Danıştay Kararı 8. Daire 2020/2982 E. 2023/1262 K. 16.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2020/2982 E.  ,  2023/1262 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/2982
Karar No : 2023/1262

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Üniversitesi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde hemşire olarak görev yapan davacının 2547 Sayılı Yasa’nın 53/B-6(a) maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarma cezası ile cezalandırılmasına yönelik YÖK Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarih, … sayılı kararının iptali ile davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; 04.12.2015, 14.11.2015, 13.11.2015, 09.11.2015, 06.10.2015, 02.10.2015 tarihlerinde gerçekleştirilen fiiller (facebook paylaşımları) yönünden 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 53/C maddesinde, disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlenildiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımına uğrayacağı açık bir şekilde düzenlendiği, davacının disiplin cezasına konu facebook paylaşımlarının 04.12.2015, 14.11.2015, 13.11.2015, 09.11.2015, 06.10.2015, 02.10.2015 tarihlerinde yapıldığı, dava konusu disiplin cezasının ise 07.12.2017 tarihinde, yani paylaşımların üzerinden iki yıl geçtikten ve disiplin cezası verme yetkisi zaman aşımına uğradıktan sonra tesis edildiği anlaşılmış olup; dava konusu işlemin bu kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı,
Davacının 07.12.2015 tarihinde gerçekleştirilen fiiller (facebook paylaşımları) yönünden bir inceleme yapıldığında ise; yürütülen kamu hizmetinin gerektiği şekilde görülmesini, memurun görevine bağlılığını ve kamu görevlisinin statüsünün korunmasını sağlamaya yönelik olan disiplin cezaları, kamu düzenini korumak esasına dayanan ceza yasalarının getirdiği cezalardan farklı nitelik taşıdığı, bu nedenle, bir kamu görevlisinin ceza yasasına göre mahkum olması veya olmaması, kamu görevlisinin eyleminin, disiplin hukukuna göre değerlendirilmesine ve disiplin suçu kabul edilip disiplin cezası ile cezalandırılmasına engel olmadığı, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nün 18/01/2018 tarihli İnceleme ve Değerlendirme Tespit tutanağının “fotoğraf-3” olarak adlandırılan görüntüde; davacının kendine ait kullanıcı adı ile yapmış olduğu 07/12/2015 tarihli paylaşım içeriğinde; Diyarbakır ili Sur ilçesinde bulunan tarihi Kurşunlu Camiinde çıkan yangın fotoğrafının paylaşıldığı ve fotoğrafın alt kısmında “Osmanlı torunu olduklarını söyleyenler diyarbakır’ın Osmanlı camii’sini ateşe verdiler. Kurşunlu cami yanıyor..” şeklinde ibarelerin yazılı olduğu, yine aynı inceleme ve değerlendirme tespit tutanağında ilgili görüntüye ilişkin; “Diyarbakır ili Sur ilçesinin altı (6) mahallesinde PKK/KCK terör örgütü mensupları ve terör örgütünün şehir yapılanmalarına mensup örgüt mensupları tarafından kazılan hendeklerin kapatılması, kurulan barikatların kaldırılması, tuzaklanan bombaların imha edilmesi ve terör örgütü mensuplarının etkisiz hale getirilmesi amacıyla güvenlik güçlerimizin bölgede gerçekleştirdiği operasyonlar sırasında terör örgütü mensupları tarafından işgal edilen ve üs olarak kullanılan Kurşunlu Camiinin örgüt mensuplarının bahse konu camiden kaçarken güvenlik güçlerinin kendilerini etkisiz hale getirmesini zorlaştırması ve yapılan operasyonlarda havadan destek veren hava unsurlarının görüntü almasını engellemek amacıyla Kurşunlu Camiini ateşe verme olayını çarpıtarak bahse konu camiyi güvenlik güçlerinin yaktığının belirtildiği, bu bağlamda bölge halkını Türkiye Cumhuriyeti Devleti güvenlik güçlerine karşı güvenini sarsarak ve güvenlik güçlerinin bölgeye hasar/zarar verdiğine inandırarak PKK/KCK terör örgütünün eylem ve faaliyetinin meşrulaştırıldığı ve alenen terör örgütünün/amacının propagandasının yapıldığı değerlendirilmektedir.” denilerek 15/03/2017 tarihinde Dicle Üniversitesine bilgi ve belgelerin gönderildiği, disiplin soruşturması sonucunda sübuta eren fiilinin karşılığı olan disiplin cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı, anılan fiiller nedeniyle davacıya tek bir disiplin cezası verildiği ve davacının sübuta eren terör propagandası eyleminin tek başına 2547 Sayılı Yasa’nın 53/B-6(a) alt bendi uyarınca