Danıştay Kararı 8. Daire 2019/7332 E. 2020/6041 K. 24.12.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/7332 E.  ,  2020/6041 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/7332
Karar No : 2020/6041

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : … Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. …

Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : Av. …

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Dava; Mersin İli, … İlçesindeki 2/B niteliğinde bulunan hazine taşınmazı üzerinde muz yetiştiriciliği yapan davacı tarafından, orman idaresinden izin almaksızın ormanlık arazide açmış olduğu havuzun kullanılmasına izin verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Mersin Orman Bölge Müdürlüğünün … gün ve … sayılı işleminin iptali istemiyle açılmış olup, … İdare Mahkemesince temyize konu karar ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17. maddesinin 3. fıkrasında “Savunma, ulaşım, enerji, haberleşme, su, atık su, petrol, doğalgaz, altyapı, katı atık bertaraf ve düzenli depolama tesislerinin; baraj, gölet, sokak hayvanları bakımevi ve mezarlıkların; Devlete ait sağlık, eğitim ve spor tesislerinin ve bunlarla ilgili her türlü yer ve binanın Devlet ormanları üzerinde bulunması veya yapılmasında kamu yararı ve zaruret olması halinde, gerçek ve tüzel kişilere bedeli mukabilinde Çevre ve Orman Bakanlığınca izin verilebilir….” hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa’nın 169. maddesinde ormanların ülke yönünden taşıdığı büyük önem gözetilerek, korunmaları ve geliştirilmeleri konusunda ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir. Bu özel ve ayrıntılı düzenlemenin ülkemizde orman örtüsünün sürekli yok edilmesi gerçeğinden
kaynaklandığı kuşkusuzdur. Anayasa’nın 169. maddesinden gerekçesinde de belirtildiği gibi maddenin birinci fıkrası doğal kaynaklarımızın en önemlilerinden biri olan ormanların korunması ve sahaların genişletilmesi için Devlete gereken tedbirleri alıp kanun koymayı ve bütün ormanların gözetimi ödevini getirmektedir. (ANYM., 13.09.2000 tarih ve E:2000/21, K:2000/16 sayılı kararı)
Her olayda, ormanlık alanda verilen izne konu edilen kamu yararı ile ormanın muhafazasındaki kamu yararının karşılaştırılmasının yapılması zorunluluğu Anayasa’nın 169. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez.” hükmünden kaynaklanmaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin 22.11.2007 tarih ve E:2004/67, K:2007/83 tarihli kararında; zaruret halinin, talep edilen faaliyetin orman ekosistemi dışında gerçekleştirilmesi imkanı bulunmaması durumu olarak anlaşılması gerektiği vurgulanmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacının talep ettiği yerin kesinleşmiş orman sınırları içerisinde kaldığı, bu tesisin yapılabileceği ormana bitişik davacının kullanımında olan hazine arazisinin bulunduğu, tesisin ormanda kurulmasının zorunluluk arz etmediği, kendi kullanımında olan yeri sarf etmemek amacıyla orman sınırları içerisinde kalan alandan yer talep ettiği anlaşılmaktadır.
Nitekim, davacının Mersin İli, … İlçesindeki eylemli orman niteliğindeki 298,02 m2’lik ormanlık arazide havuz açmak eyleminden dolayı orman alanlarının işgali, ormandan faydalanma ve orman içine yerleşilmesi suçu ile yargılandığı davada … Asliye Ceza Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davacının 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 93/1 maddesi uyarınca 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Bu durumda, davacının orman arazisini işgal etmek sureti ile açmış olduğu dava konusu havuzun kullanımında Orman Kanununun 17/3. maddesi uyarınca kamu yararı ve zaruret halinin bulunmadığı açık olup; dava konusu işlemde hukuka aykırılık ve dava konusu işlemin iptaline yönelik temyize konu İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmadığından, temyiz isteminin kabulü temyize konu … İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına ve temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 24/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.