Danıştay Kararı 8. Daire 2021/3948 E. 2023/1265 K. 16.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2021/3948 E.  ,  2023/1265 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/3948
Karar No : 2023/1265

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Üniversitesi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Dicle Üniversitesi … Bilim Dalında hemşire olarak görev yapmakta iken, 2547 sayılı Kanun’un 53.maddesinin (b) fıkrasının 6.bendinin (a) alt bendinde belirtilen “Terör niteliğinde eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek” fiilini işlediğinden bahisle kamu görevinden çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Yükseköğretim Kurumu Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile soruşturma tarihi itibariyle ödenmeyen maaş alacağı, döner sermaye ücretleri, tüm özlük haklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Soruşturma Raporu ve Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nce hazırlanan Araştırma ve Tespit Tutanağı ile Görüntü İnceleme ve Fotoğraftan Tespit Tutanağı’nın incelenmesinden, davacının kişisel sosyal medya hesabı (facebook) üzerinden çeşitli paylaşımlarda bulunduğunun tespit edildiği, bu paylaşımlarının bir kısmında düşünce ve ifade özgürlüğünü aştığı, diğer bir kısımında ise suç unsuru içermese bile devlet memuru olma niteliğini sarsacak derecede devleti ve kurumlarını hedef gösterici ve kötüleyici, halkı devlete karşı kışkırtacak ifadelere yer verildiği, bu paylaşımların bütünü gözönüne alındığında işleme esas olan eylemlerinin sübut bulduğu, her ne kadar davacı ilgili fiilleri sebebiyle yapılan ceza yargılamasında beraat etmiş olsa da; yürütülen kamu hizmetinin gerektiği şekilde görülmesini, memurun görevine bağlılığını ve kamu görevlisinin statüsünün korunmasını sağlamaya yönelik olan disiplin cezaları, kamu düzenini korumak esasına dayanan ceza yasalarının getirdiği cezalardan farklı nitelik taşırlar. Bu nedenle, bir kamu görevlisinin ceza yasasına göre mahkum olması veya olmaması, kamu görevlisinin eyleminin, disiplin hukukuna göre değerlendirilmesine ve disiplin suçu kabul edilip disiplin cezası ile cezalandırılmasına engel olmadığı, bu durumda, hakkında açılan soruşturma sonucunda elde edilen bilgi ve belgelere göre davacı tarafından gerçekleştirilen fiiller nedeniyle davacıya tek bir disiplin cezası verildiği ve davacının sübuta eren terör propagandası eyleminin tek başına 2547 Sayılı Yasa’nın 53/B-6(a) alt bendi uyarınca kamu görevinden çıkarma cezası ile cezalandırılması için yeterli olduğu anlaşıldığından dava konusu işlemde sonucu itibari ile hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Anayasa Mahkemesi’nin, 07/04/2015 tarihli ve 29319 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14/01/2015 gün ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararında; 2547 Kanun’un 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesini, kapsama dâhil personelin disiplin işlemlerine dair usul ve esasların kanunda gösterilmeyerek, tüm bu işlemlerin Yükseköğretim Kurulunca düzenlenmesini öngördüğünden bahisle Anayasa’nın 38., 128. ve 130. maddeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle iptal edildiği bu hükmün iptali nedeniyle doğacak hukuksal boşluğun kamu düzenini ihlal edici görerek, Anayasa’nın 153/3 ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66/3. maddeleri gereğince iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesini kararlaştırdığı, ancak yasa koyucu tarafından iptal kararının yürürlüğe girdiği 08/01/2016 tarihine kadar yasal düzenleme yapılmadığı, 09.12.2016 tarihli ve 29913 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6764 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 2547 sayılı Kanunun 53. maddesi yeniden düzenlendiği, iptal kararının yürürlüğe girdiği 08/01/2016 tarihine kadar Yükseköğretim Kurumları, Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin dayanağı olan 2547 sayılı Kanunun 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesi yürürlükte olduğundan, bu tarihe kadar işlenen disiplin suçlarında anılan Yönetmelik hükümlerinin uygulanması, bu tarihten 6764 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 09.12.2016 tarihine kadar işlenen disiplin suçlarında ise yasal boşluk nedeniyle genel hüküm niteliğinde olan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun, hali hazırda mevcut/yürürlükte olan hukuki düzenleme itibariyle de, hemşire olan davacı hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun disiplin hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, davacının 21.01.2016 tarihinde gerçekleştirdiği eyleminin, anılan tarihte