Danıştay Kararı 8. Daire 2019/2717 E. 2023/709 K. 21.02.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/2717 E.  ,  2023/709 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/2717
Karar No : 2023/709

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- … Tur Turizm Tem. Taş. İnş. Malz. San. ve Tic.
Ltd. Şti.
2- …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Valiliği

İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:…sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İzinsiz yolcu taşımacılığı yapıldığından bahisle davacı şirkete ait … plakalı aracın 60 gün süreyle trafikten men edilmesine ilişkin …tarih …sayılı işlem ile araç sürücüsüne 2.488,00-TL para cezası verilmesine ilişkin …tarih …sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesince verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararda; davacı şirkete ait aracın trafikten men edilmesine ilişkin işlem yönünden, Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasaya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmelerinin Anayasanın üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkelerine aykırı olduğu, hukuki incelemenin Anayasaya aykırılığı belirlenerek iptal edilen kurallara göre yapılmasına olanak bulunmadığından anılan işlemin iptaline; araç sürücüsü olan …’na 2.488,00-TL trafik idari para cezası verilmesine ilişkin …tarih …sayılı işlem yönünden, İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde çalışacak servis araçları için alınması zorunlu izin belgelerinin bulunmadığı, bahse konu aracın her ne kadar Ulaştırma Bakanlığınca verilmiş D2 yetki belgesinin olduğu belirtilmekte ise de, taşımacılık faaliyetini yürütebilmek için İzmir Büyükşehir Belediyesi Servis Araçları Yönergesi uyarınca servis aracı çalışma izin belgesi bulunmaksızın taşımacılık yapılamayacağı gerekçesiyle dava konusu işlemin 2.400,00-TL’lik kısmında hukuka aykırılık bulunmadığından bu kısım yönünden davanın reddine, anılan aracın muayenesinin hangi tarihte bittiğinin tutanakla somut olarak tespit edilmeksizin 2918 sayılı Kanunun 34. maddesi uyarınca tesis edilen 88,00-TL trafik para cezasının ise iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesi’nce, davacının istinaf başvurusunun reddine, davalının istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede ise; 2918 sayılı Kanunun 34. maddesi uyarınca düzenlenen …günlü …sıra numaralı idari para cezası tutanağının tetkikinden, davacı …’nun tutanağı itirazsız imzaladığı, aracın muayenesinin yapılmış olduğu hususunda bir kayıt veya ibare konulmadığı gibi dava dilekçesinde de muayenesinin zamanında yaptırılmış olduğu hususunda bir iddianın yer almadığı, bu hususu kanıtlayıcı herhangi bir belge de eklenmediği anlaşıldığından aracın muayenesinin zamanında yapılmamış olduğu ve dolayısıyla verilen 88,00-TL para cezasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı; yasa dışı taşımacılık yaptığı ileri sürülen araç sürücüsünün taşımacılık faaliyetinden bilgisi olan ve buna izin veren araç sahibi yönünden, başka kanuni dayanağın bulunması ve sorumluluk esaslarının belirtilmesi halinde idari yaptırım kararı verilebileceği, Kabahatler Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre araç malikine de yaptırım uygulanabileceği, D türü yetki belgesine sahip olan araçların büyükşehir belediyesinden izin ve ruhsat alamayacakları gibi büyükşehir belediye sınırları içinde ticari amaçlı personel ya da öğrenci servis taşımacılığı da yapamayacağı, S plakası, servis ruhsatı ve servis izin belgesi bulunmayan aracın 60 gün süreyle trafikten men edilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının aracın 60 gün süreyle trafikten men edilmesine ve para cezasının 88,00-TL’lik bölümünün iptaline ilişkin kısmının kaldırılmasına, davanın bu kısımlarının da reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından cezaya konu eylemin işlendiğine dair delil bulunmadığı, D2 yetki belgesine sahip araçların belediyeden ruhsat almasına gerek olmadığı, yaptırıma dayanak Kanun hükmünün Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmesi sonrası malikin sorumlu kabul edilemeyeceği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Davalı idare ekiplerince 16.04.2015 günü saat 08.45’te yapılan denetimde davacı şirkete ait …plakalı aracın sürücüsü İmam Eroğlu tarafından ilgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın, belediye sınırları dahilinde ticari amaçlı yolcu taşımak faaliyetinde bulunduğunun tespiti üzerine düzenlenen dava konusu …tarih …sayılı işlem ile aracın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun Ek-2/3. maddesi gereğince altmış gün süre ile trafikten men edilmesi ve araç sürücüsü … adına aynı tarihli …sayılı işlem ile hem 2918 sayılı Kanun’un Ek-2/3. maddesi hem de aracın muayene süresini geçirmek eyleminden dolayı aynı Kanunun 34. maddesi uyarınca toplamda 2.488,00-TL para cezası verilmesi üzerine anılan işlemlerin iptali istemiyle bakılmakta olan iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın “Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar” başlıklı 38. maddesinin 1. fıkrasında;
“Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.”
