Danıştay Kararı 8. Daire 2020/2465 E. 2020/5693 K. 16.12.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2020/2465 E.  ,  2020/5693 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/2465
Karar No : 2020/5693

Kararın Düzeltilmesi İsteminde Bulunan(Davalı): … Bakanlığı
Vekili : Av. …

Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : Av. …

İstemin Özeti : Danıştay Sekizinci Dairesinin 30/12/2019 tarih ve E:2015/5258, K:2019/13122 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Karar düzeltme isteminin kabul edilerek Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararlar hakkında karar düzeltilmesi yoluna başvurulabilmesi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinde yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İstemde bulunan tarafından öne sürülen düzeltme nedenleri sözü edilen maddede belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığından karar düzeltme isteminin reddine, karar düzeltme giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 16/12/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :
(X)- Dava, … Barosuna kayıtlı Avukat … hakkında soruşturma izni verilmemesine ilişkin Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, şikayete konu avukat tarafından takip edilen bir icra dosyası kapsamında alacaklı vekili sıfatıyla haczini ve muhafazasını talep ettiği traktör ile ilgili olarak alacaklı şirkette işçi olarak çalışan davacının yediemin olarak belirlendiği, dava konusu iddialar kapsamında Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarihli Fezlekesi ekindeki tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden, şikayet edilen avukatın hacizli traktörün yediemin olarak davacıya teslim edilmesi ve davacının yargılanmasına sebebiyet verilmesi sürecinde mesleki özeni ve dikkati göstermede sorumluluğunun bulunup bulunmadığı dolayısıyla suç işlenip işlenmediği hususlarının açıklığa kavuşturulması için adı geçen avukat hakkında soruşturma izni verilmesi gerektiği, aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 58. maddesinde; “Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır.”, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun “Üçüncü şahsa bırakılan mallar” başlıklı 358. maddesinde ise; “Üçüncü şahıs icraca haczolunup kendisine bırakılan malları icra dairesinden istendiği anda evvelki vaziyetinde iade ile mükelleftir. Bu suretle eline bırakılan malların kendisine atfolunamıyacak bir sebepten dolayı telef veya ziyaını ispat edemiyen üçüncü şahıs hakkında ceza takibinden başka evvelce tesbit edilmiş olan kıymetler, hükme hacet kalmaksızın icra dairesince re’sen tazmin ettirilir. Bu kıymetleri tazmin ile mükellef olanlar, icra dairesinin bu baptaki talep ve kararına karşı icra mahkemesine, 16 ncı maddede tayin edilen müddet içinde şikayette bulunabilirler.
” hükmüne yer verilmiştir.
Bu kapsamda; haciz işlemini gerçekleştirme, haciz tutanağı ve mahcuz malların yediemine teslimini sağlama hak ve yetkisinin İcra Müdürlüğü görevlilerine ait olduğu, sözkonusu hacizli traktörün davacıya yediemin olarak tesliminde şikayetli avukatın görevli ve yetkili olmadığı hususları ile birlikte davacının, anılan traktörün şikayet edilen avukatın telkin ve yönlendirmeleri ile ismini belirtmediği bir şahsa teslim edildiği bu nedenle hakkında ceza davası açıldığı yönündeki iddialarını destekleyecek nitelikte somut ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemde hukuka aykırılık, mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmadığından kararın bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.