Danıştay Kararı 8. Daire 2019/4817 E. 2020/3889 K. 29.09.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/4817 E.  ,  2020/3889 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/4817
Karar No : 2020/3889

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. … – (Aynı adreste)
2- … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri … – (Aynı adreste)
3- … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri … – (Aynı adreste)

DAVANIN KONUSU : Direksiyonu sağda olan … markalı … plakalı aracın sahibi olan davacı tarafından, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesinin (j) bendinde yer alan “direksiyonu sağda olan araçların tescili yapılamaz” şeklindeki düzenlemenin ve 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılacağına ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu düzenleme 04.02.2013 tarihinden önce direksiyonun sağda olması kusur sayılmadığı halde bu tarih itibariyle ağır kusur olarak kabul edildiği ve kazanılmış hakkının yok sayıldığı, işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek dava konusu işlemin iptali istenilmektedir.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN SAVUNMASI:
Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 94. maddesi’nde “Karayollarında trafik sağdan akar.” hükmüne yer verildiği, trafiğin sağdan aktığı ülkelerde sağdan direksiyonlu araçların büyük risk teşkil ettiği, söz konusu düzenlemenin trafiğin daha düzenli olması yönünde atılan bir adım olduğu, araç muayenelerinin 2 yılda bir yapılmasından dolayı davacının herhangi bir kazanılmış hakkından söz edilemeyeceği iddiaları ile davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

… BAKANLIĞI’NIN SAVUNMASI:
Dava konusu işlemin mevzuata uygun olduğu ve hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
… BAKANLIĞI’NIN SAVUNMASI:
Gerek dava konusu düzenleyici işlemde ve gerekse subjektif işlemde Bakanlığının bir dahlinin bulunmadığı, dava konusu düzenleme yetki, şekil, konu ve maksat yönleri ile hukuka uygun olduğundan davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun bozma kararına uyularak, temyize konu 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılacağına ilişkin işleme ilişkin kısım yönünden davanın süreaşımı nedeniyle reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …

DÜŞÜNCESİ : Dava, davacıya ait aracın, 07/09/2013 tarihinde İvedik Araç Muayene İstasyon’unda muayene edilmesi sonucunda düzenlenen araç muayene raporunda aracın direksiyonunun sağ tarafta olduğu gerekçesiyle ağır kusurlu sayılması ve araç muayenesinin onaylanmaması üzerine Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesinin (j) bendinde yer alan direksiyonu sağda olan araçların tescilinin yapılamayacağına ilişkin hüküm ile 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 12/04/2016 tarih, E:2014/3570, K:2016/2545 sayılı kararıyla; davacıya ait aracın, 07/09/2013 tarihinde İvedik Araç Muayene İstasyon’unda muayene edilmesi sonucunda düzenlenen araç muayene raporunda aracın direksiyonunun sağ tarafta olduğu gerekçesiyle ağır kusurlu sayıldığı ve araç muayenesinin onaylanmaması üzerine Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesinin (j) bendinde yer alan direksiyonu sağda olan araçların tescilinin yapılamayacağına ilişkin hüküm ile 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle, muayene raporunun üzerinden 60 günlük dava açma süresi geçtikten sonra 12/03/2014 tarihinde mahkeme kaydına giren dilekçeyle davanın açıldığı ancak dava konusu 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunun 2014 yılı için 03/03/2014 tarihinde yeniden düzenlendiği, anılan kusur tablosunda da sağdan direksiyonlu aracın ağır kusurlu sayıldığı görüldüğünden, açılan davanın süresinde olduğu kabul edilerek işin esasına geçildiği, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesinin (j) bendinde yer alan “direksiyonu sağda olan araçların tescili yapılamaz” hükmünün iptali istemine ilişkin olarak; olayda, davacının trafiğe daha önceden tescil edilen aracının trafik tescil kaydının halen geçerliliğini koruduğu ve idarece tescil kaydının iptaline ilişkin somut bir işlem tesis edilmediği, sadece aracın muayenesi sonucunda ağır kusurlu olduğunun tespit edildiği, öte yandan 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılacağına ilişkin işlemin dayanağının Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesinin (j) bendinde yer alan “direksiyonu sağda olan araçların tescili yapılmaz” hükmü olmadığı da göz önüne alındığında, davacının Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesinin (j) bendinde yer alan “direksiyonu sağda yer alan araçların tescili yapılamaz” şeklindeki düzenlemeye karşı dava açmasında menfaatinin bulunmadığı sonucuna varıldığı, 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılacağına ilişkin işlemin iptali istemine ilişkin olarak; olayda, direksiyonu sağda olan araçların trafiğe tescilinin