Danıştay Kararı 8. Daire 2019/9329 E. 2020/4882 K. 05.11.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/9329 E.  ,  2020/4882 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/9329
Karar No : 2020/4882

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Vekili: Av. …
Karşı Taraf (Davalı): … Defterdarlığı … Milli Emlak Dairesi Başkanlığı
Davalı Yanında Davaya Katılan: … Kooperatifi
Vekili: Av. …

İstemin Özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …K: … sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Davacının Kadastro Kanunu’nun geçici 4.maddesi uyarınca kullanıcısı olduğu yolunda tapu kaydının beyanlar hanesinde şerh bulunan, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel nolu taşınmazın (eski … ada, … parsel nolu) 6292 sayılı Kanun’un 6.maddesi çerçevesinde tarafına doğrudan satılması yolundaki başvurusunun zımnen reddine yönelik işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi üzerine anılan kararın temyiz edildiği, Dairemizin 10/10/2017 gün ve E:2016/13857, K:2017/7017 sayılı kararı ile bozulmasına karar verildiği ve 29/01/2019 tarih ve E:2018/1360 K:2019/515 sayılı kararı ile de karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesinden sonra İdare Mahkemesince bozma kararına uyularak; 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi kapsamında kooperatife yapılan iade işleminin davacı tarafından öğrenilmesinin ardından anılan işlemin iptali istemiyle dava açılmadığı gibi, idare işleminin iptali yönünde bir mahkeme kararının dosyaya sunulmadığı, idarece de hukuk aleminden kaldırıldığı yönünde bir belgenin de ibraz edilemediği anlaşılmış olup, idari işlemlerin hukuka uygunluk karinesinden yararlanmaları nedeniyle davacının 6292 sayılı Yasa’da belirtilen şartları taşısa dahi doğrudan satış hakkından yararlanamayacağı açıkolup, davacının başvurusunun zımnen reddine ilişkin davalı idare işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Dosyanın incelenmesinden, 6292 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi üzerine davacının Kadastro Kanunu’nun geçici 4. maddesi uyarınca kullanıcısı olduğu yolunda tapu kaydının beyanlar hanesinde şerh bulunan … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parselde kayıtlı (eski …ada, … parsel) taşınmazın 6292 sayılı Kanun’un 6. maddesi çerçevesinde tarafına devredilmesi yolunda başvuru ücretini de yatırmak suretiyle 01.06.2015 tarihinde başvuruda bulunduğu ve başvurusunun sonuçlandırılarak satış işleminin yapılmasını talep ettiği, başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 169. maddesinde, “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.
Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.” hükmü yer almaktadır.
6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun “2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar ” başlıklı 7. maddesinde; ” (1) İlgililer tarafından idareye başvurulması ve idarece bu başvuru üzerine veya resen yapılan inceleme ve araştırma sonucunda doğruluğu tespit edilmesi hâlinde;
a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir.
b) Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda Hazine adına tescil edilenler ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilgilileri tarafından idareye başvurulması hâlinde önceki maliklerine veya kanuni ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilir. Ancak, bu kişilerden taşınmazlarına karşılık daha önce yer verilenlere veya bedeli ödenenlere iade işlemi yapılmaz.
c) Bu fıkra kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının kayıt maliklerinden farklı kişiler olmaları ve kayıt maliklerinin bu fıkradan yararlanmak istemeleri hâlinde, kullanıcılar bu Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi doğrudan satış hakkından yararlanamazlar.
(2) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan orman sınırı dışına çıkartılacak yerlerde bulunan ve Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulması gereken taşınmazların tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulmaz ve bunlar hakkında dava açılmaz.
(3) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan tapuda Hazine adına tescilli olan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre içerisinde idareye başvurmayan ilgililerin hakları bu süre sonunda sona erer, bu kişiler idareden başkaca talepte bulunamazlar, hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar. Bu taşınmazlardan Hazine adına tescilli olanlar idarece satış dâhil genel hükümlere göre değerlendirilir.
