Danıştay Kararı 8. Daire 2020/4146 E. 2020/4174 K. 08.10.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2020/4146 E.  ,  2020/4174 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/4146
Karar No : 2020/4174

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- …
2- … Bakanlığı

Davanın Özeti: … İli, … İlçesi, … Mah. … pafta, … ada, …,… ve … numaralı parsellerin Orman Kanunu Ek 16. maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkartılması isteminin reddine ilişkin Orman Genel Müdürlüğü İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı işlemi ile … İli, … İlçesi sınırları dahilinde bulunan …Ormanlarının anılan taşınmazların da içinde bulunduğu 3004 Ha’lık kesiminin Tabiat Parkı olarak ayrılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Tarım ve Orman Bakanlığı işleminin iptali istemidir.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 2577 sayılı Kanunun 5. maddesine uygun bulunmayan dava dilekçesinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince, dava dilekçesi ve ekleri 2577 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Aynı dilekçe ile dava açılabilecek haller” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında, her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı, ancak aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabileceği, birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için davacıların hak veya menfaatlerinde iştirak bulunması ve davaya yol açan maddi olay veya hukuki sebeplerin aynı olması gerektiği; 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (g) bendinde, dava dilekçeleri üzerinde 5. madde hükümlerine uygun olup olmadıkları yönünden ilk inceleme yapılacağı; 15. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, 14. maddenin 3/g bendinde yazılı halde otuz gün içinde 5. maddeye uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere dilekçelerin reddine karar verileceği hükümlerine yer verilmiştir.
6831 sayılı Orman Kanunu’nun Ek 16. maddesinde; “Orman ve Su İşleri Bakanlığınca, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına da dönüştürülmesi mümkün olmayan yerler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte üzerinde yerleşim yeri bulunan ya da yerleşim yeri oluşturulması mümkün olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan, sınırları Cumhurbaşkanlığınca belirlenen alanlar Cumhurbaşkanınca belirlenecek usul ve esaslara göre Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda hazine adına tescil edilir. Orman sınırları dışına çıkartılan alanın iki katından az olmamak üzere Devletin hüküm ve tasarrufu altında veya Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar Orman Genel Müdürlüğüne orman tesis etmek üzere tahsis edilir.
Birinci fıkrada belirtilen alanlarda, 21/06/1987 tarih ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22 inci maddesinin kadastrosu yapılmış olan yerlerin ikinci defa kadastroya tabii tutulamayacağına ilişkin hükmü uygulanmaz.
Birinci fıkra kapsamında orman sınırı dışına çıkarılacak yerlerin tespiti amacıyla, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca yeteri kadar orman kadastro komisyonu görevlendirilir ve bu tespit sırasında ilan süresi bir hafta, itiraz süresi bir ay olarak uygulanır.
Bu Kanunun 1 inci maddesine göre ilk defa yapılacak orman kadastrosu uygulamasındaki işlemlere ilişkin sürelerde de üçüncü fıkra hükümleri uygulanır.
Bu madde hükümleri bu Kanunun 16 ncı, 17 nci ve 18 inci maddelerine göre izin verilen orman alanları ile 23 üncü, 24 üncü ve 25 inci maddelerine göre belirlenmiş özel statülü orman alanlarında, 12/03/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu kapsamında sınırları tespit ve ilan edilen kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri, turizm merkezleri, turizm bölgeleri ve turizm alanlarında, Orman Genel Müdürlüğünün bina ve tesislerinin bulunduğu orman alanlarında, tohum bahçesi, tohum meşceresi, gen koruma ormanlarında ve özel ağaçlandırma için tahsis edilmiş orman alanlarında uygulanmaz” hükmü yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden; … İli, … İlçesi, … Mah. … pafta, 116 ada, …,… ve … numaralı parsellerin Orman Kanunu Ek 16. maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkartılması isteminin reddine ilişkin Orman Genel Müdürlüğü İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı işlemi ile …İli, … İlçesi sınırları dahilinde bulunan … Ormanlarının anılan taşınmazların da içinde bulunduğu 3004 Ha’lık kesiminin Tabiat Parkı olarak ayrılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Tarım ve Orman Bakanlığı işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İdari yargılama usulündeki, her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılması gerektiğine ilişkin asıl kuraldan ayrık olarak getirilmiş olan 2577 sayılı Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrasına göre, birden fazla idari işleme karşı tek dilekçe ile dava açılabilmesi için, anılan maddede yer verilen “maddi veya hukuki yönden bağlılık” ya da “sebep-sonuç ilişkisi” koşullarının yanında İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun öngördüğü diğer koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Ayrıca; aralarında maddede aranan biçimde bağlılık ya da ilişki bulunsa bile, birden fazla idari işlemin aynı dilekçeyle idari davaya konu edilebilmesi için; bu durumun, Anayasa ile yargılama usulünü belirleyen yasalarda yer almış olan mahkemelerin görevlerini belirleyen ve kamu düzeninin korunması için getirilen kuralları ve anılan kurallarla korunan ve Anayasa’nın 37. maddesinde öngörülen “kanuni hakim ilkesi”ni ihlal ediyor olmaması da gereklidir.
Zira kamu düzeninin korunması için getirilen görev kuralları ile Anayasal bir ilke olan doğal hakim ilkesinin, davanın açılmasına ilişkin bir usul kuralının uygulandığı aşamadan daha önceki bir aşamayı ilgilendirdiği ve öncelikle dikkate alınması gerektiği açıktır.
Uyuşmazlıkta, dava konusu taşınmazı kapsayacak şekilde kesinleşmiş orman sınırının mevcudiyetine rağmen, davacı tarafından davalı idareden taşınmazın vasfının 2/B olarak tespit edilmesi ve orman şerhinin kaldırılması talep edildiği görülmekte olup, yukarıdaki mevzuat hükümlerinden orman sınırı kesinleşmiş olan yerlerde, taşınmazın orman olmadığından bahisle orman sınırının yeniden belirlenmesi istemiyle yapılan başvuruların reddine ilişkin işlemlere karşı açılan davalarda adli yargı yerlerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, farklı yargı kollarının incelemesine tabi olan uyuşmazlık konusu taşınmazların orman sınırları dışına çıkartılması isteminin reddine ilişkin Orman Genel Müdürlüğü İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı işlem ile … Ormanlarının Tabiat Parkı olarak ayrılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Tarım ve Orman Bakanlığı işlemine karşı tek dilekçe ile dava açılması hukuken mümkün olmadığından, bireysel işlem ve düzenleyici işleme karşı tek dilekçe ile dava açılmasında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 5. maddesine uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasına uygun olmayan DAVA DİLEKÇESİNİN, aynı Kanun’un 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi gereğince bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içinde 5. maddeye uygun şekilde ayrı ayrı dava açılmak üzere REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, davanın yenilenmesi halinde yeniden harç alınmasına ve 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlık yapıldığı takdirde davanın reddine karar verileceğinin bildirilerek dilekçenin davacı vekiline gönderilmesine, 08/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.