kamu görevinden çıkarma cezası ile cezalandırılması için yeterli olduğu anlaşıldığından dava konusu işlemde sonucu itibari ile hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Anayasa Mahkemesi’nin, 07/04/2015 tarihli ve 29319 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14/01/2015 gün ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararında; 2547 Kanun’un 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesini, kapsama dâhil personelin disiplin işlemlerine dair usul ve esasların kanunda gösterilmeyerek, tüm bu işlemlerin Yükseköğretim Kurulunca düzenlenmesini öngördüğünden bahisle Anayasa’nın 38., 128. ve 130. maddeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle iptal ettiği, iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesini kararlaştırdığı, iptal kararının yürürlüğe girdiği 08/01/2016 tarihine kadar yasal düzenleme yapılmadığı, 09.12.2016 tarihli ve 29913 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6764 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 2547 sayılı Kanunun 53. maddesi yeniden düzenlendiği, 2547 sayılı Kanunun 53.maddesinin “b” bendinin 6.alt bendinde ” Kamu görevinden çıkarma: Kamu kurum ve kuruluşları ile vakıf yükseköğretim kurumlarında öğretim elemanı ve memur olarak bir daha atanmamak üzere kamu görevinden çıkarmadır. 657 sayılı Kanundaki fiillere ilave olarak bu Kanun kapsamındaki kamu görevlileri için terör niteliğinde eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek fiilinin kamu görevinden çıkarma cezasını gerektiren fiiller arasında sayıldığı, bu çerçevede iptal kararının yürürlüğe girdiği 08/01/2016 tarihine kadar Yükseköğretim Kurumları, Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin dayanağı olan 2547 sayılı Kanunun 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesi yürürlükte olduğundan, bu tarihe kadar işlenen disiplin suçlarında anılan Yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu durumda, davacının Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının yürürlüğe girdiği 08/01/2016 tarihinden önce gerçekleşen eyleminin, anılan tarihte disiplin yönünden tabi olduğu Yükseköğretim Kurumları, Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek eyleminin karşılığı olan cezanın verilmesi yönünde işlem tesis edilmesi gerekirken, daha sonradan yürürlüğe giren Yasa hükmünde (2547 sayılı Kanun’un 53/b-6-a maddesi) yer verilen ve eylem tarihinde tabi olunan mevzuatta yer almayan “Terör niteliğinde eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek” fiili kapsamında değerlendirilerek disiplin cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık, davanın reddine yönelik idare mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmediği sonucuna varılarak, istinaf başvurusunun kabulü ile … İdare Mahkemesi’nce verilen … gün ve E:…, K:… sayılı kararın kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline, işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklarının dava açma tarihi olan 02/03/2018 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, uyuşmazlığın dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki mevzuat dikkate alınarak çözümlenmesi gerektiği ileri sürülerek, istinaf kararının bozulması istenilmiştir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde hemşire olarak görev yapan davacının kendisine ait sosyal medya hesaplarından 07.12.2015, 04.12.2015, 14.11.2015, 13.11.2015, 09.11.2015, 06.10.2015, 02.10.2015 tarihlerinde yaptığı paylaşımlar ile ulusal ve görsel basın ile Facebook ve Twitter isimli sosyal paylaşım sitelerinde sağlık personelinin kullanmış olduğu sosyal medya hesapları üzerinden PKK/KCK Terör Örgütünün Propagandasını yaptığı, söz konusu paylaşımları ile terör niteliğinde eylemde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek fiilini işlediği gerekçesiyle başaltılan disiplin soruşturması sonucunda, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin (b) fıkrasının 6. bendinin (a) alt bendinde belirtilen “Terör niteliğinde eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek” suçunu kapsamında değerlendirilerek Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarih, … sayılı kararı ile 2547 sayılı Yasa’nın 53/B-6(a) alt bendi uyarınca kamu görevinden çıkarma cezası ile cezalandırılmıştır.
