Danıştay Kararı 8. Daire 2020/5766 E. 2022/910 K. 16.02.2022 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2020/5766 E.  ,  2022/910 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/5766
Karar No : 2022/910

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Tur. Pet. Nak. Oto San. Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Belediye Başkanlığı – …

İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin …gün ve E:…, K:…sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Diyarbakır İli, Bismil İlçesi, …Mahallesi …ada …ve …nolu parseller (…ada … parseller) üzerinde bulunan oto yıkama- çay bahçesi – kafe ve halı sahadan oluşan yapıların davalı idarece 29/03/2018 tarihinde yıkıldığından bahisle yıkımdan kaynaklı uğranılan 200.000-TL (fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak şartıyla) maddi zararın tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesince verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararda; davacının zararına sebep olan hususun Diyarbakır İli, Bismil İlçesi, …Mahallesi …ada …ve …nolu parseller (…ada …-…parseller) üzerinde bulunan oto yıkama- çay bahçesi – kafe ve halı sahadan oluşan yapıların yıkımı hakkında verilen …tarih ve …sayılı encümen kararı olduğu, olayda idari eylemden kaynaklı zararların tazminin düzenlediği 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesinin uygulanmasının hukuken mümkün olmadığı, zararın işlemden kaynaklanması nedeniyle olaya 2577 sayılı Kanun’un 12. maddesinin “bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri” hükmünün uygulanması gerektiği, uyuşmazlık konusu yapıların 29.03.2018 tarihinde yıkıldığı ve davacının en geç yıkım işleminin gerçekleştirildiği 29.03.2018 tarihi itibariyle zararı öğrendiği, davacı tarafından 14.05.2018 tarihli dilekçe ile yıkım işleminin hukuka aykırı olduğu ve davalı idarenin ağır hizmet kusuru olduğundan bahisle meydana gelen zararın giderilmesi talebiyle başvuru yapıldığı, bu başvurunun 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11. madde kapsamında yapılan bir başvuru olduğunun kabulü gerektiği, bu itibarla 29.03.2018 tarihinden başlayan dava açma süresinin duracağı, davacı tarafından 14.05.2018 tarihli başvurunun 17.05.2018 tarihinde davalı idare kayıtlarına girdiği belirtilerek bu başvurunun zımnen reddi üzerine 16.07.2018 tarihinden itibaren kalan dava açma süresi (16 gün) içerisinde dava açılması ve son günün 01.08.2018 tarihine rastlaması başka bir ifadeyle adli tatile denk gelmesi nedeniyle en son 07.09.2018 tarihinde dava açılması gerekirken, dava açma süresi geçirildikten sonra 14/09/2018 tarihinde …Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtası ile açılan davada süre aşımı bulunduğu, öte yandan, idari eylem, idarenin, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan veya bir idari sözleşmeye dayanmayan her türlü faaliyeti (fizik alanında görülen iş, hareket, ameliye ve çalışmalar) veya hareketsiz kalması olarak tanımlandığından ve somut olayda, zarara neden olduğu iddia edilen yıkım, belediye encümeni kararına dayandığından, davacının başvurusunun 2577 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesi kapsamında olduğu yolundaki iddiasına itibar edilmesinin de hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından yıkım yapılırken ve öncesinde yıkımla ilgili herhangi bir kararın kendilerine tebliğ edilmediği, olayda 2577 sayılı Kanun’un 13. madde hükümlerinin uygulanması gerektiği, davalı idarenin uyuşmazlık konusu yeri yıkmadan önce hukuka aykırı bir şekilde boşaltma yoluna gittiği, sonrasında hukuk dışı bir şekilde yıktığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Diyarbakır İli, Bismil İlçesi, …Mahallesi …ada …ve …nolu (…ada …-…parseller) taşınmaz üzerinde bulunan oto yıkama- çay bahçesi – kafe ve halı sahadan oluşan yapıların …tarih ve …sayılı Bismil Belediye Başkanlığı Encümen kararı ile 5393 sayılı Kanun’un 34. maddesinin (i) bendi uyarınca yıkılmasına karar verildiği, yıkıma konu yapıların davalı idare ekiplerince 29.03.2018 tarihinde yıkıldığı bunun üzerine davacı şirket vekili tarafından 14.05.2018 tarihli dilekçe ile yıkım nedeniyle meydana gelen zararın giderilmesi talebiyle başvuru yapıldığı, başvurunun 17.05.2018 tarihinde davalı idare kayıtlarına girdiği, talebin cevap verilmeyerek zımnen reddi üzerine 14.09.2018 kayıt tarihli dilekçe ile görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde; “1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
2. Bu süreler;
a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,
b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği;
Tarihi izleyen günden başlar.
3. Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre, son ilan tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün sonra işlemeye başlar.
4. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.” hükümleri yer almaktadır.
Aynı Kanun’un 12. maddesinde; “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.” hükmüne, 13. maddesinde ise; “1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacı şirketin …ada …parseller parsellerde yer alan taşınmazlar üzerinde bulunan halı saha, kafeterya, çay bahçesi ve açık alanı TCDD ile yapmış olduğu kira sözleşmesi ile kiraladığı, davalı idarenin …tarih ve …sayılı Encümen kararıyla, söz konusu parseller üzerinde bulunan kafe, otopark, kafe aile çay bahçesi ve halı sahanın kullanımları nedeniyle oluşabilecek terör saldırıları riskinin ortadan kaldırılması amacıyla kiracılarının sözleşmelerinin feshedildiğine ve taşınmaz üzerinde bulunan iş yerlerinin tahliye edilmesi gerektiğine dair Bismil Kaymakamlığı İlçe Olağanüstü Hal Bürosunun …tarih ve E.…sayılı karar yazısına istinaden ilgili parseller üzerinde bulunan yapıların Belediye Zabıta Müdürlüğü’nce tahliyesi için gerekli tebligatların yapılmasından dolayı herhangi bir tebligata gerek kalmaksızın belediyece yıktırılmasına karar verilmesi üzerine 29.03.2018 tarihinde anılan taşınmazlar üzerinde bulunan yapıların yıkımının gerçekleştirildiği, yıkımın dayanağı olan Encümen kararının davacıya tebliğ edildiğine dair bir bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığı, davacı tarafından belediyece yıkım eyleminin gerçekleştirilmesi üzerine davalı belediyenin 17.05.2018 tarihinde kayıtlarına giren dilekçesiyle 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesi kapsamında yıkıma bağlı zararlarının karşılanması istemiyle başvuruda bulunduğu, başvurunun 16.07.2018 tarihinde zımnen reddi üzerine 14.09.2018 tarihinde görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, davalı idarenin …tarih ve …sayılı Encümen kararının muhatabının yıkıma konu yapıları kiracı sıfatıyla kullanan davacı olmadığı, anılan kararın davacıya tebliğ edildiğini gösteren bir bilgi ve belgenin de dosyada bulunmadığı, davacı tarafından da yıkımın dayanağı olan işlemden haberdar olmadıkları için davalı idareye 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesi kapsamında başvuruda bulunduklarının belirtildiği görülmekte olup, yıkım eyleminden kaynaklanan zararın tazmini istemiyle açılan davaya ilişkin sürelerin hesaplanmasında bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açılabileceğini düzenleyen 2577 sayılı Kanun’un 12. madde hükmünün uygulanma imkanının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Bu durumda, davacı tarafından olay tarihinden (29.03.2018) itibaren 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesinde öngörülen süreler içerisinde yıkım nedeniyle meydana geldiği ileri sürülen zararların tazmini istemiyle 17.05.2018 tarihinde yapılan başvurunun davalı idarece zımnen reddi üzerine 14.09.2018 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu anlaşıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine yönelik temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin …gün ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 16/02/2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.