Danıştay Kararı 8. Daire 2021/4541 E. 2023/1264 K. 16.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2021/4541 E.  ,  2023/1264 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/4541
Karar No : 2023/1264

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde hemşire olarak görev yapan davacı tarafından, 2547 sayılı Yasa’nın 53/B-6.(a) alt bendi uyarınca kamu görevinden çıkarma cezası ile cezalandırılmasına yönelik YÖK Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarih, … sayılı kararının iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:…sayılı kararda; Anayasa Mahkemesi’nin, 07/04/2015 tarihli ve 29319 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14/01/2015 gün ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararında; 2547 Kanun’un 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesini iptaline karar verildiği, iptal kararının yürürlüğe girdiği 08/01/2016 tarihine kadar Yükseköğretim Kurumları, Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin dayanağı olan 2547 sayılı Kanunun 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesi yürürlükte olduğundan, bu tarihe kadar işlenen disiplin suçlarında anılan Yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu durumda, davacının Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının yürürlüğe girdiği 08/01/2016 tarihinden önce gerçekleşen eyleminin, anılan tarihte disiplin yönünden tabi olduğu Yükseköğretim Kurumları, Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek eyleminin karşılığı olan cezanın verilmesi yönünde işlem tesis edilmesi gerekirken, daha sonradan yürürlüğe giren Yasa hükmünde (2547 sayılı Kanun’un 53/b-6-a maddesi) yer verilen ve eylem tarihinde tabi olunan mevzuatta yer almayan “Terör niteliğinde eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek” fiili kapsamında değerlendirilerek disiplin cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının yürürlüğe girdiği 08/01/2016 tarihine kadar Yükseköğretim Kurumları, Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin dayanağı olan 2547 sayılı Kanun’un 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesi yürürlükte olduğundan, bu tarihe kadar işlenen disiplin suçlarında anılan Yönetmelik hükümlerinin uygulanması, bu tarihten 6764 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 09/12/2016 tarihine kadar işlenen disiplin suçlarında ise yasal boşluk nedeniyle genel hüküm niteliğinde olan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun disiplin hükümlerinin uygulanması gerektiği, Mahkemece davacının eylem tarihinin 08/01/2016 tarihinden önce olduğu kabul edilmişse de, kişilerin irade açıklaması niteliğindeki, sosyal medya hesaplarından bilerek ve isteyerek yaptıkları yazı, resim, fotoğraf, görüntü vb. içerikteki paylaşımlardan hukuken sorumlu olabilecekleri hususunda bir duraksama bulunmamakla birlikte, söz konusu paylaşımın, diğer bir anlatımla irade beyanının, sosyal paylaşım sitesi kişisel hesaplarında bulunmaya devam ettiği sürece, paylaşım sonucu meydana gelebilecek hukuka aykırılığın da eylemle birlikte süregeldiğinin, dolayısıyla da, etkisi sürdüğünden, paylaşım eyleminin, söz konusu içeriğin kaldırılması/ silinmesine kadar devam ettiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu durumda paylaşım eylemi tarihinin, paylaşımın yapıldığı tarih değil, temadinin kesileceği tarih olan paylaşımın kaldırılması / silinmesi tarihi olduğunun anlaşıldığı, buna göre, dosyanın incelenmesinden, dava konusu disiplin cezası işleminin sebebi mahiyetindeki 2014 yılında yapılan paylaşımların ilgili makamlarca 20/01/2016 yılında tespit edildiği, diğer bir anlatımla, söz konusu paylaşımların en azından yapılan tespite kadar devam ettiği, davacının disiplin cezasına konu eylemlerinin 20/01/2016 tarihinde işlendiği kabul edildiğinden, davacı hakkında anılan tarihte 2547 sayılı Kanun’daki boşluk nedeniyle genel hüküm niteliğindeki 657 saylı Kanun’un disiplin hükümlerinin uygunlanması gerektiği, ancak gelinen aşamada eylem tarihinden sonra 2547 sayılı Kanun’un disiplin hükümlerini düzenleyen 53. maddesinin 6764 ve 7243 sayılı Kanunlar ile değiştirildiği de görüldüğünden, eylem tarihinden itibaren uygulanması gereken ve sonradan getirilen hükümlerin bir arada değerlendirilmesi ile en lehe olana göre işlem tesis edilmesi gerekirken doğrudan 2547 sayılı Kanun’a göre tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, sonucu itibarıyla da Mahkeme kararında hukuka aykırılık görülmediği sonucuna varılarak, … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih, E:…, K:… sayılı “dava konusu işlemin iptali” yönünde verilen karar sonucu itibarıyla hukuka uygun olduğundan, davalı idarelerin istinaf başvurularının yukarıda belirtilen gerekçelerle reddine, reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idareler tarafından, uyuşmazlığın dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki mevzuat dikkate alınarak çözümlenmesi gerektiği ileri sürülerek, istinaf kararının bozulması istenilmiştir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde hemşire olarak görev yapan davacının 27/11/2014 tarihinde kendine ait