Danıştay Kararı 8. Daire 2019/5204 E. 2023/113 K. 24.01.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/5204 E.  ,  2023/113 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/5204
Karar No : 2023/113

Temyiz İsteminde Bulunanlar : 1- (Davacı) … Sigorta A.Ş.
Vekili : Av. …

2- (Davalı) … Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. …

İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına ve temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 24/01/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :
(X)- Dava; davacı sigorta şirketi tarafından, Nevşehir İli … Mah. … Cad. .. adresinde bulunan işyerine ait depoda, ana cadde üzerindeki davalı idareye ait su borusunun patlaması nedeniyle oluşan ve sigortalıya ödenen 45.385,63.-TL maddi zararın rücuen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış olup, İdarenin belirtilen bu sorumluluğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olma niteliğinin doğal sonucudur.
5393 sayılı Belediye Kanununun 14. maddesinde, belediyelerin mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla imar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı hizmetlerini yapmak veya yaptırmakla yükümlü olduğu kuralına yer verilmiştir.
3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, ilgililerin, işyeri açma ve çalışma ruhsatı adlı belgeye dayanarak işyeri açabileceği belirtilmiştir.
İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’in 6. maddesinde, yetkili idareden usulüne uygun işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan açılan işyerlerinin yetkili idarelerce kapatılacağı düzenlemesi yer almıştır.
İdare Hukuku öğretisine göre, tazminat davalarında idarenin hukuki sorumluluğundan söz edebilmek için ortada bir zararın bulunması ve bunun idareye yüklenebilen bir işlem veya eylemden doğması, bir başka deyişle zararla idari işlem veya eylem arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir.
Öte yandan; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Tacir olmanın hükümleri” başlıklı 18. maddesinin 2. fıkrasında; her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği, “Geçerli olmayan sigorta” başlıklı 1404. maddesinde, sigorta ettirenin ya da sigortalının, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı bir fiilinden doğabilecek bir zararını teminat altına almak amacıyla sigorta yapılamayacağı, 1452. maddesinde ise, 1404 ve 1408. madde hükümleriyle 1429. maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı sözleşmelerin geçersiz olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Nevşehir Belediye Başkanlığı Zabıta Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı yazısından, zemin kattaki 25 metrekarelik dükkana zirai ilaç satışı yapmak üzere 08.02.2015 tarihinde … adına İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatının düzenlenmiş olduğu; ancak zararın meydana geldiği, işyerine ait olan ve depo olarak bahsi geçen bölümün ruhsat harici olduğu, başka bir deyişle zararın meydana geldiği deponun “İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatının” bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinin, işyeri açma ve çalışma izni olmayan işyeri veya işyerine bağlı bölümlerin faaliyette bulunamayacağı, sigortalının kanunun emredici hükümlerine aykırı fiilinden doğan zararın teminat altına alınmasını sağlayan sigorta sözleşmesinin geçerli olmayacağı ve tacir olduğuna kuşku olmayan sigorta şirketinin sözleşmenin geçerliliğini etkileyecek hususlara ilişkin bir araştırma yapmaksızın sigorta yapması halinde basiretli bir tacir gibi hareket etmediği şeklinde değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Sigortacının, sigortalayacağı işyeri veya buna bağlı bölümlerinin kanunen bulunması gereken ruhsatlar ve/veya izinlerine ilişkin bir araştırma yapmaksızın sigortalaması halinde, basiretli bir tacir gibi hareket etmemesi nedeniyle ağır kusurlu olacağı, bu kusurlu fiilin davalı idare tarafından kamu hizmetlerinin sunulması sırasında işlenen kusurlu fiiller ile zarar arasındaki illiyet bağını keseceği ve sigortacının ağır kusuru nedeniyle zararın tamamından tek başına sorumlu olacağı açıktır.
Olayda; sigortalanan, zararın meydana geldiği işyerine ait deponun işyeri açma ve çalışma ruhsatının bulunmadığı anlaşıldığından, basiretli tacir gibi hareket etmeyen ve ağır kusurlu olan davacı sigorta şirketinin bu kusurlu fiiliyle zarar arasındaki illiyet bağının ortadan kalktığı, dolayısıyla davalı idarenin sorumluluğunu gerektiren şartların oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu durumda, davalı idarenin hizmet kusurunun olduğu kabul edilerek aleyhine maddi tazminat hükmedilmesine ilişkin temyize konu mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmadığından anılan kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.