Danıştay Kararı 8. Daire 2021/4615 E. 2023/1686 K. 06.04.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2021/4615 E.  ,  2023/1686 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/4615
Karar No : 2023/1686

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Yapı İnşaat Taahhüt Maden Nakliye Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi hudutları dahilinde ve davacı şirket uhdesinde bulunan … sicil numaralı II (a) Grubu (kalker) maden işletme ruhsatının … günlü ve … sayılı kurul kararı ile iptal edildiğinden bahisle, yatırım bedeli olarak belirlenen 5.336.447,68-TL’nın üzerindeki yatırım bedelinin şimdilik 1.000,00-TL’lık kısmının, ruhsat iptal tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte ödenmesine, ayrıca işletme ruhsatını iptal edilmemesi halinde rezervlerdeki madenin çıkarılarak satılmasından elde edilecek kar kaybına karşılık şimdilik 1.000,00-TL’lık kısmının idareye başvuru tarihi olan 09/06/2017 tarihinden itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; uyuşmazlık konusu maden sahasının, yapılması planlanan …Havaalanı projesi ile çakıştığı, 3213 sayılı Maden Kanununun 7/15.maddesi kapsamında oluşturulan Kurul tarafından her iki yatırım incelenerek kamu yararı doğrultusunda havaalanı projesine öncelik verilerek mevzuat gereği işletme ruhsatı iptal edilen davacı şirkete ait yatırım giderlerinin 5.336.447,68-TL olarak hesaplandığı, Maden İşleri Genel Müdürlüğünün … günlü ve … sayılı işlemiyle davacıya bildirimde bulunulduğu, bu işlemlerin iptali istemiyle açılan davanın … İdare Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararı ile reddedildiği, idarelerin oluştuğu iddia olunan bir zararı tazmin borcuyla sorumlu tutulabilmeleri için zararın belirlenebilir olması, diğer bir deyişle muhtemel zarar olmaması gerektiği, dolayısıyla, ancak gerçekleşmiş zararların tazmin edilebileceği, davacının söz konusu işin yapılması durumunda umduğu karın muhtemel bir zarar kalemini oluşturduğu, bunun yanında yatırım giderlerinin hesaplanıp davacıya bildirildiği, bu işleme karşı açılan davanın reddedildiği, hesaplanan yatırım giderinin mahkeme kararıyla da hukuka uygunluğuna karar verildiği ve hesaplanan yatırım giderlerinin 23/08/2017 tarihinde davacı şirkete ödendiği, bu haliyle hesaplanan yatırım giderini aşan miktarından bahsedilemeyeceği ve tazmini gereken bir alacağın söz konusu olmayacağı anlaşıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ”İstinaf” başlıklı 45. maddesinin 1. fıkrasında; İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği, ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararların kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı, Ek 1. maddesinde de; bu Kanunda öngörülen parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı, bu şekilde belirlenen sınırların bin Türk Lirasını aşmayan kısımlarının dikkate alınmayacağının vurgulandığını,
Anılan Kanunun aktarılan Ek 1. maddesinde yer verilen beş bin Türk Liralık parasal sınırına dair düzenleme 18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 28. maddesi ile getirilmiş ise de; 2014, 2015, 2016 ve 2017 yılları için belirlenen yeniden değerleme oranlarına göre yapılan hesaplamalarda parasal sınır artış miktarı bin Türk Lirasını aşmadığı için, istinaf kanun yolu için Kanunun 45/1. maddesinde düzenlenen beş bin Türk Liralık sınırda bir artış olmadığını,
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 30.11.2018 günlü ve 30611 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 503 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 2018 yılı yeniden değerleme oranının %23,73, 23.12.2019 günlü ve 30987 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 512 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de 2019 yılı yeniden değerleme oranının %22,58 olarak tespit edildiği tebliğ olunduğunu,
