Danıştay Kararı 8. Daire 2020/3475 E. 2023/1000 K. 02.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2020/3475 E.  ,  2023/1000 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/3475
Karar No : 2023/1000

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Hizm. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, işletmekte olduğu Özel … Yabancı Dil Kursu’nun 5580 sayılı Yasa’nın 7. maddesi ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 20/2. maddesi uyarınca kapatılmasına ve kurumun kurucusuna beş yıl süre ile kurum açma, devralma ya da ortak olma izni verilmemesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; tespit tutanağındaki tespitler ve kurs müdürünün ifadesinden fiilen kapatılmış olan kursun mevzuatın aradığı koşullar yerine getirilmeden doğrudan kapatıldığı, davacı şirket hakkında, söz konusu kursun usulüne uygun olarak kapatılmadığından bahisle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ara verme talebine ilişkin olarak karar verilmediği, salt adresin kapalı olduğu ve tanınmadığı gerekçesiyle rapor tanzim edildiği, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı şirket tarafından, İstanbul ili, Beyoğlu ilçesi, … Mahallesi, … Caddesi, No:… adresinde işletmekte olduğu Özel … Yabancı Dil Kursu hakkında başlatılan inceleme sonucunda düzenlenen 12/09/2018 tarihli inceleme raporunda; 21/02/2018 tarihli tutanak ve kurum müdürünün ifadesinden bahisle brüt asgari ücretin yirmi katı idari para cezası ile tecziyesine, kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatının iptal edilmesine, beş yıl geçmeden tekrar kurum açma izni veya bir kurumu devralma ya da bir kuruma ortak olma izni verilmemesine yönelik teklif üzerine tesis edilen … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun ‘Kurum açma izninin iptali, kurumun kapatılması, devri ve nakli’ başlıklı 7. maddesinde; “…h) Mevzuata uygun olarak kapatılmaması,…,(h) bendindeki fiilin işlenmesi hâlinde brüt asgari ücretin yirmi katı idari para cezası verilir ve kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatı iptal edilir. İdari para cezası, kurum açma iznini vermeye yetkili makam tarafından verilir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir…Bu Kanunda belirtilen şartlara uymadan kurumunu kapatanlar ile soruşturma sonucu kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatı iptal edilen kurucuya beş yıl geçmeden tekrar kurum açma izni veya bir kurumu devralma ya da bir kuruma ortak olma izni verilmez…” hükmüne yer verilmiştir.
20/03/2012 tarih ve 28239 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin ‘Kurucu isteğiyle eğitim ve öğretim faaliyetine ara verme’ başlıklı 9/B maddesinde (dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki haliyle); “Kurucu veya kurucu temsilcisi; kurumda öğrenci/kursiyerlerin bulunmaması, personel görevlendirilmesi dışında kurum açma şartlarını koruması ve kurum açma izni veren makamca mazereti uygun görülmesi kaydıyla izin verildiği tarihten itibaren okullarda en çok iki, diğer kurumlarda ise en çok bir yıl süreyle eğitim ve öğretim faaliyetine ara verebilir…” hükmü, ‘Kurucunun kurumu kapatması ve program iptali’ başlıklı 20. maddesinde ise; “Bir okulun kurucusu; milli eğitim müdürlüğü kanalıyla Bakanlığa, diğer kurumlarda ise milli eğitim müdürlüğüne, eğitim personeli ve diğer personel ile öğrenci veya kursiyerlere en az üç ay önce yazılı olarak bildirmek şartıyla gerekçesi kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatı veren merci tarafından uygun bulunan okulları öğretim yılı sonunda, diğer kurumları ise dönem sonunda kapatabilir. Kurum, valilikçe yapılacak inceleme sonucunda kurumda öğrenim gören öğrenci veya kursiyer bulunmaması, eğitim personeli ve diğer personelin özlük ve benzeri hakları açısından ilişiğinin kalmaması ve kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatı veren merci tarafından da uygun görülmesi halinde öğretim yılı sonu veya dönem sonundan önce de kapatılabilir…” hükmü yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından 19/12/2017 tarihli dilekçe ile kayıt yapılmış öğrencilerinin olmaması nedeniyle 19/12/2017 yılından itibaren bir yıl süreyle eğitim öğretime ara verme talebinde bulunulduğu, 21/02/2018 tarihli tutanakta; kurumun tabelasının bulunmadığı, kurumun yerinde olmadığı, söz konusu adreste … adlı bir firmanın faaliyet gösterdiği, kurucu/kurucu temsilcisine veya kurum müdürüne ulaşılamadığı, apartman sakinlerinin yabancı dil kursunun varlığından haberdar olmadıkları şeklinde tespitlere yer verildiği, kurum müdürünün alınan ifadesinde; söz konusu adreste … isimli şirketin faaliyette bulunduğu hususunun doğru olduğu, bu firmanın dil kursunun kurucu şirketi olduğu, çalışanların kendilerinin alt katındaki diğer eğitim fuarları işi yaptıkları firmanın çalışanları olduğu, bir haftalık geçici süre için bu daireyi kullandıkları, bu şirketin kendi şirketleri olduğu, dil kursuna ait evrakları bir odada muhafaza ettikleri, Haziran/2017’den sonra öğrenci kaydı almadıkları ve ara verme talebinde bulundukları, kurum tabelasının öğretim faaliyeti olmadığı için kaldırıldığı hususlarına yer verildiği, 12/09/2018 tarihli inceleme raporunda ise; 21/02/2018 tarihli tutanak ve kurum müdürünün ifadesinden bahisle brüt asgari ücretin yirmi katı idari para cezası ile tecziyesine, kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatının iptal edilmesine, beş yıl geçmeden tekrar kurum açma izni veya bir kurumu devralma ya da bir kuruma ortak olma izni verilmemesi teklifinin getirildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacı şirket tarafından 19/12/2017 tarihli dilekçe ile ara verme talebinde bulunulduğu açık olmakla birlikte, mevzuat hükümleri uyarınca ara verme talebinin tek başına yeterli olmadığı, idarenin uygun görüşünün alınması gerektiği, dolayısıyla ara verme talebine ilişkin olarak davalı idarece gerekli araştırmaların yapılmasının zorunlu olduğu anlaşıldığından davalı idarece, davacı şirketin ara verme talebine ilişkin olarak karar verilmeksizin tesis edilen işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 02/03/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :
(X)- Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.