Danıştay Kararı 8. Daire 2019/4532 E. 2023/810 K. 23.02.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/4532 E.  ,  2023/810 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/4532
Karar No : 2023/810

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Müdürlüğü
VEKİLİ : Av…

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Mer. Mad. Turiz. Tic. ve İnş. A. Ş.
VEKİLİ : Av…

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, … ili, … ilçesi sınırları içerisinde bulunan … sicil sayılı II-b (mermer) maden işletme ruhsat sahası için 8.605,22m² alanda istenen orman izninin reddine ilişkin … gün ve E-… sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden yapılan inceleme neticesinde davaya konu işlemin hukuki dayanağını teşkil eden 2012/15 sayılı Başbakanlık Genelgesi’ne karşı Danıştay 8. Dairesi nezdinde E:2014/7883 esas kaydıyla açılan davada, anılan Dairenin 11.11.2015 tarihli kararıyla dava konusu Genelge ile maden mevzuatında öngörülmeyen ayrı bir izin müessesesi getirildiği, bu haliyle anılan Genelge’nin maden ruhsatları bakımından kısıtlayıcı hükümler içeren ve üst hukuk normu olan Maden Kanunu ve Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliğine aykırı bir düzenleme olduğu gerekçesiyle söz konusu Genelge’nin (maden ruhsatları yönünden) yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiği, anılan karara karşı yapılan itiraz başvurusunun Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 27.04.2016 tarih ve YD İtiraz No:2016/98 sayılı kararıyla reddedildiği görüldüğü, her ne kadar dava konusu işlemin hukuki dayanağını teşkil eden 2012/15 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nin yürütülmesinin durdurulmasına Maden Kanunu ve Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda maden ruhsatları yönünden karar verilmiş ise de davaya konu uyuşmazlığın orman alanlarında yapılacak madencilik faaliyetleri kapsamında verilecek izinden kaynaklandığı, bu iznin verilmesinde uygulanacak prosedürün ve izni vermeye yetkili idarelerin 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 7. maddesinin 4. fıkrasıyla atıf yapılan 6831 sayılı Orman Kanunu’nda düzenlendiği, dolayısıyla maden arama sahasında kalmakla birlikte Devlet ormanı içerisinde yer alan alanda madencilik faaliyetlerinin yürütülmesinin ve bu kapsamda izin verilmesinin 3213 sayılı Maden Kanunu’ndan bağımsız şekilde değerlendirilemeyeceği, buna göre Devlet ormanı içerisinde kalan alanda madencilik faaliyeti yürütülmesi için yapılan izin başvurusu hakkında üst hukuk normu olan ve yukarıda anılan 3213 sayılı Maden Kanunu ile 6831 sayılı Orman Kanunu ve söz konusu Kanunlara istinaden yürürlüğe konulan ilgili Yönetmelikler uyarınca değerlendirme yapılarak olumlu veya olumsuz yönde işlem tesis edilmesi gerektiği, ilgili başvuru hakkında sözü geçen mevzuat hükümleri ihmal edilerek ve sadece 2012/15 sayılı Başbakanlık Genelgesi gereğince değerlendirme yapılarak işlem tesis edilmeyeceği, bu durumda, madencilik faaliyetleriyle ilgili olarak yapılacak her türlü kısıtlamanın ancak kanunla getirilebileceği, bir başka ifadeyle kanuni dayanağı bulunmaksızın genel düzenleyici işlemle madencilik faaliyeti yönünden kısıtlama getirilmesinin olanaklı olmadığı, davacı başvurusu üzerine düzenlenen raporun görüş kısmında ormanlık sahada maden işletme ve maden altyapı tesisi için izin verilmesinde sakıncı olmadığının belirtilmesine rağmen sözü geçen başvurunun 2012/15 sayılı Başbakanlık Genelgesi uyarınca uygun görülmediği, ancak uyuşmazlık konusu işlemin hukuki dayanağını teşkil eden ilgili Genelge’nin yürütülmesinin durdurulduğu, dolayısıyla söz konusu işlemin hukuki dayanağının ortadan kalktığı dikkate alındığında davacının başvurusu yukarıda bahsedilen mevzuat hükümleri uyarınca değerlendirilerek olumlu veya olumsuz yönde işlem tesis edilmesi gerekirken söz konusu değerlendirme yapılmaksızın anılan Genelge kapsamında Başbakanlık’tan izin alınmadığından bahisle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Anayasa 169. Maddesi gereği Devletin ormanları korumakla yükümlü olduğu, davacıya verilen orman izninin uzatılacağına dair taahhüt verilmediği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Mahkemece verilen kararın hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın Mahkeme tarafından iadesine,
4. 2577 sayılı Kanunun 50. maddesi uyarınca onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak, 23/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.