Bunun üzerine, anılan cezanın iptali ve yoksun kalınan özlük ve parasal hakların yasal faiziyle ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 02/12/2016 tarih ve 6764 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi düzenlenen 53. maddesinin (b) bendinde; “Öğretim elemanları, memur ve diğer personele uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, yönetim görevinden ayırma, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır. Hangi fiillere hangi disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin amirlerinin yetkileri, Devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir.” kuralına yer verilmiştir,
07/04/2015 tarihli ve 29319 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 14/01/2015 tarih ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararıyla; 2547 Kanun’un 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesi, kapsama dâhil personelin disiplin işlemlerine dair usul ve esasların kanunda gösterilmeyerek, tüm bu işlemlerin Yükseköğretim Kurulunca düzenlenmesinin öngörülmesinin Anayasa’nın 38., 128. ve 130. maddeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle iptal etmiştir. Bu hükmün iptali nedeniyle doğacak hukuksal boşluğu kamu düzenini ihlal edici görerek, Anayasa’nın 153/3. maddesi ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66/3. maddesi gereğince iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin (b) bendine dayanılarak 21/08/1982 tarih ve 17789 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği, Anayasa Mahkemesi’nin 14/01/2015 tarih ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararıyla Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin (b) bendinin iptal edildiği, iptal kararının Resmî Gazete’de yayımlanmasından itibaren dokuz ay sonra yürürlüğe gireceğine karar verildiği, kararın 07/01/2016 tarihinde yürürlüğe girdiği görülmekle birlikte, Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca 2547 sayılı Kanun’da 09/12/2016 tarih ve 29913 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6764 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile değişiklik yapıldığı, öğretim elemanlarının disiplin hükümlerin 2547 sayılı Kanun’da düzenlendiği, ancak 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin (b) fıkrasının (1), (2), (3), (4) ve (6) numaralı bentlerinde yer alan “657 sayılı Kanundaki fiillere ilave olarak…” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle açılan iptal davasında ise, Anayasa Mahkemesi’nin 10/04/2019 tarih ve E:2017/33, K:2019/20 sayılı kararı ile; “… öğretim elemanı, memur ve diğer personelden oluşan yükseköğretim kurumları kamu personeline ilişkin disiplin kuralları öngörülürken kanun koyucu tarafından bunlar arasında görevin niteliğinden kaynaklanan ve Anayasa tarafından öngörülen ayrım ve farklılıkların dikkate alınmayarak öğretim elemanları ile memur ve diğer personelin tümüyle aynı kurallara tabi kılınması ve dava konusu ibareler yoluyla öğretim elemanlarının disiplin sorumluluğu kapsamına 657 sayılı Kanun’da sayılan fiillerin tamamının dâhil edilmesi, Anayasa’da bu kişiler için öngörülen güvencelerle örtüşmediği gibi gerek uygulayıcılar gerekse disiplin kurallarının muhatapları yönünden birtakım belirsizliklere de yol açtığından dava konusu kuralların Anayasa’nın 2., 27. ve 130. maddeleriyle bağdaşmadığı …” gerekçesiyle, 2547 sayılı Yasanın (b) fıkrasının (1), (2), (3), (4) ve (6) numaralı bentlerinde yer alan “657 sayılı Kanundaki fiillere ilave olarak…” ibarelerinin iptallerine ve yine iptal hükmünün kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verildiği ve anılan kararın 17/07/2019 tarih ve 30834 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı; 17/04/2020 tarih ve 31102 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7243 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 7. maddesi ile de 2547 sayılı Kanun’un 53. maddesinde yer alan disiplin hükümlerinde düzenlemeler yapıldığı anlaşılmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun disiplin ve ceza işlerine ilişkin 53. maddesinin (b) fıkrasında; “Öğretim elemanları, memur ve diğer personele uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, yönetim görevinden ayırma, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır. Hangi