Danıştay Kararı 8. Daire 2021/2090 E. 2023/1359 K. 22.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2021/2090 E.  ,  2023/1359 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/2090
Karar No : 2023/1359

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) :
1- …
2- …

19- …
20- … mirasçıları;

1- …
2- …

7- …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıların Kadastro Kanunu’nun Ek-4. maddesi uyarınca kullanıcısı olduğu yönünde tapu kaydının beyanlar hanesinde şerh bulunan İstanbul İli, Üsküdar İlçesi, … ada, … parsel sayılı Hazineye ait taşınmazın 6292 sayılı Kanun’un 7. maddesi kapsamında … Yapı Kooperatifi’ne iadesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; , 6292 sayılı Kanun ile bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş ve ormana geri dönüşümü artık mümkün bulunmayan ve özellikle yerleşim alanı olarak kullanılan 2/B alanlarında, fiili durumun hukuki zemine kavuşturularak Devlet ile vatandaş arasında süren hukuki ihtilafların sonlandırılması amaçlandığı dikkate alındığında, adına olan tapu kaydı, taşınmazın Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılması nedeniyle … Yapı Kooperatifinin 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca bedelsiz iadeye hak kazandığı sonucuna varıldığından, bu yönüyle tesis olunan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar işlemi haricen öğrendiklerini, 703 sayılı KHK ile Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün Çevre Şehircilik Bakanlığına bağlanmasından kısa bir süre sonra mahkeme kararlarının gerekçelerinin hiçe sayılarak iade kararı verilmesi neticesinde Üsküdar Belediyesince usulsüz şekilde parselasyon işlemi yapıldığını, kendilerinin hak sahibi olduğu parsellerin tapu ve harita üzerinden silinmesine yol açıldığı, kullanıcısı oldukları taşınmazlara ilişkin satış taleplerinde de bulunduklarını hak kaybına uğradıkları ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Yasaya aykırı şekilde oluşturulan tapu kayıtları nedeniyle mülkiyet hakkını hiçbir zaman elde edemediği ve bu şekilde adına oluşturulan tapu kaydının usulüne uygun olarak oluşturulmuş ve hukuken geçerli bir kayıt olmadığı gerekçesiyle temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
…ve …Orman ve Çiftliğine ait kayıtlara göre;
… adına …’ e bakıp gözetmesi şartı ile verilmiş ve …’in 1331 de ölümü üzerine tescil edildiği, daha sonra tapu kaydı sahiplerinin Osmanlı hanedanına mensup olmaları nedeniyle Maliye Bakanlığı’nın 20/10/1943 tarihli yazıları ile Aralık 1943’ te Maliye Hazinesi adına Beykoz tapusuna tescil edildiği, tapu sahibi mirasçıları tarafından tescilin iptali istemiyle dava açıldığı ve …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı ilamı ile Hazine adına yapılan tescilin iptaline karar verildiği, bu kararın Yargıtay … Dairesince onanarak 04/05/1945 tarihinde kesinleşmesi üzerine yeniden tapu sahibi mirasçıları adına Aralık 1945 te … numarada (tapu miktarı belirsiz olarak) tescil edildiği, bundan sonra tapu kaydının … ve … numaralara gittiği ve paylar birleştirilmek suretiyle çiftliğin tümü hakkında tapu kayıtları izale-i şüyu davası ile taksime tabi tutularak …Asliye Hukuk Hakimliği’ nin …tarih ve K:… sayılı kararı ile 6 parçaya bölündüğü ve hissedarlar adına Beykoz tapusuna Haziran …tarih … ile … numaralara kaydedildiği, diğer taraftan 1937 tarihinde yürürlüğe giren 3116 sayılı Orman Kanunun 5. maddesi uyarınca orman sınırlaması ile görevlendirilen orman tahdit komisyonunca hazırlanan 1940 tarihli tahdit zabıtnamesi ile …Çiftlik arazisi orman tahdit sınırları içine alınarak haritasının düzenlendiği, çiftlik sahipleri tarafından orman sınırları içine alınması işlemine itiraz edilmesi üzerine … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarih ve K:… tarihli ilamı ile Hekimbaşı Çiftliği ormanlarına müdahalenin mennine karar verildiği ve Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarih ve … sayılı ilamı ile onandığı görülmüş olup, kararın kesinleştiğine ilişkin ibare bulunmamaktadır.