(4) Bu maddeye göre ilgililerine iade edilmesi gereken taşınmazlardan orman olduğu iddiasıyla Orman Genel Müdürlüğünce açılan davalar sonucunda orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilen, fiilen orman niteliğinde olan veya bu nedenle dava açılması gereken, ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan, özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken veya Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ilgililerine iade edilmez. Bu taşınmazların yerine, idarece belirlenen ve ilgililerince itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilen rayiç bedelleri ödenebilir veya rayiç bedellerine uygun taşınmazlar verilebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yukarıda söz edilen 6292 sayılı Kanunun 7.maddesi uyarınca bir taşınmazın iade edilebilecek taşınmazlardan olabilmesi için ilk önce; ilgiler adına tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre oluşturulmuş bir tapunun olması ve bu oluşan tapunun hukuken geçerli ve usulüne uygun olarak oluşturulmuş olması gerekmektedir. Zira Türk Medeni Kanununun kabul ettiği sisteme göre tapuya tescilin geçerli olabilmesi ve mülkiyet hakkının doğması için geçerli bir hukuksal nedene dayanması zorunludur. Geçerli bir hukuksal nedene dayanmayan tesciller, yolsuz tescil niteliğinde olup, sahibine mülkiyet hakkı kazandırmaz. Daha sonra ise usulüne uygun olarak tapusu düzenlenmiş olan taşınmazların, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılarak tapu kütüğüne 2/A veya 2/B belirtmesinin konulması gerekmektedir. Belirtilen şartları taşıyan taşınmaz sahipleri, tapularında bulunan bu şerhin idarece kaldırılması istemiyle başvuruda bulunmaları üzerine idarece bu belirtmeler kaldırılır.
Yine aynı maddeye göre, bu belirtmelerin bulunduğu taşınmazlar hakkında, ilgilileri tarafından hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle açılan davalar sonucunda tapuları iptal edilen ve 2/A veya 2/B niteliğinde Hazine adına tescil edilen taşınmazların iade kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Orman vasfıyla tapuda Hazine adına tescil edilen ve taşınmaz orman niteliğinde iken adlarına tapu düzenlenen, daha sonra ise Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların ise, Anayasa’nın 169. Maddesi gereği ormanların mülk edinilemeyeceği hüküm altına alındığından yapılan tescillerin yolsuz tescil niteliğinde olması ve yolsuz tescilin sahibine mülkiyet hakkı kazandırmaması nedeniyle 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca iade edilecek taşınmazlar kapsamında bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Ayrıca, orman vasfıyla tapuda Hazine adına tescil edilen ve daha sonra Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazlar, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi kapsamında bulunmadığından, 345 Sıra No.lu Milli Emlak Genel Tebliğinin “İade edilecek taşınmazlar” başlığını taşıyan 10. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan (karşılığında daha önce taşınmaz verilen ya da bedel ödenenler ile mahkemelerce verilen kararlara göre tazminat ödenenler hariç), taşınmazlardan açılan davalar sonucunda mahkemelerce kişiler adına olan tapuları iptal edilerek; orman vasfıyla tapuda Hazine adına tescil edilen ve daha sonra Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan veya doğrudan Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu gerekçesiyle Hazine adına tapuya tescil edilenler ilgililerine iade edileceği hükmünün, 05.11.2013 gün ve 28812 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Emlak Genel Tebliğinde (Sıra No: 345)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin (Sıra No:359) 1. Maddesi ile, 04.07.2012 gün ve 28343 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Milli Emlak Genel Tebliği (Sıra No:345)’nin 10. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan “orman vasfıyla tapuda hazine adına tescil edilen ve daha sonra Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan veya doğrudan” ibaresi yürürlükten kaldırılmış olup; 359 Sıra No.lu Milli Emlak Genel Tebliği’n bu tümceyi yürürlükten kaldıran hükmünün iptali için açılan davada ise, Dairemizin 17/04/2018 tarih ve E: 2014/4794, K:2018/2155 sayılı kararı ile, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin kapsamını genişleten kuralın yürürlükten kaldırılması amacıyla tesis edilen dava konusu Milli Emlak Genel Tebliğinin, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin gereği gibi uygulanmasına yönelik olduğu anlaşıldığından, hukuk devleti ilkesine, kanuni idare ilkesine ve normlar hiyararşisine aykırılık taşımadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
