Danıştay Kararı 8. Daire 2020/4080 E. 2023/1542 K. 29.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2020/4080 E.  ,  2023/1542 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/4080
Karar No : 2023/1542

DAVACI : … Oto Kiralama Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. ….

DAVALI : …Düzenleme ve
Denetleme Kurumu (Hazine ve Maliye Bakanlığı)
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU :
20/03/2020 tarihli ve 31074 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01/04/2020 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Genel Şartlar başlıklı Tebliğ’in;
-A.2. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin parantez içi hükmünün son cümlesi, (f) bendinin (iii) numaralı alt bendi ve (ğ) bendi yürürlükten kaldırılmış, (e) bendinde yer alan “Hazine Müsteşarlığınca” ibaresi “Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 2015/2 sayılı Motorlu Araç Sigortalarında Eşdeğer Parça Belgeleme Esaslarına İlişkin Genelge ile” olarak değiştirilmiş, (f) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (g) bendi eklenmiş ve sonraki bent buna göre teselsül ettirilmiştir, “g) Yeniden Kullanılabilir Parça: 30/12/2009 tarihli ve 27448 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ömrünü Tamamlamış Araçların Kontrolü Hakkında Yönetmelik kapsamında düzenlenen kodlandırılmış, hasarsız ve takip edilebilir, araç ve can güvenliği ile çevre standartlarını karşılayan parçaları” maddesinin,
-Aynı Genel Şartların A.5. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “a) Maddi Zararlar Teminatı: Hak sahibinin bu Genel Şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır. Değer kaybı talep edilmesi halinde tespiti, bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinde kurulacak sistem üzerinden sıra esasına göre atanan ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından yapılır’ maddesinin,
-Aynı Genel Şartların B.2. nci maddesinin 2.1 inci fıkrasının ikinci ve üçüncü paragrafının “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya yeniden kullanılabilir parça ile değişimine imkân yok ise orijinali ile değiştirilir. Bu paragraf uygulaması sonucu araçta bir kıymet artışı meydana gelse dahi bu fark tazminat miktarından indirilemez. Eşdeğer veya yeniden kullanılabilir parça ile değişim mümkün olduğu halde, sigortacının bilgisi ve onayı dahilinde olmadan orijinal parça İle onarım sağlanır ise sigortacının sorumluluğu, sigortacının kaza tarihi itibarıyla benzer hasarlardaki onarım uygulamasına göre, eşdeğer veya yeniden kullanılabilir parça, bedeli ile sınırlıdır. Sigortacı bu paragraf kapsamındaki henüz tamire başlanmadan önce yapılan başvuru sonucu onaya ilişkin tercihini hasar ihbar tarihini takip eden üç işgünü içinde onarım merkezine veya hak sahibine bildirmediği durumda onayı olduğu varsayılır. İspat yükümlülüğü sigortacıya aittir.” maddesinin,
-Araç değer listesi başlıklı; GEÇİCİ MADDE 2 – Bu maddeyi ihdas eden Genel Şartların yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sigorta Eksperleri İcra Komitesi tarafından araç değerlerine ilişkin bir liste oluşturulur ve resmî internet sitesinde bu liste İlan edilir.” MADDE 6 – Aynı Genel Şartların ekinde yer alan Ek:1’in “1.Formül” başlıklı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve “2. Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesine aşağıdaki 7 ve 8 numaralı fıkra eklenmiş, “2. Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 3 üncü madde eklenmiş ve sonraki madde buna göre teselsül ettirilmiştir.” maddesinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Genel Şartlar’ın A.2. maddesine eklenen (g) bendi kapsamında B.2. maddesinin ikinci ve üçüncü paragrafında yapılan değişiklikte yer alan kazaya uğramış araçların onarılarak yeniden kullanıma hazır hale getirilmiş çıkma parçaları ile onarım gerektirmeyen sağlam parçaları olan sökme parçaların kullanılması durumunda güvenlik riski oluşacağı, Danıştay Onbeşinci Dairesince verilen kararlarda hak sahiplerinin araçlarını orijinal parça ile onarım sağlama hakkının bulunduğunun tespit edildiği, Danıştay kararıyla iptal edilen düzenlemenin çıkma parçayla aynı anlama gelen yeniden kullanılabilir parça tabiri kullanılarak yeniden düzenlendiği belirtilmiştir.
Genel Şartlar’ın A.5. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan düzenlemenin zarar gören hak sahibinin üçüncü kişilerin araçlarında meydana gelen değer kaybı zararını her aşamada tespit ettirememesi sonucunu doğurduğu ve bu zararı Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezince kurulacak sistem üzerinden atanan eksper aracılığıyla tespit ettirmek zorunda bırakıldığı, bu uygulamanın hak sahiplerinin objektif ve gerçek zararı tespit eden eksper şirketine veya sigorta eksperine başvurmasını engellemeyi amaçladığı, Sigorta Eksperleri Atama Yönetmeliği ile hak sahiplerine her aşamada zararlarını tespit ettirmek için eksper ataması yapma ve ekspertiz raporuyla zararlarını tespit ettirme hakkı tanındığından dava konusu Tebliğ hükümlerinin üst hukuk normu olan bahsi geçen Yönetmeliğe aykırı olduğu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 22/17. maddesinde eksperler tarafından düzenlenen raporlar delil niteliğinde olduğundan hak sahibinin Genel Şartlar’da öngörülen atama dışında yaptırmış olduğu ekspertiz incelemesi sonucu düzenlenen raporlar da delil olarak kabul edilmek zorunda olduğundan hak sahipleri serbest olarak ekspertiz atama ve zararını tespit ettirme hakkına sahip olduğu, Genel Şartlar’la değer kaybı zararlarında bir sistem üzerinden eksper atama zorunluluğu getirilmesinin bu yasal düzenlemeye de aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Genel Şartlar’a eklenen değer kaybı hesaplama formülünün hak sahiplerinin gerçek zararlarının tazmini noktasında hak kaybına sebebiyet verecek nitelikte olduğu, dava konusu değişikliğin sigorta şirketlerinin sorumluluk alanlarını daraltmak amacıyla yapıldığı, Yargıtay kararları doğrultusunda araç değer kaybı zararını, aracın hasardan önceki piyasa değeri ile kazadan sonraki piyasa değeri arasındaki fark bedel olarak ödemek zorunda kalan sigorta şirketlerinin, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartlar ile gerçek zararla örtüşmeyen bir hesaplama formülüyle değer kaybı zararı ödemeye başladığı, dava konusu değişiklikle değer kaybı formülünün revize edildiği, önceki formül hesabında değer kaybı zararı çıkan hesaplamada yeni formül hesabında değer kaybı çıkmadığı ya da öncekine nazaran daha az zarar hesaplandığı, zarar gören hak sahiplerinin motorlu araçlarının değerinde hasar sonrasında bir kayıp yaşanması kaçınılmaz olduğundan bu zararın sınırlarının giderek daraltılmasının hukuka aykırı olduğu, Ek 1’in 2. maddesinin 7. fıkrasında sayılan araçların Genel Şartlar’ın “Tanımlar” kısmında belirtilen motorlu araçlar kapsamında olduğu ve bu araçların değer kaybı zararlarının teminat dışında bırakılmasının hak kaybına sebep olacağı; hasar bedeli ile değer kaybı bedelinin doğru orantılı olmadığı, değer kaybı zararının hasar bedeli zararından miktar olarak fazla olma imkanının bulunduğu, Ek 1’in 2. maddesine eklenen 3. madde gereği hak sahiplerinin gerçek değer kaybı zararlarını tazmin edemeyerek hak kaybına uğrayacağı ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI :
Genel Şartlar’ın dava konusu A.5. maddesinin (a) bendinin ikinci cümlesi ile sigortalıların, eksperlerin tarafsızlığı ve bağımsızlığına yönelik endişe ve şikayetlerini gidermek adına ve değer kaybı hesaplamaları ile sınırlı olmak üzere sıralı eksper atama usulünün getirildiği, bu şekilde sigortacıya hak sahibi tarafından başvurulması üzerine sigortacının sorumluluğunun belirlenmesi ve uyuşmazlık ortaya çıkmaksızın tazminat ödemesi yapılmasına dair sürecin düzenlendiği, sıralı eksper atama usulünün hak mahrumiyetine yol açmayacağı, hak sahiplerinin haricen ekspertiz raporu düzenlettirme hakkı baki olup yargı yoluna başvurulması halinde harici eksper raporlarının delil niteliğinde kabul edileceği; TOBB tarafından yayımlanacak araç değer listesinin yeni bir uygulama olarak hakkaniyete ve sigorta sözleşmesinden menfaati olan herkesin yararına olduğu, bu değişiklik öncesinde kullanılan ve spekülatörlerin etkisine açık olan piyasa analiz yönteminin aracın gerçek rayiç bedelinin belirlenmesinde yetersiz kaldığı öne sürülmüştür.