1940 yılında 3116 sayılı yasaya göre devletleştirilen ve 6.24 hektar olan …Ormanlarının tümü 4785 sayılı Yasanın 1945’te yürürlüğe girmesi ile …Çiftliğinin devletleştirildiği, tapuya tescilinin yapılması için tapu idaresine bildirim yapıldığı, tapu idaresince Beykoz tapusuna Mayıs 1947 tarihinde Maliye Hazinesi adına tescil edildiği ve tapuya hududunun haritasında ayrıntılı olarak gösterildiğinin yazıldığı, ancak …Çiftliği sahipleri adına Aralık 1944 (…) numara ve Aralık 1945 (…) numarada kayıtlı olan tapuların sicillerine “Bu tapuların orman olarak devletleştirilerek Mayıs 1947′ de Hazine adına tescil edilmiştir.” ibaresinin yazılmaması nedeniyle çiftlik sahipleri bundan istifade ederek Sulh Hukuk Mahkemesi’nde izale-i şüyu davası açtıkları ve taksimini istedikleri tapu kaydının kapsadığı yer orman olarak devletleştirilmemiş gibi, tapu kayıtları yasal bir kayıtmış gibi tapunun taksim edildiği ve adlarına Haziran 1947 de … ve … numaralara tescil edildiği, ancak bu kayıtların düşünceler hanesine “bu kayıtta yazılı orman kısmı 4785 sayılı Yasa ile devlete intikal ederek 3/7/1947 tarihinde tescil edildi” ibaresi yazıldığı, akabinde ise bu ibare göz önünde bulundurulmadan Mayıs 1947 tarih … ila … numaralı tapu kaydı intikal ettirildiği, bu kayıtlardan …tarih cilt … sahife …sıra no … olan kayıtta şerhler hanesine Beykoz Orman Şefliğinin 5/10/1960 tarihli yazısı ile “tedavül ettirilmemesi” ibaresinin yazıldığı, 1957′ de yapılan kadastro ile …Çiftliğinin Üsküdar sınırları içinde kalan bölümünün …ada … parsel numarası aldığı, birleştirilmiş olan …ada … nolu parsel Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… dava dosyasında dava konusu edildiği ancak davanın 10/03/1966 tarihinde müracaata bırakıldığı ve 6 aylık sürede dava yenilenmediğinden 06/10/1966 tarihinde “Davanın Açılmamış Sayılmasına” karar verilerek işlemden kaldırılmış olması nedeniyle malik hanesinin açık bırakıldığı, bu karardan sonra taşınmazın bulunduğu bölgede Sular İdaresince isale hattı geçirilerek …ada …parselin, …-…-…no lu parsellere ifraz edilerek …no lu parselin İstanbul Belediyesi Sular İdaresi adına tescil edildiği görülmüştür.
Daha sonra, malik hanesi açık bırakılan dava konusu yerlerin kadastro beyannamelerinin tapu idaresine 1960 yılında devredildiği, 1960 yılında …Çiftliği arazisinin tapulama faaliyetlerine başlandığı ve …ada …ve …no lu parsellerin, …ada … parsel olarak birleştirildiği, …Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan E:… sayılı davanın takip edilmemesi üzerine 1966 yılında davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden bahisle kadastro müdürlüğü tutanağı yeniden ele alınarak Müdür … başkanlığında tapu azası ve iki üyenin düzenledikleri 27/03/1970 tarihli tutanak ile …ve …nolu parsel ½ oranında …ve …adına tespit edildiği, bu kadastro beyannamesinin malikini belirleme tutanağında, Orman Bölge şefliğinin 26/03/1970 tarihli tutanağında bu yerin ormanla ilgisi olmadığının belirtilmesi ve “davanın açılmamış sayılmasına” kararı verilmiş olması nedeniyle malik hanesinin kapatıldığının yazıldığı ve buna göre 22/6/1970 tarihinde kadastro beyannamesi kesinleştirilerek tapu siciline tescil edildiği, Osman J.’nin çekişmeli taşınmazları, adına tescil yapılan kişilerden satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı, … nolu parseli 27/12/1985 tarihinde kendi adına tescil ettirdiği ve 30/12/1985 tarihinde … Kooperatifine sattığı, … no lu parselin ise ½ sini 22/09/1976 tarihinde, ½ sini ise 27/1/1983 tarihinde kendi adına tescil ettirdiği, tescil edilen bu … no lu parselin tamamını ise 27/01/1983 tarihinde … Besicilik İç-Dış Tic.San. A.