Danıştay Kararı 8. Daire 2019/5871 E. 2023/1775 K. 07.04.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/5871 E.  ,  2023/1775 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/5871
Karar No : 2023/1775

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) … San. Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVALI) … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kahramanmaraş İli, Pazarcık İlçesi, … Köyü İR:… ruhsat nolu kalker maden ocağını işleten davacı şirket tarafından, 2016 yılında kalkeri işlemek suretiyle klinker elde edilip çimentoya dönüştürülmesi suretiyle ek katma değer sağlandığı gerekçesiyle, %50 teşvik indiriminden yararlandırılması gerekirken, haksız yere ödendiği iddia olunan %50 fazla paranın (99.022,69 TL) nin ödendiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Maden Kanunu’nun 9. maddesinin ikinci fıkra hükmü incelendiğinde; ilk cümlede, ürettiği madeni yurt içinde ve kendi tesisinde işleyip ek katma değer sağlayanlardan, bu tesislerde üretimde değerlendirilen maden miktarı için devlet hakkının % 50’sinin alınmayacağı kuralına yer verildiği, ikinci cümlede bu kurala istisna getirilerek, I. Grup madenler, II. Grup (a) ve (c) bendi madenler ve mıcır ile kaba inşaat, baraj, gölet, liman, yol ve benzeri yapılarda kullanılan her türlü yapı hammaddesinden devlet hakkının tamamının alınacağının belirtildiği, uyuşmazlık konusu olayda da, davacının çıkardığı ve çimento üretiminde kullandığı kalker madeninin II. grup (a) madenler arasında yer aldığı, teşvik kapsamının daraltılmasına yönelik söz konusu mevzuat değişikliğinin 04/02/2015 tarihinde yürürlüğe girdiği, dava konusu edilen kalker üretiminin ise 2016 yılına, yani mevzuat değişikliğinden sonraki bir tarihe ait üretim olduğu, davacı hakkında 2016 yılı üretimi için 2015 yılındaki değişiklik öncesinde tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş, kişisel alacak niteliğine dönüşmüş bir haktan söz edilemeyeceği ve bu haliyle davacı şirketin ürettiği kalker madeni için teşvik uygulamasından yararlanamayacağı anlaşıldığından, fazladan ödendiği iddia olunan %50 fazla paranın (484.391,99 TL) iadesi imkanının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Uyuşmazlıkta, Mahkemece dava konusu uyuşmazlığın konusu para ve para ile değerlendirebilen bir dava olduğundan bahisle nispi vekalet ücretine hükmedildiği görülmekte ise de; davacının ödemiş olduğu bir miktarın iadesini talep etmesinin temelde davacı şirketin %50 teşvik indiriminden yararlandırılmamasına ilişkin işlemden kaynaklandığı, dolayısıyla ödediği tutarın iadesine yönelik bir talebin klasik anlamda bir tam yargı davası niteliğinin bulunmadığı, davanın konusunun “maddi tazminat” olarak nitelendirilmeyeceği gözetilerek Mahkemece vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerekirken davalı idare aleyhine nispi olarak belirlenen vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesi ile davacının istinaf isteminin esas yönünden reddine, istinaf isteminin kısmen kabulüyle, kararın davacı aleyhine hükmedilen nispi vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen 1.090,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; ürettiği madeni kendi tesisinde işleyerek ek katma değeri sağladığı, maden mevzuatına göre %50 teşvik indiriminden faydalandırılması gerektiği, davalı idare tarafından; yapılan işlemlerin Kanun ve Yönetmelik düzenlemeleri doğrultusunda gerçekleştirildiği, kararda belirtilen gerekçedeki tespitin aksine, davacının ödediği tutarın iadesine yönelik klasik anlamda bir tam yargı davası niteliği bulunduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından istemin reddi gerektiği savunulmakta olup, davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz istemlerinin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın Mahkeme tarafından iadesine,
4. 2577 sayılı Kanunun 50. maddesi uyarınca onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak, 07/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.