Danıştay Kararı 8. Daire 2020/3099 E. 2023/1098 K. 09.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2020/3099 E.  ,  2023/1098 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/3099
Karar No : 2023/1098

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Üniversitesi Babaeski Meslek Yüksekokulu’nda araştırma görevlisi olarak görev yapan davacının kamu görevinden çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin teklifin kabulüne ilişkin Yükseköğretim Kurumu Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun … tarihli ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dava dosyasına ekli bilgi, belge ve soruşturma raporu birlikte incelendiğinde, davacı ile öğrencisi arasında olmaması gereken boyutta bir ilişkinin bulunduğu, bu durumun bir disiplinsizlik hali olduğu ve disiplin cezasını gerektirdiği anlaşılmakta ise de, ihtilafa konu disiplin cezasının dayanağı mevcut fiilin iki kişinin iradesiyle yaşandığı, bu kişilerce birbirleri hakkında herhangi bir şikâyette veya suç isnadında bulunulmadığı, ayrıca soruşturma raporunda yer verilen davacının ilişkisi bulunduğu anlaşılan öğrencisine yüksek not verdiği iddiasının da somut olarak ortaya konulamadığı birlikte dikkate alındığında mevcut fiilin yukarıda içeriğine yer verilen ve ihtilafa konu disiplin cezasının dayanağı olarak gösterilen 657 sayılı Kanunun 125/E-g maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu kapsamda da dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Anayasa Mahkemesi’nin 10/4/2019 tarihli ve Esas No: 2017/33; Karar No:2019/20 sayılı kararı ile; “… öğretim elemanı, memur ve diğer personelden oluşan yükseköğretim kurumları kamu personeline ilişkin disiplin kuralları öngörülürken kanun koyucu tarafından bunlar arasında görevin niteliğinden kaynaklanan ve Anayasa tarafından öngörülen ayrım ve farklılıkların dikkate alınmayarak öğretim elemanları ile memur ve diğer personelin tümüyle aynı kurallara tabi kılınması ve dava konusu ibareler yoluyla öğretim elemanlarının disiplin sorumluluğu kapsamına 657 sayılı Kanun’da sayılan fiillerin tamamının dâhil edilmesi, Anayasa’da bu kişiler için öngörülen güvencelerle örtüşmediği gibi gerek uygulayıcılar gerekse disiplin kurallarının muhatapları yönünden birtakım belirsizliklere de yol açtığından dava konusu kuralların Anayasa’nın 2., 27. ve 130. maddeleriyle bağdaşmadığı …” gerekçesiyle, 2547 sayılı Yasanın (b) fıkrasının 1), (2), (3), (4) ve (6) numaralı alt bentlerinde yer alan “657 sayılı Kanundaki fiillere ilave olarak…” ibarelerinin iptallerine ve yine iptal hükmünün kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verildiği ve anılan kararın 17.07.2019 gün ve 30834 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı, Anayasa Mahkemesinin yukarıda yer alan kararı nedeniyle, öğretim görevlisi olarak görev yapan davacıya, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki disiplin hükümlerine dayanılarak verilen disiplin cezasının temelsiz kaldığı, bu durumda, davacının “kamu görevinden çıkarma” cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemin iptali istemiyle açılan dava henüz karara bağlanmadan, hakkında verilen disiplin cezasının yasal dayanağının Anayasaya ve hukuka aykırı olduğu Anayasa Mahkemesi kararı ile ortaya konulduğundan; öğretim görevlisi olan davacıya 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda yer verilen disiplin hükümleri uygulanmak suretiyle tesis edilen işlemde Anayasanın üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkesine uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak, davalı idarenin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, İstinaf Mahkemesi’nin, Anayasa Mahkemesi kararı ile öğretim görevlisi olarak görev yapan davacıya, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki disiplin hükümlerine dayanılarak verilen disiplin cezasının temelsiz kaldığı gerekçesi ile