Ş. ye sattığı, … Ve … Kooperatifi tarafından 13/09/1982 tarihinde yapılan ilan sonucu … ve … no lu parsellerin orman sınırları içine alınması işleminin iptali istemiyle açılan davada … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı Görevsizlik kararı üzerine … Kadastro Mahkemesi’nde E:… Sayısı ile bakılan orman kadastrosu işlemine itiraz davasında Mahkemenin … sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların mensup bulunduğu … Çiftliği özel ormanının, 4785 sayılı Yasa ile devletleştirilmiş olması nedeniyle tapu kayıtlarının hukuki değerini yitirdiği, bu bakımdan daha sonra yapılan kadastro tespiti sırasında hukuki değer ifade etmeyen tapu kayıtları uygulanmak suretiyle oluşturulan … ve … sayılı parsellere ilişkin tapu kayıtlarının da herhangi bir hukuki değer ifade etmediğinden tescilin yolsuz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarih ve K:… sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
… ada … parsel sayılı taşınmazın, 6831 sayılı Yasanın 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 1994/12 sayılı Genelgesi uyarınca …-…-…-…-…ve …sayılı parsellere ifraz edildiği, 1988 yılında Hazine tarafından şahıslar adına yapılan …ada …no lu parselin tescili işlemine karşı … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen E:… sayılı tapu iptali ve tescil davasında … tarih ve K:… sayılı kararı ile dava kısmen kabul edilerek; …nolu parselin ifrazından oluşan …ve …nolu parseller yönünden 1943 yılında yapılan orman tahdit sınırları içinde kaldığından nitelik belirtmeksizin bu parseller yönünden davanın reddine, diğer parseller olan …-…-…-…no lu taşınmazların ise hiçbir zaman orman sınırları içinde kalmadığı anlaşıldığından, …ve …no lu parseller orman iken nitelik kaybı nedeniyle yöntemince orman sınırları dışına çıkarıldığından bu taşınmazlara yönelik şahıslar adına olan tapunun iptali ile hazine adına tesciline; diğer parseller yönünden ise davanın reddine karar verildiği, anılan kararın Yargıtay …Dairesinin … tarih ve … sayılı kararı ile onanmış ve 2/4/2001 tarihinde kesinleştiği dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu taşınmazlar …sayılı parselin ifrazından oluşmuş olup, 6292 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra … Konut Yapı Kooperatifi tarafından iade talebinde bulunulduğu ve taşınmazın kullanıcıları tarafından satış talebinde bulunulduğu, 13/12/2013 tarihli Defterdarlık uzmanlarınca hazırlanan raporda tescilin yolsuz olduğundan bahisle taşınmazın iadeye konu olamayacağı yönünde görüş beyan edildiği, 11/02/2015 tarihli Bakan Oluru ile …sayılı parselin iadesinin uygun görüldüğü, akabinde taşınmazlar tevhit edilerek iade sürecinin başlatıldığı, taşınmazın kullanıcısı olan davacıların satın almak istemiyle yapılan başvuruların reddedilmesine yönelik işlemlere karşı açılan davaların bir kısmının iptal, bir kısmının ret ile sonuçlanması nedeniyle iade işlemlerinin anılan davaların sonucuna göre işlem tesis edilebilmesi amacıyla tamamlanamadığı, … Konut Yapı Kooperatifi’nce adına bedelsiz iade edilmesi ve Üsküdar Belediye Başkanlığı’nca taşınmazın mevcut haliyle iade işlemlerine devam edilmesine yönelik başvuruları üzerine davalı İdarece yapılan değerlendirmede, iade işlemlerinin tamamlanamamasına gerekçe olan yargı kararlarının istinaf aşamasında Bölge İdare Mahkemesinin ilgili Dairesi’nce kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş bulunması, temyiz incelemesi yapan Danıştay Sekizinci Dairesi’nin içtihadı ve bu Daire’nin 10.10.2017 tarih ve E:2016/13857, K:2017/7017 sayılın kararındaki gerekçesi de dikkate alınarak açılan bu mahiyetteki davalardan İdare lehine sonuç alınma ihtimali yüksek bulunması nedeniyle iade edilebileceği sonucuna varılarak belirlenen taahhütlerin verilmesi koşulu ile 6292 sayılı Kanun’un 7. maddesi kapsamında eski malik sıfatıyla Kooperatife iadesi yönünde tesis edilen dava konusu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı görülmüştür.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın 169. maddesinde, “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.
Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.” hükmü yer almaktadır.
6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun “Hak sahibi, başvuru ve doğrudan satış” başlıklı 6. maddesinde “2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler bu Kanuna göre hak sahibi sayılır.
(2) 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilecek kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler de hak sahibi sayılır.
(3) Hak sahiplerinden birinci fıkra kapsamında olanlar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, ikinci fıkra kapsamında olanlar ise, güncelleme listelerinin tescil edildiği veya kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren sekiz ay içinde idareye başvurarak, bu taşınmazların bedeli karşılığında kendilerine doğrudan satılmasını isteyebilirler.
(4) (Değişik: 30/1/2013-6412/1) Hak sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların satış bedeli; dört yüz metrekareye kadar olan kısmı için rayiç bedelin yüzde ellisi, fazlası için rayiç bedelin yüzde yetmişi üzerinden hesaplanır. Birden fazla taşınmazda hak sahibi olunması hâlinde yüzde elli satış bedeli hesaplaması, hak sahibinin tercih edeceği sadece bir taşınmaz için uygulanır. Bir taşınmazdaki hak sahipliğinin devredilmesi hâlinde yüzde elli satış bedeli hesaplaması, taşınmazın sadece dört yüz metre karesi için ve hak sahiplerinin hisselerine oranlanarak uygulanır. (Ek cümle: 6/3/2013-6444/1) Ancak, tamamen ve münhasıran bilfiil tarımsal amaçlı olarak kullanılan ve üzerinde tarımsal amaçlı yapılar (mandıra, sera, ağıl, kümes vb.) ile sürekli ikamet amacıyla kullanılan konut hariç yapı bulunmayan yerler için satış bedeli, rayiç bedelin yüzde ellisi üzerinden hesaplanır, bu şekilde satılan taşınmazların sonradan farklı amaçla kullanılması hâlinde, taşınmazın satış tarihi itibarıyla rayiç bedelinin yüzde yetmişi üzerinden hesaplanacak bedel esas alınarak aradaki fark kanuni faiziyle birlikte ecrimisilin tarh, tahakkuk ve tahsiline ilişkin hükümler uyarınca kayıt malikinden tahsil edilir.
(5) Başvuru sahiplerinden satış bedellerine mahsup edilmek üzere; belediye ve mücavir alan sınırları içinde olan yerler için iki bin Türk Lirası, dışında olan yerler için bin Türk Lirası başvuru bedeli alınarak ilgilileri adına emanet hesabına kaydedilir. (Ek cümle: 30/1/2013-6412/1) Daha önce başvuru bedeli yatırmadan yapılan başvurular ile bundan sonra yapılacak başvurular başvuru bedeli alınmaksızın geçerli kabul edilir.
(6) Hak sahiplerine satış işlemleri idarece, başvuru süresinin bittiği tarihten itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır.
(7) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen güncelleme listeleri veya kadastro tutanakları kapsamında kalan taşınmazların satış işlemleri, 1/5/2010 tarihinden itibaren tespit edilen rayiç bedeller üzerinden yapılır.
