Danıştay Kararı 8. Daire 2020/6008 E. 2023/1399 K. 23.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2020/6008 E.  ,  2023/1399 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/6008
Karar No : 2023/1399

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Üniversitesi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Üniversitesi İşletmecilik Meslek Yüksek Okulu, Pazarlama ve Reklamcılık Bölümü, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Programında tam zamanlı öğretim görevlisi olarak görev yapan davacının görevine son verilmesi işleminin iptali ve yoksun kaldığı parasal hakların yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile; 03/09/2018 tarihinde … Üniversitesi, İşletmecilik Meslek Yüksek Okulu, Pazarlama ve Reklamcılık Bölümü, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Programına tam zamanlı öğretim görevlisi olarak atanan davacının, 18/02/2019 tarihinde tarafına hiçbir bildirim yapılmadan “tam zamanlı öğretim görevliliği”ne son verilmesine ilişkin işlemin; istifaya zorlandığı, bugüne kadar hakkında herhangi soruşturma açılmadığı, hiçbir disiplin cezası bulunmadığı, keyfi olarak görevine son verildiği ileri sürülerek iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı, dosyada mevcut bulunan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, davacı tarafından 18/02/2019 tarihinde … Üniversitesi … Üniversitesi İşletmecilik Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğüne, idari görevinden ve kadrosundan istifa ettiğini belirten dilekçe verildiği, dilekçede davacının imzasının bulunduğu, istifa dilekçesi üzerine davacının tam zamanlı öğretim görevlisi görevine son verildiği, davacının istifaya zorlandığını gösteren somut delil sunmadığı anlaşıldığından davacının bu iddiasına itibar edilmeyerek dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 18/02/2019 tarihinde toplantıya çağrıldığı, Rektör, amir müdürler ve insan kaynakları yetkililerinin olduğu toplantı odasında istifa etmeye zorlandığı, kendisi ile aynı durumda olan diğer hocalar hakkında bilgi belge talep edilmediği, yeterince araştırma yapılmadığı, Yargıtay kararlarına da aykırılık olduğu, dilekçenin işleme konulmaması ve işçinin işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemeyeceği, idarenin istemediği akademisyenlerin sözleşmelerini sonlandırmak için anılan toplantının yapıldığı, istifasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, istifa iradesi olmadığını gösteren belgelerin değerlendirmeye alınmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Davacı tarafından, kendisi ile aynı durumda bulunan … adlı kişi tarafından da dava açıldığı belirtilmiş olup anılan kişi tarafından açılan davada, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile; … Üniversitesi İşletmecilik Meslek Yüksek Okulu (MYO) Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği bölümünde öğretim görevlisi olarak görev yapan davacının davalı idareyle imzalamış olduğu tam zamanlı belirli süreli öğretim elemanı sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. ve 18. maddesi uyarınca feshi suretiyle görevin son verilmesine ilişkin 25/02/2018 tarihli işlemin; boş beyaz kağıda istifa ettiğini belirterek imza atması istendiği ancak davacı tarafından imzalanmadığı, yapılan bildirimde öğretim görevliliğine neden son verildiğine dair hiçbir gerekçe içermediği, atandığı günden görevine son verildiği güne kadar hiçbir ihtar yapılmadığı, hiçbir idari soruşturma açılmadığı ve de sözlü dahi olsa hiçbir uyarıda bulunulmadığı, kurumdaki gerek akademik, gerek idari tüm görevlerini başarıyla yerine getirdiği gibi kurum tarafından yapılması istenen “öğretim görevlisi” görev tanımına uymayan pek çok görevi de yerine getirdiğini, son güne kadar sadece Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri Programında değil; Havacılıkta Yer Hizmetleri Yönetimi Programı, İşletme Yönetimi Programı, Hava lojistiği Programı ve Uçuş Harekat Yöneticiliği Programlarında da ders verdiği gibi öğrencileri mesleğe hazırlayabilmek ve iş hayatını tanıyabilmelerine imkan sağlamak için bir çok etkinlik düzenlediğini, dolayısıyla haksız ve hukuka aykırı olduğu öne sürülerek iptali ile yoksun kaldığı ve kalacağı parasal hakların yasal faizi ile birlikte ödenmesi ve tüm özlük haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle davanın açıldığı, sözleşmenin sonlandırılması işleminin ilgili mevzuat uyarınca davalı üniversite mütevelli heyeti tarafından alınacak bir karar veya bu heyetin yetkisini devretmek suretiyle yetkilendirdiği üniversite yöneticisi veya bir komisyon tarafından yapılması gerekmekte olup, bu prosedür işletilmeksizin iş sözleşmesinin feshine ilişkin işlemde yetki unsuru yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesi ile işlemin iptaline karar verilmiştir.
