Danıştay Kararı 8. Daire 2019/7192 E. 2020/3937 K. 30.09.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/7192 E.  ,  2020/3937 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/7192
Karar No : 2020/3937

TEMYİZ EDENLER : I-(DAVALI) … Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
II. (DAVACI) …
VEKİLİ : Av. …
III. (HASIM MEVKİİNDEN ÇIKARILAN İDARE)

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından; … ili, … ilçesi, … mahallesi, … mevkii, … pafta, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde kapalı plastik sera içerisinde bulunan tarım ürünlerinin 28/12/2016 tarihinde bölgede yağan yağmur nedeniyle sular altında kalarak hasar görmesi sonucu oluştuğu ileri sürülen 384.083,00 TL zararın, hizmet kusuru bulunduğu iddia olunan … Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile … Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nce yasal faiziyle birlikte tazmini istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; aynı taşınmazın daha önce sele maruz kalması nedeniyle açılan davada … İdare Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının Danıştay 8. Dairesinin 04/12/2017 gün ve E:2016/6565, K:2017/8638 sayılı kararı ile onandığı, bakılan uyuşmazlıkta da dosyada mevcut bilirkişi raporunda yer alan tespitler doğrultusunda zararın oluşmasında davalı idarelerin hizmet kusuru olduğu anlaşıldığından meydana gelen 384.083,00 TL maddi zararın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerce karşılanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; … İdare Mahkemesince verilen davanın kabulüne yönelik kararda esası itibariyle hukuka aykırılık bulunmadığı; ancak istinaf safhasında temin edilen ve yürürlükteki mevzuat ve fiili durum tartışılmak suretiyle oluşan davacı zararından … Genel Müdürlüğü’nün tam kusurlu olduğu tespitini içeren ek bilirkişi raporu uyarınca, oluşan zarardan yasalar ve yönetmeliklerle çerçevesi çizilmiş yetki ve sorumlulukları kapsamında sorumlu olmayan … Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın husumet mevkiinden çıkartılması suretiyle karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı idarelerin istinaf isteminin düzeltilerek reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı … Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından; davaya konu taşınmazda su baskınına neden olduğu belirtilen açık kanalın davalı idarenin sorumluluğunda bulunmadığı; dava konu taşınmazın topografik özellikleri, davacının hasar gören seraların bakım ve gözetimine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği ve DSİ Genel Müdürlüğü, … Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve … Belediye Başkanlığı’nın olaydaki sorumlulukları değerlendirilmeksizin verilen kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu, olayın öngörülememesi ve önlenemez ağırlıkta olması nedeniyle mücbir sebep olarak kabul edilmesi gerektiği ileri sürülerek davanın kabulüne yönelik karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Davacı tarafından; uyuşmazlığa konu olayda, 2011 yılında, bölgenin yağmur sularını tahliye eden kadim açık kanalın güney bölümünün 40-45 metrelik kısmını 800’lük büz boru döşeyerek kapatan … Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın da hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek … Bölge İdare Mahkemesi kararının husumet yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
İstinaf safhasında hasım mevkiinden çıkarılan … Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından; davacı tarafından haksız olarak husumet yöneltilen ve husumet itirazı kabul edilen büyükşehir belediyesi lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek Bölge İdare Mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiş olup istinaf safhasında hasım mevkiinden çıkarılan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından davacının temyiz isteminin reddi gerektiği belirtilmiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Davalı … Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın hasım mevkiinden çıkarılmasında usul hükümlerine uyarlık bulunmadığından Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava, davacıya ait … ili, … ilçesi, … mahallesi, … mevkii, … pafta, … sayılı parsel üzerinde kapalı plastik sera içerisindeki ürünlerin 28/12/2016 tarihinde yağan yağmur nedeniyle sular altında kalarak hasar görmesi sonucu oluşan 384.083,00 TL’lik zararın, hizmet kusuru bulunduğu iddia olunan … Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile … Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nce yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, “iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar” olarak tanımlanmış; 14. maddesinin 3. fıkrasının (f) bendinde, dava dilekçelerinin husumet yönünden inceleneceği; 15. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması durumunda dava dilekçesinin belirlenecek gerçek hasma tebliğ edileceği, 14. maddesinin 6. fıkrasında ise, yukarıda belirtilen usule aykırılığın ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde davanın her aşamasında 15. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, yine aynı Kanun’un 49. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; usul hükümlerine uyulmamış olunması, kararın bozulmasını gerektiren sebepler arasında sayılmıştır.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun; “Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görev ve sorumlulukları” başlıklı 7. maddesinin (r) bendinde, su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer tesisleri kurmak, kurdurmak ve işletmek; derelerin ıslahını yapmak; kaynak suyu veya arıtma sonunda üretilen suları pazarlamak büyükşehir belediyelerinin görevleri arasında sayılmıştır.
