Danıştay Kararı 8. Daire 2020/892 E. 2022/7825 K. 20.12.2022 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2020/892 E.  ,  2022/7825 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/892
Karar No : 2022/7825

TEMYİZ EDEN (DAVACI) :…
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Üniversitesi

İSTEMİN KONUSU :… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara Üniversitesi İbni Sina Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimliği bünyesinde bilgisayar işletmeni olarak görev yapmaktayken hakkında yürütülen disiplin soruşturması neticesinde Yükseköğretim Kurulu Yüksek Disiplin Kurulu tarafından kamu görevinden çıkarılması cezası verilmesine ilişkin … ve … sayılı kararın iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; tanık ifadeleri, hesap hareketleri ve dosya münderecatı kapsamında davacının sabit olan fiili nedeniyle “Kamu Görevinden Çıkarma Cezası” ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Mal varlığında artış olmadığı, isnat edilen suçun zamanaşımına uğradığı, maaş listelerinin hazırlanmasında ve kurum zararına gerçekleşen para transferlerinde sorumluluğunun bulunmadığı, hatalı şekilde hesabına yatan parayı fazlasıyla geri ödediği, isnat edilen fiile ilişkin somut delil bulunmadığı, hakkında kesinleşmiş bir adli yargı kararı olmadığı, suçun zamanaşımına uğradığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının açıklama ile onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, davacı tarafından temyiz dilekçesinde dava konusu suçun zamanaşımına uğradığı ileri sürülmektedir.
Hareket ile meydana gelen hukuka aykırı sonucun birden sona ermeyip zaman içinde devam etmesi ve bu devamlılığın failin iradi bir davranışına bağlı olması halinde mütemadi suçtan söz edilmektedir. Mütemadi suç kavramından, hareketin eseri olan hukuka aykırı durumun birden sona ermeyip zaman içinde devam etmesi ve bu devamlılığın failin iradi bir davranışına bağlı olması halinde söz edilmektedir. Mütemadi suçun iki temel özelliği bulunmaktadır. Bunlar; hukuka aykırı sonucun zaman içinde devam etmesi ve bu devamlılığın failin iradesine bağlı olmasıdır .
2547 sayılı Kanun’un “Zamanaşımı” başlıklı 53/C maddesinde, “Disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren;
a) Uyarma, kınama, aylıktan veya ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezalarında bir ay içinde,
b) Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezasında altı ay içinde, disiplin soruşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin soruşturması açılamaz.
Disiplin cezası verilmesini gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezasını gerektiren fiil açısından altı yıl geçmiş ise disiplin cezası verilemez.” düzenlemesi yer almaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü’nce Tıp Fakültesi Dekanlığına gönderilen 14.03.2016 tarihli yazıda, döner sermayeden ödenen maaşların bordrolarında yapılan oynamalarla haksız gelir elde edildiğinin bildirilmesi üzerine, Dekan’ın 14.03.2016 tarihli talimatı ile inceleme başlatıldığı, İnceleme Komisyonu tarafından hazırlanan 26.04.2016 tarihli raporda;
a)Mayıs 2011-Şubat 2016 ayları arasında toplam 46 maaş ödeme döneminde,
b)Nisan 2010-Şubat 2016 ayları arasında toplam 51 nöbet ücreti ödeme döneminde,
c)Aralık 2011-Eylül 2014 ayları arasında 26 döner sermaye ek ödeme döneminde,