(8) Satış bedeli peşin veya taksitle ödenebilir. Satış bedelinin tamamının peşin ödenmesi hâlinde yüzde yirmi, en az yarısının ödenmesi hâlinde yüzde on oranında indirim uygulanır ve bu bedeller idarece yapılan yazılı tebligat tarihinden itibaren en geç üç ay içinde ödenir. Tebliğ edilen satış bedeline itiraz edilemez ve dava açılamaz. Peşinat alınmadan yapılan taksitle satışlarda ise satış bedelinin tamamen ve münhasıran bilfiil tarımsal amaçlı olarak kullanılan ve üzerinde tarımsal amaçlı yapılar (mandıra, sera, ağıl, kümes vb.) ile sürekli ikamet amacıyla kullanılan konut hariç yapı bulunmayan yerler için yüzde onu, diğer yerler için yüzde yirmisi, yapılan yazılı tebligat tarihinden itibaren en geç üç ay içinde, kalanı ise belediye ve mücavir alan sınırları içinde en fazla beş yılda on eşit taksitte, belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise en fazla altı yılda on iki eşit taksitte faizsiz olarak ödenir. Taksitli satışlarda kalan miktarı karşılayacak tutarda kesin ve taksitlendirmeye uygun süreli banka teminat mektubu verilmesi veya satışı yapılan taşınmazın üzerinde 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümleri uyarınca Hazine lehine kanuni ipotek tesis edilmesi hâlinde; taşınmaz, tapuda hak sahibi adına devredilir. İdare tarafından yapılan taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan taşınmaz satış sözleşmeleri ile kanuni ipotek sözleşmelerinde resmî şekil şartı aranmaz. Hak sahipliği belgesi; hak sahibinin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, imzası, fotoğrafı ve nüfus bilgilerini içerecek şekilde idarece düzenlenir. Düzenlenen hak sahipliği belgelerinin idarece yazılı olarak tapu idaresine bildirilmesi üzerine, devir ve kanuni ipotek tapu siciline resen tescil edilir. İpotek tesis edilerek devredilen taşınmazların üçüncü kişilere satılması hâlinde borcun kalan tutarından alıcılar sorumludur. Bu hususta tapu kütüğünde gerekli belirtme yapılır. Hak sahibi adına mülkiyet devredilmeden yapılan taksitli satışlarda, hak sahibi tarafından yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda, tahsil edilen tutar hak sahibine aynen ve faizsiz olarak iade edilir.
(9) Peşin satışlarda satış bedelinin tamamını, taksitli satışlarda ise peşinatı veya taksitleri vadesinde ödememek suretiyle yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin doğrudan satın alma hakları düşer. Ancak, taksitli satışlarda, taksit süresinin sonuna kadar ödenmek kaydıyla taksitlerden ikisinin vadesinde ödenmemesi yükümlülüklerin ihlali anlamına gelmez. Vadesinde ödenmeyen taksit tutarlarına 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen oranda gecikme zammı uygulanır.
(10) Hak sahibi olunmasında kanuni halefiyet, hak sahibinin veya mirasçılarının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra noter tarafından düzenlenecek muvafakatname vermeleri hâlinde ise akdî halefiyet hükümleri geçerlidir. Bu fıkraya göre noter tarafından düzenlenecek muvafakatnamelerden 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre elli Türk Lirası maktu noter harcı alınır.
(11) Hak sahibi olmadığı belirlenen başvuru sahiplerine, bu Kanundan yararlanamayacakları gerekçeleriyle birlikte bildirilerek başvuru bedeli aynen ve faizsiz olarak iade edilir.
(12) Bu maddeye göre hak sahiplerine doğrudan satılması gereken taşınmazlardan ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan ya da Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ile ilgili idarelerce bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç ay içerisinde idareye bildirilmesi şartıyla özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gerekenler ile içme ve kullanma suyu havzalarında maksimum su seviyesinden itibaren üç yüz metrelik bant içerisinde kalan yerler hak sahiplerine satılmaz. Bu taşınmazların yerine istenilmesi hâlinde hak sahiplerine, hak sahibi oldukları taşınmazın rayiç değerine eşdeğer öncelikle aynı il sınırları içerisinde bulunan 2/B alanlarındaki taşınmaz, bu maddenin dördüncü fıkrasına göre hesaplanacak satış bedeli karşılığında doğrudan satılabilir.
(13) Hak sahiplerinden idarenin teklifini kabul etmeyenler doğrudan satış hakkından yararlanamazlar, başkaca talepte bulunamazlar, hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar.
(14) Bu maddeye göre hak sahibi bulunmayan veya doğrudan satın almaya ilişkin hak sahipliği kalmayan taşınmazların tapu kütüklerinde yer alan 2/B, kullanıcı ve muhdesat belirtmeleri Maliye Bakanlığının talebi üzerine tapu idaresince terkin edilir ve bu taşınmazlar Maliye Bakanlığınca satış dâhil genel hükümlere göre değerlendirilir.
(15) Hak sahipliği kalmayan taşınmazların değerlendirilmesi amacıyla, 4706 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin son fıkrası kapsamında kalanlar hariç olmak üzere, üzerlerinde bulunan kişilere ait yapı ve eklentiler; o yıla ait Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapı birim fiyatlarından eksik imalat bedelleri ve yıpranma payı düşüldükten sonra kalan bedeli ilgililerine ödenmek suretiyle yıktırılır veya bu şekilde belirlenen bedel, taşınmazın değerine eklenerek son müracaat tarihinden itibaren üç yıl içinde satılarak satıştan elde edilen gelirden yapı ve eklenti sahiplerine ödenir ve idare tarafından yapıların tahliyesi sağlandıktan sonra ferağ işlemleri gerçekleştirilir.