… ve… Orman ve Çiftliğine ait kayıtlara göre; … adına …’ e bakıp gözetmesi şartı ile verilmiş ve …’in 1331 de ölümü üzerine tescil edildiği, daha sonra tapu kaydı sahiplerinin Osmanlı hanedanına mensup olmaları nedeniyle Maliye Bakanlığı’nın 20/10/1943 tarihli yazıları ile Aralık 1943’ te Maliye Hazinesi adına Beykoz tapusuna tescil edildiği, tapu sahibi mirasçıları tarafından tescilin iptali istemiyle dava açıldığı ve … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı ilamı ile Hazine adına yapılan tescilin iptaline karar verildiği, bu kararın … Dairesince onanarak 04/05/1945 tarihinde kesinleşmesi üzerine yeniden tapu sahibi mirasçıları adına Aralık 1945 te 1 numarada (tapu miktarı belirsiz olarak) tescil edildiği, bundan sonra tapu kaydının … ve … numaralara gittiği ve paylar birleştirilmek suretiyle çiftliğin tümü hakkında tapu kayıtları izale-i şüyu davası ile taksime tabi tutularak … Asliye Hukuk Hakimliği’ nin … tarih ve K: …sayılı kararı ile 6 parçaya bölündüğü ve hissedarlar adına Beykoz tapusuna Haziran 1947 tarih … ile …numaralara kaydedildiği, diğer taraftan 1937 tarihinde yürürlüğe giren 3116 sayılı Orman Kanunun 5. maddesi uyarınca orman sınırlaması ile görevlendirilen orman tahdit komisyonunca hazırlanan 1940 tarihli tahdit zabıtnamesi ile … Çiftlik arazisi orman tahdit sınırları içine alınarak haritasının düzenlendiği, çiftlik sahipleri tarafından orman sınırları içine alınması işlemine itiraz edilmesi üzerine … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarih ve K: … tarihli ilamı ile … Çiftliği ormanlarına müdahalenin mennine karar verildiği ve … Hukuk Dairesinin … tarih ve … sayılı ilamı ile onandığı görülmüş olup, kararın kesinleştiğine ilişkin ibare bulunmamaktadır.
1940 yılında 3116 sayılı yasaya göre devletleştirilen ve 6.24 hektar olan … Çavuşbaşı Ormanlarının tümü 4785 sayılı Yasanın 1945’te yürürlüğe girmesi ile … Çiftliğinin devletleştirildiği, tapuya tescilinin yapılması için tapu idaresine bildirim yapıldığı, tapu idaresince… tapusuna Mayıs 1947 tarihinde Maliye Hazinesi adına tescil edildiği ve tapuya hududunun haritasında ayrıntılı olarak gösterildiğinin yazıldığı, ancak … Çiftliği sahipleri adına Aralık 1944 (…) numara ve Aralık 1945 (…) numarada kayıtlı olan tapuların sicillerine “Bu tapuların orman olarak devletleştirilerek Mayıs 1947′ de Hazine adına tescil edilmiştir.” ibaresinin yazılmaması nedeniyle çiftlik sahipleri bundan istifade ederek Sulh Hukuk Mahkemesi’nde izale-i şüyu davası açtıkları ve taksimini istedikleri tapu kaydının kapsadığı yer orman olarak devletleştirilmemiş gibi, tapu kayıtları yasal bir kayıtmış gibi tapunun taksim edildiği ve adlarına Haziran 1947 de … ve … numaralara tescil edildiği, ancak bu kayıtların düşünceler hanesine “bu kayıtta yazılı orman kısmı 4785 sayılı Yasa ile devlete intikal ederek 3/7/1947 tarihinde tescil edildi” ibaresi yazıldığı, akabinde ise bu ibare göz önünde bulundurulmadan Mayıs 1947 tarih … ila … numaralı tapu kaydı intikal ettirildiği, bu kayıtlardan … tarih cilt … sahife …sıra no … olan kayıtta şerhler hanesine … Orman Şefliğinin 5/10/1960 tarihli yazısı ile “tedavül ettirilmemesi” ibaresinin yazıldığı, 1957′ de yapılan kadastro ile … Çiftliğinin … sınırları içinde kalan bölümünün … ada … parsel numarası aldığı, birleştirilmiş olan … ada … nolu parsel Asliye Hukuk Mahkemesinin E: … dava dosyasında dava konusu edildiği ancak davanın 10/03/1966 tarihinde müracaata bırakıldığı ve 6 aylık sürede dava yenilenmediğinden 06/10/1966 tarihinde “Davanın Açılmamış Sayılmasına” karar verilerek işlemden kaldırılmış olması nedeniyle malik hanesinin açık bırakıldığı, bu karardan sonra taşınmazın bulunduğu bölgede Sular İdaresince isale hattı geçirilerek … ada … parselin, …- …- … no lu parsellere ifraz edilerek … no lu parselin İstanbul Belediyesi Sular İdaresi adına tescil edildiği görülmüştür.