yürürlükte olan hukuki düzenleme itibariyle disiplin yönünden tabi olduğu 657 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek eyleminin karşılığı olan cezanın verilmesi yönünde işlem tesis edilmesi gerekirken, daha sonradan yürürlüğe giren Yasa hükmünde (2547 sayılı Kanun’un 53/b-6-a maddesi) yer verilen ve eylem tarihinde tabi olunan 657 sayılı Kanunda yer almayan “Terör niteliğinde eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek” fiili kapsamında değerlendirilerek disiplin cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddine yönelik idare mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun kabulülü ile … İdare Mahkemesi’nce verilen … gün ve E:…, K:… sayılı kararın kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline, davacının yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idareler tarafından, uyuşmazlığın dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki mevzuatın dikkate alınarak çözümlenmesi gerektiği ileri sürülerek, istinaf mahkemesi kararının bozulması istenilmiştir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemştir tarafından,

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde hemşire olarak görev yapan davacının 14/12/2015 ve 24/12/2015 tarihinde kendisine ait facebook hesabı üzerinden yaptığı paylaşımlarla terör örgütünün propagandasını yaptığı ve 28/12/2015 tarihinde gerçekleşen eyleme katılarak destek verdiği iddiaları üzerine başlatılan disiplin soruşturması sonucu, anılan eylemlerin ”Terör niteliğinde eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek” kapsamında değerlendirilerek Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarih, … sayılı kararı ile 2547 Sayılı Yasa’nın 53/B-6(a) alt bendi uyarınca kamu görevinden çıkarma cezası verilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 02/12/2016 tarih ve 6764 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi düzenlenen 53. maddesinin (b) bendinde; “Öğretim elemanları, memur ve diğer personele uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, yönetim görevinden ayırma, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır. Hangi fiillere hangi disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin amirlerinin yetkileri, Devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir.” kuralına yer verilmiştir,
07/04/2015 tarihli ve 29319 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 14/01/2015 tarih ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararıyla; 2547 Kanun’un 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesi, kapsama dâhil personelin disiplin işlemlerine dair usul ve esasların kanunda gösterilmeyerek, tüm bu işlemlerin Yükseköğretim Kurulunca düzenlenmesinin öngörülmesinin Anayasa’nın 38., 128. ve 130. maddeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle iptal etmiştir. Bu hükmün iptali nedeniyle doğacak hukuksal boşluğu kamu düzenini ihlal edici görerek, Anayasa’nın 153/3. maddesi ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66/3. maddesi gereğince iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin (b) bendine dayanılarak 21/08/1982 tarih ve 17789 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği, Anayasa Mahkemesi’nin 14/01/2015 tarih ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararıyla Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin (b) bendinin iptal edildiği, iptal kararının Resmî Gazete’de yayımlanmasından itibaren dokuz ay sonra yürürlüğe gireceğine karar verildiği, kararın 07/01/2016 tarihinde yürürlüğe girdiği görülmekle birlikte, Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca 2547 sayılı Kanun’da 09/12/2016 tarih ve 29913 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6764 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile değişiklik yapıldığı, öğretim elemanlarının disiplin hükümlerin 2547 sayılı Kanun’da düzenlendiği, ancak 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin (b) fıkrasının (1), (2), (3), (4) ve (6) numaralı bentlerinde yer alan “657 sayılı Kanundaki fiillere ilave olarak…” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle açılan iptal davasında ise, Anayasa Mahkemesi’nin 10/04/2019 tarih ve E:2017/33, K:2019/20 sayılı kararı ile; “… öğretim elemanı, memur ve diğer personelden oluşan yükseköğretim kurumları kamu personeline ilişkin disiplin kuralları öngörülürken kanun koyucu tarafından bunlar arasında görevin niteliğinden kaynaklanan ve Anayasa tarafından öngörülen ayrım ve farklılıkların dikkate alınmayarak öğretim elemanları ile memur ve diğer personelin tümüyle aynı kurallara tabi kılınması ve dava konusu ibareler yoluyla öğretim elemanlarının