Danıştay Kararı 8. Daire 2021/5825 E. 2023/2110 K. 14.04.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2021/5825 E.  ,  2023/2110 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/5825
Karar No : 2023/2110

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Barosu Başkanlığı

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Birliği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…. K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Afyonkarahisar Barosu Başkanlığı tarafından yayınlanan “Avukatların Birbirlerine ve Müvekkillerine Yapacakları Bildirimlere İlişkin Yönerge”nin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dava konusu Afyonkarahisar Barosu Başkanlığı tarafından yayınlanan Avukatların Birbirlerine ve Müvekkillerine Yapacakları Bildirimlere İlişkin Yönergenin amacı ve kapsamının, avukatlık mevzuatından kaynaklanan bilgi verme yükümlülükleri kapsamında, avukatların birbirlerine ve müvekkillerine yapacakları meslekî ve hukukî diğer bildirimlerin Afyonkarahisar Barosu aracılığıyla yapılması olduğu ve bu işleri kapsamına aldığı, Yönerge kapsamında yapılan bildirimlerin tamamının Tebligat Kanununa göre yapılacağı, Yönergenin yasal dayanağı olarak da 1136 sayılı Avukatlık Kanununun gösterildiğinin görüldüğü, Yönerge kapsamında yapılacak bildirimlerin şekli için öngörülen 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri incelendiğinde, baroların da içinde sayıldığı kamu tüzel kişileri tarafından yapılacak tebligatların, Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü veya memur vasıtasıyla yapılabileceği, memur eliyle yapılacak tebligatın ise ancak diğer kanunlarda özel hüküm bulunması halinde, tehirinde zarar umulan işlerde, aynı yerde bulunan kamu tüzel kişileri arasında veya kamu kurum veya kuruluşlarında bulunan şahıslara yapılacak tebligatlarda söz konusu olabileceğinin kurala bağlanarak sınırlama getirildiği, Yönergenin yasal dayanağı olarak gösterilen 1136 sayılı Avukatlık Kanununun “Baroların kuruluş ve nitelikleri” başlıklı 76. maddesi incelendiğinde; barolara, bünyesinde bulunan avukatların tebligat işlemlerini gerçekleştirmek gibi bir görev veya yetki verilmediği, baroların kuruluş amaçları arasında böyle bir amacın yer almadığı ve baroların kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamayacaklarının kurala bağlandığı, bu durumda, kamu tüzel kişilerinden biri olan baroların yönerge gibi düzenleyici idari işlem yapma yetkileri bulunmakla beraber, yapılacak düzenleyici işlemin kendi görev alanlarını ilgilendirmesi, konusunun kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde düzenlenmiş olması ve ayrıca bu işlemlerin kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere çıkarılması gerektiği, davalı idare tarafından bünyesinde bulunan avukatların birbirlerine ve müvekkillerine yapacakları bildirimleri baro aracılığıyla yapabilmesi amacıyla yürürlüğe konulan dava konusu Yönergenin hukuki dayanağının bulunmadığı, konusunun daha önce herhangi bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde düzenlenmiş olmadığı ve davalı idarenin görev alanını ilgilendirmediği anlaşıldığından, dava konusu Yönergede hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, avukatın bilgi verme yükümlülüğünün Avukatlık Meslek Kurallarının bir gereği olduğu, aksi davranışın disiplin yaptırımını gerektirdiği, avukatın yazılı bildirim yükümlülüğü olduğu hallerde yazılı bildirimin Noter vasıtasıyla yapılması gerektiğine dair emredici bir mevzuat hükmü bulunmadığı gibi bildirimin barolar tarafından yapılmasını engelleyici bir hususun da bulunmadığı, dava konusu Yönergenin dayanağının Avukatlık Kanunu olduğu, uygulamada sürekli karşı karşıya kalınan bildirim zorunluluğunda avukatın meslek örgütü olan baroya daha makul bir ücret ile ulaşmasının engellenmeye çalışıldığı, Kanunun 76. maddesinde avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamanın baroların görevleri arasında sayıldığı, baro tarafından yapılan bildirimde, evrakın 5 yıl süreli saklama imkanının bulunduğu, bildirimlerden örnek istenmesi halinde verilecek şekilde yevmiye numaralarına göre tasniflendirildiği, dolayısıyla noterlerin ispat konusunda tekel olmasının düşünülemeyeceği, öte yandan 7201 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca baroların tebligat yapabilecek kurum ve kuruluşlar arasında sayıldığı, dava konusu Yönergeye göre yapılan bildirimlerin tamamının Tebligat Kanunu uyarınca yapıldığı, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, dava konusu düzenleyici işlemin yasal dayanağının bulunmadığı, tebligat işlemlerinin baroların görevine girmediği, bu işlemlerin noterler tarafından Tebligat Kanunu hükümlerine göre yürütüldüğü, dolayısıyla baroların tebligat işlemlerinden bir gelir elde etmesinin mümkün olmadığı, protesto, ihtarname ve ihbarname gibi düzenlemelerin noterlerin görevi içinde girdiği, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün görüşünün de bu yönde olduğu, noterlerin bu evraklardan harç tahsil ettiği, bu hususların barolar tarafından gerçekleştirilmesi halinde Devletin mali kayba uğrayacağı, düzenlemenin başta Noterlik Kanunu, Avukatlık Kanunu, Tebligat Kanunu olmak üzere hukuka aykırı olduğu, istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın Mahkeme tarafından iadesine,
4. 2577 sayılı Kanunun 50. maddesi uyarınca onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak, 14/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.