Danıştay Kararı 8. Daire 2020/6389 E. 2020/4513 K. 21.10.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2020/6389 E.  ,  2020/4513 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/6389
Karar No : 2020/4513

DAVACI : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. … – (Aynı adreste)

DAVALI : … Bakanlığı

DAVANIN KONUSU : 20.03.2020 gün ve 31074 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Genel Şartlar”ın 2. maddesinin 1. fıkrası ile değiştirilen 14/5/2015 tarihli ve 29355 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi, 3. maddesinin 2. ve 3. fıkraları ile ana Genel Şartları değiştirilen B.2. maddesinin 2.1. fıkrası; 4. maddesi ile ana Genel Şartlarını değiştirilen C.7 maddesi, 6. maddesi, 7. maddesi, 8. maddesinin iptali ile yürütmesinin durdurulması istemidir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince, dava dilekçesi ve ekleri 2577 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü.

İNCELEME VE GEREKÇE:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1/a fıkrasında, idarî davaların idarî işlemler hakkında yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılacağı belirtildikten sonra, ilk inceleme konularının belirlendiği 14. maddesinin 3/c bendinde dava dilekçesinin ehliyet yönünden de inceleneceği, 15. maddesinin 1/b bendinde ise, bu hususta kanuna aykırılık görülmesi hâlinde davanın reddedileceği kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan ve iptal davasının subjektif ehliyet koşulu olan “menfaat ihlali”, içtihatlarda, dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlandığı, menfaatin kişisel olmasının idari işlemin mutlaka davacı hakkında tesis edilmiş olması sonucunu doğurmadığı, sözü edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırlarının davacının gerçek kişi, tüzel kişi, belde sakini olması gibi hususlar dikkate alınmak suretiyle ve her olayda yargı yerince uyuşmazlığın niteliği de gözönünde tutularak belirlenmektedir.

Dava konusu düzenlemenin iptali isteminde bulunan davacının, kamu kurumu niteliğindeki bir meslek kuruluşu olduğu, Anayasa’nın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını düzenleyen 135. maddesi aktarılarak; kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının genel nitelikteki düzenleyici işlemlere karşı sadece kuruluş kanunlarında gösterilen amaçları doğrultusunda dava açma ehliyeti bulunduğu, konuyla ilgili yasal düzenlemelerde de, bu kuruluşların amaçları dışında faaliyette bulunamayacakları açık bir biçimde yer almaktadır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 4667 sayılı Kanun ile değişik 76. maddesinde, baroların, avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlâkını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak tanımlandığı; baro yönetim kurulunun görevlerinin sayıldığı 95. maddesinin 21. bendinde ise, yönetim kurulunun, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu düzenleme ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında değişiklik yapıldığı; davacı Baro tarafından, hukukun üstünlüğünü sağlamakla görevli meslek kuruluşu olan İstanbul Barosunun hukuka açıkça aykırı bulunan ve kamu yararını ihlal eder mahiyetteki iptaline ilişkin davalarda taraf ehliyetine haiz olduğu, hukuk devleti ilkesine aykırı olarak zarar gören sigortalılar aleyhinde yapılan ve böylelikle genel kamu yararını ilgilendiren davaya konu işlemin iptalini istemekte dava açma ehliyetinin bulunduğu ileri sürülerek bakılan davanın açıldığı, ancak dava konusu düzenlemenin, Baronun ve avukatlık mesleği mensuplarının (üyelerinin) ne tür bir menfaatini ihlâl ettiğinin ortaya konulamadığı gibi, davacı Baronun dava konusu genel şartlara tabi aracının da olmadığı görülmektedir.
Baroların Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesinde sayılan görevleri göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu Yönetmelik, davacı Baro tüzel kişiliğinin hak ve menfaatlerini doğrudan etkilemediği gibi, avukatlık mesleğine yönelik herhangi bir düzenleme de getirmediği; öte yandan, anılan Kanun ile barolara verilen, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak görevinin ise barolara avukatlık mesleği ile ilgili meşru, güncel ve kişisel alâkası bulunmayan her konuda tek başına dava açma imkânı vermeyeceği dikkate alındığında, dava konusu düzenleme ile İstanbul Barosu Başkanlığının menfaat alâkasının bulunmadığı açıktır.
Danıştay İdarî Dava Daireleri Kurulunun 11/03/2020 tarih ve E:2019/3457, K:2020/686 sayılı ve 27/12/2019 tarih ve E:2019/2952, K:2019/7042 sayılı kararları da bu yöndedir.
Bu itibarla; 20.03.2020 gün ve 31074 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Genel Şartlar”ın iptali istemiyle açılan davada davacı Baronun dava açma ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle, davanın ehliyet yönünden reddi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14/3-c ve 15/1-b maddeleri uyarınca DAVANIN EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 21/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.