Danıştay Kararı 8. Daire 2019/6281 E. 2023/1704 K. 06.04.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/6281 E.  ,  2023/1704 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/6281
Karar No : 2023/1704

TEMYİZ EDENLER : 1- (Davalı) … Genel Müdürlüğü
2- (Davalı Yanında Müdahil) … İnşaat Haf. Taah. San. Tur. Nak. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF(DAVACILAR) :
1- …
2- …
3- …
4- …
5- …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Muğla ili, Yatağan ilçesi, … Mahallesi, … Mevkiinde kurulmak üzere … tarih ve … sayılı Oluru ile verilen … sayılı 2-A grubu maden işletme ruhsatının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dava konusu işletme ruhsatının verildiği maden ocağına 3 kilometre mesafede yoğun biçimde zeytin ağaçları bulunduğunun 15/12/2017 tarihli Muğla İl Gıda Tarım Hayvancılık Müdürlüğü cevabından açıkça anlaşıldığı, bu nitelikteki alanlarda ise, yapımı mümkün olan zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmelerinin dahi Bakanlığın uygun görüşü dahilinde olabileceği, bu itibarla alanın dava konusu maden işletmesi için her halde uygun olmadığı görüldüğünden, madencilik faaliyetine çevresi itibariyle uygun bulunmayan alana dair verilen işletme ruhsatında mevzuata ve hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :
Davalı idare tarafından, dava konusu konusu ruhsat alanının herhangi bir özel alan ile çakışmadığı, özel alan ile çakışması durumunda Maden Kanunu hükümlere göre gerekli izinlerin alınması durumunda ruhsat düzenleneceği, aksi takdirde ruhsat düzenlenemeyeceği, ruhsat sahası için ÇED gerekli değildir kararının verilmesinin uygun olacağı tespitinin yapıldığı, II (a) grubu madenlerde işletme ruhsatı verilebilmesi için Maden Kanunun 16. ve 24. maddelerinde belirtilen şartlarının yerine getirilmesi durumunda işletme ruhsatı verilmesi gerektiği, işletme ruhsatı safhasından, işletme izni safhasına geçebilmesi için Kanunun 7. maddesi kapsamında izinlerin alınması gerektiği, bu safhada ise çevre ve insan sağlığına zarar verebilecek işletmelerin faaliyete geçmesine zaten izin verilmediği, çevre ve insan sağlığına olumsuz etkileri alınacak önlemlerle giderilebilecek düzeyde olan maden sahalarının, kamu yararı dengesi gözetilmeksizin, idarenin denetim yetkisi yok sayılarak, olabilecek risk varsayımından hareketle iptali yoluna gidilmesinin ne hukuka ne de kamu yararına uygun olmadığı, maden yataklarının gerekli tedbirler alındığı takdirde çevre ve insan sağlığına zarar vermeden üretilip ekonomiye kazandırılmasının mümkün olduğu; savunulmuştur.
Davalı yanında müdahil şirket tarafından ise, keşif bilirkişi incelemesi için karar alınmasına rağmen inceleme yapılmadan karar verildiği, maden haklarının güçlü niteliği gereği ruhsat iptallerinin belirli şartlarda yapılabileceği, olabilecek risk varsayımı ile hareket edilmesinin ve idarenin denetim yetkisinin yok sayılması tespitinin göz önünde bulundurulması gerektiğinin açık olduğu, şirket açısından ruhsat verilmesini gerektirir tüm şartların yerine getirildiği, Kanunda sayılmayan soyut ve yetersiz bir İl Müdürlüğü yazısının, Mahkemenin ret kararına gerekçe olması kabul edilebilir olmayıp, kanunilik ve hukuki güvenlik ilkelerine aykırı olduğu, zeytin sahalarının niteliği, hangi hallerde bu vasfı kazanacağı, hangi hallerde 3573 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, aksi halde, herhangi sayıda zeytinin bulunduğu her alan, 3573 sayılı Kanun kapsamında kalıp, 3 km yakınına zeytinyağı fabrikası dışında hiçbir tesis kurulamayacağından, telafisi mümkün olmayan sonuçların ortaya çıkacağı, maden sahası çevresinde 3573 sayılı Kanun kapsamında kalan, tespiti yapılıp parsellenen zeytinlik sahalarından olmadığı, kanun hükümlerinin değerlendirilmesinde bariz bir hataya düşüldüğü, söz konusu değerlendirmenin yasada belirtilen makamlar tarafından yapılması gerektiği, anılan mevzuata göre değerlendirme sonrası eğer zeytin sahası (korunması gereken alanlardan olduğuna ya da 3573 sayılı Kanun kapsamında kaldığına dair) tespiti yapılmış olsaydı bu