Danıştay Kararı 8. Daire 2019/9529 E. 2023/1808 K. 07.04.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/9529 E.  ,  2023/1808 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/9529
Karar No : 2023/1808

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Mad. Tur. Enerji San. ve Tic. A. Ş.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Amasya ili, Suluova ilçesi, … köyünde yer altından kömür çıkarma faaliyetine ilişkin olarak verilen … ruhsat numaralı IV. Grup işletme izin ruhsatına ilişkin ödenen teşvik ödemelerinde hesaplama sonucu sehven fazla ödeme yapıldığından bahisle, yapılan fazla ödemelerin yasal faiziyle birlikte iadesine yönelik olarak tesis edilen …. Bakanlığı’nın …. sayılı işlemi ile bu işleme karşı yapılan itirazın reddine dair …tarih ve E…. sayılı işlemin iptali ve bu işlemler nedeniyle tahsil edilen bedelin iadesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dava konusu işlemin oluştuğu iddia edilen zararı rızaen ödemeye çağrı niteliği taşıdığı, davacının istenen tutarı rızaen ödememesi halinde söz konusu miktarın re’sen tahsilinin mümkün olmayıp genel hükümler uyarınca tahsil edilebileceği, nitekim davalı idarece işlemde, kamu zararının 1 ay içinde ödenmesinin, aksi halde hükmen tahsil yoluna gidileceğinin belirtildiği göz önüne alındığında, idari davaya konu olabilecek kesin ve icrai bir niteliği bulunmadığı açık olan dava konusu işlemler nedeniyle işbu davanın esasının incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu işlem sonrasında bedelin tahsil edildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı şirket tarafından, Amasya ili, Suluova ilçesi, … köyünde yer altından kömür çıkarma faaliyetine ilişkin olarak verilen … ruhsat numaralı IV. Grup işletme izin ruhsatına ilişkin farklı tarihlerde ödenen teşvik ödemelerinde hesaplama sonucu sehven fazla ödemenin yapıldığının tespit edildiği, farklı tarihlerde olmak üzere bu ödemelerin toplamının 437.705,78-TL olarak hesaplandığı, bunun üzerine Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Yönetmelik uyarınca fazla yapılan ödemelerin yasal faiziyle birlikte iadesine yönelik olarak bir ay içinde ödenmesinin istemine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’nın …-E. sayılı işleminin tesis edildiği, davacının, bu işleme karşı yaptığı itirazında reddi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından iptal davası açılabileceği belirtilmiş, aynı Kanunun 14. maddesinde dava dilekçeleri üzerinde yapılacak ilk incelemede idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlemin dava konusu olup olmadığının inceleneceği, 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, kesin ve yürütülmesi gereken nitelikte olmayan işleme karşı açılan davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 1. maddesinde; Kanunun amacının; kalkınma planları ve programlarda yer alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak üzere kamu mali yönetiminin yapısını ve işleyişini, kamu bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm mali işlemlerin muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve mali kontrolü düzenlemek olduğu belirtilmiş; 71. maddesinde, kamu zararı, kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel ve eksilmeye neden olunması olarak tanımlanmış; kamu zararının belirlenmesinde, iş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması, mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması, Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması, İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması, İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması ile mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılmasının esas alınacağı; kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama sonucunda tespit edilen kamu zararının, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte ilgililerden tahsil edileceği, kamu zararının, bu zarara neden olan kamu görevlisinden veya diğer gerçek ve tüzel kişilerden tahsiline ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığı’nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak Yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Yasa hükmüne dayanılarak yürürlüğe konulan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinin 1. fıkrasında; kamu zararlarının 6’ncı maddede belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle a) Kontrol, denetim veya inceleme, b) Sayıştayca kesin hükme bağlama, c) Adlî, idarî veya askerî yargılama sonucunda tespit edileceği; 4. fıkrasında yargı kararları ve Sayıştay ilâmlarıyla tespit edilen kamu zararı alacakları ile değerlendirme sonucunda takip ve tahsiline karar verilen alacakların, merkezde strateji geliştirme birimlerince, taşrada ise takibe yetkili idare birimince takip edileceği; aynı Yönetmeliğin 12. maddesinde de; kamu zararından doğan alacakların, sorumlulardan ve/veya ilgililerden, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte tahsil edileceği, tespit edilen kamu zararlarının a) Rızaen ve sulh yolu ile ödenmek, b) 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre takas yapılmak, c) 2004 sayılı Kanun hükümleri uygulanmak suretiyle tahsil edileceği; 22. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde ise; Kamu zararından doğan alacakların sorumlularca ve/veya ilgililerce rızaen veya sulhen ödenmemesi halinde alacak takip dosyasının, genel hükümlere göre takibat yapılmak ve dava açılmak üzere, genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerince o yerdeki muhakemat müdürlüğüre veya hazine avukatlığına gönderileceği, Hazine avukatı bulunmayan yerlerde dava ve icra işleri kamu idaresi yöneticileri tarafından takip edileceği, genel bütçe dışındaki diğer kamu idarelerinde söz konusu dosyanın hukuk birimine gönderileceği düzenlemesi yapılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdari işlemin icrai (yürütülebilir) nitelikte olması için ilgililerin hukuksal durumunu değiştirmesi, ilgilileri hukuksal yönden etkilemesi, kesin ve nihai olması gerekmektedir.
Danıştay yerleşik içtihatlarında, kesin ve yürütülmesi zorunlu, idari davaya konu edilebilecek işlemlerin, idarenin kamu gücüne dayanarak, tek yanlı irade beyanıyla tesis ettikleri, hukuk düzeninde değişiklik yapan, başka bir deyişle ilgililerin hukukunu etkileyen işlemler olduğu kabul edilmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuatın değerlendirilmesinden, kamu zararından doğan alacakların, sorumlularca ve/veya ilgililerce rızaen veya sulhen ödenmesi suretiyle ya da genel hükümlere göre takibat yapılarak ve dava açılarak tahsil edileceği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacıya farklı tarihlerde ödenen teşvik ödemelerinde hesaplama sonucu sehven fazla ödemenin yapıldığı tespit edilerek, bu ödemelerin Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik uyarınca yasal faiziyle birlikte iadesine yönelik dava konusu işlemin tesis edildiği, söz konusu işlem ile bu işleme karşı yapılan itirazın reddine yönelik tesis edilen işlemlerin rızaen ödemeye çağrı niteliğinde olduğu ve borcun ödenmemesi halinde genel hükümlere göre tahsil edilmesi gerektiğinde şüphe bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, davacı tarafından dava dilekçesinde, bahsi geçen işlemler uyarınca tarafından bedellerin tahsili yoluna gidildiği belirtilerek söz konusu bedellerin iadesinin de talep edildiği, istinaf aşamasında davacı tarafından sunulan … Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve E…. sayılı yazısı ve bu yazı ekinde bulunan evrakın incelenmesinden, dava konusu işlemler ile davacıdan ödenmesi talep edilen bedelin davacıya ödenecek olan kömür destek ödemelerinden (teşviklerden) mahsup edildiği görülmektedir.
Bu durumda, her ne kadar dava konusu işlemlerin kesin ve yürütülebilir olmadığı kabul edilebilir ise de, işlemde bahsi geçen bedellerin mahsup edilmesi nedeniyle icrai hale geldiği, bu nedenle uyuşmazlığın esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken incelenmeksizin reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak 07/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.