Danıştay Kararı 8. Daire 2019/2763 E. 2023/2101 K. 14.04.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/2763 E.  ,  2023/2101 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/2763
Karar No : 2023/2101

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, … plakalı aracın Karayolları Trafik Kanununun Ek-2/3 maddesi uyarınca 60 gün süreyle trafikten men edilmesine ilişkin İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı işleminin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Anayasa Mahkemesi’nin 09.04.2015 tarih ve 29321 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 11/9/2014 tarih ve E:2014/52, K:2014/139 sayılı kararıyla; ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin ceza hukukunun evrensel ilkelerinden olduğu, bir kimsenin başkalarının fiilinden sorumlu tutulamayacağı,kusursuz suç ve ceza olamayacağı, kusura dayanan ceza sorumluluğunun ceza hukukuna yerleşmiş terki mümkün olmayan bir kural olduğu, Anayasa’nın 38. maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığı, idari para cezalarının da bu maddede öngörülen ilkelere tâbi olduğu, Anayasa ve ceza hukukunun temel kuralları uyarınca, kişilere ceza verilebilmesi için aranan koşullardan birisinin hukuka aykırı eylemin kanunda belirtilmiş olmasını, diğerinin de bu eylemin o kişi tarafından gerçekleştirilmiş olduğunun kanıtlanmasını gerektirdiği, itiraz konusu kuralda araç sahiplerinin hangi eylemleri suç sayıldığı için başkasının eyleminden sorumlu tutulduğunun açık bir şekilde gösterilmediği gibi araç sahibi olma ile suç arasındaki illiyet bağının da ne suretle oluştuğunun belirtilmediği, Kuralın bu yönleriyle açık ve belirgin olmadığı tespitlerinde bulunarak itiraz konusu kuralın birinci cümlesinde yer alan “… araç sahibine…” ibaresi ile ikinci cümlesinin “araç sahibine” yönünden Anayasa’ya aykırı olduklarına ve iptallerine karar verdiği, buna göre, davacıya ait araçla, sürücü … sevk ve idaresinde iken ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapıldığının tespiti üzerine, aracın altmış gün süre ile trafikten men edilmesine ilişkin dava konusu işlemde, araç sahibi aynı zamanda araç sürücüsü olmadığından hukuka uyarlık bulunmadığı, diğer taraftan, ilgili belediyeden izin alınmaksızın ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapıldığının araç, güzergah, yolcu beyanı, ücret gibi belgelerle taşımacılığın mahiyetinin kesin bir şekilde ortaya konulması gerektiği, davacının özmal taşımacılığı yaptığı ve dava konusu araç ile belediye sınırları dahilinde ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapıldığı kanıtlanamadığından eksik tespite dayalı dava konusu trafikten men işleminde bu bakımdan da hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçeleriyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararıyla; 03/05/2016 tarihinde emniyet yetkilileri tarafından yapılan denetimde … plakalı araç ile belediye sınırları içinde izinsiz personel servisi taşımacılığı yapıldığından bahisle tesis edilen aracın geçici trafikten men’ine ilişkin işlemde, davacı adına tescilli olan … plakalı araç ile davacı ve kardeşlerinin ortağı olduğu İzmir İli, Buca İlçesinde faaliyet gösteren … Tekstil’de çalışan personelin servis taşımacılığının yapıldığı, anılan taşımacılık faaliyetinin 2918 sayılı Kanunun Ek 2.maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında yaptırım uygulanabilmesi için gerekli ticari taşımacılık niteliğini içerdiğinden söz edilemeyeceğinden, davacının özmalı olan aracın 60 gün süre ile trafikten men edilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, öte yandan; İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde çalışan servis araçlarına ilişkin kurallar ilgili Servis Araçları Yönergesinde düzenlendiğinden, anılan Yönergeye aykırı davranılması halinde Yönergede belirlenen yaptırımların uygulanmasının da mümkün olduğu gerekçesiyle davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, hukuka aykırı olan temyiz istemine konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinde, “1) İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir.
3) Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir.

6) Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir.” hükmü yer almış; aynı Kanun’un “Temyiz” başlıklı 46. maddesinde ise; “Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir: (…) d) Belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya otuz gün yahut daha uzun süreyle engelleyen işlemlere karşı açılan iptal davaları” (…) hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden; İdare Mahkemelerinin tek hakim sınırı dışında kalan bütün kararlarına karşı mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine istinaf başvurusunda bulunulabileceği, bölge idare mahkemesince istinaf incelemesi üzerine verilen kararlara karşı ise sadece 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde yer alan konular ile sınırlı olarak Danıştay’a temyiz başvurusunda bulunulabileceği, bölge idare mahkemelerince istinaf incelemesi üzerine verilen ve 46. madde kapsamı dışında olan kararların ise kesin olduğu görülmektedir.
Olayda; 03.05.2016 tarihli tutanakta, “Bahse konu araç Buca bölgesinden almış olduğu aşağıda isimleri yazılı personeli …’ta faaliyet gösteren … Tekstil firmasının personel servis taşımacılığını yaparken alınmıştır.” ifadelerinin yer aldığı, araçta bulunan yolcuların davacı şirket çalışanları olduğunun dosyaya sunulan 2016 yılı Mart ayına ait ücret bordrosu ile sabit olduğu, dolayısıyla davacı şirketin öz malı olan aracı ile kendi personelini taşıdığı ve yapılan işin ticari nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır.
Buna göre; davacı şirketin esas ticari faaliyetinin yolcu taşımacılığı olmadığı da dikkate alındığında dava konusu işlemle bahsi geçen aracın 60 gün süre ile trafikten men edilmesine ilişkin işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın 2577 sayılı Kanunun 46/1-d bendinde yer alan “Belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya otuz gün yahut daha uzun süreyle engelleyen işlemlere karşı açılan iptal davaları” kapsamında bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, temyiz istemine esas teşkil eden kararın, Bölge İdare Mahkemesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesine göre temyiz yolu açık olmayan “kesin” kararlarından olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin incelenmesine yasal olanak bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1- TEMYİZ İSTEMİNİN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2- Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, kesin olarak, 14/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.