Daha sonra, malik hanesi açık bırakılan dava konusu yerlerin kadastro beyannamelerinin tapu idaresine 1960 yılında devredildiği, 1960 yılında … Çiftliği arazisinin tapulama faaliyetlerine başlandığı ve 1038 ada … ve … no lu parsellerin, … ada … parsel olarak birleştirildiği, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan E: … sayılı davanın takip edilmemesi üzerine 1966 yılında davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden bahisle kadastro müdürlüğü tutanağı yeniden ele alınarak Müdür A.Ü. başkanlığında tapu azası ve 2 üyenin düzenledikleri 27/03/1970 tarihli tutanak ile 86 ve 88 nolu parsel ½ oranında … ve … adına tespit edilmiş. Bu kadastro beyannamesinin malikini belirleme tutanağında, Orman Bölge şefliğinin 26/03/1970 tarihli tutanağında bu yerin ormanla ilgisi olmadığının belirtilmesi ve “davanın açılmamış sayılmasına” kararı verilmiş olması nedeniyle malik hanesinin kapatıldığının yazıldığı ve buna göre 22/6/1970 tarihinde kadastro beyannamesi kesinleştirilerek tapu siciline tescil edildiği, …’nin çekişmeli taşınmazları, adına tescil yapılan kişilerden satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı, … nolu parseli 27/12/1985 tarihinde kendi adına tescil ettirdiği ve 30/12/1985 tarihinde … Kooperatifine sattığı, …no lu parselin ise ½ sini 22/09/1976 tarihinde, ½ sini ise 27/1/1983 tarihinde kendi adına tescil ettirdiği, tescil edilen bu … no lu parselin tamamını ise 27/01/1983 tarihinde … Besicilik İç-Dış Tic.San. A.Ş. ye sattığı, … Ve … Kooperatifi tarafından 13/09/1982 tarihinde yapılan ilan sonucu … ve … no lu parsellerin orman sınırları içine alınması işleminin iptali istemiyle açılan davada … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı Görevsizlik kararı üzerine … Kadastro Mahkemesi’nde E: … Sayısı ile bakılan orman kadastrosu işlemine itiraz davasında Mahkemenin … sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların mensup bulunduğu … Çiftliği özel ormanının, 4785 sayılı Yasa ile devletleştirilmiş olması nedeniyle tapu kayıtlarının hukuki değerini yitirdiği, bu bakımdan daha sonra yapılan kadastro tespiti sırasında hukuki değer ifade etmeyen tapu kayıtları uygulanmak suretiyle oluşturulan … ve … sayılı parsellere ilişkin tapu kayıtlarının da herhangi bir hukuki değer ifade etmediğinden tescilin yolsuz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve … Hukuk Dairesinin … tarih ve K: … sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
1038 ada 88 parsel sayılı taşınmazın, 6831 sayılı Yasanın 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 1994/12 sayılı Genelgesi uyarınca …- …- …- …- … ve … sayılı parsellere ifraz edildiği, 1988 yılında Hazine tarafından şahıslar adına yapılan… ada …no lu parselin tescili işlemine karşı … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen E: … sayılı tapu iptali ve tescil davasında … tarih ve K: … sayılı kararı ile dava kısmen kabul edilerek; … nolu parselin ifrazından oluşan … ve … nolu parseller yönünden 1943 yılında yapılan orman tahdit sınırları içinde kaldığından nitelik belirtmeksizin bu parseller yönünden davanın reddine, diğer parseller olan …-…-…-… no lu taşınmazların ise hiçbir zaman orman sınırları içinde kalmadığı anlaşıldığından, … ve … no lu parseller orman iken nitelik kaybı nedeniyle yöntemince orman sınırları dışına çıkarıldığından bu taşınmazlara yönelik şahıslar adına olan tapunun iptali ile hazine adına tesciline; diğer