2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. maddesinde; “İstanbul Büyükşehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletilmek üzere İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün kurulduğu” belirtilmiş, aynı Kanunun 2. maddesinin (b) bendinde; “Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek” ve (d) bendinde; “Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak” İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin görev ve yetkileri arasında sayılmış, 25. maddesinde de; “Yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması veya bu tip tesislerin işletilmesi, gerekli harcamalar ilgili belediyelerce karşılanmak şartıyla İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi tarafından yerine getirilir. Bu tesislerin yapılması veya işletilmesine ilişkin harcamalar tarifelere dahil edilemez.” kuralına yer verilmiş, aynı Kanunun Ek-4. maddesinde ise, “Bu Kanun diğer Büyükşehir Belediyelerinde de uygulanır.” hükmü getirilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı Kanun’un yukarıda yer alan usule ilişkin hükümleri incelendiğinde; yargı yerince yapılan inceleme sonucunda, davanın konusu esas alınmak suretiyle, davalı tarafın hatalı gösterilmiş olması halinde husumetin düzeltilmesine re’sen karar verileceği ve varsa dava konusu uyuşmazlıkla ilgisi olmayan tarafın husumet mevkiinden çıkartılarak davanın doğru hasım belirlenerek görülmesine karar verileceği tabii olup davaya konu uyuşmazlığın incelenmesi ve sonuçlandırılmasının ancak husumetin doğru olarak tespit edilmesine bağlı olması nedeniyle husumete yönelik eksiklik ya da yanlışlık içeren bir kararın bu yönden usul hükümlerine aykırılık taşıyacağı açıktır.
Olayda, uyuşmazlığın Mahkemece … Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve … Genel Müdürlüğü husumetiyle karara bağlandığı, istinaf safhasında ise … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesince alınan ek bilirkişi raporunda yer alan değerlendirmeler doğrultusunda Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı hasım mevkiinden çıkarılmak suretiyle anılan idarelerce yapılan istinaf başvurularının reddine karar verildiği görülmektedir.
Dosya kapsamında mevcut bilgi ve belgeler ile aynı taşınmazın daha önce (11/12/2012 tarihinde) sele maruz kalması nedeniyle … İdare Mahkemesi nezdinde açılan E:… sayılı dava dosyası birlikte incelendiğinde:
Davacı tarafından,11/12/2012 tarihinde meydana gelen su baskınına yönelik olarak … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyasında açılan tespit davasında, 10/01/2013 tarihinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 24/01/2013 tarihli bilirkişi raporunda, “…Seraların batısında, açık kanal halinde sulama kanalının geçtiği, seraların başlangıcından itibaren 320,00 metre güneye doğru açık sulama kanalı olarak devam eden kanalın bu mesafeden sonra 2 adet 600’lük beton büz ile kapalı olarak yer altından 108 metre devam ettiği ve buradan rögara bağlandığı; rögardan sonra, demiryolunun kuzeyinden geçen caddenin altından batıya doğru aynı kesitte devam eden kapalı kanalın, 105 metre sonra bir rögara daha bağlanmakta olduğu ve bu rögara 2 adet 600’lük boruya ilave olarak 300’lük bir borudan daha ilave su gelerek toplanan suların 2 adet 800’lük beton büz ile tren yolunun altından geçirilerek açık kanala alındığı; … yerleşkesinin batısında da kuzeyden gelen yağmur sularını toplayan kapalı 800’lük borunun, tren yolunun altından geçerek açık kanala bağlandığı, bu kanalın suyu ile seralar istikametinden gelen kanalın suları birleşerek, demiryolunun güneyinde bulunan depolama alanının çevre duvarının altından tek bir 800’lük boru ile geçirilerek suların deşarjının sağlanmaya çalışıldığı, dolayısıyla iki kanaldan 2 adet 600’lük, 1 adet 300’lük, 1 adet 800’lük olmak üzere toplam 2300’lük beton büz ile toplanan yağmur sularının atılması için 800’lük bir büzün konulmuş olduğu, diğer tahliye yerlerinin kapatılmış olduğu, toplanan yağmur sularının bu borudan atılmasının mümkün olmaması nedeniyle seraların bulunduğu alanlarda sel hasarının oluştuğu…” yönünde tespitlere yer verildiği; davacı tarafından -aynı olaya yönelik olarak- … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında açılan tam yargı davasında, 15/07/2015 tarihinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 03/08/2015 tarihli bilirkişi raporunda da; “…davacının … nolu parseli üzerinde bulunan seraların batısında drenaj kanalı bulunduğu, drenaj kanalının güney batı ucundan seralara giden yolun drenaj kanalı ile