kez Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı tarafından tetkik edileceği, sonrasında da Yönetmeliğin 23. maddesinin işler hale gelmiş olacağı, davaya konu alanın, 3573 sayılı Kanun kapsamında olmadığı, maden faaliyetinde bulunacak kişi ya da kurumların işletme ruhsatı almasının, söz konusu yerde fiili bir durum meydana getirmediği ve faaliyet yaptığı ya da yapacağı anlamına gelmediği, zira, ruhsat sonrası izin prosedürünün farklı olduğu ve bu prosedürün, ilgili makamların denetim ve kontrolleri sonrasında işler hale gelebildiği, sonuç doğurma ihtimali dahi olmayan, varsayıma dayanarak tehlikeli olacağı görüşü ile yasal mevzuatın dışında bir gerekçe oluşturarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, somut olay bakımından, dava konusu işletme ruhsatının belirlendiği alana Maden Kanunu dışında, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun da gözetilerek ruhsat verilmesi gerektiği, bu hususta Danıştay’ın yerleşik içtihatlarının bulunduğu, dava konusu işlemin bu kapsamda hukuka aykırı olduğu, Mahkeme kararı hukuka ve mevzuata uygun bulunduğundan, istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, 703 sayılı KHK ile 3213 sayılı Maden Kanunu’na eklenen Geçici 33. madde ve 15/07/2018 tarih ve 30479 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4 Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 766. maddesi uyarınca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı hasım mevkiiden çıkarılıp Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü hasım mevkiine alınarak gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacıların haricen mahallelerinin yakınında bulunan alanda maden ocağı açılacağına ilişkin duyum almaları üzerine davalı idareye 30/11/2017 tarihli dilekçeyle, kurulacak maden işletmesinin köy yerleşik alanına ve mevcut evlere 500 metre mesafade bulunduğu, Muğla Büyükşehir Belediyesinin 25000’lik imar planı içerisinde gıda depolama tesisi, sanayi ve ticaret alanı olarak işaretlenen alanın hemen yanında olduğu, köy yerleşik alanına yakın yerde faaliyette bulunulması halinde köy halkının sağlık yönünden etkileneceği, bağ ve bahçelerinde yetişen ürünlerin ve hayvanların zarar göreceği, bahsi geçen bölgenin madencilik faaliyetine ve kurulacak tesislere uygun olmadığı ve söz konusu alanda yapılacak tesislere izin verilmemesi ve daha uzak alanda kurulması istemiyle başvuruda bulunulduğu, davalı idarece ilgili başvuruya 12/12/2017 tarihli yazı ile cevap verildiği, yazıda, Muğla ili dahilindeki S:84763 sayılı saha için 22/05/2014 tarihli dilekçe ile işletme ruhsatı ve işletme izni talebinde bulunulduğu, idarece sahanın mahallinde tetkikinin gerçekleştirildiği, neticeten 03/07/2015 tarihinde işletme ruhsatı düzenlendiği ancak henüz işletme izni düzenlenmediği belirtilmiş, bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
3213 sayılı Maden Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde işletme ruhsatı, “İşletme faaliyetlerinin yürütülebilmesi için verilen yetki belgesi”; maden işletme izni ise “Bir madenin işletmeye alınabilmesi için izin” şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı Kanun’un “Madencilik Faaliyetlerinde İzinler” başlıklı 7. maddesinde de “Madencilik faaliyetlerinin yapılması ve ruhsatlandırma işlemlerinin yürütülmesi ile ilgili olarak yeni verilecek ruhsat alanlarına maden işletme yöntemi, faaliyetin yapıldığı bölge, madenin cinsi, yapılacak yatırımın çevresel etkileri, şehirleşme ve benzeri hususlar dikkate alınarak, temdit talepleri dahil ruhsat verilen alanlarda kazanılmış haklar korunmak kaydıyla, ilgili kurumların görüşleri alınarak Bakanlık tarafından kısıtlama getirilebilir. İlk müracaat veya ihale yolu ile yapılacak ruhsatlandırmalarda müracaatın yapılacağı alanlar diğer kanunlar ile getirilen kısıtlamalar gözönüne alınarak Bakanlıkça ruhsat müracaatına kapatılabilir. Kısıtlama gerekçesi ortadan kalkan alanlar ihale yoluyla aramalara açılır. Bu Kanun dışında madencilik faaliyetleri ile ilgili olarak yapılacak her türlü kısıtlama ancak kanun ile düzenlenir.