Eşdeğer parça uygulamasının, 20/03/2020 tarihli değişiklikle değil 12/08/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile getirilen bir esas olduğu, sigorta şirketlerince eşdeğer parça tedarik edilmesine izin verilmesindeki en yalın amacın zarar gören motorlu aracın değer düşüklüğü veya değer artışına maruz bırakılmadan sigortacılık ilkeleri çerçevesinde kaza öncesi durumuna getirilerek gerçek zararın giderilmesi olduğu, bu durumun sigortacılıkta zenginleşme yasağı ilkesi ve trafik sigortası sözleşmesinin tarafı olmayan üçüncü kişilerin hak ve menfaatlerinin korunması açısından önem arz ettiği, hasar tazmininin her durumda orijinal parça ile yapılmasının hasarlı parçaların kullanımından dolayı ortaya çıkan yıpranma payı ya da daha önceki hasarlar vb. unsurlar göz ardı edilmiş olacağından sebepsiz zenginleşmeye neden olabileceği, hasar tazmininde eşdeğer veya yeniden kullanılabilir parça kullanımının Yargıtay’ın Genel Şartlar kapsamındaki trafik kazalarında uyguladığı “gerçek zararın tazmini” ilkesinin gerektirdiği bir zorunluluk olduğu; öte yandan rizikonun sigortalanabilirliğinin sigorta sisteminin mali yeterliğine bağlı olduğu sigortacılık sektöründe tazminat tutarlarının artmasına bağlı olarak primlerin artmasının tüketicinin aleyhine olacağı ifade edilmiştir.
Değer kaybı tazminatının, aracın trafik kazasında hasar görmesi sebebiyle piyasa fiyatında oluşan negatif değişimden ötürü araç malikinin uğradığı zararın tazminine yönelik bir tazminat olduğu, Ülkemiz piyasa koşullarına bakıldığında, aracın model yılı geçmesine ve kullanımına bağlı eskime payına rağmen araç piyasa bedelinin günden güne arttığı, dolayısıyla bir araç trafik kazasına karışsa dahi değer kaybı tazminatı ödemesi yapılıncaya kadar geçen süre içerisinde dahi aracın değerlendiği, değer kaybı hesaplamalarında ise hesap tarihi itibariyle aracın piyasa bedelinin esas alındığı, aracın kullanımına dayalı eskime payının doğrudan esas alınmadığı, Genel Şartlar’ın Ek 1 maddesinin “Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı ikinci fıkrasında sayılan hallerde mahiyeti gereği rayiç bedelin esas alınamayacağı, kullanım amacı, şekli ve niteliği gereği değer kaybının sigortacıya karşı iddia edilemeyeceği, dolayısıyla bu hallerde değer kaybının hesaplanmasının hakkaniyete uygun olmadığı değerlendirilerek bu konuda düzenleme yapıldığı, netice olarak; tüm sigorta şirketlerince Genel Şartlar’ın aynı şekilde uygulanmasının temini için yapılan dava konusu düzenlemelerin 2918 sayılı Kanun’un sigorta konusu yaptığı sorumluluk ve bu sorumluluğu etkileyen faktörler esas alınarak hazırlandığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Dava konusu Tebliğ’in 3. maddesi ile değişik aynı Genel Şartlar’ın B.2. maddesinin 2.1. fıkrasının ikinci ve üçüncü paragrafının iptaline; 1. maddesi ile Genel Şartlar’ın “A.2.Tanımlar” başlıklı maddesine eklenen (g) bendi ile Tebliğ’in 5. maddesi ile Genel Şartlar’a eklenen “Araç Değer Listesi” başlıklı Geçici 2. madde yönünden davanın reddine; dava konusu diğer kısımlar yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava; …Oto Kiralama Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi tarafından, 14/5/2015 tarihli ve 29355 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, 20/03/2020 tarihli ve 31074 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tebliğ ile eklenen ve değiştirilen; A.2. maddesinin 1. fıkrası (g) bendinin (eklenen), A.5. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin (değiştirilen), B.2. maddesinin 2.1. fıkrasının ikinci ve üçüncü paragrafının (değiştirilen), Geçici 2. maddesinin (eklenen), Genel Şartlar’ın ekinde yer alan Ek:1’in “1.Formül” başlıklı maddesi ile “2. Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesinin 7. ve 8. fıkralarının (eklenen), “2. Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesinden sonra gelen 3. maddesinin (eklenen) iptali istemiyle Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (Hazine ve Maliye Bakanlığı)’na karşı açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemektir.” hükmüne yer verilmiş olup “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı “Sekizinci Kısmı”nda yer alan, 85. maddesinin 1. fıkrasında; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa,… doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 86. maddesinde; “İşleten veya…, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur….”; “Maddi ve manevi tazminat” başlıklı 90. maddesinde (dava açıldığı tarihteki haliyle); “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”; 91. maddesinde “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”; 92. maddesinde (dava açıldığı tarihteki haliyle); “Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar. a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler, b)…, i) (Ek:14/4/2016-6704/4 md.) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.”; 93. maddesinde; “Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır.”; 95. maddesinde; “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez…”; 99. maddesinde; “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…”; 111. maddesinde ise; “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir…” hükmüne yer verilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11. maddesinin birinci fıkrasında ise; “Sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, Müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir…” hükmüne yer verilmiştir.
Ülkemiz tarafından 26/06/1974 tarihinde imzalanan ve 04/11/1999 tarihli ve 4477 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunan Motorlu Taşıtlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 1. maddesinin birinci fıkrasında, akit tarafların motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle zarar gören kişilerin tazminat taleplerinin kurulacak zorunlu sigorta sistemi vasıtasıyla teminat altına alınmasına ilişkin yükümlülükleri düzenlenmiş, Sözleşme’nin 10. maddesinin birinci fıkrasında motorlu taşıtın sigorta ettirilmesinden sorumlu kişilerin tespit edilmesi gerektiği; Sözleşme’ye Ek Hükümler’in 3. maddesinin birinci fıkrasında da sigortanın, sigorta edilmiş taşıtın sahibinin, zilyedinin ve sürücüsünün malî sorumluluğunu teminat altına alması gerektiği kurala bağlanmıştır.
Genel Şartlar’ın “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin ikinci paragrafının birinci cümlesi ile ikinci ve üçüncü paragrafında yer alan “veya yeniden kullanılabilir parça” ibaresi ile Genel Şartlar’ın A.2. maddesinin (g) bendinin incelenmesi:
15/08/2003 yürürlük tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları döneminde “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğeri parça ile değiştirilme imkanı yok ise yenisi ile değiştirilir. Bu durumda taşıtta bir kıymet artışı meydana gelse dahi bu fark tazminat miktarından indirilmez.” düzenlemesi yapılmıştır.
14/05/2015 tarihli ve 29355 sayılı R.G.’de yayımlanan, 15/08/2003 yürürlük tarihli Genel Şartları yürürlükten kaldıran Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2. “Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. fıkrasının ikinci paragrafında; “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkân yok ise orijinali ile değiştirilir. Kaza tarihine göre model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen motorlu araçlarda hasar gören parça, onarımı mümkün değilse öncelikle orjinali ile değiştirilir, orijinal parçanın bulunmaması durumunda eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değiştirilir. Ancak model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen motorlu araçta hasar gören parçanın orijinal olmadığı durumda eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişim yapılır. Bu paragraf uygulaması sonucu araçta bir kıymet artışı meydana gelse dahi bu fark tazminat miktarından indirilemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
01/06/2015 yürürlük tarihli Genel Şartlar’ın çeşitli maddelerinin iptali istemiyle açılan davada, Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. fıkrasının ikinci bendinin birinci cümlesinde yer alan “parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça” ibaresi; Danıştay 15. Dairesinin 27/06/2018 tarihli E:2015/6014, K:2018/6091 sayılı kararıyla, “Sigortalı aracın zarar verdiği araçta, hasarlı parçanın tamir edilmesi mümkün değil ise, hasarlı parça orjinal ise; öncelikle orjinal parçayla değişimi, hasar gören araç sahibinin onayı bulunması veya orjinal parçayla değişiminin mümkün olmaması halinde eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimi hakkaniyet gereği olup, değişim önceliğini eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parçaya veren düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı; aksi halde, hasar gören aracın model yılından itibaren üç yıl geçmiş olsa da, herhangi bir nedenle hasar tarihinden önce orjinali ile değiştirilmiş olan parçanın, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parçayla değiştirilmesi sonucunu doğuracağı…” gerekçesiyle iptal edilmiş ve Danıştay İDDK’nın 16/03/2020 tarihli, K:2020/732 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
20/03/2020 tarihli ve 31074 sayılı R.G.’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Genel Şartlar başlıklı Tebliğ’in 3. maddesinin 2. fıkrası ile Genel Şartlar’ın dava konusu düzenlemeyi içeren “Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı B.2. maddesinin 2.1. fıkrasının ikinci ve üçüncü paragrafı;
“Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya yeniden kullanılabilir parça ile değişimine imkân yok ise orijinali ile değiştirilir. Bu paragraf uygulaması sonucu araçta bir kıymet artışı meydana gelse dahi bu fark tazminat miktarından indirilemez.
Eşdeğer veya yeniden kullanılabilir parça ile değişim mümkün olduğu halde, sigortacının bilgisi ve onayı dahilinde olmadan orijinal parça ile onarım sağlanır ise sigortacının sorumluluğu, sigortacının kaza tarihi itibarıyla benzer hasarlardaki onarım uygulamasına göre, eşdeğer veya yeniden kullanılabilir parça bedeli ile sınırlıdır. Sigortacı bu paragraf kapsamındaki henüz tamire başlanmadan önce yapılan başvuru sonucu onaya ilişkin tercihini hasar ihbar tarihini takip eden üç işgünü içinde onarım merkezine veya hak sahibine bildirmediği durumda onayı olduğu varsayılır. İspat yükümlülüğü sigortacıya aittir.” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.2. maddesinde, “Eşdeğer (Muadil) Parça; “Bir motorlu aracın montajında kullanılan esas-orijinal parçaların değiştirilmesi amacıyla üretilen, ilgili mevzuat (yönetmelik, standard, teknik düzenleme) çerçevesinde belirlenen deney, muayene metotlarına göre orijinal parçayla (kütle, boyut, malzeme ve işlevsellik vb) kıyaslanarak tespit edilen kriterlere uygunluğunun, (Değişik ibare:RG-20/3/2020-31074) Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 2015/2 sayılı Motorlu Araç Sigortalarında Eşdeğer Parça Belgeleme Esaslarına İlişkin Genelge ile belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yetkili kuruluşlarca düzenlenecek belgeler yoluyla belgelendirilmesi gereken parçaları, (Bu kapsamda bir belgenin varlığı durumunda, belge konusu parçaların aksi iddia sahibince kanıtlanana kadar eşdeğer kalitede olduğu varsayılır.); “Orijinal Parça”; “i) Bir motorlu aracın üretiminde veya montajında kullanılan parçalarla aynı kalitede olan ve söz konusu motorlu aracın üretiminde veya montajında kullanılan parçaların veya yedek parçaların üretiminde sağlayıcı tarafından getirilen ölçütlere ve üretim standartlarına göre üretilmiş yedek parçaları, ii) Aracın orijinal parçaları ile aynı üretim bandında üretilen yedek parçaları, (Bu parçaların, söz konusu aracın montajında kullanılan parçalarla aynı kalitede olduğunun ve araç üreticisi tarafından getirilen ölçütlere ve üretim standartlarına göre üretildiğinin Hazine Müsteşarlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde belgelendirilmesi halinde, belge konusu parçaların aksi iddia sahibince kanıtlanana kadar orijinal yedek parça olduğu varsayılır.)”;”Yeniden Kullanılabilir Parça” ise; “(Ek:RG-20/3/2020-31074) 30/12/2009 tarihli ve 27448 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ömrünü Tamamlamış Araçların Kontrolü Hakkında Yönetmelik kapsamında düzenlenen kodlandırılmış, hasarsız ve takip edilebilir, araç ve can güvenliği ile çevre standartlarını karşılayan parçalar” şeklinde tanımlanmıştır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11. maddesinin altıncı fıkrasındaki, “Hasarın giderilmesine ve tazminatın ödenmesine yönelik olarak ilgili mevzuat çerçevesinde orijinale eşdeğerliği belgelendirilmiş parçaların kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar ilgili sigorta genel şartlarında belirlenir.” hükmü ile trafik sigortası olarak da adlandırılan karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında, parça tedarik sürecinde orjinale eşdeğerliği belgelendirilmiş parçaların da kullanılması imkanının getirilerek bu parçaların üretimini yapan yerli sanayinin desteklenmesinin hedeflendiği anlaşılmakta olup yürütme organına orjinale eşdeğerliği belgelendirilmiş parçaların kullanılmasına ilişkin usul ve esasları Genel Şartlar’da belirleme yetkisi verildiği görülmektedir.
Davaya konu ibareyi içeren düzenlemede zarara uğrayan araçtaki parça onarımının mümkün olup olmadığına ya da eşdeğer parça veya yeniden kullanılabilir parça ile değiştirilme imkanı bulunup bulunmadığına göre, onarımın yapılması sırasında kullanılacak parçanın ne olacağı konusunda tespitlere yer verildiği, aracın onarımında kullanılacak parçaların niteliği ve önceliği hususunda düzenlemeye gidildiği görülmektedir.
Bu düzenlemeye göre; sigortalı aracın zarar verdiği araçta, hasarlı parçanın onarımı mümkün değil ise, hasar gören parçanın niteliğine bakılmaksızın öncelikle eşdeğer parça veya yeniden kullanılabilir parça ile değiştirilmesi, eşdeğer parça veya yeniden kullanılabilir parça ile değişimi mümkün değil ise orijinal parça kullanılması suretiyle hasarın giderilmesi gerekecektir.
Yukarıda aktarılan yasal düzenleme çerçevesinde, dava konusu Genel Şartlar’da yer alan “veya yeniden kullanılabilir parça” ibaresi değerlendirildiğinde; yasama organınca, “yeniden kullanılabilir parça”nın hasar tedvir sürecine dahil edilmesi ve/veya bu parçaların kullanılmasına ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi hususunda yürütme organına yetki verilmediği halde, davalı idare tarafından, sigorta ilişkisinin tarafı olmayan ve doğrudan zarar gören 3. kişilerin araçlarında meydana gelen hasarın rızaları alınmaksızın yeniden kullanılabilir parça ile değiştirilmesine imkan tanınarak yasal bir dayanak olmaksızın mülkiyet hakkına kısıtlama getirildiği anlaşıldığından, dava konusu Tebliğ’in “yeniden kullanılabilir parça” uygulamasını hasar tedvir sürecine dahil eden kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bununla birlikte; sigortalı aracın zarar verdiği araçta, hasarlı parçanın tamir edilmesi mümkün değilse ve hasarlı parça orijinal ise, öncelikle orjinal parçayla değişimi, hasar gören araç sahibinin onayı bulunması veya orijinal parçayla değişiminin mümkün olmaması halinde eşdeğer parça ile değişimi hakkaniyet gereği olup, her koşulda değişim önceliğini eşdeğer parçaya veren düzenlemede de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Genel Şartlar’ın dava konusu Tebliğ’in 2. maddesi ile değişik A.5. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ile anılan Tebliğ’in 6. maddesiyle değişik Genel Şartlar’ın ekinde yer alan Ek:1’in “1.Formül” başlıklı maddesi ile “2. Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesine eklenen 7. ve 8. fıkraların, “2. Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 3. maddesi incelendiğinde;
Anayasa’nın 7. maddesinde yer alan, Yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ait olması ve bu yetkinin devredilememesi kuralı; kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir gereğidir.
Yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince, yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir. Kural olarak, kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte, Anayasa’da kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi, yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturabilmektedir. Bu nedenle, Anayasa’da münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda, kanunun temel esasları, ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir. Anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda, yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra, uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması, yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz. (Anayasa Mahkemesi’nin 02/05/2018 tarihli ve E:2017/143, K:2018/40 sayılı kararı; 28/12/2017 tarihli ve E:2016/150, K:2017/179 sayılı kararı; 29/11/2017 tarihli ve E:2017/51, K:2017/163 sayılı kararı).
Anayasa’nın “Kişinin Hakları ve Ödevleri” bölümünde yer alan 35. maddesinde “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır.
Anayasa’nın ikinci kısmının “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlıklı üçüncü bölümünde yer alan “Çalışma ve sözleşme hürriyeti” başlıklı 48. maddesinde ise; “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir.” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen ve Anayasa tarafından teminat altına alınmış olan “sözleşme özgürlüğü”; sözleşme yapma, sözleşmenin karşı tarafını seçme, sözleşmenin içeriğini düzenleme ya da değiştirme, sözleşmeyi ortadan kaldırma, sözleşmenin tabi olacağı şekli belirleme ve nihayet sözleşme yapmama özgürlüğünü de kapsar.
Anayasa’nın anılan hükümleri uyarınca mülkiyet hakkına ve sözleşme özgürlüğüne yapılan sınırlamalarda dikkate alınacak öncelikli ölçüt, sınırlamanın kanunla yapılmasıdır. Anayasa Mahkemesi’nce sıkça vurgulandığı üzere temel hakları sınırlayan kanunun şeklen var olması yeterli olmayıp yasal kuralların keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte düzenlemeler olması gerekmektedir.
2918 sayılı Kanun’un “İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu” başlıklı 85. maddesi uyarınca motorlu araç işleten ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, motorlu aracın işletilmesi sebebiyle meydana gelen destekten yoksun kalma zararını, bedensel zararı ve eşya zararını tazmin ile yükümlü kılınmıştır. Ancak bu zararların tazmin edilebilmesi, işletenin ekonomik gücüne bağlı olduğundan bu durumun hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açabileceğini öngören kanun koyucu, Motorlu Taşıtlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin de gereği olarak zorunlu malî sorumluluk sigortası yaptırma yükümlülüğünü düzenlemiştir.
Bu kapsamda; 2918 sayılı Kanun’un 91. maddesinin birinci fıkrasında karayolunda motorlu araç işletenlerin, bu Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasındaki sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu kılınmış, Kanun’un 101. maddesinin birinci fıkrasında ise zorunlu mali sorumluluk sigortasının Türkiye’de kaza sigortası dalında çalışmaya yetkili olan sigorta şirketleri tarafından yapılacağı ve bu sigorta şirketlerinin anılan sigortayı yapmakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.
Bu haliyle zorunlu mali sorumluluk sigortasının tarafları motorlu araç işleten ile Türkiye’de kaza sigortası dalında çalışmaya yetkili sigorta şirketidir ve sözleşmenin konusu, karayolunda motorlu araç işletenin, motorlu aracın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin uğrayabileceği destekten yoksun kalma zararını, bedensel zararı ve/veya eşya zararını tazmin yükümlülüğünü teminat altına almaktır. Başka bir ifadeyle sigorta şirketinin bu sözleşme ile yüklendiği borç, işletenin motorlu araç işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilere zarar verilmesi hâlinde doğacak tazminat borcunu sigorta teminat limiti dâhilinde ödeme borcudur. Bu sorumluluk sigortası ile motorlu araç işletilmesi nedeniyle zarar gören üçüncü kişinin sigorta kapsamındaki tazminat alacakları teminat altına alınmakla birlikte zarardan sorumlu olan motorlu araç işletenin (sigortalının) kaza riskine karşı ekonomik bakımdan menfaati (malvarlığı) de korunmaktadır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11. maddesinde yer alan sigorta sözleşmelerinin ana muhtevasının Müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenleneceğine yönelik hükümle ulaşılmak istenen amaç ise madde gerekçesinde, sigorta mevzuatının teknik ve ayrıntılı bilgiler gerektirmesi nedeniyle sigortalı olmak isteyenlerin, sigortanın kapsamına ve ilgili diğer hükümlerine ilişkin doğru ve yeterli bilgiye sahip olarak sözleşme yapmasının sağlanması ve böylelikle sigortalının korunması olarak açıklanmıştır.
2918 sayılı Kanun’un 93. maddesinin birinci fıkrasında zorunlu mali sorumluluk sigortasına ilişkin özel bir düzenleme öngörülmüş ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nı düzenleme görev ve yetkisi Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanlığa verilmiş ve Genel Şartlar’ın R.G.’de yayımlanacağı kurala bağlanmıştır. Bahsi geçen Müsteşarlık; 10/07/2018 tarihli, 30474 sayılı R.G.’de yayımlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde teşkilatlandırılmıştır.
12/08/2003 tarihli ve 25197 sayılı R.G.’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nda genel itibariyle tazminatın hesaplanması ve kapsamına ilişkin bir hüküm bulunmamakta iken bu düzenlemeyi yürürlükten kaldıran 14/05/2015 tarihli ve 29355 sayılı R.G.de yayımlanan Genel Şartlar’da sigorta şirketinin tazminat sorumluluğunun hesaplanmasını düzenleyen kurallara da yer verilmiş, Ek:1’de değer kaybının hesaplanmasına, Ek:2’de destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasına ve Ek:3’te sürekli sakatlık tazminatının hesaplamasına ilişkin kurallar düzenlenmiş, bununla birlikte Genel Şartlar’ın A.6 maddesinde teminat dışında kalan hâller belirtilerek sigorta şirketinin sorumlu olmayacağı durumlar da düzenlenmiştir.
Genel Şartlar’ın yürürlüğe girdiği 01/06/2015 tarihindeki haliyle 2918 sayılı Kanun’un 90. maddesinde; “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilerek zorunlu mali sorumluluk kapsamında sigorta şirketi tarafından ödenecek tazminatların kapsamının Borçlar Kanunu’na göre belirleneceği hükme bağlanmış, dolayısıyla anılan madde metninin yürürlükte olduğu dönemde, motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle zarar meydana gelmesi hâlinde hem motorlu aracı işletenin hem de zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesi gereğince bu zarardan dolayı sorumlu olan sigorta şirketinin tazminat borçlarının kapsamı 6098 sayılı Kanun’un haksız fiilden doğan sorumluluğu düzenleyen ve gerçek zararın tazminini öngören hükümlerine göre belirlenmiştir.
2918 sayılı Kanun’un 90. maddesi, 26/04/2016 tarihli ve 29695 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6704 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile yukarıda yer verildiği şekilde değiştirilmiş; bu değişiklikle motorlu araç işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin zarara uğraması hâlinde işletenin tazminat borcunun ödenmesini teminat altına almak amacıyla zorunlu kılınan mali sorumluluk sigortası uyarınca sigorta şirketinin borcunun kapsamının öncelikle Karayolları Trafik Kanunu ve bu Kanuna uygun olarak düzenlenen Genel Şartlara göre belirlenmesi öngörülmüştür.
20/03/2020 tarihli ve 31074 sayılı R.G.’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Genel Şartlar başlıklı Tebliğ’in dava konusu kısımları incelendiğinde; Genel Şartlar’ın A.5. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin ikinci cümlesinde, araç değer kaybı zararının tespitine yönelik usul (sıralı eksper atama usulü) ve esasların (Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenmesinin) düzenlendiği, B.2. maddesinin 2.1. fıkrasının ikinci paragrafının ikinci cümlesi ile üçüncü paragrafında yer alan düzenlemeler ile motorlu araç işletilmesi sebebiyle üçüncü kişinin uğradığı eşya zararı yönünden sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortasından doğan hukuki sorumluluğunun kapsamının belirlendiği; “Ek 1:Değer Kaybı Hesaplaması” kısmının “Formül” başlıklı birinci maddesinde, değer kaybının hesaplanma yönteminin düzenlendiği, “Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı 2. maddesine eklenen 7. madde ile “Tekerlekli/paletli ve zırhlı toplumsal müdahale araçları, belediye otobüsleri, yol süpürme araçları, itfaiye araçlarındaki hasar sebebiyle yapılan değer kaybı talepleri”nin 2918 sayılı Kanun’da teminat dışında kalan haller arasında yer almamasına rağmen sigorta teminatı kapsamı dışına çıkarıldığı, “Ek 1: Değer Kaybı Hesaplaması” başlıklı kısmına eklenen 3. madde hükmü ile araçta meydana gelen maddi hasarın, aracın rayiç bedelinin %2’sinin altında kalması halinde değer kaybı tazminatının araçta meydana gelen maddi hasar tutarı ile sınırlandırıldığı görülmektedir.
Bu şekilde; Tebliğ’in yukarıda belirtilen dava konusu kısımlarında, sigorta şirketinin tazminat borcunun kapsamının belirlendiği, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında ödenecek tazminatların hesaplanmasına yönelik temel ilke ve kuralların saptandığı; sözleşmenin içeriğine yönelik bu belirlemenin Anayasa’nın 48. maddesinde güvence altına alınan sözleşme özgürlüğünü sınırlandırdığı, sözleşme özgürlüğüne sınırlama getiren düzenlemelerin ise öncelikle Kanun’la yapılması gerektiği, 2918 sayılı Kanun’da ise sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğan borcunun kapsamının tespitine yönelik temel çerçeve ve ilkelerin belirlenmediği anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte; Anayasa Mahkemesi’nin, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun; 14/4/2016 tarihli ve 6704 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle değiştirilen 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesine 6704 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle eklenen (i) bendinin “iptaline” dair 17/07/2020 tarihli ve E:2019/40, K:2020/40 sayılı kararında da belirtildiği üzere, “zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin içeriğine ilişkin düzenlemelerin sözleşmenin tarafları olarak motorlu taşıt işleten ile sigorta şirketinin yanında motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle zarara uğrama riskine maruz kalan üçüncü kişiler arasındaki menfaatler dengesinin kurulmasında taraflardan birisi aleyhine ölçüsüzlük teşkil edecek şekilde yürütmeye takdir yetkisi tanıması; üçüncü kişinin yaşam hakkı, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile mülkiyet hakkı yönünden olduğu kadar işletenin ve sigorta şirketinin mülkiyet hakkı yönünden de pozitif yükümlülüklerle bağdaşmayabileceği”nden, sigorta şirketinin tazminat borcunun kapsamının belirlenmesi hususu, akdedilmesi yasal olarak zorunlu olan sözleşmenin taraflarının ve zarar gören üçüncü kişilerin Anayasa’nın 35. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı kapsamında korunması gereken menfaatlerini ilgilendirmesi nedeniyle de belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir yasal düzenlemeyi gerektirmektedir.
Bu durumda; Genel Şartlar’ın A.5. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin ikinci cümlesinin, B.2. maddesinin ikinci ve üçüncü paragrafının ve değer kaybı tazminatının kapsam ve mahiyeti ile hesaplama yöntemini düzenleyen “Ek:1 Değer Kaybı Hesaplaması”nın davaya konu kısımlarının; Yasa ile düzenlenilmesi gerekirken, idari düzenlenme ile belirlenmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Genel Şartlar’ın “Araç Değer Listesi” başlıklı Geçici 2. maddesine gelince; “(Ek:RG-20/3/2020-31074) Bu maddeyi ihdas eden Genel Şartların yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sigorta Eksperleri İcra Komitesi tarafından araç değerlerine ilişkin bir liste oluşturulur ve resmî internet sitesinde bu liste ilan edilir.” kuralı getirilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; dava konusu düzenleme öncesinde, eksperler tarafından uygulanan “piyasa araştırması” metodunun, “sahibinden.com”, “arabam.com” ve benzeri internet siteleri esas alınarak aracın ortalama piyasa bedeli belirlenir iken; bahsi geçen sitelerde asılsız ilanlar verilerek piyasa bedelinin yükseltilebilmesi ve dolayısıyla spekülatif uygulamalara sebep olabilmesi nedeniyle gerçek rayiç bedelin belirlenmesinde yetersiz kaldığı düşüncesiyle, eksperlerin bağlı olduğu meslek odası tarafından rayiç araç listesi hazırlanmasının hakkaniyete daha uygun olacağı amaçlanarak yapıldığı anlaşılmakta olup; üst hukuk normuna aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, Geçici 2. maddesi yönünden davanın reddi; dava konusu diğer kısımların ise iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
HUKUKİ SÜREÇ:
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümlerinin uygulanması amacıyla dava konusu düzenleme yapılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemektir.” hükmüne yer verilmiş; “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde “Araç sahibi: Araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişidir.” şeklinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Dava tarihindeki haliyle 2918 sayılı Kanun’un “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı “Sekizinci Kısmı”nda yer alan konuyla ilgili düzenlemelere bakıldığında;
“İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu” başlıklı 85. maddesinin 1. fıkrasında; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”
“İşletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin, sorumluluktan kurtulması veya sorumluluğun azaltılması” başlıklı 86. maddesinde; “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir.”
“Maddi ve manevi tazminat” başlıklı 90. maddesinde; “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
“Mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu” başlıklı 91. maddesinin 1. fıkrasında “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”
“Zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar” başlıklı 92. maddesinde; “Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar. a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler, b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler, c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler, e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler. g) (Ek:14/4/2016-6704/4 md.) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri, h) (Ek:14/4/2016-6704/4 md.) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri, i) (Ek:14/4/2016-6704/4 md.) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.”
“En az sigorta tutarları” başlıklı 93. maddesinin birinci fıkrasında; “Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır.”
“Tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller” başlıklı 95. maddesinde; “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.”
“Tazminat ve giderlerin ödenmesi” başlıklı 99. maddesinde; “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar. Ödemeyi yapan sigortacı, ödenen miktarın sorumluluk oranlarında paylaşılmasını diğer sigortacılardan yazılı olarak talep eder. Diğer sigortacılar talep tarihinden itibaren sekiz iş günü içinde kendilerine düşen miktarı talepte bulunana öder. Bu madde hükmüne uymayan sigortacılar, 108000000 lira hafif para cezası ile cezalandırılırlar.”
“Sigorta sözleşmesi yapmaya yetkili sigorta şirketleri ve sigorta yapma zorunluluğu” başlıklı 101. maddesinde; “Bu Kanunda öngörülen zorunlu mali sorumluluk sigortası Türkiye’de kaza sigortası dalında çalışmaya yetkili olan sigorta şirketleri tarafından yapılır. Bu sigorta şirketleri zorunlu mali sorumluluk sigortasını yapmakla yükümlüdürler. Bu madde hükmüne uymayan sigorta şirketleri, 108000000 lira hafif para cezası ile cezalandırılırlar.”
“Motorlu araç römorkları” başlıklı 102. maddesinde; “Bir römorkun veya yarı römorkun veya çekilen bir aracın sebep olduğu zarardan dolayı, çekicinin işleteni, motorlu aracı işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu tutulur. Çekilen araçla ilgili olarak sorumluluk genel hükümlere tabidir. Çekicinin sorumluluk sigortası, çekiciyi işletenin, römorkun sebep olduğu zarardan dolayı sorumluluğunu da kapsar. İnsan taşımada kullanılan römorklar, römork için ek bir sorumluluk sigortası yaptırılarak tüm katarın en az zorunlu mali sorumluluk sigortası tutarlarının kapsamına girmesi sağlanmadıkça, trafiğe çıkarılamaz.”
“Motorsuz taşıtlar ve motorlu bisiklet” başlıklı 103. maddesinde; “Motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğu genel hükümlere tabidir.”
“Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunanlar” başlıklı 104. maddesinde; “Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibi, gözetim, onarım, bakım, alım – satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı; işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın işleteni ve araç için zorunlu mali sorumluluk sigortası yapan sigortacısı bu zararlardan sorumlu değildir.
Yukarıda yazılı teşebbüs sahipleri kendilerine bırakılan motorlu araçların tümünü kapsamak üzere esasları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilecek bir zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmaya ve denetimlerde bu sigortanın yapıldığını belgelemeye mecburdurlar.
İşletenin sorumluluk sigortasına ilişkin hükümler, burada da uygulanır.
Motorlu araçları mesleki veya ticari amaçlar için elinde bulunduran teşebbüs sahipleri bu araçların yönetmelikte gösterilecek biçimde bir defterini tutmakla yükümlüdürler.
Bu madde hükümlerine uymayan teşebbüs sahipleri, 108000000 lira hafif para cezası ile cezalandırılırlar.
İkinci fıkrada sözü edilen sigortayı yaptırmayan teşebbüs sahiplerinin bu işyerleri, mahallin en büyük mülki amirince 15 güne kadar faaliyetten men edilir.”
“Çalınan veya gasbedilen araçlarda sorumluluk” başlıklı 107. maddesinde; “Bir motorlu aracı çalan veya gasbeden kimse işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın çalınmış veya gasbedilmiş olduğunu bilen veya gereken özen gösterildiği takdirde öğrenebilecek durumda olan aracın sürücüsü de onunla birlikte müteselsilen sorumludur. İşleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse, sorumlu tutulamaz. İşleten, sorumlu olduğu durumlarda diğer sorumlulara rücu edebilir.
Aracın çalındığını veya gasbedildiğini bilerek binen yolculara karşı sorumluluk, genel hükümlere tabidir.”
“Sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlıklı 111. maddesinde ise; “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11. maddesinin birinci fıkrasında ise; “Sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, Müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir. Ancak, sigorta sözleşmelerinde işin özelliğine uygun olarak özel şartlar tesis edilebilir. Bu hususlar, sigorta sözleşmesi üzerinde ve özel şartlar başlığı altında herhangi bir yanılgıya neden olmayacak şekilde açık olarak belirtilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Ülkemiz tarafından 26/06/1974 tarihinde imzalanan ve 04/11/1999 tarihli ve 4477 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunan Motorlu Taşıtlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 1. maddesinin birinci fıkrasında, akit tarafların motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle zarar gören kişilerin tazminat taleplerinin kurulacak zorunlu sigorta sistemi vasıtasıyla teminat altına alınmasına ilişkin yükümlülükleri düzenlenmiş, Sözleşme’nin 10. maddesinin birinci fıkrasında motorlu taşıtın sigorta ettirilmesinden sorumlu kişilerin tespit edilmesi gerektiği ve Sözleşme’ye Ek Hükümler’in 3. maddesinin birinci fıkrasında da sigortanın, sigorta edilmiş taşıtın sahibinin, zilyedinin ve sürücüsünün malî sorumluluğunu teminat altına alması gerektiği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dilekçesinin konu ve netice-talep kısmında, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Genel Şartlar’a ilişkin Tebliğ’in 1. maddesine, 2. maddesinin 1. fıkrasına ve 6. maddesine doğrudan yer verilmiş ise de; dava dilekçesi içeriği ve davacı tarafından ileri sürülen hukuka aykırılık sebepleri dikkate alındığında davacının iptal isteminin, 20/03/2020 tarihli ve 31074 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Genel Şartlar” başlıklı Tebliğ’in;
-1. maddesi ile Genel Şartlar’ın “A.2.Tanımlar” başlıklı maddesine eklenen (g) bendinin,
-2. maddesi ile değişik aynı Genel Şartlar’ın “A.5. Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin “Değer kaybı talep edilmesi halinde tespiti, bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinde kurulacak sistem üzerinden sıra esasına göre atanan ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından yapılır.” şeklindeki ikinci cümlesinin,
-Tebliğ’in 3. maddesi ile değişik aynı Genel Şartlar’ın B.2. maddesinin 2.1. fıkrasının ikinci ve üçüncü paragrafının,
-Tebliğ’in 5. maddesi ile aynı Genel Şartlar’a eklenen “Araç değer listesi” başlıklı Geçici 2. maddenin,
-Tebliğ’in 6. maddesi ile değişik aynı Genel Şartlar’ın ekinde yer alan Ek:1’in “1.Formül” başlıklı maddesinin,
-Tebliğ’in 6. maddesi ile aynı Genel Şartlar’ın “2.Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı 2. maddesine eklenen “Tekerlekli/paletli ve zırhlı toplumsal müdahale araçları, belediye otobüsleri, yol süpürme araçları, itfaiye araçlarındaki hasar sebebiyle yapılan değer kaybı talepleri” şeklindeki 7. fıkranın,
-Tebliğ’in 6. maddesi ile aynı Genel Şartlar’a “2. Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddeden sonra gelmek üzere eklenen “Araçta meydana gelen maddi hasarın, aracın rayiç bedelinin %2’sinin altında kalması halinde değer kaybı tazminatı araçta meydana gelen maddi hasar tutarını aşamaz” şeklindeki 3. maddeye yönelik olduğu görülmekle söz konusu düzenlemeler yönünden inceleme yapılmıştır.
Dava konusu Tebliğ’in 3. maddesi ile değişik aynı Genel Şartlar’ın B.2. maddesinin 2.1. fıkrasının ikinci ve üçüncü paragrafı yönünden:
15/08/2003 yürürlük tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları döneminde “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğeri parça ile değiştirilme imkanı yok ise yenisi ile değiştirilir. Bu durumda taşıtta bir kıymet artışı meydana gelse dahi bu fark tazminat miktarından indirilmez.” düzenlemesi benimsenmiştir.
Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından 14/05/2015 tarihli ve 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girerek 12/08/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nı yürürlükten kaldıran Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın (Genel Şartlar) B.2. “Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. fıkrasının ikinci paragrafında; “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkân yok ise orijinali ile değiştirilir. Kaza tarihine göre model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen motorlu araçlarda hasar gören parça, onarımı mümkün değilse öncelikle orijinali ile değiştirilir, orijinal parçanın bulunmaması durumunda eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değiştirilir. Ancak model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen motorlu araçta hasar gören parçanın orijinal olmadığı durumda eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişim yapılır. Bu paragraf uygulaması sonucu araçta bir kıymet artışı meydana gelse dahi bu fark tazminat miktarından indirilemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Genel Şartlar’ın muhtelif maddelerinin iptali istemiyle Danıştay Onbeşinci Dairesinin E:2015/6014 sayılı dosyasına kayden açılan davada, Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. fıkrasının ikinci bendinin birinci cümlesinde yer alan “parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça” ibaresinin, anılan Dairece verilen 27/06/2018 tarihli ve K:2018/6091 sayılı kararla “Sigortalı aracın zarar verdiği araçta, hasarlı parçanın tamir edilmesi mümkün değil ise, hasarlı parça orjinal ise; öncelikle orjinal parçayla değişimi, hasar gören araç sahibinin onayı bulunması veya orjinal parçayla değişiminin mümkün olmaması halinde eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimi hakkaniyet gereği olup, değişim önceliğini eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parçaya veren düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı; aksi halde, hasar gören aracın model yılından itibaren üç yıl geçmiş olsa da, herhangi bir nedenle hasar tarihinden önce orjinali ile değiştirilmiş olan parçanın, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parçayla değiştirilmesi sonucunu doğuracağı…” gerekçesiyle iptal edilmiş; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca verilen 16/03/2020 tarihli ve E:2018/4447, K:2020/732 sayılı kararla da bu düzenlemeye yönelik iptal hükmü onanarak kesinleşmiştir.
20/03/2020 tarihli ve 31074 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Genel Şartlar başlıklı Tebliğ’in 3. maddesi ile Genel Şartlar’ın dava konusu düzenlemeyi içeren “Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı B.2. maddesinin 2.1. fıkrasının ikinci paragrafı “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya yeniden kullanılabilir parça ile değişimine imkân yok ise orijinali ile değiştirilir. Bu paragraf uygulaması sonucu araçta bir kıymet artışı meydana gelse dahi bu fark tazminat miktarından indirilemez.”; üçüncü paragrafı, “Eşdeğer veya yeniden kullanılabilir parça ile değişim mümkün olduğu halde, sigortacının bilgisi ve onayı dahilinde olmadan orijinal parça ile onarım sağlanır ise sigortacının sorumluluğu, sigortacının kaza tarihi itibarıyla benzer hasarlardaki onarım uygulamasına göre, eşdeğer veya yeniden kullanılabilir parça bedeli ile sınırlıdır. Sigortacı bu paragraf kapsamındaki henüz tamire başlanmadan önce yapılan başvuru sonucu onaya ilişkin tercihini hasar ihbar tarihini takip eden üç işgünü içinde onarım merkezine veya hak sahibine bildirmediği durumda onayı olduğu varsayılır. İspat yükümlülüğü sigortacıya aittir.” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Tebliğ’in 3. maddesi ile değişik Genel Şartlar’ın B.2. maddesinin 2.1. fıkrasının ikinci paragrafının birinci cümlesi yönünden;
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.1. maddesinin birinci fıkrasında, Genel Şartlar’ın amacının, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi olduğu belirtilmiş; “Tanımlar” başlıklı A.2. maddesinde, “Eşdeğer (Muadil) Parça; “Bir motorlu aracın montajında kullanılan esas-orijinal parçaların değiştirilmesi amacıyla üretilen, ilgili mevzuat (yönetmelik, standard, teknik düzenleme) çerçevesinde belirlenen deney, muayene metotlarına göre orijinal parçayla (kütle, boyut, malzeme ve işlevsellik vb) kıyaslanarak tespit edilen kriterlere uygunluğunun, (Değişik ibare:RG-20/3/2020-31074) Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 2015/2 sayılı Motorlu Araç Sigortalarında Eşdeğer Parça Belgeleme Esaslarına İlişkin Genelge ile belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yetkili kuruluşlarca düzenlenecek belgeler yoluyla belgelendirilmesi gereken parçaları, (Bu kapsamda bir belgenin varlığı durumunda, belge konusu parçaların aksi iddia sahibince kanıtlanana kadar eşdeğer kalitede olduğu varsayılır.); “Orijinal Parça”; “i) Bir motorlu aracın üretiminde veya montajında kullanılan parçalarla aynı kalitede olan ve söz konusu motorlu aracın üretiminde veya montajında kullanılan parçaların veya yedek parçaların üretiminde sağlayıcı tarafından getirilen ölçütlere ve üretim standartlarına göre üretilmiş yedek parçaları, ii) Aracın orijinal parçaları ile aynı üretim bandında üretilen yedek parçaları, (Bu parçaların, söz konusu aracın montajında kullanılan parçalarla aynı kalitede olduğunun ve araç üreticisi tarafından getirilen ölçütlere ve üretim standartlarına göre üretildiğinin Hazine Müsteşarlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde belgelendirilmesi halinde, belge konusu parçaların aksi iddia sahibince kanıtlanana kadar orijinal yedek parça olduğu varsayılır.)”; “Yeniden Kullanılabilir Parça” ise; “(Ek:RG-20/3/2020-31074) 30/12/2009 tarihli ve 27448 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ömrünü Tamamlamış Araçların Kontrolü Hakkında Yönetmelik kapsamında düzenlenen kodlandırılmış, hasarsız ve takip edilebilir, araç ve can güvenliği ile çevre standartlarını karşılayan parçalar” şeklinde tanımlanmıştır.
Davalı idarece, dava konusu değişikliğe dayanak teşkil ettiği belirtilen 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11. maddesinin altıncı fıkrasında, “Hasarın giderilmesine ve tazminatın ödenmesine yönelik olarak ilgili mevzuat çerçevesinde orijinale eşdeğerliği belgelendirilmiş parçaların kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar ilgili sigorta genel şartlarında belirlenir.” hükmüne, madde gerekçesinde ise; “Bilindiği üzere, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. ve 91. maddeleri gereği araç işletenlerin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu olup, söz konusu risklerin gerçekleşmesi durumunda ilgili sigorta şirketleri tarafından tazminatın kişilerin malvarlığının zarar verici olay öncesi değerine eriştirilmesi sigortacılık ilkelerinin gereğidir. Hasar tedvir sürecinin önemli hususlarından birisi olan parça tedarik sürecinde tarafların karşılıklı menfaat dengesine uygun olarak zararın tazmininde çağdaş uygulama, orijinal olmayan belgeli eşdeğer parçaların da kullanılmasına olanak tanımaktadır. Bu husus sigortacılık ilkelerinin bir gereği olduğu kadar rekabetçiliğin de bir şartıdır. Ayrıca, bu uygulama ile bu parçaların üretimini yapan yerli sanayimize de katkı sağlanmış olacaktır. Bu çerçevede, parça tedarikinde belgelendirilmiş olmak kaydıyla parçaların kullanılmasını teminen madde hazırlanmıştır.” açıklamasına yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenleme ile trafik sigortası olarak da adlandırılan karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında, parça tedarik sürecinde orijinale eşdeğerliği belgelendirilmiş parçaların da kullanılması imkanının getirilerek bu parçaların üretimini yapan yerli sanayinin desteklenmesinin hedeflendiği anlaşılmakta olup yürütme organına orijinale eşdeğerliği belgelendirilmiş parçaların kullanılmasına ilişkin usul ve esasları Genel Şartlar’da belirleme yetkisi verildiği görülmektedir.
Davaya konu ibareyi içeren düzenlemede zarara uğrayan araçtaki parça onarımının mümkün olup olmadığına ya da eşdeğer parça veya yeniden kullanılabilir parça ile değiştirilme imkanı bulunup bulunmadığına göre, onarımın yapılması sırasında kullanılacak parçanın ne olacağı konusunda tespitlere yer verildiği, aracın onarımında kullanılacak parçaların niteliği ve önceliği hususunda düzenlemeye gidildiği görülmektedir.
Bu düzenlemeye göre; sigortalı aracın zarar verdiği araçta, hasarlı parçanın onarımı mümkün değil ise, hasar gören parçanın niteliğine bakılmaksızın öncelikle eşdeğer parça veya yeniden kullanılabilir parça ile değiştirilmesi, eşdeğer parça veya yeniden kullanılabilir parça ile değişimi mümkün değil ise orijinal parça kullanılması suretiyle hasarın giderilmesi gerekecektir.
Yukarıda aktarılan yasal düzenleme çerçevesinde, dava konusu Genel Şartlar’da yer alan “veya yeniden kullanılabilir parça” ibaresi değerlendirildiğinde; yasama organınca, “yeniden kullanılabilir parça”nın hasar tedvir sürecine dahil edilmesi ve/veya bu parçaların kullanılmasına ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi hususunda yürütme organına yetki verilmediği halde, davalı idare tarafından, sigorta ilişkisinin tarafı olmayan ve doğrudan zarar gören 3. kişilerin araçlarında meydana gelen hasarın rızaları alınmaksızın yeniden kullanılabilir parça ile değiştirilmesine imkan tanınarak yasal bir dayanak olmaksızın mülkiyet hakkına kısıtlama getirildiği anlaşıldığından, dava konusu Tebliğ’in “yeniden kullanılabilir parça” uygulamasını hasar tedvir sürecine dahil eden kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bununla birlikte; sigortalı aracın zarar verdiği araçta, hasarlı parçanın tamir edilmesi mümkün değilse ve hasarlı parça orjinal ise, öncelikle orjinal parçayla değişimi, hasar gören araç sahibinin onayı bulunması veya orjinal parçayla değişiminin mümkün olmaması halinde eşdeğer parça ile değişimi hakkaniyet gereği olup, her koşulda değişim önceliğini eşdeğer parçaya veren düzenlemede de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Dava konusu Tebliğ’in 3. maddesi ile değişik Genel Şartlar’ın B.2. maddesinin 2.1. fıkrasının ikinci paragrafının ikinci cümlesi ile aynı fıkranın üçüncü paragrafı yönünden;
Sigortalı aracın zarar verdiği araçtaki hasarlı parçanın onarımı mümkün değil ise, hasar gören parçanın niteliğine bakılmaksızın öncelikle eşdeğer veya yeniden kullanılabilir parça ile değişim yapılması, eşdeğer veya yeniden kullanılabilir parça ile değişimin mümkün olmaması halinde orijinal parça kullanılması suretiyle hasarın giderilmesi gerektiğine ilişkin Tebliğ’in 3. maddesi ile değişik Genel Şartlar’ın B.2. maddesinin 2.1. fıkrasının ikinci paragrafının birinci cümlesinin işbu davada iptaline karar verilmesi nedeniyle, bu paragrafın uygulanması sonucu araçta bir kıymet artışı meydana gelse dahi bu farkın tazminat miktarından indirilemeyeceğine ilişkin aynı paragrafın ikinci cümlesinin ve sigortacının bilgisi ve onayı olmadan orijinal parça ile onarım sağlandığı durumlarda sorumluluk alanını eşdeğer veya yeniden kullanılabilir parça bedeli ile sınırlayan Genel Şartlar’ın B.2. maddesinin 2.1. fıkrasının üçüncü paragrafının bir anlamı ve uygulanabilirliği kalmayacağından, söz konusu düzenlemelerin de iptali gerektiği sonucuna varılmıştır.
Dava konusu Tebliğ’in 1. maddesi ile Genel Şartlar’ın “A.2.Tanımlar” başlıklı maddesine eklenen (g) bendi yönünden:
Davacı tarafından “yeniden kullanılabilir parça” tanımını içeren ve 30/12/2009 tarihli ve 27448 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ömrünü Tamamlamış Araçların Kontrolü Hakkında Yönetmeliğe atıf yapan Genel Şartlar’ın A.2. maddesine eklenen (g) bendinin iptali istenilmiş ise de, söz konusu tanımda gerek dava konusu düzenlemenin dayanağı kanunlara, gerekse diğer üst hukuk normlarına aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, işbu davada “yeniden kullanılabilir parça” ibarelerinin geçtiği kuralların iptal edilmesinin, iptal gerekçesi gözetildiğinde dava konusu tanımı hukuka aykırı hale getirmediği açıktır.
Dava konusu Tebliğ’in 5. maddesi ile Genel Şartlar’a eklenen “Araç Değer Listesi” başlıklı Geçici 2. madde yönünden:
Genel Şartlar’a Geçici 2. madde olarak eklenen, “Bu maddeyi ihdas eden Genel Şartların yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sigorta Eksperleri İcra Komitesi tarafından araç değerlerine ilişkin bir liste oluşturulur ve resmî internet sitesinde bu liste ilan edilir.” hükmünü haiz dava konusu düzenleme ile, eksperler tarafından piyasa araştırmasında kullanılan özel teşebbüslere ait internet sitelerindeki spekülasyona açık verilerin aracın gerçek rayiç bedelinin belirlenmesinde yetersiz kaldığından bahisle zorunlu trafik sigortası sisteminde bütünlük sağlanmasının ve eksperlerin bağlı olduğu meslek odası tarafından yeni bir veri kaynağı oluşturulmasının amaçlandığı görülmekte olup dava konusu Geçici 2. madde hükmünün hukuki öngörülebilirlik ve belirlilik ilkelerine uygun olduğu anlaşıldığından düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu diğer düzenlemeler yönünden:
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından 04/12/2021 tarihli ve 31679 sayılı Resmi Gazete yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Genel Şartlar’la dava konusu Tebliğ’in “EK:1 Değer Kaybı Hesaplaması” başlıklı kısmının değiştirilmesi ve buna bağlı olarak “A.5 Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı maddenin yeniden düzenlenmesi, yeni düzenlemelerin de dava konusu düzenlemeler ile bağlantısının kalmaması nedeniyle karar tarihinde hukuken var olmayan düzenlemeler hakkında karar verilmesine olanak bulunmadığından dava konusu Tebliğ’in 6. maddesi ile değişik Genel Şartlar’ın “Ek 1:Değer Kaybı Hesaplaması” kısmının “Formül” başlıklı 1. maddesi, “Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı 2. maddesine eklenen 7. fıkra ve “Ek 1:Değer Kaybı Hesaplaması” kısmına eklenen 3. madde yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu Tebliğ’in 3. maddesi ile değişik aynı Genel Şartlar’ın B.2. maddesinin 2.1. fıkrasının ikinci ve üçüncü paragrafının İPTALİNE,
2. Dava konusu Tebliğ’in 1. maddesi ile Genel Şartlar’ın “A.2.Tanımlar” başlıklı maddesine eklenen (g) bendi ile Tebliğ’in 5. maddesi ile Genel Şartlar’a eklenen “Araç Değer Listesi” başlıklı Geçici 2. madde yönünden DAVANIN REDDİNE,
3. Dava konusu Tebliğ’in 6. maddesi ile değişik Genel Şartlar’ın “Ek 1:Değer Kaybı Hesaplaması” kısmının “Formül” başlıklı 1. maddesi, “Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı 2. maddesine eklenen 7. fıkra ile “Ek 1:Değer Kaybı Hesaplaması” kısmına eklenen 3. madde yönünden KONUSU KALMAYAN DAVA HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4. Dava kısmen iptal, kısmen ret, kısmen karar verilmesine yer olmadığına şeklinde sonuçlandığından; ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin haklılık oranlarına göre 1/3’ü oranında olan … TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına; kalan 2/3 ‘ü oranında olan .. TL’sinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
6. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
7. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde taraflara iadesine,
8. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere,
29/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.