Danıştay Kararı 8. Daire 2021/6201 E. 2023/1177 K. 14.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2021/6201 E.  ,  2023/1177 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/6201
Karar No : 2023/1177

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Birliği
VEKİLİ : Av. …

DAVALI YANINDA MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: …’ın baro levhasına avukat olarak yazılmasına dair İzmir Barosu Yönetim Kurulu kararının uygun bulunduğuna ilişkin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca verilen … tarih ve … sayılı kararın uygun bulunmayarak bir daha görüşülmek üzere geri gönderilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işleme uyulmayarak ilk kararda ısrar edilmesine ilişkin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun … tarihli … sayılı kararının iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Avukatlık Kanununun 5. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenleme gereği baro levhasına kayıt olmak isteyen kişi hakkında kovuşturma bulunması halinde idareye takdir yetkisi tanındığı, kişi hakkında mevcut bir soruşturma bulunması hali ise avukatlığa kabule engel hâl olarak öngörülmediği, olayda, … hakkında 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca … soruşturma sayılı ceza soruşturmasının bulunduğu görülmekteyse de, davacı hakkında yürütülen soruşturmanın konusu, suçun niteliği ve ağırlığı dikkate alındığında, yürütülen soruşturmanın davacının baroya yazılmasına engel teşkil etmeyeceği sonucuna varıldığından, ilgilinin bu aşamada baroya yazılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; … hakkında 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca … soruşturma sayılı ceza soruşturmasının bulunduğu görülmekte ise de, davacı hakkında yürütülen soruşturmanın 1136 sayılı Avukatlık Kanununun “Avukatlığa kabulde engeller” başlıklı 5/1-a maddesi kapsamında bulunan suçlardan olmadığı bu nedenle, yürütülen soruşturmanın davacının baroya yazılmasına engel teşkil etmeyeceği sonucuna varıldığından, ilgilinin baroya yazılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, istinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca davacının istinaf başvurusunun belirtilen gerekçe ile reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, … hakkında 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33/2. maddesi kapsamında … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasından … Asliye Ceza Mahkemesinin … esasına kayıtlı davanın açıldığı, ilgiliye isnat edilen suçun Avukatlık Kanununun 5/1-a maddesi kapsamında bulunduğu nazara alındığında, bu suçtan kovuşturma altında bulunan ilgilinin avukatlık mesleğine alınması hususundaki kararın kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilmesi gerekirken bu aşamada baro levhasına avukat olarak yazılmasına karar verilmesinin yerinde görülmediği belirtilerek temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
…’ın baro levhasına avukat olarak yazılmasına dair İzmir Barosu Yönetim Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının uygun bulunduğuna ilişkin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca verilen … tarih ve … sayılı kararın adı geçenin 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33/2. maddesi kapsamında … Cumhuriyet Başsavcılığının E:… sayılı dosyasından şüpheli sıfatıyla yürütülen soruşturmasının derdest olduğu, isnat edilen suçun 1136 sayılı Kanunun 5/1-a maddesinde kapsamında bulunduğu dikkate alındığında ilgilinin bu aşamada baro levhasına avukat olarak yazılmasına karar verilmesinin yerinde görülmediği gerekçesiyle Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürüğünün … tarih ve … sayılı yazısı ile kararın tekrar görüşülmek üzere geri gönderilmesi üzerine Türkiye Barolar Birliğinin ilk kararında ısrar etmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
1136 sayılı Avukatlık Kanununun “Avukatlığa kabulde engeller” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında, “Aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde, avukatlık meslekine kabul istemi reddolunur : “a) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…) zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmak,”; üçüncü fıkrasında, “Adayın birinci fıkranın (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan dolayı hakkında kamu davası açılmış olması halinde, avukatlığa alınması isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebilir.”; dördüncü fıkrasında ise, “Şu kadar ki, ceza kovuşturmasının sonucu ne olursa olsun avukatlığa kabul isteğinin geri çevrilmesi gereken hallerde, sonuç beklenmeden istek karara bağlanır.” hükmü yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler ile UYAP kayıtlarının incelenmesinden; … hakkında “Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçu (2911 sayılı Kanunun 32/1. maddesi) sebebiyle … Cumhuriyet Başsavcılığının E:… sayılı dosyasından soruşturmanın başlatıldığı, … tarihinde … Asliye Ceza Mahkemesinin … esasına kayıtlı davanın açıldığı, yapılan yargılama sonucu anılan Mahkemenin … tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile ilgilinin beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun avukatlık mesleğine kabulde engellerin düzenlendiği 5. maddesinin üçüncü fıkrasında, aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan kovuşturma altında bulunması hâlinde, avukatlığa alınma isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebileceği şeklindeki düzenlemede yer alan “kovuşturma altında bulunması” ibaresi, 30.11.2021 tarih ve 31675 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7343 sayılı Kanunun 25. maddesiyle “dolayı hakkında kamu davası açılmış olması” şeklinde değiştirilmiştir.
Kanun değişikliğine ilişkin gerekçede; “Önergeyle, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5 inci maddesinde ibare değişikliği yapılmaktadır. Düzenlemeyle, avukatlığa kabule engel hallerin düzenlendiği Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “kovuşturma” ibaresinin uygulamada soruşturma aşamasını da kapsayacak şekilde geniş yorumlanması sebebiyle meydana gelen hak kayıplarının önlenmesi amacıyla, söz konusu ibarenin iddianamenin kabulü ile başlayan evreyi ifade edecek şekilde “kamu davası açılmış olması” ibaresi ile değiştirilerek tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır.” şeklinde ifade edildiği görülmektedir.
Anılan maddede söz konusu değişiklik yapılmadan önceki dönemde, ilgili hakkında 667 sayılı KHK gereğince HSYK kararıyla kamu görevinden çıkarılması sebebiyle kamu hizmeti niteliğinde bulunan avukatlık mesleğini icra etmesinin mümkün bulunmadığı ve terör örgütüne üye olma suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen ceza soruşturmasının ilgilinin baro levhasına yazılmasına engel oluşturduğuna yönelik Bakanlık yazısına uyulmayarak Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca ilgilinin baro levhasına yazılmasının uygun olduğuna ilişkin ilk kararda ısrar edilmesi üzerine bu kararın iptali istemiyle açılan ve ısrar kararının iptali yönünde verilen ve kesinleşen karara karşı yapılan bireysel başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 09.06.2021 tarih ve 31506 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15/04/2021 tarih ve 2019/20904 başvuru numaralı İ.K. kararında; “Soruşturma ve kovuşturma kavramları ceza muhakemesine ilişkin kavramlar olup 4/4/1929 tarihli ve 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda yer alan hazırlık soruşturması ve son soruşturma kavramlarına karşılık gelmektedir. Soruşturma aşaması 5271 sayılı Kanun’da yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre olarak tanımlanmakta, 1412 sayılı mülga Kanun’da hazırlık soruşturması olarak belirtilen muhakeme aşamasına karşılık gelmektedir. 1412 sayılı mülga
Kanun’un yürürlükte olduğu dönemde muhakemenin bütününü ifade etmek üzere de kullanılabilen kovuşturma kavramı ise 5271 sayılı Kanun’da yalnızca iddianamenin kabulüyle başlayan ve hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi tanımlamaktadır.
Benzer durum suç isnadı altında bulunan kişinin tanımlanması bakımından da gerçekleşmiştir. Buna göre hazırlık soruşturması aşamasında sanık olarak tanımlanan kişi 5271 sayılı Kanun ile artık soruşturma aşamasında şüpheli ancak kovuşturma aşamasında sanık olarak adlandırılacaktır. Başka bir ifadeyle soruşturma aşamasında suç isnadı altında bulunan bir kişi şüpheli olarak tanımlanmaktayken soruşturma aşamasının bir ilerisi olan kovuşturma aşamasında ise artık sanık olarak adlandırılmaktadır. Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheli hakkında ceza davası açılmasını gerektirecek deliller bulunmaması hâlinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilirken yeterli delil bulunması hâlinde söz konusu şüpheli hakkında iddianame düzenlenmektedir. Bu durumda kovuşturma aşamasının soruşturma aşamasından daha ileri bir aşama olduğu, ilgili kişi hakkındaki iddiaların daha ciddi boyuta ulaştığı ve söz konusu süreçlerin hukuki sonuçlarının birbirinden farklı olduğu kabul edilmektedir.