parseller yönünden ise davanın reddine karar verildiği, anılan kararın … Dairesinin … tarih ve … sayılı kararı ile onanmış ve 2/4/2001 tarihinde kesinleştiği dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu taşınmazlar … sayılı parselin ifrazından oluşmuş olup, 6292 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra … Kooperatifi tarafından iade talebinde bulunulduğu ve taşınmazın kullanıcıları tarafından satış talebinde bulunulduğu, 13/12/2013 tarihli Defterdarlık uzmanlarınca hazırlanan raporda tescilin yolsuz olduğundan bahisle taşınmazın iadeye konu olamayacağı yönünde görüş beyan edildiği, 16/02/2015 tarihli Bakan Oluru ile … sayılı parselin iadesinin uygun görüldüğü, akabinde taşınmazlar tevhit edilerek iade sürecinin başlatıldığı, taşınmazın kullanıcısı olan davacının 6292 sayılı Yasanın 6. maddesi kapsamında satış talebinin zımnen reddi işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı görülmüştür.
Yukarıda söz edilen 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca bir taşınmazın iade edilebilecek taşınmazlardan olabilmesi için ilk önce; ilgiler adına tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre oluşturulmuş bir tapunun olması ve bu oluşan tapunun hukuken geçerli ve usulüne uygun olarak oluşturulmuş olması gerekmektedir. Zira Türk Medeni Kanununun kabul ettiği sisteme göre tapuya tescilin geçerli olabilmesi ve mülkiyet hakkının doğması için geçerli bir hukuksal nedene dayanması zorunludur. Geçerli bir hukuksal nedene dayanmayan tesciller, yolsuz tescil niteliğinde olup, sahibine mülkiyet hakkı kazandırmaz. Daha sonra ise usulüne uygun olarak tapusu düzenlenmiş olan taşınmazların, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılarak tapu kütüğüne 2/A veya 2/B belirtmesinin konulması gerekmektedir. Belirtilen şartları taşıyan taşınmaz sahipleri, tapularında bulunan bu şerhin idarece kaldırılması istemiyle başvuruda bulunmaları üzerine idarece bu belirtmeler kaldırılır.
Yine aynı maddeye göre, bu belirtmelerin bulunduğu taşınmazlar hakkında, ilgilileri tarafından hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle açılan davalar sonucunda tapuları iptal edilen ve 2/A veya 2/B niteliğinde Hazine adına tescil edilen taşınmazların iade kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Orman vasfıyla tapuda Hazine adına tescil edilen ve taşınmaz orman niteliğinde iken adlarına tapu düzenlenen, daha sonra ise Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların ise, Anayasa’nın 169. maddesi gereği ormanların mülk edinilemeyeceği hüküm altına alındığından yapılan tescillerin yolsuz tescil niteliğinde olması ve yolsuz tescilin sahibine mülkiyet hakkı kazandırmaması nedeniyle 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca iade edilecek taşınmazlar kapsamında bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Orman sınırları içinde kalan ve orman rejimi dışına çıkartılan yerlerde tapu ve iskan kayıtlarına değer verileceğini öngören 3402 sayılı Kanunun 45. maddesi hükümlerinin Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün, 1987/31-13 ve 14.03.1989 gün 1988/35-13, 13.06.1989 gün, 1989/7-25 sayılı kararlarıyla iptal edildiği ve T.M.K.’nın 1026. (E.M.Y. 934 – İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı açık olduğundan, bu tür kayıtlarda T.M.K.’nun 1023. (E.M.Y.931 – İsviçre M.Y.974) maddesindeki “iyi niyetle edinme” kuralının da hukuken uygulama olanağı yoktur.