yapılamayacağına ilişkin düzenlemenin 01/05/2010 tarihinde yapılan yönetmelik değişikliği ile yürürlüğe girdiği, Emniyet Genel Müdürlüğünün 28/03/2012 tarih ve 2086-70536 sayılı yazısı üzerine 01/07/2012 tarihinden itibaren araç muayene kusur tablosunun 3.16.1 numaralı bölümünde araçların direksiyonunun sağ tarafta olmasının ağır kusurlu sayıldığı görülmekle birlikte daha önceden araç muayenesinde olumlu rapor almış sağdan direksiyonlu araçlarla ilgili istisnai bir düzenlemeye yer verilmesi gerektiği sonucuna varıldığı, dava konusu 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda ise herhangi bir istisnaya yer verilmeksizin tüm sağdan direksiyonlu araçların ağır kusurlu sayılacağına ilişkin düzenlemeye yer verildiği, bu durumda, hukuki güvenlik ilkesi gereğince 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılacağına ilişkin işlemde eksik düzenleme içermesi nedeniyle hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçeleriyle, davanın; Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesinin (j) bendinde yer alan “direksiyonu sağda olan araçların tescili yapılamaz” şeklindeki düzenlemenin iptali istemine ilişkin kısmının ehliyet yönünden reddine; 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılacağına ilişkin işlemin iptaline karar verilmiş, davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, davalı idarelerden Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığının, anılan kararın aleyhlerine olan kısmını temyiz etmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca; davacının aracının 07/09/2013 tarihinde İvedik Araç Muayene İstasyonunda muayene edilmesi sonucunda düzenlenen araç muayene raporu ile aracın direksiyonunun sağ tarafta olduğu gerekçesiyle, 07/09/2013 tarihi itibarıyla ağır kusurlu olarak tespit edildiği, bu tespitin dayanağı olan 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılacağına ilişkin işlemin en geç bu tarihte davacı tarafından öğrenildiği, bu tarihten itibaren 60 gün içerisinde en geç 06/11/2013 tarihinde açılması gerektiği halde 12/03/2014 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesi mümkün bulunmamakta olup, davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken esası incelenmek suretiyle verilen Daire kararında hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle temyiz isteminin kabulüne Danıştay Onbeşinci Dairesinin 12/4/2016 gün ve E:2014/3570, K:2016/2545 sayılı kararının temyize konu kısmının bozulmasına karar verilmiştir.
Bu durumda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyiz incelemesi sonucu verilen kararlara ilgili dava daireleri tarafından uyulması zorunlu olup, ısrar olanağı tanınmadığından İdari Dava Daireleri Kurulunun 1/11/2018 gün ve E:2016/4278, K:2018/4443 sayılı bozma kararına uyularak davanın bu kısmı hakkında süre aşımı yönünden ret kararı verilmesi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, direksiyonu sağda olan … markalı … plakalı aracın sahibi olan davacı tarafından, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesinin (j) bendinde yer alan “direksiyonu sağda olan araçların tescili yapılamaz” şeklindeki düzenlemenin ve bu düzenlemeye dayanılarak tesis edildiği ileri sürülen 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılacağına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 12/04/2016 tarih, E:2014/3570, K:2016/2545 sayılı kararıyla; davacıya ait aracın, 07/09/2013 tarihinde İvedik Araç Muayene İstasyon’unda muayene edilmesi sonucunda düzenlenen araç muayene raporunda aracın direksiyonunun sağ tarafta olduğu gerekçesiyle ağır kusurlu sayıldığı ve araç muayenesinin onaylanmaması üzerine Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesinin (j) bendinde yer alan direksiyonu sağda olan araçların tescilinin yapılamayacağına ilişkin hüküm ile 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle, muayene raporunun üzerinden 60 günlük dava açma süresi geçtikten sonra 12/03/2014 tarihinde mahkeme kaydına giren dilekçeyle davanın açıldığı ancak dava konusu 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunun 2014 yılı için 03/03/2014 tarihinde yeniden düzenlendiği, anılan kusur tablosunda da sağdan direksiyonlu aracın ağır kusurlu sayıldığı görüldüğünden, açılan davanın süresinde olduğu kabul edilerek işin esasına geçildiği, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesinin (j) bendinde yer alan “direksiyonu sağda olan araçların tescili yapılamaz” hükmünün iptali istemine ilişkin olarak; olayda, davacının trafiğe daha önceden tescil edilen aracının trafik tescil kaydının halen geçerliliğini koruduğu ve idarece tescil kaydının iptaline ilişkin somut bir işlem tesis edilmediği, sadece aracın muayenesi sonucunda ağır kusurlu olduğunun tespit edildiği, öte yandan 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılacağına ilişkin işlemin dayanağının Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesinin (j) bendinde yer alan “direksiyonu sağda olan araçların tescili yapılmaz” hükmü olmadığı da göz önüne alındığında, davacının Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesinin (j) bendinde yer alan “direksiyonu sağda yer alan araçların tescili yapılamaz” şeklindeki düzenlemeye karşı dava açmasında menfaatinin bulunmadığı sonucuna varıldığı, 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılacağına ilişkin işlemin iptali istemine ilişkin olarak; olayda, direksiyonu sağda olan araçların trafiğe tescilinin yapılamayacağına ilişkin düzenlemenin 01/05/2010 tarihinde yapılan yönetmelik değişikliği ile yürürlüğe girdiği, Emniyet Genel Müdürlüğünün 28/03/2012 tarih ve 2086-70536 sayılı yazısı üzerine 01/07/2012 tarihinden itibaren araç muayene kusur tablosunun 3.16.1 numaralı bölümünde araçların direksiyonunun sağ tarafta olmasının ağır kusurlu sayıldığı görülmekle birlikte daha önceden araç muayenesinde olumlu rapor almış sağdan direksiyonlu araçlarla ilgili istisnai bir düzenlemeye yer verilmesi gerektiği sonucuna varıldığı, dava konusu 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda ise herhangi bir istisnaya yer verilmeksizin tüm sağdan direksiyonlu araçların ağır kusurlu sayılacağına ilişkin düzenlemeye yer verildiği, bu durumda, hukuki güvenlik ilkesi gereğince 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılacağına ilişkin işlemde eksik düzenleme içermesi nedeniyle hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçeleriyle, davanın; Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesinin (j) bendinde yer alan “direksiyonu sağda olan araçların tescili yapılamaz” şeklindeki düzenlemenin iptali istemine ilişkin kısmının ehliyet yönünden reddine; 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılacağına ilişkin işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idarelerden Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığının, anılan kararın aleyhlerine olan kısımlarını temyiz etmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 01/11/2018 tarih ve E:2016/4278, K:2018/4443 sayılı kararıyla, olayda davacının aracının 07/09/2013 tarihinde İvedik Araç Muayene İstasyonunda muayene edilmesi sonucunda düzenlenen araç muayene raporu ile aracın direksiyonunun sağ tarafta olduğu gerekçesiyle, 07/09/2013 tarihi itibarıyla ağır kusurlu olarak tespit edildiği, bu tespitin dayanağı olan 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılacağına ilişkin işlemin en geç bu tarihte davacı tarafından öğrenildiği, bu durumda, bu tarihten itibaren 60 gün içerisinde en geç 06/11/2013 tarihinde açılması gerektiği halde 12/03/2014 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesi mümkün bulunmamakta olup, davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken esası incelenmek suretiyle verilen Daire kararında hukuki isabet bulunmadığı belirtilerek Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 12/04/2016 tarih, E:2014/3570, K:2016/2545 sayılı kararının temyize konu kısmının bozulmasına karar verilmiştir.
2577 Sayılı Yasa’nın 46. maddesinin 1. fıkrasında; Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Yasanın 38. maddesinde İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinin 4. fıkrasında da; İdare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilerek, Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ise ısrar olanağı tanınmamıştır.
Bu nedenle, bozma kararı gözönünde bulundurularak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, dava konusu Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesinin (j) bendinde yer alan “direksiyonu sağda olan araçların tescili yapılamaz” şeklindeki düzenleyici işlem hakkında verilen ehliyet yönünden ret kararına karşı davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmayarak kesinleştiği görüldüğünden, temyize konu 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılacağına ilişkin işleme ilişkin kısım yönünden ise bozma kararı gözönünde bulundurularak süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağı bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyize konu 04/02/2013 tarihinden itibaren 2013 yılında uygulanacak kusurlar tablosunda direksiyonu sağda olan aracın ağır kusurlu sayılacağına ilişkin işlem yönünden DAVANIN SÜRE AŞIMI NEDENİYLE REDDİNE;
2. Dava kısmen ehliyet ret, kısmen süre aşımı nedeniyle ret ile sonuçlandığından, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından yatırılan ve kullanılan … TL ile davalı Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı tarafından yatırılan ve kullanılan … TL posta avansının davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemleri halinde taraflara iadesine,
5. Bakılan davanın, kesinleşen kısmı için davalı idareler lehine vekalet ücretine hükmedildiğinden, bu aşamada yeniden vekalet ücretine hükmedilmemesine;
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere,
29/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.