istinaf isteminin reddine karar verilmiş ise de 657 sayılı Kanun’da disiplin suçu olarak düzenlenmiş eylemlerin tamamının özel bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar hiçbir disiplin soruşturması açılmaması ve disiplin yaptırımı uygulanamamasının, aynı eylemleri işleyen diğer kamu personeline disiplin cezası verilirken, yükseköğretim personeline bir ceza verilmemesi sonucunu doğuracağı, hiçbir disiplin suçunun cezasız bırakılamayacağı ileri sürülerek, istinaf mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden, davacı ile öğrencisi arasında olmaması gereken boyutta bir ilişkinin bulunduğu, bu durumun bir disiplinsizlik hali olduğu ve disiplin cezasını gerektirdiği anlaşılmakta ise de, ihtilafa konu disiplin cezasının dayanağı mevcut fiilin iki kişinin iradesiyle yaşandığı, bu kişilerce birbirleri hakkında herhangi bir şikâyette veya suç isnadında bulunulmadığı, ayrıca soruşturma raporunda yer verilen davacının ilişkisi bulunduğu anlaşılan öğrencisine yüksek not verdiği iddiasının da somut olarak ortaya konulamadığı, davacının eşinin verdiği 09/12/2016 tarihli ifade de; davacı hakkında soruşturma açılmasına neden olan resimlerin kendisi tarafından gönderildiğini ifade ettiği, bahse konu öğrencinin verdiği ifade de ise; davacı ile uzun zamandır ailece görüştüklerini beyan ettiği görülmektedir.
Özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğine ilişkin bir kamu görevlisi tarafından yapılan başvuruda, Anayasa Mahkemesince verilen Bireysel Başvuru No:2014/16701 sayılı kararda; “…tesis edilen disiplin işlemlerinde ve bu işlemlerin hukuka uygunluk denetiminin yapıldığı mahkeme kararlarında, bireylerin özel hayatlarına ilişkin tutum ve eylemlerinin mesleki hayatları üzerindeki etkilerinin açıklanması, kamu hizmeti sunan ilgili kurumların işleyişi üzerindeki etkilerinin ve risklerinin ortaya konulması ve bu hususlardaki değerlendirmelerin yeterli ve ikna edici gerekçelerle desteklenmesi, ayrıca tesis edilen işlemlerin bireylerin geçmiş mesleki sicilleri ve başarı durumları dikkate alınarak ölçülülük yönünden irdelenmesi gerekir. Ayrıca, Anayasa’nın 20. maddesinde düzenlenen haklardan etkili bir şekilde yararlanılabilmesi için müdahaleyi doğuran karar alma süreçlerinin bu maddeyle korunan hak ve özgürlüklere gerekli saygıyı sağlayacak nitelikte usule ilişkin güvenceleri içermesi ve adil olması gerekir.” şeklinde belirlemelere yer verilerek, kamu görevlisi olan kişinin “mahrem alanı” ile sürdürdüğü “kamu görevi” arasındaki hassas sınırın aşılmasının engellenmesi amacıyla idarelerin ölçülü davranmaları, bu durumlarda fiilin kamu görevine etkisi yönünden irdelenmesinin gerekliliği vurgulanmıştır.

Temyiz istemine konu uyuşmazlıkta, davacıya isnat edilen fiilin kamu görevlisinin yaptığı iş ile ilgisinin ortaya konulması ve davacının bu fiili nasıl ve ne şekilde gerçekleştirerek resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunduğunun saptanması ve bu halin kamu görevine etkisinin açıkça ortaya konulması gerektiği, davacının, kamu görevlisi olmasından kaynaklanmayan ve disiplin hukukunu ilgilendiren yönü açıkça ortaya konmayan, hizmet dışında özel yaşamına ilişkin fiillerinin bir disiplin suçu olarak değerlendirilmesi ve davacıya disiplin cezası verilmesi, Anayasa’nın 20. maddesiyle koruma altına alınan “özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı”nın ihlali sonucunu doğuracağından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Bölge İdare Mahkemesince verilen ve hüküm fıkrası itibariyle hukuka uygun bulunan kararın, yukarıda aktarılan gerekçe ile onanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda yer verilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın Mahkeme tarafından iadesine,
4. 2577 sayılı Kanunun 50. maddesi uyarınca onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak, 09/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.