Uyuşmazlıkta; taşınmazın 4785 sayılı Yasa ile devletleştirilmesinden sonra tapu kayıtlarının hukuki değerini yitirmiş, malik hanesinin açık bırakılmasına neden olan dava takip edilmeyerek müracaatta bırakılmış ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi sonucu malik hanesi boş bırakılan taşınmazların malik hanesinin kapatılması işlemi kadastro müdürlüğünce yapılmış ise de; Kadastro müdürlüğünün görevi dışına çıktığı, tapu kayıtlarının malik hanesinin ancak mahkemeye açılacak bir dava ile kapatmak ve ilgilisi adına tescil etmek mümkün olduğundan, … ve … no lu parsellerin yetkisiz kadastro müdürlüğünün başkanlığında kurulan bir ekiple yapılan tescilin usulsüz ve yolsuz olduğu görülmüştür.
Bu durumda, yukarıda açıklanan şekilde tapusu oluşturulan dava konusu taşınmazı satış vaadi sözleşmesiyle satın alarak adına tescil ettiren …’ dan taşınmazı satın alan … Kooperatifinin, mülkiyet hakkını hiçbir zaman elde edemediği, adına oluşturulan tapu kaydının usulüne uygun olarak oluşturulmuş ve hukuken geçerli bir kayıt olmadığı, … Kooperatifi adına yapılan tescilin, kadastro çalışmaları sonrası … ve … nolu parsellerin orman sınırları içine alınması işlemine karşı yapılan itiraz üzerine açılan davada … Kadastro Mahkemesi’nce … Kooperatifi adına yapılan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olduğu gerekçesiyle verilen davanın reddine yönelik kararın kesinleşmesi ile hukuki bir değeri kalmadığından, 6292 sayılı Yasanın 7. maddesi kapsamında iade edilebilecek taşınmazlar kapsamında bulunmayan … ada … parsel numaralı taşınmaz 6292 sayılı Yasanın 7. maddesi kapsamında iade edilebilecek taşınmazlar kapsamında bulunmamaktadır.
Öte yandan, Dairemizin 2018/2857 esas sayılı dava dosyasında, … ada … parsel sayılı taşınmazın ifrazından oluşan … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parselde (eski … ada, … parsel) kayıtlı taşınmazın, 6292 sayılı Kanun’un 6. maddesi çerçevesinde taraflarına doğrudan satılması yolundaki başvurularının reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlem ile söz konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanun’un 7. maddesi kapsamında S… Kooperatifine iadesine ilişkin 11/02/2015 tarihli Bakanlık Oluru’ nun iptali istemiyle açılan davada Dairemizin 05/11/2020 tarih ve 2020/4891 sayılı kararı ile “dava konusu taşınmazı satış vaadi sözleşmesiyle satın alarak adına tescil ettiren …’ dan taşınmazı satın alan … Kooperatifinin, mülkiyet hakkını hiçbir zaman elde edemediği, adına oluşturulan tapu kaydının usulüne uygun olarak oluşturulmuş ve hukuken geçerli bir kayıt olmadığı, … Kooperatifi adına yapılan tescilin, kadastro çalışmaları sonrası … ve … nolu parsellerin orman sınırları içine alınması işlemine karşı yapılan itiraz üzerine açılan davada … Kadastro Mahkemesi’nce … Kooperatifi adına yapılan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olduğu gerekçesiyle verilen davanın reddine yönelik kararın kesinleşmesi ile hukuki bir değeri kalmadığından, 6292 sayılı Yasanın 7. maddesi kapsamında iade edilebilecek taşınmazlar kapsamında bulunmayan … ada … parsel numaralı taşınmazın iade edilmesini uygun gören dava konusu 11/02/2015 tarih ve 3246 sayılı Bakanlık Oluru işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı” gerekçesine yer verilerek taşınmazın 6292 sayılı Yasa uyarınca iade kapsamında olmadığı açıkça ortaya konulmuştur.
Bu durumda, 6292 sayılı Yasa uyarınca bedelsiz iade kapsamında olmayan çekişmeli taşınmazın kendi adına satılması talebiyle yapılan başvurunun değerlendirilmesi gerekirken zımnen reddine dair işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 05/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.