Danıştay Kararı 8. Daire 2019/3545 E. 2023/1492 K. 28.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/3545 E.  ,  2023/1492 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/3545
Karar No : 2023/1492

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Valiliği
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Gaziantep ili, Şahinbey ilçesi sınırlarında … sayılı II-a grubu bazalt işletme ruhsatı sahibi olan davacının, işletme ruhsat alanı içerisinde bulunan Şahinbey ilçesi, … köyü … ada, … parselde kayıtlı toplam 10,15 hektarlık mera vasıflı alanın 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 14.maddesi gereğince tahsis amacının değiştirilmesine yönelik talebinin reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda verilen bilirkişi raporu hükme esas alınarak mevzuat hükümleri uyarınca dava konusu taşınmazın tahsis amacı değişikliğini gerektiren şartların mevcut olduğu ve kamu yararı bulunduğu anlaşıldığından, söz konusu taşınmazın tahsis amacının değiştirilmesi yolunda Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından getirilen teklifin Gaziantep Valiliği tarafından reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının gerekli izinleri olmaksızın çalışması nedeniyle meraya ve çevreye zarar verdiği, bu hususun bilirkişi raporunda da yer aldığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Gaziantep ili, Şahinbey ilçesi, … köyü … ada, … parselde kayıtlı toplam 10,15 hektarlık mera olarak tescilli taşınmazın 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 14. maddesinin (a) bendi uyarınca tahsis amacının değiştirilmesi için Şahinbey ilçesi sınırlarında … sayılı II-a grubu bazalt işletme ruhsatı sahibi olan davacının istemi üzerine Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı yazısı ile söz konusu talebin uygun görüldüğünden bahisle Gaziantep Valilliği’nden talepte bulunulduğu, konunun İl Mera Komisyonu’nun 31/03/2015 tarihindeki oturumunda değerlendirilerek talebin reddine karar verilmesi üzerine 14/05/2015 tarihli Valilik Oluru ile mera vasıflı taşınmazın tahsis amacının değiştirilmesi talebinin reddine karar verildiği, söz konusu kararın … tarih ve … sayılı işlem ile davacıya bildirilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
4342 sayılı Mera Kanunu’nun “Tahsis Amacının Değiştirilmesi” başlıklı 14. maddesinin birinci fıkrasında, “Tahsis amacı değiştirilmedikçe mera, yaylak ve kışlaktan bu Kanunda gösterilenden başka şekilde yararlanılamaz. Ancak, bu Kanuna veya daha önceki kanunlara göre mera, yaylak ve kışlak olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri bu amaçla kullanılan arazilerden;
a) Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının talebi üzerine, 3213 sayılı Maden Kanunu ve 6326 sayılı Petrol Kanunu hükümlerine göre, arama faaliyetleri sonunda rezervi belirlenen maden ve petrol faaliyeti için zaruri olan,
….
Yerlerin, ilgili müdürlüğün talebi, komisyonun ve defterdarlığın uygun görüşü üzerine, valilikçe tahsis amacı değiştirilebilir ve söz konusu yerlerin tescilleri Hazine adına, vakıf meralarının tescilleri ise vakıf adına yaptırılır.
(Değişik ikinci fıkra: 9/7/2008-5784/26 md.) Bu madde kapsamında başvuruda bulunan kamu kurumları ile işletmeciler, faaliyetlerini çevreye ve kalan mera alanlarına zarar vermeyecek şekilde yürütmek ve kendilerine tahsis edilen yerleri tahsis süresi bitiminde eski vasfına getirmekle yükümlüdürler. Bu yerler, tahsis süresi bitiminde özel sicile kaydedilir.” kuralına yer verilmiştir.
3213 sayılı Maden Kanunu’nun “Madencilik faaliyetlerinde izinler” başlıklı 7. maddesinin 7. fıkrasında; “(Ek fıkra: 10/6/2010-5995/3 md.) Madencilik faaliyeti yapılan alanların, izne tabi alan olmaları halinde, ilgili olduğu kanun hükümlerine göre gerekli izinlerin alınması zorunludur. Ancak, Genel Müdürlükçe işletme ruhsatı verildikten sonra, işletme ruhsat alanının diğer kanunlara göre izne tabi alan haline gelmesi durumunda ilgili kanunların öngördüğü yükümlülüklerin yerine getirilmesi suretiyle kazanılmış haklar korunarak faaliyetler sürdürülür. Diğer kanunlara göre izne tabi alanlar, Genel Müdürlüğün görüşü alınarak belirlenir. ” hükmü yer almıştır.