( … )
İlgili bakanlıkların mevzuatı gereği yapacakları inceleme ve denetimlerde; ruhsat alanlarında ilgili Kanun esaslarına uygun çalışılmadığının tespiti halinde, mevzuat çerçevesinde yapılacak işlemler Genel Müdürlüğe bildirilir. Çevre ve insan sağlığına zarar verdiği tespit edilen madencilik faaliyetleri gerekli önlemler alınıncaya kadar durdurulur.
Çevresel etki değerlendirmesi işlemleri Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından, diğer izinlere ilişkin işlemler de ilgili bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca çevresel etki değerlendirmesi sürecinde en geç üç ay içinde bitirilir. Bakanlık ve diğer bakanlıkların mevzuatının gerektirdiği maddî yükümlülükler ruhsat sahibi tarafından karşılanır…” kuralı yer almaktadır.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan Mülga Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği’nin “İşletme Ruhsatları ve İşletme İzinleri” başlıklı beşinci bölümünde maden grupları bazında işletme ruhsat müracaatına, işletme ruhsat taleplerinin değerlendirilmesine ilişkin düzenlemeler yer almakta olup, “I (b) ve II (a) grubu madenlerin işletme ruhsatı müracaatı” başlıklı 22. maddesinde “(1) I (b) ve II (a) Grubu madenlere işletme ruhsat müracaatı için talep harcı yatırılıp Ek Form-1’de örneği verilen dilekçe ile maden ismi belirtilerek işletme ruhsat müracaatı yapılır. Uygun olan alanlar müracaat tarihi itibarıyla iki ay süre ile rezerve edilir. Bu sürede müracaat sahibi, işletme ruhsat talep harcını, işletme ruhsatı harcı ve teminatını, Ek Form-2’de istenen belgeleri, görünür rezerv bilgilerini, çevre ile uyum planını da içeren Ek Form-10’a uygun olarak hazırlanmış ve imzalanmış işletme projesini Genel Müdürlüğe vermesi halinde işletme ruhsat hakkı doğar. Aksi halde bu alanlar iki aylık süre sonunda müracaatlara açık hale gelir. Bu durumda talep harcı dışındaki ruhsat harç ve teminatı iade edilir.” düzenlemesi, “I (b) grubu ve II (a) grubu maden işletme ruhsat taleplerinin değerlendirilmesi” başlıklı 23. maddesinde “(1) I (b) Grubu ve II (a) Grubu madenlerde işletme ruhsatı verilebilmesi için; görünür, muhtemel ve mümkün rezerv bilgilerini, çevre ile uyum planını da içeren Ek Form-10’a uygun olarak hazırlanmış ve imzalanmış işletme projesinin yeterli olup olmadığının incelenmesine müteakip, projenin teknik eksikliklerinin tamamlanmasını takiben ruhsatlandırılması ve işletilmesi ile ilgili genel ilkeler çerçevesinde uygun bulunan alana işletme ruhsatı düzenlenir.” düzenlemesi, “II (a) grubu ve patlatma yapılarak üretim yapılan I (b) grubu madenlerin ruhsatlandırılması, izin verilmesi ve işletilmesi ile ilgili genel ilkeler” başlıklı 24. maddesinde ise “(1) II (a) ve patlatma yapılarak üretim yapılan I (b) Grubu madenlerin projesinde talep edilen izin alanı ve kırma-eleme tesis yerlerinin, Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğunda olan yollar ile 1/5000 ölçekli imar planı onaylanmış alanlar, organize hale gelmiş tarım ve hayvancılık bölgeleri, birinci derece arkeolojik sit alanlarında fiziki olarak ortaya çıkarılmış kültürel varlıkların ön görünüm alanında yatay olarak en az 300 metre mesafede, ön görünüm alanı dışında ise en az 150 metre mesafe dahilinde izin verilmez. Ancak Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda olan yol kenarlarında, alternatif alan bulunamaması veya coğrafik ve bölgesel şartlar dikkate alınarak, Karayolları Genel Müdürlüğünden izin alınması durumunda izin verilebilir. Bu fıkradaki mesafeler, ihtiyaç halinde faaliyetlerin boyutu, işletme yöntemi, emniyet tedbirleri ile arazinin topoğrafik ve jeolojik yapısı dikkate alınarak Bakanlıkça artırılabilir. Mesafeler yatay olarak hesaplanır.