1136 sayılı Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasında kovuşturma altında bulunma durumuna yönelik düzenlemenin yer aldığı fakat hakkında soruşturma bulunanlarla ilgili bir hükmün bulunmadığı görünmektedir. Bir an için kanun koyucunun kovuşturma kavramı ile soruşturma aşamasını da içine alan ceza muhakemesi evresini amaçladığı düşünülse bile hak ve özgürlükleri sınırlandıran hükümlerin kamu makamlarınca geniş yorumlanmasının bireyler açısından öngörülemez sonuçlar doğurabileceği unutulmamalıdır. Soruşturma ve kovuşturma kavramlarının tanımının 1136 sayılı Kanun’da yapılmadığı dikkate alındığında söz konusu kavramların kapsamının belirlenmesinde 5271 sayılı Kanun’dan yararlanılması gerekmektedir. Kaldı ki 5271 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 1/6/2005 tarihinden bu yana 1136 sayılı Kanun’da ve diğer kanunlarda uyum amacıyla birçok düzenleme yapıldığı gözetildiğinde kanun koyucunun anılan Kanun’un 5. maddesindeki kovuşturma kavramından maksadının 5271 sayılı Kanun’da tanımlandığı şekliyle yorumlanması olduğu değerlendirilmektedir. Dolayısıyla derece mahkemelerinden de bu kavramları 5271 sayılı Kanun’a göre yorumlaması beklenmektedir.
1136 sayılı Kanun’da avukatlığa kabul konusundaki düzenlemede, aynı Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen yazılı cezalardan kovuşturma altında bulunulmuş olması durumunda baro levhasına yazılma ile ilgili başvurunun kovuşturmanın sonuna kadar ertelenmesi konusunda idareye takdir hakkı verilmişse de söz konusu düzenlemenin soruşturma aşamasında da uygulanabileceğine ilişkin bir hüküm yer almamaktadır. Bu durumda ve yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda İdare Mahkemesi tarafından hakkında ceza soruşturması bulunduğu gerekçesiyle başvurucunun avukatlık mesleğine kabul edilme şartlarını taşımadığı yolunda ulaşılan kanaatinin kanun hükmünün öngörülebilir olmayan genişletici yorumuna dayandığı tespit edilmiştir.” şeklinde değerlendirmelerde bulunulduğu görülmektedir.
Buna göre, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte ilgili hakkında henüz ceza kovuşturmasının bulunmadığı anlaşıldığından yukarıda Anayasa Mahkemesi kararında yer verilen gerekçeler de dikkate alındığında Avukatlık Kanununun 5. maddesinin 3. fıkrasının ilgili hakkında uygulanmasına hukuken olanak bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan Bölge İdare Mahkemesince, … hakkında yürütülen soruşturmanın 1136 sayılı Kanunun 5/1-a maddesi kapsamında bulunan suçlardan olmadığı, bu nedenle yürütülen soruşturmanın davacının baroya yazılmasına engel teşkil etmeyeceği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş ise de; 1136 sayılı Kanunun 5. maddesinin üçüncü fıkrasında, aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan kovuşturma altında bulunması hâlinde avukatlığa alınma isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebileceğinin hüküm altına alındığı, dolayısıyla Kanunun 5/3. maddesinin uygulamasının aynı fıkranın atıf yaptığı 5/1-a bendinde sayılan katalog suçlarla sınırlı olmadığı, kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasını gerektiren suçtan kovuşturma altında bulunulması durumunda da uygulama alanı bulabileceği sonucuna varılmakta olup dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte ilgili hakkında henüz ceza soruşturması devam ettiğinden isnat edilen suçun 1136 sayılı Kanunun 5/1-a maddesi kapsamında kalıp kalmadığı hususunun tartışılmasının bu aşamada önemi bulunmamaktadır.
Bu durumda, sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunan Bölge İdare Mahkemesi kararının belirtilen gerekçe ile onanması gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın Mahkeme tarafından iadesine,
4. 2577 sayılı Kanunun 50. maddesi uyarınca onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak, 14/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.