Dava dosyasının ve anılan kararın incelenmesinden; … adlı kişi kişi tarafından davacıyla benzer iddialar ileri sürülse de; adı geçen kişi tarafından herhangi bir istifa dilekçesinin verilmediğinin görüldüğü ve davacının zorla ya da yanıltılarak istifa ettirildiğine dair somut bir tespit olmadığından, işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Bu sebeple, temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmeyerek kararın yukarıdaki açıklamayla onanması gerektiği sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen AÇIKLAMAYLA ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın Mahkeme tarafından iadesine,
4. 2577 sayılı Kanunun 50. maddesi uyarınca onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak, 23/03/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :
(X)- Dava; … Üniversitesi İşletmecilik Meslek Yüksek Okulu, Pazarlama ve Reklamcılık Bölümü, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Programında tam zamanlı öğretim görevlisi olarak görev yapan davacının görevine son verilmesi işleminin iptali ve yoksun kaldığı parasal hakların yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Davacı tarafından, davalı idare ile 03/09/2018 tarihinde 1 yıl süreli “Tam Zamanlı Öğretim Üyeliği Sözleşmesi” imzalandığı, 18/02/2019 tarihinde kendisi ile birlikte 4 öğretim görevlisinin Üniversite tarafından Rektör, amir müdürler ve insan kaynakları yetkililerinin olduğu bir toplantıya çağrıldığı, toplantı odasında boş beyaz kağıda istifa ettiğini belirterek imza atmasının istendiği ve istifa etmeye zorlandığı, yoğun baskı altında istifa dilekçesini imzaladığı, idare tarafından kendisine istifa dilekçesinin işleme konulmayacağının söylendiği ve çalışmaya devam ettiği, istifa dilekçesinin işleme konulduğunu sonradan çalışırken öğrendiği, idarenin istemediği akademisyenlerin sözleşmelerini sonlandırmak için anılan toplantının yapıldığı ileri sürülmektedir.
Dava dosyasından, … Üniversitesi İşletmecilik Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğüne, idari görevinden ve kadrosundan istifa ettiğini belirten dilekçe veren davacının dilekçe tarihi olan 18/02/2019 tarihinden itibaren tam zamanlı öğretim görevlisi görevine son verildiği, ancak … tarih, … Toplantı No.’lu İstanbul Üniversitesi Kültür Üniversitesi İşletmecilik Meslek Yüksekokulu Yönetim Kurulu kararı ile 2018-2019 Bahar dönemi için yapılan görevlendirmede davacının da görevlendirildiği görülmektedir.
Anayasa’nın 49. maddesinde “Çalışma hakkı ve ödevi” başlığı altında, “Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” hükmü bulunmaktadır.
İş hukukunun temel ilkelerinden biri olan işçinin korunması ilkesinde de, güçlü olan işveren ile ekonomik yönden güçsüz olan ve işverene bağlı olan işçinin korunması amaçlanmıştır.
Yargıtay tarafından benzer davalarda, işverenin baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine değer verilmemekte; bu gibi hallerde feshin işverence gerçekleştirildiği, bununla birlikte işveren feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir. İşçi çalışırken alınan istifa dilekçelerinin de geçerliliği bulunmamaktadır. Bu halde de feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmektedir. İstifa iradesinin bulunmadığına yönelik olarak irade fesadı iddiasının tanık dahil her türlü delil ile işçi tarafından ispatlanması mümkün bulunmaktadır. Bu konuda ispat yükümlülüğü işçiye düşmektedir.
İdari yargılama usulünde ise yazılılık ilkesi hâkimdir. Yazılı yargılama yapmak zorunda olan idari yargı yerlerinin kendiliğinden yapacakları her çeşit inceleme için, lüzum gördükleri ve taraflar veya ilgili yerlerden isteyebilecekleri evrak ve bilgiler kapsamında, tanık veya şahit dinlenmesi ya da ifade alınması şeklinde bir yöntem bulunmamaktadır. Ancak yazılı olarak temin edilip mahkemeye ibraz edilen tanık beyanlarının diğer delillerle birlikte takdiri bir delil olarak değerlendirilebilir. Davacı ile aynı durumda bulunan … tarafından açılan davada; davacı … tarafından, “boş beyaz kağıda istifa ettiğini belirterek imza atmasının istendiği”nin belirtildiği, ancak istifa dilekçesinin imzalanmaması üzerine tam zamanlı belirli süreli öğretim elemanı sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. ve 18. maddesi uyarınca feshi suretiyle görevine son verildiği görülmektedir. Bu durumda, anılan iddiaların davacının iddialarını doğrular nitelikte olduğu, davacı lehine delil olarak değerlendirilebileceği ve istifa dilekçesi vermeyen kişilerinde görevlerine son verildiği anlaşılmaktadır.
Bütün bu hususların birlikte değerlendirilmesinden; davacı tarafından idarece istifa dilekçesi vermeye zorlandığı şeklinde iddiaların başkalarınca da dile getirildiği ve istifa dilekçesi vermeyen kişilerin görevlerine idarece son verildiği, davacının baskı altında istifa dilekçesi verdiği kanaatine varıldığı ve tam zamanlı öğretim üyesi olarak çalışmakta iken istifa ettiği gerekçesi ile görevine son verilen davacının aynı yerde kısmi zamanlı olarak çalışmaya devam etmesinin hayatın olağan akışına aykırılık teşkil edeceği, işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığından davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyu ile aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyoruz.