Danıştay Kararı 8. Daire 2020/3547 E. 2023/1385 K. 23.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2020/3547 E.  ,  2023/1385 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/3547
Karar No : 2023/1385

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Üniversitesi … Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 2018 Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) 2. Dönem Yerleştirme Sonuçlarına göre İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü İç Hastalıkları Anabilim Dalına yerleştirilen davacı tarafından, atama işlemi için yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması neticesinde atamasının uygun görülmemesine ilişkin … Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörlüğü’nün 22/01/2019 tebliğ tarihli ve … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K: … sayılı kararıyla; davacının İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü İç Hastalıkları Anabilim Dalı araştırma görevlisi kadrosuna atamasının yapılacak olması nedeniyle hakkında yapılan güvenlik soruşturmasının olumsuz çıktığı gerekçesiyle dava konusu işlemin tesis edildiği, bu durumda personel istihdamı noktasında davalı idarenin takdir yetkisinin bulunduğu ve bu takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun kullanılması ile sınırlı olduğunun açık olduğu, davacı hakkında … Ağır Ceza Mahkemesi E:… sayılı dosyası ile yürütülen kamu davasının “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma” suçuna ilişkin bulunması ve mahkumiyet kararı verilmiş olması dikkate alındığında takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanıldığı sonucuna ulaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; dava konusu işlemin yasal dayanağı olan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin A-8 bendinde yer alan, Devlet memurluğuna alımlarda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması gerektiğine ilişkin düzenlemenin, Anayasaya ve hukuka aykırı olduğunun Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen 24/07/2019 gün ve E:2018/73; K: 2019/65 sayılı kararı ile ortaya konularak iptal edilmesi karşısında, davacının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlandığı gerekçesiyle davalı idare bünyesinde öğretim görevlisi kadrosuna atanmamasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamakta ise de, davacının hakkında yapılan yargılama sonucu, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E: …,K: … sayılı kararı ile “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına mahkum edildiği görülmüş olup; davacının bir yıldan fazla hapis cezası alarak 657 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen 48/5. maddesinde yer alan Devlet memurluğuna alınacaklarda aranılan şartları kaybettiği anlaşıldığından davanın reddine ilişkin olan istinafa konu kararda sonucu itibariyle hukuki isabetsizlik görülmediği belirtilerek istinaf isteminin belirtilen gerekçe doğrultusunda reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davanın reddi yönünden verilen kararın gerekçesiz olduğu, dava konusu işlem tarihinde hakkında ceza soruşturması bulunduğu, yargılama sürecinde ceza mahkemesince verilen kararın kesinleşmediği, Anayasanın ilgili maddeleri uyarınca suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı, sınavda başarılı olmasına rağmen atamasının yapılmamasının masumiyet karinesini ihlal ettiği, hakkında herhangi bir adli sicil kaydı bulunmadığı, kolluk kuvvetleri tarafından aranmadığı, herhangi bir suçtan hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunmadığı, hali hazırda devlet bünyesinde çalışmaya devam ettiği, idareye tanınan takdir yetkisinin keyfi ve kamu yararı gözetilmeksizin kullanılması suretiyle tesis edilen işlem nedeniyle eğitim alma hakkının da engellendiği belirtilerek, hukuka ve usule aykırı temyize konu Bölge idare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
06/07/2018 tarihinde … Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra 08/11/2018 tarihinde Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastahanesinde pratisyen hekim olarak çalışmaya başlayan davacı tarafından, 11/10/2018 tarihinde açıklanan 2018 TUS 2. yerleştirme sonuçlarına göre İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü İç Hastalıkları Anabilim Dalında tıpta uzmanlık eğitimi almak üzere araştırma görevlisi kadrosuna atanmak için başvurduğu, anılan kadroya atanmasının, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması gereği uygun bulunmadığına ilişkin İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörlüğü’nün … tarih ve … sayılı işleminin tesis edilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan ve 08/03/2018 tarih ve 30354 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7070 sayılı OHAL Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında KHK’nın Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 60. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendine 8 numaralı alt bent ile “Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak” hükmü devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak genel şartlara eklenmiştir. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun “Araştırma görevlileri” başlıklı 33. maddesinin (a) fıkrasının birinci bendinde; “Araştırma görevlileri, yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca verilen ilgili diğer görevleri yapan öğretim elemanıdır. Araştırma görevlisi kadrosuna başvurabilmek için sınavın yapıldığı yılın ocak ayının birinci günü itibarıyla otuz beş yaşını doldurmamış olmak gerekir. Bunlar ilgili anabilim veya anasanat dalı başkanlarının önerisi, Bölüm Başkanı, Dekan, enstitü, yüksekokul veya konservatuvar müdürünün olumlu görüşü üzerine rektörün onayı ile araştırma görevlisi kadrolarına en çok üç yıl süre ile atanırlar; atanma süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer. Bunlar aynı usulle yeniden atanabilirler”, ikinci bendinde; “Lisans üstü eğitim – öğretim için yurt dışına gönderilecek araştırma görevlileri ile ilk defa bu amaçla bu göreve atanacaklarda aranacak nitelikler ve diğer hususlar Yükseköğretim Kurulunca tespit edilir.”, “Lisansüstü öğretim” başlıklı 50. maddesinin (a) bendinde; “Lisans düzeyinde öğrenim gördükten sonra, yükseköğretim kurumlarında yüksek lisans, veteriner hekimlikte uzmanlık, doktora ya da tıpta uzmanlık öğrenimi yapmak isteyenler, yükseköğretim kurumlarınca usulüne göre açılacak sınavla ve Üniversitelerarası Kurulca tespit edilecek esaslara göre seçilirler.”, (e) bendinde; “Tıpta uzmanlık öğrenimi yapanlara verilecek aylık veya ödeneklerin tespitinde, aynı durumda bulunan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığındaki personelin aylık ve ödenekleri gözönünde tutulur.
“, “Yönetmelikler” başlıklı 65. maddesinin a-4 fıkrasında ise; “Bu kanun kapsamındaki yükseköğretim kurumlarında doktor öğretim üyeliğine, doçentlik ve profesörlüğe yükseltilme ve atanma işlemleri”nin Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelik ile düzenleneceği hükmüne yer verilmiştir.
26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren (Mülga) Tıpta ve Diş hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin “Uzmanlık eğitimine giriş sınavlarının sonuçları, yerleştirme ve uzmanlık eğitimine başlama” başlıklı 13. maddesinin dokuzuncu fıkrasında; ” Yerleştirildikleri kurumun atama şartlarını taşımaksızın sınava girip bir programa yerleştirilmiş olanlar uzmanlık eğitimine başlatılmazlar. Şartlardan herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılanlar ile uzmanlık eğitimi sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybedenlerin uzmanlık eğitimine son verilir.”,
31/07/2008 tarih ve 26593 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren (Mülga) Öğretim Üyesi Dışındaki Öğretim Elemanı Kadrolarına Naklen veya Açıktan Yapılacak Atamalarda Uygulanacak Merkezi Sınav ile Giriş Sınavlarına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in “Genel şartlar” başlıklı 6. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde ise; “657 sayılı Devlet memurluğu Kanunu’nun 48. maddesindeki genel şartlara sahip olmak” bu Yönetmelik kapsamındaki öğretim elemanı kadrosuna atanabilmek için aranan şartlar arasında düzenlenmiştir.
4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ile Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesi uyarınca çıkarılan ve 12/04/2000 tarih ve 24018 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği’nde güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacak personel ile bu güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapacak makamlar ve uygulanacak esaslar belirlenmiştir. Anılan Yönetmeliğin dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapacak makamlar” başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasında; “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahalli mülki idare amirlikleri tarafından yapılır.”, “Yöntem” başlıklı 12. maddesinde; “Bu Yönetmelik kapsamına giren bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarınca yaptırılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında aşağıdaki yöntem izlenir: (a) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması formundaki sorular nüfus kayıtlarında yapılan tashih ve değişiklikler belirtilmek ve isimler açıkça yazılmak suretiyle cevaplandırılır ve nüfus cüzdanı örneği noksansız olarak doldurularak istek yazısı ekinde soruşturmayı yapan makama bildirilir. (b) Hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması istenilen kişiler için kurum ve kuruluşlarınca Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünden sağlanan adli sicil kaydıyla ekteki formdan bir örneği kişinin nüfusa kayıtlı olduğu il valiliğine, bir örneği ikamet ettiği il valiliğine, bir örneği Emniyet Genel Müdürlüğüne, bir örneği de ilgisine göre Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığına gönderilir. Bir örneği de istekte bulunan kurum ve kuruluşun dosyasında saklanır. Türk Silahlı Kuvvetlerince yaptırılacak arşiv araştırmalarında forma adli sicil kaydının eklenmesi zorunlu değildir. (c) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması isteminin ilgili makama ulaşmasından itibaren arşiv araştırması sonuçları en geç 30 gün, güvenlik soruşturması sonuçları en geç 60 gün içinde cevaplandırılır. Soruşturma ve araştırma sonucunu içeren bilgi ve belgeler ilgilinin güvenlik makamındaki dosyasında asgari “gizli” gizlilik derecesinde saklanır. (d) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını isteyen makama, kişi hakkında karar vermeye yeterli bilgiler aktarılır. (e) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının nasıl ve ne şekilde yapılacağı, soruşturma ve araştırma yapmaya yetkili makamların görev talimatları ile belirlenir. …”, “Gizliliğe uyma” başlıklı 13. maddesinde; “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının her evresinde kesinlikle gizliliğe uyulur. Soruşturma ve araştırma evre ve sonucu bilmesi gerekenlerden başkasına açıklanmaz.”, “Sorumluluk” başlıklı 14. maddesinde; “İlgili bakanlık ile kamu kurum ve kuruluşlarının amirleri güvenlik soruşturmasını bu Yönetmelik hükümlerine göre yaptırmaktan sorumludurlar.”, “Değerlendirme” başlıklı 15. maddesinde; “Yaptırılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda elde edilen bilgilerin olumsuz olması halinde, kişinin gizlilik dereceli yerler ile askeri, emniyet ve istihbarat teşkilatları, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalıştırılıp çalıştırılmamaları, yer değiştirerek bu görevlere devam edip etmemeleri gibi hususları incelemek ve sonucunun sorumlu amirin takdirine sunmak üzere; Başbakanlık ve bakanlıklarda müsteşarın, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında en üst amirin, üniversitelerde rektörün, illerde valinin başkanlığında, personel birim amiri, hukuk müşaviri ve varsa güvenlik işlerinden sorumlu birim amirinden oluşan “Değerlendirme Komisyonu” kurulur. Türk Silahlı Kuvvetlerinde bu Komisyonun oluşumu kendi yönergesi ile belirlenir. Değerlendirme Komisyonunun çalışma tutanakları ve kararları gizlidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
657 sayılı Kanun’un “Genel ve özel şartlar” başlıklı 48. maddesinin beşinci fıkrasında ise; “Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…)(1) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.” devlet memurluğunda aranacak genel ve özel şartlar arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan ve yukarıda anılan mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere; 2547 sayılı Kanun’un 33. maddesi uyarınca atanacak araştırma görevlileri hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması uygulamasına esas teşkil eden 657 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (A) bendinin 8 numaralı alt bendi; Anayasa’nın 129. maddesinin birinci fıkrasında memurlar ve kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülüklerinin düzenlendiği, belirtilen hususlar gözetilerek kamu görevlerine atanacak kişiler bakımından birtakım şartlar getirilmesinin doğal olduğu, bu şekilde aranan niteliklerin kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı biçimde yürütülmesi amacına yönelik olduğu, dolayısıyla kamu görevine atanmadan önce kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasını öngören kuralın kanun koyucunun takdir yetkisinde bulunduğu, ancak bu alanda düzenleme getiren kurallarda kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbirler uygulama ve özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğinin yeterince açık olarak gösterilmesi ve olası kötüye kullanmalara karşı yeterli güvencelerin sağlanması gerektiği, kuralda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması memurluğa alımlarda genel şartlar arasında sayılmasına karşın güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğuna, bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağına, hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığı, diğer bir ifadeyle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek verilerin kullanılmasına ilişkin temel ilkeler belirlenmeksizin kuralla sadece güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmasının Devlet memurluğuna alımlarda aranacak şartlar arasında sayıldığı, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda Devlet memurluğuna atanmada esas alınacak kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına ve işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesinin Anayasa’nın 13., 20. ve 128. maddeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin 24/07/2019 tarih ve E:2018/73; K:2019/65 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 29/11/2019 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 24/07/2019 tarihli Anayasa Mahkemesi iptal kararının yayımı tarihinden itibaren (9) ay sonra yürürlüğe gireceği belirtilmiş olup, sözkonusu karar 29/08/2020 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Anayasa’nın “Anayasa Mahkemesinin kararları” başlıklı 153. maddesinde; Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının kesin olduğu, iptal kararlarının gerekçesi yazılmadan açıklanamayacağı, Anayasa Mahkemesi’nin bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemeyeceği, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümlerinin, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde Anayasa Mahkemesi’nin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği, bu tarihin, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemeyeceği, iptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda Türkiye Büyük Millet Meclisinin, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun teklifini öncelikle görüşüp karara bağlayacağı, iptal kararlarının geriye yürümeyeceği, Anayasa Mahkemesi kararlarının Resmî Gazetede hemen yayımlanacağı ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 12/12/1989 tarih ve E:1989/11, K:1989/48 sayılı kararında, “Türk Anayasa sisteminde Devlete güven ilkesini sarsmamak ve ayrıca Devlet yaşamında bir karmaşaya neden olmamak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece, hukuksal ve nesnel alanda sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılması sağlanmasına” ilişkin hususlar belirlenmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliği ilkesi uyarınca, her ne kadar 657 sayılı Kanun’un anılan hükmü Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş ise de; dava konusu işlem tarihi olan 25/12/2018 tarihi itibariyle düzenlemenin yürürlükte olduğu, anılan düzenleme uyarınca davacının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapıldığı görüldüğünden, bu husus dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerekmektedir.

Öte yandan; 657 sayılı Kanun’un 48/A-5 maddesinde sayılmak suretiyle belirtilen suçlardan mahkum olmanın Devlet memurluğuna kabule engel olduğu hususunda tereddüt bulunmamakla birlikte, anılan müeyyidenin uygulanabilmesi için belirtilen suçlardan yapılan ceza yargılaması sonucu verilen kararların kesinleşmiş olması gerektiği ve davacı hakkında halihazırda kesinleşmiş bir ceza mahkumiyeti kararının bulunmadığı açıktır.
Bu itibarla; Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak 23/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.