fiillere hangi disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin amirlerinin yetkileri, Devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir.” hükmü yer almakta iken 07/04/2015 tarih ve 29319 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 14/01/2015 tarih ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararında; 2547 Kanun’un 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesini, kapsama dâhil personelin disiplin işlemlerine dair usul ve esasların kanunda gösterilmeyerek, tüm bu işlemlerin Yükseköğretim Kurulunca düzenlenmesini öngördüğünden bahisle Anayasa’nın 38., 128. ve 130. maddeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle iptal edilmiş; bu hükmün iptali nedeniyle doğacak hukuksal boşluğun kamu düzenini ihlal edici görülerek, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır. Ancak yasa koyucu tarafından iptal kararının yürürlüğe girdiği 08/01/2016 tarihine kadar yasal düzenleme yapılmamış, 09/12/2016 tarih ve 29913 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6764 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 2547 sayılı Kanunun 53. maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından davacı hakkında soruşturma yürütüldüğünün Diyarbakır Valiliği Olağanüstü Hal Bürosu tarafından bildirilmesi üzerine Dicle Üniversitesi Rektörlüğü’nün 18/04/2017 tarihli soruşturma emri ile disiplin soruşturmasına başlanıldığı, disiplin soruşturması raporunun 10/07/2017 tarihinde tamamlanarak, 2547 Sayılı Yasa’nın 53/b-6(a) alt bendi uyarınca kamu görevinden çıkarma cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarih, … sayılı kararı ile 2547 Sayılı Yasa’nın 53/B-6(a) alt bendi uyarınca davacının ” Terör niteliğinde eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek” suçundan kamu görevinden çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, davacı hakkında açılan kamu davasında ise davacının, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek suçundan 10 ay hapis ile cezalandırıldığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ceza mahkemesi kararının 05/02/2018 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
Dava konusu olayda, disiplin soruşturmasına konu eylemler nedeniyle ceza mahkemesi kararı ile 10 ay hapis cezası verilmiş olup yürütülen kamu hizmetinin gerektiği şekilde görülmesini, memurun görevine bağlılığını ve kamu görevlisinin statüsünün korunmasını sağlamaya yönelik olan disiplin cezalarının ise kamu düzenini korumak esasına dayanan, ceza yasalarının getirdiği cezalardan farklı nitelik taşıdığı, bu nedenle, bir kamu görevlisinin ceza yasasına göre mahkum olması veya olmaması, kamu görevlisinin eyleminin, disiplin hukukuna göre değerlendirilmesine ve disiplin suçu kabul edilip disiplin cezası ile cezalandırılmasına engel olamayacağı, davacının eylemlerinin üniversite dışında gerçekleşmesi nedeniyle, idarenin 15/03/2017 tarihli yazı ile suçtan haberdar olduğu, disiplin eylemlerinin üniversite dışında gerçekleşmesi, ceza mahkemesi tarafından verilen hapis kararı ile de eylemin sübut bulduğunun anlaşılması karşısında, suçtan haberdar olunan tarihin, disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımı başlangıç süresi kabul edilerek, bu tarih ve ceza hükmünün kesinleştiği 05/02/2018 tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan mevzuata göre disiplin işlemi tesis edileceğinin kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, dava konusu eylemlerin Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının yürürlüğe girdiği, 08/01/2016 tarihinden önce gerçekleştiği, anılan tarihte yürürlükte Yükseköğretim Kurumları, Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği hükümleri yerine, eylem tarihinden sonra yürürlüğe giren 2547 sayılı Kanun’un 53/b-6-a maddesine göre disiplin cezası verilemeyeceği sonucuna varılarak, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile dava konusu işlemin iptaline ve yoksun kalınan parasal hakların ödenmesine Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak 16/03/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY:

(X)- Bölge İdare Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
Bölge İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği oyu ile aksi yöndeki karara katılmıyorum.