503 sayılı Tebliğ ile belirlenen yeniden değerleme oranına göre istinaf kanun yolu parasal sınırındaki artış tutarı da 5.000×23,73:100=1.186,50.-TL’dir. 2577 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen Ek-1. maddesi uyarınca parasal sınır belirlenmesinde bin Türk Lirasını aşmayan kısımlar dikkate alınmayacağından, 2019 yılı istinaf kanun yolu parasal sınırı (5.000+1.000)=6.000,00.- TL olmuştur. 512 sayılı Tebliğ ile belirlenen yeniden değerleme oranına göre istinaf kanun yolu parasal sınırındaki artış tutarı da 6.000×22,58:100=1.354,80.-TL’dir. 2577 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen Ek-1. maddesi uyarınca parasal sınır belirlenmesinde bin Türk Lirasını aşmayan kısımlar dikkate alınmayacağından, 2020 yılı istinaf kanun yolu parasal sınırı ise (6.000+1.000)=7.000,00.-TL, 2021 yılı yeniden değerlendirme oranının tatbiki neticesinde küsüratlar bu rakam aynı kalmış bulunduğunu,
İstinaf başvurusuna konu mahkeme kararına esas dava değerinin toplam 2.000,00.-TL olduğu olduğu ve anılan miktar üzerinden de sonuçlandırıldığı ve yedi bin Türk Lirasını geçmediği görüldüğünden, yukarıda alıntısı yapılan kanun maddesi hükmü uyarınca, kesin olan karara karşı istinaf kanun yoluyla incelenmesine hukuken olanak istinaf başvurusunun incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Hukuka aykırı olan temyiz istemine konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinde, “1) İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz.
3) Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir.
6) Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir.” hükmü yer almış;
Anılan Kanun’un “Temyiz” başlıklı 46. maddesinde “Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemesinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir” hükmü; “Temyiz dilekçesi” başlıklı 48. maddesinin 6. fıkrasında, temyizin kesin bir karar hakkında olması hâlinde, kararı veren merciin, temyiz isteminin reddine karar vereceği; ilgili merciin bu kararına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği; 7. fıkrasında ise, temyizin kesin bir karar hakkında olduğunun anlaşılması durumunda, 6. fıkrada sözü edilen kararın, dosyanın gönderildiği Danıştay’ın ilgili dairesince kesin olarak verileceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden; İdare Mahkemelerinin konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları dışında kalan bütün kararlarına karşı mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine istinaf başvurusunda bulunulabileceği, bölge idare mahkemesince istinaf incelemesi üzerine verilen kararlara karşı ise sadece 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde yer alan konular ile sınırlı olarak Danıştay’a temyiz başvurusunda bulunulabileceği, bölge idare mahkemelerince istinaf incelemesi üzerine verilen ve 46. madde kapsamı dışında olan kararların ise kesin olduğu görülmektedir.
İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi hudutları dahilinde ve davacı şirket uhdesinde bulunan 2007080074 sicil numaralı II (a) Grubu (kalker) maden işletme ruhsatının … günlü ve … sayılı kurul kararı ile iptal edildiğinden bahisle, yatırım bedelinin şimdilik 1.000,00-TL’lık kısmının ve kar kaybına karşılık şimdilik 1.000,00-TL’lık kısmının tazmini istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı Kanunun 46. maddesi kapsamında kalmadığı, nitekim mahkeme kararına esas dava değerinin toplam 2.000,00.-TL olması nedeniyle ilk derece mahkemesince kesin karar verileceği istinaf başvurusunda bile bulunulamayacağı, bu nedenle evleviyetle bakılan davanın 2577 sayılı Kanunun 46. Maddesi kapsamında da değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
Davacı tarafından her ne kadar, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması suretiyle dava açıldığı bu nedenle temyiz incelemesine tabi olduğu iddia edilse de, 6100 sayılı Kanunun “Taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26. maddesinde, “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir…. ” hükmüne yer verildiği,
Buna göre, davacının dava açarken Mahkemeden hüküm altına alınmasını talep ettiği istem sonucuyla bağlı kalınarak ve de davacı tarafından miktar arttırım dilekçesi de verilmediği göz önüne alınarak, temyiz istemine esas teşkil eden kararın Bölge İdare Mahkemesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 46. maddesine göre temyiz yolu açık olmayan “kesin” kararlarından olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin incelenmesine yasal olanak bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1- TEMYİZ İSTEMİNİN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2- Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, kesin olarak, 06/04/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :
(X) – Dava; İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi hudutları dahilinde ve davacı şirket uhdesinde bulunan … sicil numaralı II (a) Grubu (kalker) maden işletme ruhsatının … günlü ve … sayılı kurul kararı ile iptal edildiğinden bahisle, yatırım bedeli olarak belirlenen 5.336.447,68-TL’nın üzerindeki yatırım bedelinin şimdilik 1.000,00-TL’lık kısmının, ruhsat iptal tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte ödenmesine, ayrıca işletme ruhsatını iptal edilmemesi halinde rezervlerdeki madenin çıkarılarak satılmasından elde edilecek kar kaybına karşılık şimdilik 1.000,00-TL’lık kısmının idareye başvuru tarihi olan 09/06/2017 tarihinden itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş olup, bu kararın istinaf yolu ile incelenmesi üzerine … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… kararı ile istinaf başvurusunun incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinde, “1) İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir…
3) Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir…
6) Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı kanunun “Temyiz” başlıklı 46’ncı maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar, (h) bendinde ise, maden, taşocakları, orman, jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular ile ilgili mevzuatın uygulanmasına ilişkin işlemlere karşı açılan davalar hakkında bölge idare mahkemelerince verilen kararların Danıştay’da, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebileceği kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde, istinaf kanun yolu incelemesi sonucunda bölge idare mahkemelerince esas hakkında karara bağlanan dava türlerinden Danıştay’da temyize tabi olanların tahdidi olarak sayılmak suretiyle düzenlendiği, bu maddede tahdidi olarak sayılan konuların birbirinden bağımsız olduğu, bu nedenle bir davanın bu maddede sayılan konulardan birine ilişkin olması durumunda başkaca herhangi bir kritere bağlı olmaksızın temyiz incelemesine tabi olacağı açıktır.
Olayda; davacı şirket tarafından madencilik faaliyetinde bulunulan İstanbul İlinde yapım aşamasında olan Kuzey Marmara Otoyolu Kınalı-Odayeri (Bağlantı yolları dahil) Kesim-7 Cebeci Kısmı proje alanında yapılacak faaliyetler ile davacı şirketin uhdesinde bulunan S:200708074 sayılı II(a) grubu kalker işletme ruhsat sahalarında yapılacak madencilik faaliyetlerinin birbirini engelleyeceği ve Kuzey Marmara Otoyolu Kınalı-Odayeri (Bağlantı yolları dahil) Kesim-7 Cebeci Kısmı projesi için alternatif alanın bulunmadığından bahisle davacı şirket uhdesinde bulunan S:… sayılı II(a) grubu kalker işletme ruhsatının … gün ve … sayılı kurul kararı ile iptal edildiği ve toplam yatırım giderinin 5.336.447,68-TL belirlendiği, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğünün … gün ve … sayılı işlemiyle davacıya bildirimde bulunulduğu, davacı tarafından davalı idarece yatırım bedeli olarak belirlenen 5.336.447,68-TL’yi aşkın olan yatırım bedelinin şimdilik 1.000,00-TL’sinin ruhsat iptal tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte ödenmesine ve işletme ruhsatı iptal edilmemiş olsaydı maden rezervlerinin çıkarılması ve satılmasından elde edeceği kar kaybının şimdilik 1.000,00-TL’sinin idareye yapılan 09/06/2017 tarihinden itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi birlikte ödenmesi istemiyle açılan davanın, maden mevzuatına ilişkin olması nedeniyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendi uyarınca temyiz incelemesine tabi olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, 2577 sayılı Kanunun 16. maddesinin 4. fıkrasında; tarafların, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemeyecekleri; ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktarın, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabileceği ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçenin otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edileceği kurala bağlanmıştır.
Bu durumda, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması suretiyle açılan ve alacağın tamamına göre kesinlik sınırını aşan davada, temyiz isteminin esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerektiği görüşüyle, temyiz isteminin incelenmeksizin reddi yolunda verilen çoğunluk kararına katılmıyoruz.