çakışan noktasında dava konusu edilen su baskını öncesi, 2 adet 600’lük borunun sürekliliği devam ettirilen drenaj aksının hemen batı bitişiğinde yeni bir 600’lük boru ile ikinci bir drenaj aksının bu noktadan başlayarak eski mevcut hattın batısından bu hatta paralel olacak şekilde devam ettirildiği, bu yeni hattın demiryolu altından menfez geçişi yapılarak eski hattın akış aldığı tren yoluna paralel olarak doğal drenaj yatağına akış yaptığının görüldüğü, eski drenaj hattının bu noktada akışına devam ettiği kuzey güney istikametli ve geniş kesitli doğal drenaj aksının tren yolu hattına paralel olarak yapılan depolama binaları ile bu binalara ait duvarların önünde sonlandığı, yağan yağmur ve yüzey sularının tren yolu hattı ile bu binalara ait duvarlar arasında serbest akış özelliğini kaybetmiş olduğu ve boru döşenmiş olduğunun görüldüğü, davalı belediye bu bölgede yapılan yeni binaların yaratmış olduğu bu problemi çözmek amacıyla dava konusu alanın kuzey-güney aksında geniş bir kesitte yıllarca akış gösteren drenaj aksının devamlılığını sağlamak amacıyla 800’lük bir boru ile drenajın sürekliliğini sağlamak istemiş olsa da, 800’lük boru ile tren yolu ile yeni yapılan depolama binaları ile bu binalara ait binalara arasında sıkışan yağmur ve yüzey sularının tahliyesini yapabilme kapasitesine sahip olmaması nedeniyle sıkışan yağmur ve yüzey sularının tren hattı altından geçen kutu bakslardan kuzeye doğru geri teperek su baskınına neden olduğu” yönünde tespitlere yer verildiği görülmektedir.
Davacı tarafından, 28/12/2016 tarihinde aynı taşınmazda meydana gelen su baskınına yönelik olarak … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyasında açılan tespit davasında, 03/01/2017 tarihinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 16/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda, “…taşınmazın ve taşınmaz çevresinin batısından geçen kuzeyden güneye devam eden açık toprak drenaj kanalı vasıtasıyla suların bölgeden uzaklaştırıldığı, bu açık kanalın üstünün yer yer kapatılarak, kapatılan kısımlara yerleştirilen büz/boru/su geçiş yolları vb. yapıldığı, bu yapıların bölgedeki aşırı ve ani yağışlı havalarda, yağışın süresine, yağış miktarına, toprağın suya doygunluğuna göre fazla suların bölgeden tahliyesi için yetersiz kalarak taşınmazlarda sel ve su baskınlarının meydana geldiği, tespit dilekçesi ekinde bulunan farklı tarihlerde mahallen yapılan keşiflerdeki tespit edilen hususların zeminde aynen muhafaza edildiği ve bu tespitler sonrası taşınmazın bulunduğu bölgede bu zarar ve ziyandan/su basması konusunu önleyici imalatın, suların taşınmazlar zarar vermeden tahliyesini sağlayıcı yatırımların yapılmadığı; yine tespit dilekçesi eki raporlarda da belirtildiği gibi, seraların batısından açık kanal halinde sulama kanalı geçtiği, seraların başlangıcından itibaren 20,00 metre güneye doğru açık sulama kanalı olarak devam eden kanalın bu mesafeden sonra 2 adet 600’lük büz ile kapalı olarak yeraltından 108 metre devam ettiği, buradan rögara bağlandığı, rögardan sonra demiryolunun kuzeyinden geçen caddenin altından batıya doğru aynı kesitte devam eden kapalı kanalın 105 metre sonra bir rögara daha bağlandığı, bu rögara 2 adet 600’lük boruya ilave olarak 300’lük bir borudan daha ilave su gelerek toplanan suların 2 adet 800’lük büz ile tren yolunun altından geçirilerek açık kanala bağlandığının tespit edildiği, dava konusu taşınmazın batısından geçerek güney istikamete Kışla Caddesine devam eden drenaj kanalının 2983 nolu sokaktan geçen kısmının devamının üstü kapatılarak büz boru döşendiği ve söz konusu büz borunun su tahliyesinde yetersiz kaldığı, bölgede ve taşınmazda geçmişte benzer olayların yaşanmasına rağmen, olayın tekrarlanmaması için gerekli alt yapının yapılmaması sonucu mağduriyete neden olunduğu, taşınmazın güney batı bölgesi ile Kışla Caddesi arasındaki Dumlupınar Caddesinden geçirilen büz ve açık yağmur suyu ızgaralarının suyun akışı ve tahliyesi için yeterli olmadığı, kesitinin küçük kaldığı…” tespitlerine yer verildiği; 28/12/2016 tarihinde meydana gelen zarara yönelik olarak … İdare Mahkemesinde açılan işbu uyuşmazlığa konu tam yargı davasında, 05/06/2018 tarihinde yapılan keşif sonrası düzenlenen 17/08/2018 kayıt tarihli bilirkişi raporunda ise, 03/08/2015 tarihli bilirkişi raporunda -yukarıda aktarıldığı haliyle- yer alan tespitlere yer verildiği, raporun sonuç kısmında ise, su baskını sonucu oluşan zararın tamamından … Genel Müdürlüğünün tam kusurlu olduğu yönünde kanaat bildirildiği görülmektedir.
İstinaf safhasında, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda meydana gelen zararın tamamından … Genel Müdürlüğü’nün tam kusurlu olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı yönünde görüş bildirilmesine karşın Mahkeme kararının hüküm fıkrasında hesaplanan zarar tutarının “…davalı idarelerce davacıya ödenmesine…” denilmek suretiyle diğer davalı idare olan … Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın da oluşan zarardan sorumlu tutulduğu izlenimi oluştuğundan bahisle “farklı tüzel kişilikler olan … Büyükşehir Belediyesi ve …’nin meydana gelen zarardaki sorumluluk durumlarının somut olay kapsamında değerlendirilerek hangi faaliyetlerin hangi idarece gerçekleştirilmiş olduğu açıklanmak suretiyle sorumluluğun hangi idareye ya da idarelere ait olduğu hususunun (kusur ve kusursuzluk durumlarının gerekçelendirilerek)” aydınlatılmasını teminen alınan 11/02/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; … Genel Müdürlüğü’nün görev ve yetkilerini düzenleyen mevzuat hükümlerine yer verilerek “…. Su ve Kanalizasyon İdaresi (…), … Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine haiz bir kuruluş olmakla beraber hizmet ve sorumlulukları Plan Proje Daire Başkanlığı’nın görev yetki ve sorumlulukları 23. madde b, c ve ç maddelerinde açıkça görüleceği üzere yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması ve bu tip tesislerin işletilmesi doğrudan doğruya …’nin görev ve yetkileri içerisinde kaldığından dava konusu olayda …’nin tam kusurlu…” olduğu yönünde kanaat bildirildiği görülmektedir.
Olayda, aynı taşınmazda farklı tarihlerde meydana gelen su baskını ile ilgili olarak olayın çıkış sebebi ve varsa illiyet bağı olan kurum ve kuruluşların kusur durumlarının belirlenmesi amacıyla adli ve idari yargı merciilerince yerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarında; … Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından kapatılan açık kanal vasıtasıyla tahliye edilen suların, bilirkişilerce yetersiz olduğu belirtilen 800’lük büz boru ile tahliyesinin, zararın meydana gelmesinde ortak bir fiili etken olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.

Nitekim, aynı taşınmazda daha önce meydana gelen su baskını sonucu uğranılan zararın tazmini istemiyle … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında açılan davanın … Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile … Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü husumetiyle görülerek karara bağlandığı ve davanın kabulü yönünde verilen …tarih ve K:… sayılı kararın Dairemizin 04/12/2017 tarih ve E:2016/6565, K:2017/8638 sayılı kararıyla onandığı ve yine Dairemizin 30/09/2020 tarih ve E:2018/2666, K:2020/3930 sayılı kararıyla karar düzeltme isteminin reddedilerek kesinleştiği görülmektedir.
Bu durumda; istinaf safhasında temin edilen ek bilirkişi raporunda yer alan “hukuki” değerlendirmeye istinaden … Büyükşehir Belediye Başkanlığı hasım mevkiinden çıkarılmak suretiyle verilen temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, Bölge İdare Mahkemesince, bozma kararına uyulması halinde … Büyükşehir Belediye Başkanlığı hasım mevkiine alındıktan sonra uyuşmazlığın esası hakkında yeniden bir karar verileceğinden, davalı idarenin temyiz istemi ile … Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın avukatlık ücretine ilişkin temyiz isteminin bu aşamada incelenmesine gerek bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca, temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
2. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 30/09/2020 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.