(2) Kamu hizmeti veya umumun yararına ayrılmış binalardan yatay olarak en az 300 metre mesafe dahilinde izin düzenlenmez.
(3) Kırma-eleme tesislerinde toz indirgeme sistemi olacak şekilde ve bunker, kırıcılar, elekler, bantlar ve malzeme dökülme noktalarının en az ünite bazında kapatılması yönünde işletme projesi hazırlanması ve işletilmesi esastır.
(4) Ruhsat sahasında galeri atımı yöntemi ile patlatma yapılamaz.” düzenlemesine yer verilmiştir.
3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un 20/1. maddesinde “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının iznine bağlıdır.” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
3213 sayılı Kanun çerçevesinde maden üretim faaliyetlerinde bulunulabilmesi için ilgililer tarafından önce maden işletme ruhsatının alınması gerektiği, ancak maden işletme ruhsatının maden üretimi yapılabilmesi için yeterli olmadığı, ilgililerin maden işletme izni olmadan üretim yapamayacakları, maden işletme izninin alınabilmesi için de maden işletme ruhsatının alınmasından sonra 3213 sayılı Kanun’un 7. maddesi kapsamında alınması gerekli izinlerin ve bu kapsamda “ÇED Gerekli Değildir” veya “ÇED Olumlu” belgelerinin alınması gerektiği anlaşılmaktadır.
Zeytinlik alanlarında yürütülecek faaliyetlere ilişkin olarak öncelikle dikkate alınması gereken düzenlemenin, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun hükümleri olduğuna kuşku bulunmamaktadır. Anılan Yasanın 20. maddesinin amacının, gerekli tedbirler alınmış olsa bile, zeytinlik sahalarında ve bu sahalara 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri hariç kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran ya da sayılan olumsuz sonuçlara yol açma ihtimali bulunan tesislerin yapılmasını ve işletilmesini önlemek olduğu açıktır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, sahanın mevcut durumu hakkında, yalnızca Muğla Valiliği İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün 15/12/2017 tarihli yazısında geçen “taş ocağı faaliyet alanının batı, kuzeybatı, güney ve güneydoğu kısımlarında kuşuçumu 200 – 500 – 1000 metre mesafeler içinde yoğun bir şekilde ekonomik verim çağında zeytinlikler ve zeytinlik alanlar mevcuttur.” ifadesi bulunduğu, sahanın zeytinliklere, en yakın yerleşim yerine, konut, bağ ve bahçe gibi mülklerin dava konusu sahaya mesafesinin ne olduğuna ilişkin başkaca açıklayıcı bir bilgi ve belge bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, müdahil uhdesindeki II (a) grubu maden işletme ruhsatının iptali istemiyle açılan davada, II (a) grubu maden işletme ruhsatı verilmesi aşamasında mevzuatta yer alan düzenlemeler uyarınca, işlemin mevzuata uygun olarak tesis edilip edilmediği hususu ile işletme izni döneminde değerlendirilmesi gerekli durumların işletme ruhsatına etkisinin ne olacağı hususunun da açıklığa kavuşturulması gerektiği kuşkusuzdur.
Mahkemenin bu hususları keşif ve bilirkişi incelemesi yapmak suretiyle aydınlatması, ayrıca sahadaki durumun işletme ruhsatının iptalini gerektirip gerektirmediği hakkında değerlendirme yaparak bir karar vermesi gerekirken, dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak verilen Mahkeme kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak 06/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.