Danıştay Kararı 8. Daire 2019/7922 E. 2023/1905 K. 11.04.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/7922 E.  ,  2023/1905 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/7922
Karar No : 2023/1905

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, adına kayıtlı … plakalı aracın Okul Servis Araçları (J Plaka) Hizmet Yönetmeliğinin 8.maddesinin 10. ve 11. bentleri gereğince plaka haklarının iptal edilerek seriden plakaya çevrilmesine ve ilgili plakaların boşa çıkartılması konusunda tescil kaydının silinmesi için Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılmasına ilişkin Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanlığı Ulaşım Koordinasyon Merkezinin … tarihli ve …sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; dava konusu …plakalı araca özel izin belgesi düzenlenmesi için Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanlığı Okul Servis Araçları (J Plaka) Hizmet Yönetmeliğinde bahsedilen iki yıllık sürenin son günü olan 27.02.2017 tarihinde davalı idareye yapılan başvuruda, özel izin belgesi alınabilmesi için sunulması gerekli araç bakım ve onarım takip formunun bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem tesis edilmiş ise de; söz konusu eksikliğin sonradan giderilebilecek nitelikte olduğu hususu dikkate alındığında süresinde başvuruda bulunan davacıya söz konusu eksikliğin giderilmesi için makul bir süre tanınmasının Anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet ve çalışma hakkı kapsamında hakkaniyet gereği olduğu açık olup davacıya söz konusu eksikliğin giderilmesi için makul bir süre tanınmaksızın tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının yönetmeliğin 8.11 maddesine giren herhangi bir mazereti bulunmadığı, davacı tarafın 2 yıldır ulaşım hizmeti faaliyetlerini yerine getirmediği, 2 yıllık sürenin son gününde eksik belgeyi sunamadığından izin belgesinin iptaline kendisinin sebep olduğu, 2 yıldır giderilmeyen eksikliklerin makul ilave süre verilmesi gerektiği yönündeki mahkeme kararının hem ulaşımın devamlılığı hem de yönetmeliğe aykırı olduğu, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin …tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın Mahkeme tarafından iadesine,
4. 2577 sayılı Kanunun 50. maddesi uyarınca onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak, 11/04/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :
(X-) Hukuk düzeninde normlar hiyerarşisi, Anayasa, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, yönetmelik ve adsız düzenleyici işlemler olarak sıralanmakta; daha altta yer alan bir norm, kendisinden üstte bulunan norma aykırı hükümler getiremeyeceği gibi bir düzenlemenin hiyerarşik sıralamada daha altta bulunan bir düzenleme ile değiştirilememesi ve kaldırılamaması gerekmektedir. İdare Hukukunun temel ilkeleri uyarınca, normlar hiyerarşisinde kanunlar ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinden sonra gelen ve idarelerin, takdir yetkisini kullanarak yaptıkları yönetmelik, genelge, tebliğ, talimat gibi düzenleyici işlemler, bir üst hukuk kuralının uygulanmasını göstermek amacıyla ve onlara aykırı hükümler içermemek şartıyla açıklayıcı hükümler taşıyan, dayanağı mevzuatta yer alan hükümlere aykırı düzenleme içermeyen genel düzenleyici işlemlerdir.
Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrasında, “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz.” denilerek “suçun kanuniliği” ilkesi; üçüncü fıkrasında da “Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.” ifadesine yer verilerek “cezanın kanuniliği” ilkesi getirilmiştir. Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan “suçta ve cezada kanunilik” ilkesi uyarınca, hangi eylemlerin yasaklandığı ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanunda gösterilmesi, kuralın açık, anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir. Kişilerin yasak eylemleri önceden bilmeleri gerektiği düşüncesine dayanan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmaktadır.
Bir fiilin idarî yaptırıma konu edilebilmesi için, bu fiil kanunda açıkça tanımlanmalı veya kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve kuralın içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle doldurularak bu fiilin idarî yaptırımı gerektirdiği ortaya konulmalı, bir fiil nedeniyle uygulanacak yaptırımın türü, süresi ve miktarı ise kanunla belirlenmelidir.
Belirli normların sadece kanunlarla düzenlenebileceğini öngören kanunilik ilkesi, ceza hukukunda olduğu gibi idarî yaptırımlarda da uygulanması zorunlu olan bir ilkedir. Hangi fiillerin idarî yaptırım gerektirdiğinin kanunda açıkça tanımlanması, bunun doğal sonucu olarak bir eyleme yaptırım uygulanabilmesi için yaptırım uygulanacak eylemin belirli olması ve kıyas yoluyla yaptırıma başvurulamaması gerekmektedir.
Dava konusu işlem idari yaptırım niteliğinde olduğundan Anayasa’nın 38. maddesinde düzenlenen “suçta ve cezada kanunilik” ilkesine ve Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında hükme bağlanan “kanuni düzenleme” ilkesine aykırılık oluşturacağından iptali gerektiği görüşü ile çoğunluk kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.

KARŞI OY :
(XX)- Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olduğu haliyle 3011 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanacak Olan Yönetmelikler Hakkında Kanunun 2. maddesinde, “Mahalli idarelerce düzenlenen ve bu idarelerin yetki ve görev alanlarına giren yönetmelikler, mahallinde çıkan gazete veya diğer yayın yolları ile ilan olunur.” düzenlemesine yer verildiği, davalı idare olan Tekirdağ Büyükşehir Belediyesinin 30/03/2014 tarihi itibariyle kurulduğu, sonrasında ulaşım işlerine yönelik düzenleme ve güncelleme çalışmalarına başladığı, dava konusu işlemin de dayanağı olan Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanlığı Okul Servis Araçları (J Plaka) Hizmet Yönetmeliğini çıkararak yerel gazetede yayımladığı anlaşılmaktadır. Ancak davalı idarenin ulaşım işlerine yönelik yeni düzenlemeler getirmesi sebebiyle daha öncesinde Büyükşehir Belediye sınırları içerisinde aktif olarak yolcu taşımacılığı yapan şoför esnafının mülkiyet gibi anayasal haklarını ilgilendiren söz konusu Yönetmeliğin, Resmi Gazetede Yayımlanacak Olan Yönetmelikler Hakkında Kanunun 2. maddesinde yer alan mahallinde çıkan gazete veya diğer yayın yolları hükmü uyarınca ilgili taraflara, yerel gazete ilanının yanında diğer yayın yolları ile de duyurulması, yeni düzenleme hakkında ticari yolcu taşımacılığı yapan kişilere ve meslek odalarına bilgilendirme yapılması gerektiği, bu nedenle kararın gerekçeli onanması görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.