disiplin sorumluluğu kapsamına 657 sayılı Kanun’da sayılan fiillerin tamamının dâhil edilmesi, Anayasa’da bu kişiler için öngörülen güvencelerle örtüşmediği gibi gerek uygulayıcılar gerekse disiplin kurallarının muhatapları yönünden birtakım belirsizliklere de yol açtığından dava konusu kuralların Anayasa’nın 2., 27. ve 130. maddeleriyle bağdaşmadığı …” gerekçesiyle, 2547 sayılı Yasanın (b) fıkrasının (1), (2), (3), (4) ve (6) numaralı bentlerinde yer alan “657 sayılı Kanundaki fiillere ilave olarak…” ibarelerinin iptallerine ve yine iptal hükmünün kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verildiği ve anılan kararın 17/07/2019 tarih ve 30834 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı; 17/04/2020 tarih ve 31102 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7243 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 7. maddesi ile de 2547 sayılı Kanun’un 53. maddesinde yer alan disiplin hükümlerinde düzenlemeler yapıldığı anlaşılmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun disiplin ve ceza işlerine ilişkin 53. maddesinin (b) fıkrasında; “Öğretim elemanları, memur ve diğer personele uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, yönetim görevinden ayırma, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır. Hangi fiillere hangi disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin amirlerinin yetkileri, Devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir.” hükmü yer almakta iken 07/04/2015 tarih ve 29319 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 14/01/2015 tarih ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararında; 2547 Kanun’un 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesini, kapsama dâhil personelin disiplin işlemlerine dair usul ve esasların kanunda gösterilmeyerek, tüm bu işlemlerin Yükseköğretim Kurulunca düzenlenmesini öngördüğünden bahisle Anayasa’nın 38., 128. ve 130. maddeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle iptal edilmiş; bu hükmün iptali nedeniyle doğacak hukuksal boşluğun kamu düzenini ihlal edici görülerek, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır. Ancak yasa koyucu tarafından iptal kararının yürürlüğe girdiği 08/01/2016 tarihine kadar yasal düzenleme yapılmamış, 09/12/2016 tarih ve 29913 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6764 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 2547 sayılı Kanunun 53. maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından davacı hakkında soruşturma yürütüldüğüne dair Diyarbakır Valiliği Olağanüstü Hal Bürosu’ndan alınan 10/04/2017 tarihli yazı üzerine Dicle Üniversitesi Rektörlüğü’nün 18/04/2017 tarihli soruşturma emri ile disiplin soruşturmasına başlanıldığı, disiplin soruşturması raporunun 10/07/2017 tarihinde tamamlanarak, 2547 Sayılı Yasa’nın 53/b-6(a) alt bendi uyarınca kamu görevinden çıkarma cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarih, … sayılı kararı ile 2547 Sayılı Yasa’nın 53/B-6(a) alt bendi uyarınca davacının kamu görevinden çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, davacı hakkında açılan kamu davasında ise davacının, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile terör örgütü propagandası yapmak suçundan beraatine karar verildiği, ceza mahkemesi kararının 06/09/2017 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği görülmektedir.
Dava konusu olayda, davacının eylemini üniversite dışında gerçekleştirdiğinin açık olması ve idarenin, niteliği itibariyle suçun yasal unsurlarının meydana gelip gelmediğini tespit edebilmesinin, ceza mahkemesi tarafından verilen kararın kesinleşmesine bağlı olduğu, bu nedenle disiplin hukuku açısından Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın kesinleşme tarihi olan 06/09/2017 tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre işlem yapılması gerekmektedir.
Bu durumda, davacının üniversite dışındaki terör örgütü propagandası suçuna ilişkin Ceza Mahkemesi kararının kesinleşmesinden sonra, 07/12/2017 tarihindeki mevzuata göre tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, İstinaf Mahkemesi tarafından, eylemin Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının yürürlüğe girdiği 08/01/2016 tarihinden önce gerçekleştiği, 657 sayılı Kanun yerine 2547 sayılı Kanun’un 53/b-6-a maddesine göre disiplin cezası verilemeyeceği sonucuna varılarak, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak 16/03/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY:

(X)- Bölge İdare Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
Bölge İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği oyu ile aksi yöndeki karara katılmıyorum.