(16) Bu maddenin üçüncü ve altıncı fıkralarında belirtilen süreleri iki katına kadar artırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun “2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar ” başlıklı 7. maddesinde ise; ” (1) İlgililer tarafından idareye başvurulması ve idarece bu başvuru üzerine veya resen yapılan inceleme ve araştırma sonucunda doğruluğu tespit edilmesi hâlinde;
a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir.
b) Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda Hazine adına tescil edilenler ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilgilileri tarafından idareye başvurulması hâlinde önceki maliklerine veya kanuni ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilir. Ancak, bu kişilerden taşınmazlarına karşılık daha önce yer verilenlere veya bedeli ödenenlere iade işlemi yapılmaz.
c) Bu fıkra kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının kayıt maliklerinden farklı kişiler olmaları ve kayıt maliklerinin bu fıkradan yararlanmak istemeleri hâlinde, kullanıcılar bu Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi doğrudan satış hakkından yararlanamazlar.
(2) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan orman sınırı dışına çıkartılacak yerlerde bulunan ve Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulması gereken taşınmazların tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulmaz ve bunlar hakkında dava açılmaz.
(3) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan tapuda Hazine adına tescilli olan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre içerisinde idareye başvurmayan ilgililerin hakları bu süre sonunda sona erer, bu kişiler idareden başkaca talepte bulunamazlar, hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar. Bu taşınmazlardan Hazine adına tescilli olanlar idarece satış dâhil genel hükümlere göre değerlendirilir.
(4) Bu maddeye göre ilgililerine iade edilmesi gereken taşınmazlardan orman olduğu iddiasıyla Orman Genel Müdürlüğünce açılan davalar sonucunda orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilen, fiilen orman niteliğinde olan veya bu nedenle dava açılması gereken, ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan, özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken veya Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ilgililerine iade edilmez. Bu taşınmazların yerine, idarece belirlenen ve ilgililerince itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilen rayiç bedelleri ödenebilir veya rayiç bedellerine uygun taşınmazlar verilebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Ayrıca, orman vasfıyla tapuda Hazine adına tescil edilen ve daha sonra Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazlar, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi kapsamında bulunmadığından, 345 Sıra No.lu Milli Emlak Genel Tebliğinin “İade edilecek taşınmazlar” başlığını taşıyan 10. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan (karşılığında daha önce taşınmaz verilen ya da bedel ödenenler ile mahkemelerce verilen kararlara göre tazminat ödenenler hariç), taşınmazlardan açılan davalar sonucunda mahkemelerce kişiler adına olan tapuları iptal edilerek; orman vasfıyla tapuda Hazine adına tescil edilen ve daha sonra Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan veya doğrudan Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu gerekçesiyle Hazine adına tapuya tescil edilenler ilgililerine iade edileceği hükmünün, 05.11.2013 gün ve 28812 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Emlak Genel Tebliğinde (Sıra No: 345)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin (Sıra No:359) 1. Maddesi ile, 04.07.2012 gün ve 28343 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Emlak Genel Tebliği (Sıra No:345)’nin 10. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan “orman vasfıyla tapuda hazine adına tescil edilen ve daha sonra Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan veya doğrudan” ibaresi yürürlükten kaldırılmış olup; 359 Sıra No.lu Milli Emlak Genel Tebliğin bu tümceyi yürürlükten kaldıran hükmünün iptali için açılan davada ise, Dairemizin 17/04/2018 tarih ve E: 2014/4794, K:2018/2155 sayılı kararı ile, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin kapsamını genişleten kuralın yürürlükten kaldırılması amacıyla tesis edilen dava konusu Milli Emlak Genel Tebliğinin, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin gereği gibi uygulanmasına yönelik olduğu anlaşıldığından, hukuk devleti ilkesine, kanuni idare ilkesine ve normlar hiyararşisine aykırılık taşımadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda söz edilen 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca bir taşınmazın iade edilebilecek taşınmazlardan olabilmesi için ilk önce; ilgililer adına tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre oluşturulmuş bir tapunun olması ve bu oluşan tapunun hukuken geçerli ve usulüne uygun olarak oluşturulmuş olması gerekmektedir. Zira Türk Medeni Kanununun kabul ettiği sisteme göre tapuya tescilin geçerli olabilmesi ve mülkiyet hakkının doğması için geçerli bir hukuksal nedene dayanması zorunludur. Geçerli bir hukuksal nedene dayanmayan tesciller, yolsuz tescil niteliğinde olup, sahibine mülkiyet hakkı kazandırmaz. Daha sonra ise usulüne uygun olarak tapusu düzenlenmiş olan taşınmazların, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılarak tapu kütüğüne 2/A veya 2/B belirtmesinin konulması gerekmektedir. Belirtilen şartları taşıyan taşınmaz sahipleri, tapularında bulunan bu şerhin idarece kaldırılması istemiyle başvuruda bulunmaları üzerine idarece bu belirtmeler kaldırılır.
