Danıştay Kararı 8. Daire 2021/4922 E. 2023/974 K. 02.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2021/4922 E.  ,  2023/974 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/4922
Karar No : 2023/974

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) … Birliği
VEKİLİ : Av. …

2- (DAVALI YANINDA MÜDAHİL)

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı … Bakanlığı tarafından, müdahil …’ın baro levhasına avukat olarak yazılmasına dair Ankara Barosu Yönetim Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının uygun bulunmasına ilişkin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının bir daha görüşülmek üzere geri gönderilmesine yönelik Adalet Bakanlığı’nın 26/02/2020 tarihli işlemine uyulmayarak ilk kararında ısrar edilmesine ilişkin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; … hakkında DHKP-C Terör Örgütü üyeliği suçundan açılan kamu davası sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezası verildiği, bu kararın istinaf incelemesinde olduğu ve henüz kesinleşmediği, kovuşturma evresinin mahkeme kararının kesinleşmesi ile sona ereceği, adı geçen hakkında devam eden 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 5/1-a maddesi kapsamında değerlendirilen kovuşturma bulunduğundan, baro levhasına yazılma talebinin kovuşturma sonuna kadar bekletilmesi gerekirken, aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu davalı ve müdahil tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :
Davalı Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı tarafından; İdare Mahkemesince müdahil hakkında; DHKPC silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan açılan ceza davasında ilgilinin 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, ancak dosyanın temyiz aşamasında olduğu ve kesinleşmediği gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmişse de Anayasa’nın 38. madesinde “suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile masumiyet karinesinin güvence altına alındığı, masumiyet karinesi gereği, bir kişinin suçlu olarak nitelendirilebilmesi ve hakkında ceza hukuku alanına giren müeyyidelerin uygulanabilmesi için, kesin hükümle mahkum edilmesi gerektiği, ilgilinin ceza alarak mesleğe kabul şartlarını kaybetmesi halinde baro levhasından silinebileceğinin açık olduğu belirtilerek, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.
Müdahil (Davalı yanında) tarafından; Yerleşik yargı kararları uyarınca baro levhasına kayıt (ruhsat alma) ve fiilen avukatlık yapma hallerinin farklı hukuksal durumlar olduğu, 1136 sayılı Kanun’un 5. maddesi üçüncü fıkrasının baroya kayıt şamasında uygulanmasının hukuken mümkün olmadığı, işbu davanın müdahil henüz mesleğe kabul edilmeden 31/03/2020 tarihinde açıldığı, 01/04/2020 tarihi itibariyle yemin ederek göreve başlayan müdahil hakkında belirtilen tarihte açılan davada davacı Bakanlığın hukuki menfaatinin bulunduğundan söz edilemeyeceğinden davanın ehliyet bakımından reddi gerektiği, müdahilin kovuşturma altında olduğu eylemlerin avukatlık mesleğinin yürütümü ve gerekleri ile ilgisi bulunmadığı, nitekim müdahilin iptal kararı verilene kadar dava açma, dilekçe yazma, ifadede bulunma, vb. pekçok avukatlık faaliyetinde bulunduğu, bu faaliyetlerinin herhangi bir şikayet konusu yapılmadığı, müdahil hakkında yapılan kovuşturma neticesinde verilen mahkumiyet kararı henüz kesinleşmediğinden, bu karar gerekçesi ile müdahil hakkında kullanılan suçlayıcı ifadelerin masumiyet karinesini ihlal ettiği, ceza kovuşturması suç içeriğinin avukatlık mesleğinin görüm ve yürütülmesi ile ilgisi olmadığı ve avukatlık mesleğine kabulden önce işlenmiş olduklarının iddia edildiği, mesleğe kabul noktasında meslek örgütünün iradesine müdahale niteliğindeki yargı kararının savunma bağımsızlığı ilkesine aykırı olduğu, serbest çalışan avukat ile devlet arasında devlet memurluğu ile benzeyen bir güven ilişkisinin aranamayacağı, konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi kararlarının da aynı yönde olduğu, kovuşturma kapsamında tutuklanması nedeniyle kesilen stajına devam etmesi hususundaki yetkinin Baroya ait olduğuna ilişkin Bakanlık görüşü akabinde staja devamının Ankara Barosunca uygun görüldüğü, hukuki durumunda olumsuz bir değişme olmamasına karşın Bakanlığın işbu aşamada meslek örgütünün iradesine müdahalesinin hukuki olmadığı, 1136 sayılı Kanun’un avukatlığa kabule ilişkin m. 5/1-a ve 5/3 hükümlerinin Anayasa aykırılığı hususunda öğretide tam bir görüş birliğinin bulunması nedeniyle anılan hükümlerin itiraz yoluyla somut norm denetimi yapılabilmesi için Anaysa Mahkemesine başvurulması gerektiği iddia edilerek, temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesinin kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı … Bakanlığı tarafından, temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca müdahilin duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi bulunmayarak işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Ankara Barosu Yönetim Kurulunun … tarihli … sayılı kararıyla Buket Yılmaz’ın baro levhasına avukat olarak yazılmasına karar verildiği, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun … tarihli … sayılı kararıyla bu kararın uygun bulunduğu, adı geçenin silahlı terör örgütüne üye olmak, görevi yaptırmamak için direnmek, terör örgütü propagandası yapmak ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek suçlarından hakkında ceza kovuşturmaları bulunduğu belirtilerek Adalet Bakanlığı’nın … tarihli … sayılı işlemiyle anılan kararın uygun bulunmayarak bir daha görüşülmek üzere geri gönderildiği, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararıyla Adalet Bakanlığı oluruna uyulmayarak ilk kararda ısrar edildiği, bu kararın iptali istemiyle de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
1136 sayılı Avukatlık Kanununun “Avukatlığa kabulde engeller” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında, “Aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde, avukatlık meslekine kabul istemi reddolunur: “a) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…) zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmak,”; üçüncü fıkrasında, “Adayın birinci fıkranın (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan dolayı hakkında kamu davası açılmış olması halinde, avukatlığa alınması isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebilir.”; dördüncü fıkrasında ise, “Şu kadar ki, ceza kovuşturmasının sonucu ne olursa olsun avukatlığa kabul isteğinin geri çevrilmesi gereken hallerde, sonuç beklenmeden istek karara bağlanır.” hükmü yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler ile UYAP kayıtlarının incelenmesinden; Buket Yılmaz hakkında, “Silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlarından yapılan ceza yargılamasında … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E…., K:… sayılı kararı verilen 7 yıl 6 ay hapis cezasının Yargıtay … Ceza Dairesi’nin … tarih ve E….; K:… sayılı ilamı ile beraat kararı verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulduğu; “Silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “Görevi yaptırmamak için direnmek” suçlarından yapılan ceza yargılamasında … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E…., K:… sayılı kararı ile verilen Beraat kararlarının 02/06/2021 ve 21/02/2023 tarihlerinde kesinleştiği; “Terör örgütü propagandası yapmak” ve “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” suçlarından yapılan ceza yargılamasında … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E…., K:… sayılı kararı ile verilen Beraat kararlarının 03/11/2022 tarihinde kesinleştiği; “Terör örgütü propagandası yapmak” ve “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” suçlarından yapılan ceza yargılamasında …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E…., K:… sayılı kararı ile verilen Beraat kararlarının 20/10/2021 tarihinde kesinleştiği; “Terör örgütü propagandası yapmak” suçundan yapılan ceza yargılamasında … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E…., K:… sayılı kararı ile verilen Beraat kararının ise 03/11/2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Anılan mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere; hakkında bazı suçlardan kovuşturma olanlarla ilgili olarak baro levhasına kayıt işlemi bakımından kanun koyucunun doğrudan bir yasak öngörmediği, bu konuda baroya ve nihayetinde onay merci olarak Türkiye Barolar Birliği’ne takdir yetkisi verdiği açıktır. Anılan kurumların takdir yetkisini baro levhasına kayıt talep eden kişinin avukatlık yapmaya engel bir hâlinin olup olmadığını araştırarak, araştırma sonuçlarını -varsa kovuşturmanın niteliğini- mevzuat kapsamında değerlendirerek kullanması gerektiği hususunda şüphe bulunmamaktadır.
İlgilinin baro levhasına yazılması husunda ısrar kararı verildiği tarih itibariyle hakkında “Silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlarından verilmiş 7 yıl 6 ay hapis cezası ile anılan suçlar kapsamında yürütülen 4 ayrı ceza kovuşturmasının bulunduğu, bununla birlikte baro levhasına yazılması hususunda ısrar kararı verilmesine yönelik işlemin hukuka uygunluğunun denetlendiği yargılama sürecinde davacının anılan ceza kovuşturmaları sonucunda beraatine karar verildiği ve bu kararların kesinleştiği dikkate alındığında; uyuşmazlığın esasına etki edebilecek nitelikte bulunan bu hususun res’en göz önüne alınacağı tartışmasızdır.
Bu çerçevede; davacı hakkında 1136 sayılı Kanun’un 5/1-a maddesi kapsamındaki suçlar nedeniyle yapılan ceza kovuşturmaları neticesinde verilen beraat kararlarının kesinleştiği görüldüğünden, ilgilinin baro levhasına yazılması husunda ısrar edilmesine yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yönündeki Mahkeme kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak 02/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.