairemizin 16/03/2020 tarih ve E:2018/5572, K:2020/1901 sayılı kararı ile davacı yönünden temyiz kararının davacılar vekiline 07/06/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacılar tarafından ise 25/09/2018 tarihinde karar düzeltme isteminde bulunulduğu, en geç 22/06/2018 tarihinde karar düzeltme isteminde bulunulması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 25/09/2018 tarihinde kayıtlara alınan dilekçe ile talep edilen kararın düzeltilmesi isteminin süre aşımı nedeniyle incelenme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle karar düzeltme isteminin süre aşımı yönüyle reddine; davalı idare tarafından yapılan karar düzeltme isteminin ise reddine karar verilmiştir.
… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; meydana gelen olayla ilgili yapılan adli soruşturma sonucunda alınan bilirkişi raporu, mevzuat hükümleri ile dosyadaki mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden, … Barajı’na bitişik durumda olan söz konusu su kanalının davalı idarelerin sorumluluk alanında bulunduğu ve idareler tarafından, yeterli denetim ve gözetim görevinin yapılmadığı, kanalın çevresinde, kanala girilmesini engelleyici şekilde gerekli ve yeterli önlemlerin alınmadığı, her ne kadar levha bulunduğu belirtilmişse de müteveffalardan birisinin henüz 5 yaşında olduğu ve okuma ve yazma dahi bilmediği, bilahare sadece levha konulmasının idarelerin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, gerekli ve yeterli önlemlerin alınmaması neticesinde ölüm olayının meydana geldiği, dolayısıyla davalı idarelerce yürütülen kamu hizmetlerinin kusurlu işletildiği açıkça ortaya konulduğu, meydana gelen olaya bağlı doğan zararda davalı idarelerin müşterek sorumluluğunun bulunduğu sonucuna varıldığı, maddi tazminat yönünden, davalı idarelerin hizmet kusurlarına bağlı olarak meydana gelen kaza neticesinde çocuklarını kaybeden davacılardan anne için 63.034,02-TL ve baba için 15.140,55-TL olarak destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı anlaşıldığından, davacıların %20 kusur oranı ve davacılar vekilince yapılan ıslah talebi dikkate alınmak suretiyle anne için (63.034,02-TLx80/100=) 50.427,22-TL ve baba için (15.140,55-TLx80/100=) 12.112,44-TL olmak üzere toplam 62.539,66-TL zararın 4.000,00-TL’si için idareye başvuru tarihi olan 08/01/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ve kalan 58.539,66-TL’si için ise ıslah dilekçesinin davalı idarelere tebliğ edildiği tarih olan 03/03/2021 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte maddi tazminat olarak davacılara ödenmesi gerektiği, manevi tazminat yönünden ise, meydana gelen kaza neticesinde davacıların biri henüz daha 5 yaşında olan her iki çocuğunu aynı anda ve aynı olaya bağlı olarak kaybetmesinin, davacıların derin elem ve üzüntü duymalarına neden olacağı hususunun tartışmasız olduğu, davacıların manevi tazminat isteminin anne ve babanın her biri için ayrı olmak üzere (her iki müteveffa nedeniyle ayrı ayrı) 50.000,00.-TL’den toplam 200.000,00-TL manevi zarar, diğer davacılar olan 3 kardeşin her biri için ise, iki kardeşlerinin de aynı elim olay neticesinde hayatlarını kaybettikleri dikkate alınarak, her bir kardeş için ayrı olmak üzere (her iki müteveffa nedeniyle ayrı ayrı) 35.000,00-TL’den toplam 210.00,00-TL manevi zarar olmak üzere sonuç itibariyle toplamda 410.000,00-TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 08/01/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte manevi tazminat olarak davacılara ödenmesi gerektiği sonucuna varılarak, davanın kısmen kabulüne,
kısmen reddine, davacı anne için 50.427,22-TL maddi ve 100.000,00-TL manevi, davacı baba için ise 12.112,44-TL maddi ve 100.000,00-TL manevi, davacı kardeş … için 70.000,00-TL manevi, davacı kardeş … için 70.000,00-TL manevi, davacı kardeş … için 70.000,00-TL manevi olmak üzere toplamda 62.539,66-TL maddi ve 410.000,00-TL manevi olmak üzere 472.539,66-TL tazminatın (414.000,00-TL’sinin idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ve 58.539,66-TL’sinin ise ıslah dilekçesinin davalı idarelere tebliğ edildiği 03/03/2021 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte) davalı idareler tarafından davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemleri ile faiz taleplerinin ise reddine, 492 sayılı Kanuna göre hükmedilen 472.539,66-TL tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 32.279,18-TL tutarındaki nispi harçtan dava açılırken peşin alınan 1.687,25-TL harcın mahsubu ile kalan 30.591,93-TL tutarındaki harcın davacılara tamamlattırılmasına karar verilmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde, yargı işlemlerinden Kanuna bağlı (1) sayılı Tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tâbi bulunduğu; 15. maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağı; 16. maddesinde, değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerlerin esas olduğu; 21. maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınması gerektiği; 28. maddesinde ise, (1) sayılı tarifede yazılı nispi karar harcının dörtte birinin peşin, geri kalanının kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödeneceği kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanun’un, yargı harçlarının gösterildiği (1) sayılı Tarifesinde, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden, binde 68,31 oranında nispi karar harcı alınacağı belirtilmiştir.
Bu doğrultuda; konusu belli bir miktarı içeren davalarda, yargılama gideri içinde yer alan kalemlerden nispi karar harcı dışındaki harç, keşif ve bilirkişi ücreti ile posta giderinin, haklılık oranına göre davanın taraflarına yükletilmesi; hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden hesaplanacak nispi karar harcının ise, hükmedilen miktar yönünden haksız çıkmış olan davalı idareye yükletilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, Mahkeme kararında belirtilen 32.279,18 TL tutarındaki nispi harçtan dava açılırken peşin alınan 1.687,25 TL harcın mahsubu ile kalan 30.591,93 TL tutarındaki harcın davacılara tamamlattırılmasına ve 32.279,18 TL tutarındaki nispi harcın davalı idare idarelerden alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün, davacıdan peşin alınan nispi harç tutarının davacıya iadesi, kalan tutarın davalı idare tarafından davacılara ödenmesi şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddiyle … İdare Mahkemesince verilen ve hüküm fıkrası itibariyle hukuka uygun bulunan kararın yukarıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanmasına temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 15/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.