Yine aynı maddeye göre, bu belirtmelerin bulunduğu taşınmazlar hakkında, ilgilileri tarafından hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle açılan davalar sonucunda tapuları iptal edilen ve 2/A veya 2/B niteliğinde Hazine adına tescil edilen taşınmazların iade kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Orman vasfıyla tapuda Hazine adına tescil edilen ve taşınmaz orman niteliğinde iken adlarına tapu düzenlenen, daha sonra ise Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların ise, Anayasa’nın 169. maddesi gereği ormanların mülk edinilemeyeceği hüküm altına alındığından yapılan tescillerin yolsuz tescil niteliğinde olması ve yolsuz tescilin sahibine mülkiyet hakkı kazandırmaması nedeniyle 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca iade edilecek taşınmazlar kapsamında bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Orman sınırları içinde kalan ve orman rejimi dışına çıkartılan yerlerde tapu ve iskan kayıtlarına değer verileceğini öngören 3402 sayılı Kanunun 45. maddesi hükümlerinin Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün, 1987/31-13 ve 14.03.1989 gün 1988/35-13, 13.06.1989 gün, 1989/7-25 sayılı kararlarıyla iptal edildiği ve T.M.K.’nın 1026. (E.M.Y. 934 – İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı açık olduğundan, bu tür kayıtlarda T.M.K.’nun 1023. (E.M.Y.931 – İsviçre M.Y.974) maddesindeki “iyi niyetle edinme” kuralının da hukuken uygulama olanağı yoktur.
Uyuşmazlıkta; taşınmazın 4785 sayılı Yasa ile devletleştirilmesinden sonra tapu kayıtlarının hukuki değerini yitirmiş, malik hanesinin açık bırakılmasına neden olan dava takip edilmeyerek müracaatta bırakılmış ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi sonucu malik hanesi boş bırakılan taşınmazların malik hanesinin kapatılması işlemi kadastro müdürlüğünce yapılmış ise de; Kadastro müdürlüğünün görevi dışına çıktığı, tapu kayıtlarının malik hanesinin ancak mahkemeye açılacak bir dava ile kapatmak ve ilgilisi adına tescil etmek mümkün olduğundan, 86 ve 88 no lu parsellerin yetkisiz kadastro müdürlüğünün başkanlığında kurulan bir ekiple yapılan tescilin usulsüz ve yolsuz olduğu görülmüştür.
Bu durumda, yukarıda açıklanan şekilde tapusu oluşturulan dava konusu taşınmazı satış vaadi sözleşmesiyle satın alarak adına tescil ettiren …’ dan taşınmazı satın alan … Yapı Kooperatifinin, mülkiyet hakkını hiçbir zaman elde edemediği, adına oluşturulan tapu kaydının usulüne uygun olarak oluşturulmuş ve hukuken geçerli bir kayıt olmadığı, … Yapı Kooperatifi adına yapılan tescilin, kadastro çalışmaları sonrası …ve …nolu parsellerin orman sınırları içine alınması işlemine karşı yapılan itiraz üzerine açılan davada …Kadastro Mahkemesi’nce … Yapı Kooperatifi adına yapılan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olduğu gerekçesiyle verilen davanın reddine yönelik kararın kesinleşmesi ile hukuki bir değeri kalmadığından, 6292 sayılı Yasanın 7. maddesi kapsamında iade edilebilecek taşınmazlar kapsamında bulunmayan …ada … parsel numaralı taşınmazın iade edilmesini uygun gören dava konusu 06.08.2018 tarih ve 137586 sayılı Bakanlık Oluru işleminde hukuka uygunluk, aksi yönde verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak 22/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.