Üniversite mensubu olmayan kişilere, 657 sayılı DMK’nın 4/a maddesi kapsamında istihdam edilmediklerinden kendilerine maaş ve benzeri ödemeler yapılamayacak personel çalıştırmaya dayalı hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalışanlara, Üniversite personeli olmakla birlikte maaşını döner sermaye işletmesinden almayanlara ve ilgili olduğu ayda kadro ve hizmet karşılığı ödenebilecek tutardan fazla olmak üzere döner sermaye kadrolarında görevli personele maaş, nöbet ücreti ve döner sermaye ek ödemesi yapılmasına neden olunduğu, banka ve işletmeden alınan listelerin karşılaştırılması sonucu ödeme yapacak bankaya e-belge olarak teslim edilen listelerde değiştirmeler yapılmak suretiyle 1.388.773,28 TL’nin yersiz ve usulsüz olarak hesaplarına maaş olarak aktarılmasına neden olunduğu ve ilgililerce mal edinildiği, 602.374,34 TL’nin yersiz ve usulsüz olarak hesaplarına nöbet ücreti olarak aktarılmasına neden olunduğu ve ilgililerce mal edinildiği, 184.101,84 TL’nin yersiz ve usulsüz olarak hesaplarına döner sermaye ek ödemesi olarak aktarılmasına neden olunduğu ve ilgililerce mal edinildiği, bu kapsamda davacı hesabına 2010 Kasım ayı ile 2011 Eylül ayı arasında toplam 33.115,77 TL yatırıldığı, bu kapsamda alınan ifadeler kapsamında; … tarafından 2010 yılında arkadaşı olan …’ın hesabına fazla para aktaracağını parayı çekerek kendisine vermesini istediğinin, önce nöbet paraları üzerinden yapılan fazla aktarımının daha sonra da maaş yoluyla yapılmaya başlandığının, 2014 yılından itibaren de, eşinin maaş kartının kendisinde olduğunu bildiği için …’ın da isteği ile eşi …’nun hesabına da fazla para yatırılmaya başlandığının, banka disketlerini …’ın hazırlayıp bankaya teslim ettiğinin, kendisi ve eşinin hesabına yatan fazla parayı …’a verdiğinin, karşılığında …’dan cüzi bir miktar para aldığının, paranın çok büyük kısmının adı geçende kaldığının, banka disketini hazırlayanın ve bankaya teslim edenin … olduğunun, 15.01.2016-15.02.2016 tarihleri arasında maaş hesabından kendisinin ve eşinin hesabına her ay ortalama 20’şer bin TL para yattığının, bu paralarla kuyumcudan altın alarak veya bankadan çekerek elden …’a verdiğinin belirtildiği, … tarafından nöbeti … ve …, maaş bordrosunu … ve … arkadaşların hazırladığının, en son disketlerin …’da toplanıp bankaya adı geçenin götürdüğünün, … Bankası kartının …’da bulunduğunun, kartı kendisine 2012 yılında verdiğinin, …’ın çok yakın arkadaşı olduğunun, kendisine sonsuz derecede güvendiğinin, adı geçenin bir gün kendisine “ben yurt dışı yasa dışı bahis sitelerinde bahis oynuyorum, ama memur olduğum için hesaplarım kontrol ediliyor, sen taşeron firmadan çalışıyorsun, senin banka hesabından oynayayım, kartını bana ver, eğer kazanırsam sana da veririm” dediğinin, İş Bankası kartını 2015 yılı Haziran veya Temmuz ayında çocuğunun hastalığı nedeniyle artık iddia oynamayacağını söyleyip geri verdiğinin, bu tarihler arasında kartını hiç görmediğinin, hesap hareketlerini izleme şansının olmadığının, bu süre içinde …’ın kendisine ”iddia kazandım” diyerek giysi aldığını, yemek ısmarladığının, yeni bir telefon aldığında eski telefonunu kendisine verdiğinin, hiç nakit para vermediğinin, … tarafından 2015 yılı başından itibaren sorumlusu konumunda olan …’ın yönlendirmesi ile her ay hesabına toplamda 28.000-38.000-TL arasında para yattığının, bu paranın 20.000-25.000-TL’sini daha sonra …’ın … Bankası Hastaneler Şubesinde bulunan hesabına aynı şubenin bankamatik cihazından yatırdığının, bir kısmını da elden verdiğinin belirtiliği görülmektedir.
Olayda her ne kadar davacı hesabına son ödemenin 2011 Eylül ayında yapıldığı görülmekte ise de, idarece durumun öğrenilmesi üzerine hemen soruşturma başlatıldığı, ifadelerden davacıya paraların elden verildiğinin belirtildiği, davacının hesabında bu nedenle bir kayıt bulunmadığı, bu anlamda suçun yukarıda bahsi geçen mütemadi suç tanımına uyduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda davacıya isnat edilen eylemin sabit olduğu ve bu eylemin “kamu hizmeti ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulumak” suçu kapsamında bulunduğu, eylemin devam ettiği ve mütemadi suç vasfının oluştuğunun kabulüyle iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğundan bahsedilemeyeceğinden dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının belirtilen açıklama ile ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın Mahkeme tarafından iadesine,
4. Kesin olarak, 20/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.