facebook hesabı üzerinden paylaştığı bir fotoğrafın (ellerinde silahla iki terör örgütü üyesine ait ve yorum kısmına dava dışı bir şahıs tarafından terör örgütü üyelerin şehit olduğuna ilişkin yorum yapılan) PKK/KCK terör örgütü propagandası niteliğinde olduğundan bahisle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca cezai soruşturma başlatılmış Cumhuriyet Başsavcılığı bu durumu 09/03/2017 tarihinde Diyarbakır Valiliği OHAL Bürosuna bildirmiş, Diyarbakır Valiliği OHAL Bürosunun da durumu 15/03/2017 tarihinde davalı idarelerden Dicle Üniveristesi’ne bildirmesi üzerine 18/04/2017 tarihinde soruşturma Oluru verilerek disiplin soruşturması başlatılmış, soruşturmada davacının facebook hesabından terör örgütü mensuplarının fotoğrafını paylaşarak ”terör niteliğinde eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek” disiplin suçunu işlediği kabul edilmiş, işbu eylem nedeniyle YÖK Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarih, … sayılı kararı ile 2547 sayılı Yasa’nın 53/B-6.(a) alt bendi uyarınca eylemini karşılığı olan ”kamu görevinden çıkarma cezası” ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan cezanın iptali ve yoksun kalınan özlük ve parasal hakların yasal faiziyle ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 02/12/2016 tarih ve 6764 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi düzenlenen 53. maddesinin (b) bendinde; “Öğretim elemanları, memur ve diğer personele uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, yönetim görevinden ayırma, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır. Hangi fiillere hangi disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin amirlerinin yetkileri, Devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir.” kuralına yer verilmiştir,
07/04/2015 tarihli ve 29319 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 14/01/2015 tarih ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararıyla; 2547 Kanun’un 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesi, kapsama dâhil personelin disiplin işlemlerine dair usul ve esasların kanunda gösterilmeyerek, tüm bu işlemlerin Yükseköğretim Kurulunca düzenlenmesinin öngörülmesinin Anayasa’nın 38., 128. ve 130. maddeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle iptal etmiştir. Bu hükmün iptali nedeniyle doğacak hukuksal boşluğu kamu düzenini ihlal edici görerek, Anayasa’nın 153/3. maddesi ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66/3. maddesi gereğince iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin (b) bendine dayanılarak 21/08/1982 tarih ve 17789 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği, Anayasa Mahkemesi’nin 14/01/2015 tarih ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararıyla Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin (b) bendinin iptal edildiği, iptal kararının Resmî Gazete’de yayımlanmasından itibaren dokuz ay sonra yürürlüğe gireceğine karar verildiği, kararın 07/01/2016 tarihinde yürürlüğe girdiği görülmekle birlikte, Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca 2547 sayılı Kanun’da 09/12/2016 tarih ve 29913 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6764 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile değişiklik yapıldığı, öğretim elemanlarının disiplin hükümlerin 2547 sayılı Kanun’da düzenlendiği, ancak 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin (b) fıkrasının (1), (2), (3), (4) ve (6) numaralı bentlerinde yer alan “657 sayılı Kanundaki fiillere ilave olarak…” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle açılan iptal davasında ise, Anayasa Mahkemesi’nin 10/04/2019 tarih ve E:2017/33, K:2019/20 sayılı kararı ile; “… öğretim elemanı, memur ve diğer personelden oluşan yükseköğretim kurumları kamu personeline ilişkin disiplin kuralları öngörülürken kanun koyucu tarafından bunlar arasında görevin niteliğinden kaynaklanan ve Anayasa tarafından öngörülen ayrım ve farklılıkların dikkate alınmayarak öğretim elemanları ile memur ve diğer personelin tümüyle aynı kurallara tabi kılınması ve dava konusu ibareler yoluyla öğretim elemanlarının disiplin sorumluluğu kapsamına 657 sayılı Kanun’da sayılan fiillerin tamamının dâhil edilmesi, Anayasa’da bu kişiler için öngörülen güvencelerle örtüşmediği gibi gerek uygulayıcılar gerekse disiplin kurallarının muhatapları yönünden birtakım belirsizliklere de yol açtığından dava konusu kuralların Anayasa’nın 2., 27. ve 130. maddeleriyle bağdaşmadığı …” gerekçesiyle, 2547 sayılı Yasanın (b) fıkrasının (1), (2), (3), (4) ve (6) numaralı bentlerinde yer alan “657 sayılı Kanundaki fiillere ilave olarak…” ibarelerinin iptallerine ve yine iptal hükmünün kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verildiği ve anılan kararın 17/07/2019 tarih ve 30834 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı; 17/04/2020 tarih ve 31102 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7243 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 7. maddesi ile de 2547 sayılı Kanun’un 53. maddesinde yer alan disiplin hükümlerinde düzenlemeler yapıldığı anlaşılmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun disiplin ve ceza işlerine ilişkin 53. maddesinin (b) fıkrasında; “Öğretim elemanları, memur ve diğer personele uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, yönetim görevinden ayırma, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır. Hangi fiillere hangi disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin amirlerinin yetkileri, Devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir.” hükmü yer almakta iken 07/04/2015 tarih ve 29319 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 14/01/2015 tarih ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararında; 2547 Kanun’un 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesini, kapsama dâhil personelin disiplin işlemlerine dair usul ve esasların kanunda gösterilmeyerek, tüm bu işlemlerin Yükseköğretim Kurulunca düzenlenmesini öngördüğünden bahisle Anayasa’nın 38., 128. ve 130. maddeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle iptal edilmiş; bu hükmün iptali nedeniyle doğacak hukuksal boşluğun kamu düzenini ihlal edici görülerek, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır. Ancak yasa koyucu tarafından iptal kararının yürürlüğe girdiği 08/01/2016 tarihine kadar yasal düzenleme yapılmamış, 09/12/2016 tarih ve 29913 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6764 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 2547 sayılı Kanunun 53. maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde hemşire olarak görev yapan davacının 27/11/2014 tarihinde kendine ait facebook hesabı üzerinden paylaştığı bir fotoğrafın (ellerinde silahla iki terör örgütü üyesine ait ve yorum kısmına dava dışı bir şahıs tarafından terör örgütü üyelerin şehit olduğuna ilişkin yorum yapılan) PKK/KCK terör örgütü propagandası niteliğinde olduğundan bahisle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca cezai soruşturma başlatıldığı, Cumhuriyet Başsavcılığının bu durumu 09/03/2017 tarihinde Diyarbakır Valiliği OHAL Bürosuna bildirdiği, Diyarbakır Valiliği OHAL Bürosunun da durumu 15/03/2017 tarihinde davalı idarelerden Dicle Üniveristesi’ne bildirmesi üzerine başlatılan soruşturmada davacının facebook hesabından terör örgütü mensuplarının fotoğrafını paylaşarak ”terör niteliğinde eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek” disiplin suçunu işlediği kabul edilerek eyleminin karşılığı olan ”kamu görevinden çıkarma cezası” ile cezalandırıldığı, davacı hakkında açılan kamu davasında ise davacının, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile terör örgütü propagandası yapmak suçundan 1 yıl 3 ay hapis ile cezalandırıldığı, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ceza mahkemesi kararının 18/10/2017 tarihinde kesinleştiği bakılan davanın anılan cezanın iptali ve yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu olayda, disiplin soruşturmasına konu eylemler nedeniyle ceza mahkemesi kararı ile 1 yıl 3 ay hapis cezası verilmiş olup yürütülen kamu hizmetinin gerektiği şekilde görülmesini, memurun görevine bağlılığını ve kamu görevlisinin statüsünün korunmasını sağlamaya yönelik olan disiplin cezalarının ise kamu düzenini korumak esasına dayanan, ceza yasalarının getirdiği cezalardan farklı nitelik taşıdığı, bu nedenle, bir kamu görevlisinin ceza yasasına göre mahkum olması veya olmaması, kamu görevlisinin eyleminin, disiplin hukukuna göre değerlendirilmesine ve disiplin suçu kabul edilip disiplin cezası ile cezalandırılmasına engel olamayacağı, davacının eylemlerinin üniversite dışında gerçekleşmesi nedeniyle, idarenin 15/03/2017 tarihli yazı ile suçtan haberdar olduğu, disiplin eylemlerinin üniversite dışında gerçekleşmesi, ceza mahkemesi tarafından verilen hapis kararı ile de eylemin sübut bulduğunun anlaşılması karşısında, suçtan haberdar olunan tarihin, disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımı başlangıç süresi kabul edilerek, bu tarih ve ceza hükmünün kesinleştiği 18/10/2017 tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan mevzuata göre disiplin işlemi tesis edileceğinin kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, dava konusu eylemlerin Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının yürürlüğe girdiği, 08/01/2016 tarihinden önce gerçekleştiği, gelinen aşamada eylem tarihinden sonra 2547 sayılı Kanun’un disiplin hükümlerini düzenleyen 53. maddesinin 6764 ve 7243 sayılı Kanunlar ile değiştirildiği de görüldüğünden, eylem tarihinden itibaren uygulanması gereken ve sonradan getirilen hükümlerin bir arada değerlendirilmesi ile en lehe olana göre işlem tesis edilmesi gerekirken doğrudan 2547 sayılı Kanun’a göre tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, sonucu itibarıyla da iptale ilişkin Mahkeme kararında hukuka aykırılık görülmediği sonucuna varılarak, davalı idarelerin istinaf başvurularının yukarıda belirtilen gerekçelerle reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak 16/03/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY:

(X)- Bölge İdare Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
Bölge İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği oyu ile aksi yöndeki karara katılmıyorum.