Danıştay Kararı 8. Daire 2019/724 E. 2023/7 K. 17.01.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/724 E.  ,  2023/7 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/724
Karar No : 2023/7

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) :… Medya Reklam Film Organizasyon Ltd. Şti.
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davalı) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. …

İstemin Özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, ticari araçlara reklam giydirilmesi işiyle iştigal eden davacı şirket tarafından, 100 adet ticari taksiye verecekleri reklam için 6 ay süreli izin belgesi verilmesi istemiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesine yapılan 26/9/2013 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle verilen ret kararının Dairemizce bozulması üzerine bozma kararına uyularak Anayasa ve İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde mahkeme kararı verilemeyeceğinden, takdir yetkisinin hizmet gerekleri ve kamu yararı dışında kullanıldığına dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge de bulunmadığından, idarece tesis edilen zımnen ret işleminde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7. maddesinin (g) bendinde, ”… İlan ve reklam asılacak yerleri ve bunların şekil ve ebadını belirlemek…” görev ve yetkisinin Büyükşehir Belediyesi’ne ait olduğu düzenlenmiştir.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan ve 06/08/2011 tarih ve 28017 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ticari Araçlarda Reklam Bulundurulması Hakkında Yönetmelik’in 2. maddesinin 2. fıkrasında, belediye sınırları dahilinde, 03/07/2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanunu‘nun 15. maddesine göre belediyelerce veya belediyelerin iştirak edeceği şirketlerce işletilen ya da kiralanmak yahut da imtiyazın devri suretiyle gerçek ve tüzel kişilerce işletilen otobüs ve toplu taşıma araçlarında bulunacak reklamların, Belediye Kanunu, 10/07/2004 tarih ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve bu kanunlara bağlı mevzuat çerçevesinde tespit edilecek ilke ve esaslar dahilinde ilgili belediye tarafından belirleneceği, belediyelerce reklam giydirilecek otobüslerde, bu yönetmelik hükümlerinin uygulanmayacağı; aynı Yönetmelik’in 5. maddesinin 1. fıkrasında, ticari araçlara reklam uygulanabilmesi için ilgili belediyeden yetki belgesi alınmasının zorunlu olduğu; 3. fıkrasında, belediyeye yapılan müracaatların yedi iş günü içerisinde sonuçlandırılarak, uygun bulunması halinde ticari araç reklam yetki belgesinin onaylanacağı ve reklamcıya teslim edileceği düzenlenmiş; “Ticari araçlara reklam takılması ve bulundurulmasında uyulacak usul ve esaslar” başlıklı 8. maddesinin (ç) bendinde, “Kullanılacak reklam tabelası, panosu veya benzerlerinin, araç karoserinden ayrı olarak, aracın genişliğini, yüksekliğini ve uzunluğunu aşacak şekilde bulundurulması ve kullanılması yasaktır. Ancak otomobil, taksi ve taksi dolmuşların tavanından itibaren bağlantı ayağı ve diğer montaj aparatları dahil yüksekliği 50 santimetreyi geçmeyecek, taksi ve taksi dolmuş levhasını kapatmayacak ve tavanda bulunan plaka numarasını örtmeyecek şekilde reklam panosu takılabilir. Reklam panosunun plaka numarasını örtmesi halinde, panonun üzerine veya araç tavanının diğer bölümüne aynı ebatta ve renkte plaka numarası yazılır.” kuralına yer verilmiştir.
Anayasa’nın 125. maddesinin 1. fıkrasında, İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra aynı maddenin 4. fıkrasında, “Yargı yetkisinin, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamayacağı, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceği” hükmüne; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 2. fıkrasında da, “İdari yargı yetkisinin, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, İdari mahkemelerin yerindelik denetimi yapamayacakları, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremeyecekleri” hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa’nın 125. maddesi ile 2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde belirtilen ve idari işlemler üzerindeki yargısal denetimin bu işlemlerin hukuka uygun olup olmadıklarının denetimi ile sınırlı olduğunu belirtilen kural aynı zamanda idarenin takdir yetkisini kullanırken uyması gereken sınırları da belirlemiş bulunmaktadır. İdarenin takdir yetkisinin yargısal denetimi yapılırken, idari işlemlerin yürütülmesinde kanunlarda belirtilen usul ve esaslara göre idareye birden çok seçenekten birisini tercih etme noktasında takdir yetkisi verilmesi halinde idari yargı mercilerinin idareyi bu seçeneklerden birisini tercih etmeye ya da belli bir yönde işlem veya eylem tesis etmeye zorlayacak şekilde yargı kararı vermeleri durumunda Anayasa ve 2577 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen hükümlerine aykırılık oluşacaktır.
İdarenin kamu hizmetlerini yürütürken kanunlarda belirtilen usul ve esaslara göre kamu yararını da dikkate almak suretiyle işlem tesis etmemesi veya idareye idari işlemlerin yürütülmesinde uyulması gereken kurallar ve kullanılabilecek yetki ve görevlerin belirlenmesi hususunda yasal düzenleme yapma yetkisi verilmesi halinde bu düzenlemenin yapılmamış olması durumunda yürürlükte olan mevzuata göre hukuka uygunluk açısından yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile yapılan yargısal denetimde idarenin takdir hakkının kaldırılmasından söz edilemez.
Dosyanın incelenmesinden, ticari araçlara reklam giydirilmesi işiyle iştigal eden davacı şirketin özel hukuk tüzel kişisiyle akdettiği reklam kampanyası sözleşmesine istinaden, söz konusu şirketin reklamının 100 adet ticari araç üzerinde 50 cm’yi geçmeyecek şekilde reklam panosu yayınlanması amacıyla 26/09/2013 tarihinde davalı idareye yaptığı 6 ay süreli Ticari Araç Reklam Yetki Belgesi verilmesi talebine ilişkin başvurunun cevap verilmeyerek zımnen reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıda yer alan mevzuatın değerlendirilmesinden; davalı idarece, davacının “Ticari Araç Reklam Yetki Belgesi” alma talebi hakkında, yürürlükte olan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’a dayanılarak hazırlanan ve belediye ve mücavir alan sınırları içinde yük ve yolcu taşıyan ticari araçların iç ve dış kısımlarında reklam bulundurulmasına dair usul ve esasların ayrıntılarına yer verilen Ticari Araçlarda Reklam Bulundurulması Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre ve belediye mevzuatı ile yasal düzenlemeler çerçevesinde belirtilen şartlar kapsamında objektif ve somut bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre işlem tesis edilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, davacı şirket tarafından yapılan başvuru hakkında gerekçe gösterilmeksizin zımnen reddedilmesine dair işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından, yukarıda yer verilen gerekçe ile davayı reddeden Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 17/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.