3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un 20/1. maddesinde “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının iznine bağlıdır.” düzenlemesi bulunmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
3213 sayılı Maden Kanunu’nun 7. maddesinin 7. fıkrasında madencilik faaliyeti yapılan alanların izne tabi alan olmaları halinde, ilgili olduğu kanun hükümlerine göre gerekli izinlerin alınmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmış olup, “ilgili kanun hükümleri” şeklinde yapılan atfın uyuşmazlık özelinde 4342 sayılı Kanun ile 3573 sayılı Kanun hükümlerine yönelik olduğu görülmektedir.
Uyuşmazlık konusu alana ilişkin İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 22/11/2017 tarihli raporda özetle, söz konusu alanın %1-15 eğimli, taşlık ve kayalık, % 0-25 kaliteli yem bitkileri bulundurmakta olduğu, zayıf mera sınıfında yer aldığı, arazi kullanım yetenek sınıflamasına göre ise sınırlı-orta seviyelerde otlatmaya uygun VI. sınıf arazi olduğu, alan ve çevresinde tarım alanları ile az sayıda bahçenin ve zeytinlik alanlar olduğu, köyün kaba yem açığını yem bitkileri ekilişi ile karşılama kapasitesinin olduğu, alanın meranın uç kısmında olduğu ve mera bütünlüğünün bozulmayacağının görüldüğü, buna rağmen, tesis faaliyete geçer ve düzgün işletilmezse, ÇED sürecinde verilen taahhütler yerine getirilmezse dava konusu alanın tarım alanlarına yakınlığı nedeniyle çevre ve halk sağlığına olumsuz etkileri olabileceği belirtilmiştir.
Bahsi geçen raporda, dava konusu alanın 3573 sayılı Kanun’un 20. maddesinde yer alan zeytinlik sahalara ilişkin mesafe şartını sağlayıp sağlamadığı yönünde açık bir tespitte ise bulunulmamıştır. Bununla birlikte, gerek davalı idarenin savunmasında ve savunma ekinde sunulan bilgi ve belgelerde gerekse İdare Mahkemesince ilk olarak alınan 30/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda söz konusu alana 3 km mesafede zeytinlik sahaların bulunduğu belirtilmektedir.
Yine 22/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda, maden işletmesinin çevreye gelişigüzel atıklar bıraktığı, toprağın yağ dökülmesi suretiyle kirletildiği ve iş sağlığı ve güvenliği kapsamında gerekli önlemlerin alınmadığı yönünde tespitler de yapılmıştır.
Zeytinlik alanlarında yürütülecek faaliyetlere ilişkin olarak öncelikle dikkate alınması gereken düzenlemenin, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun hükümleri olduğuna kuşku bulunmamaktadır. Anılan Kanun’un 20. maddesinin amacının, gerekli tedbirler alınmış olsa bile, zeytinlik sahalarında ve bu sahalara 3 km mesafede zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri hariç kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran ya da sayılan olumsuz sonuçlara yol açma ihtimali bulunan tesislerin yapılmasını ve işletilmesini önlemek olduğu açıktır.
Bu durumda, 3573 sayılı Kanun’da zeytinlik sahalarına 3 km’den daha kısa mesafede zeytinyağı fabrikası hariç herhangi bir yapının yapılmasına imkan bulunmadığı düzenlendiğinden, zeytinlik sahaya kanunda öngörülenden daha kısa bir yakınlıkta bulunan ve çevreye zarar verecek şekilde işletildiği tespit edilen dava konusu alana ilişkin tahsis amacının değiştirilmemesi yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık, aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak 28/03/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :
(X)- İdare ve Vergi Mahkemeleri ile Bölge İdare Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
Dava konusu işlemin iptali yolundaki Mahkeme kararına karşı yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.