Yine Anayasa’nın “Anayasa Mahkemesinin kararları” başlıklı 153.maddesinin 3. fıkrasında ise; ” … Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar … ” hükmü yer almaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Araçların tescil edildikleri amacın dışında kullanılması” başlıklı Ek 2. maddesinde; araçlarını motorlu araç tescil ve trafik belgesinde gösterilen maksadın dışında kullananlar ile sürülmesine izin veren araç sahiplerinin 14.400.000 lira para cezası ile cezalandırılacağı, ayrıca, aracın on beş gün süre ile trafikten men edileceği, ilgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın, belediye sınırları dahilinde ticari amaçlı yolcu taşıyan kişiye, araç sahibine, bağlı bulunduğu durak, işyeri ve işletmelerin sorumlularına birinci fıkrada gösterilen idari para cezasının üç kat olarak, fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde tekerrürü halinde ise beş kat olarak uygulanacağı, ayrıca, aracın her defasında altmış gün süre ile trafikten men edileceği hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun Ek 2. maddesinin üçüncü fıkrasının iptali istemiyle yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi’nin 11.09.2014 tarih ve E:2014/52, K:2014/139 sayılı kararıyla; Anayasa’nın 2. ve 10. maddesi yönünden yaptığı incelemede; itiraz konusu kuralın, ”korsan” olarak tabir edilen yasa dışı taşımacılıkla mücadele amacını taşıdığı; dolayısıyla gerekli izin ve ruhsatları almaksızın ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapılması eylemini yasaklamanın ve bu eylemin hangi tür ceza ile yaptırıma bağlanacağı hususunun kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında kaldığı, kanun koyucunun da özellikle büyükşehirlerde sayıları çok büyük boyutlara ulaşan, önemli şekilde vergi kaybına yol açan, hizmet alanlar yönünden de sıkıntı oluşturan yasa dışı taşımacılığın yol açtığı mağduriyetin önüne geçmek için kamu yararı amacıyla, takdir yetkisine dayanarak anılan madde hükmünü düzenlediği; eylemin cezasının açık, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olarak belirlenmesi sebebiyle iptali istenilen kuralın, hukuk devleti ilkesine ve belirlilik ilkesine aykırılık oluşturmadığı; itiraz konusu kuralda izin belgesiz yolcu taşımacılığı yapanların, aynı maddenin birinci fıkrasında belirtilen araçlarını tescil ve trafik belgesinde gösterilen amacın dışında kullananlar hakkında uygulanandan daha ağır yaptırıma tabi tutulmasının eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu ileri sürülmekte ise de, birinci ve ikinci fıkrada yasaklanan eylemler birlikte incelendiğinde, korunan hukuki yarar ve unsurları tümüyle farklı olup haklarında yaptırım uygulanan kimselerin aynı konumda oldukları kabul edilemeyeceğinden, aralarında eşitlik karşılaştırması yapılmasına olanak bulunmadığı belirtilmiş; Anayasa’nın 38. maddesi yönünden yaptığı incelemede ise, itiraz konusu kuralda araç sahibi açısından sorumluluğun, objektif sorumluluk esası benimsenerek düzenlendiği, kuralda ilgili belediyeden alınması gereken izin veya ruhsatı olmaksızın ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapıldığının tespit edildiği durumlarda araç sürücüsü aynı zamanda araç sahibi değilse, araç sahibine de aynı miktar için ceza tutanağı düzenleneceği belirtilmekte, araç sahibi olan kişinin, kusurunun bulunup bulunmadığı, belgesiz olarak ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapılmasına izin verip vermediği değerlendirilmeden idare tarafından yaptırım uygulandığı, bu durumun ise işlemediği bir fiilden dolayı araç sahibine yaptırım uygulanmasına neden olduğu, dolayısıyla alınması gereken izin veya ruhsat olmaksızın ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapılması ve sürücünün araç sahibi olmaması hâlinde tescil plakası sahiplerine sadece ruhsat sahibi olmaları nedeniyle yaptırım uygulanmasının cezaların şahsiliği ilkesine aykırılık oluşturduğu, Anayasa ve ceza hukukunun temel kuralları uyarınca, kişilere ceza verilebilmesi için aranan koşullardan birinin hukuka aykırı eylemin kanunda belirtilmiş olması, diğerinin ise bu eylemin o kişi tarafından gerçekleştirilmiş olduğunun kanıtlanmasını gerektirdiği, itiraz konusu kuralda araç sahiplerinin hangi eylemlerinin suç sayıldığı için başkasının eyleminden sorumlu tutulduğu açık bir şekilde gösterilmediği gibi araç sahibi olma ile suç arasındaki illiyet bağının da ne suretle oluştuğunun belirtilmediği, kuralın bu yönleriyle açık ve belirgin olmadığı, bu nedenlerle itiraz konusu kuralın birinci cümlesinde yer alan “araç sahibine” ibaresi ile ikinci cümlesinin “araç sahibine” yönünden cezaların şahsiliği ilkesine ve Anayasanın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2. maddesine, 31.05.2012 tarihli ve 6321 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen üçüncü fıkranın; birinci cümlesinde yer alan “araç sahibine” ibaresi ile ikinci cümlesinin “araç sahibine” yönünden Anayasa’ya aykırı olduklarına ve iptallerine karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin bahse konu kararı ve gerekçeleri göz önüne alınarak, 26/10/2018 tarih ve 7148 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 2918 sayılı Kanun’un Ek 2. maddesi değiştirilerek,
“Araçlarını motorlu araç tescil belgesinde gösterilen maksadın dışında kullananlar ile sürülmesine izin veren araç sahiplerine 1.002 Türk lirası idari para cezası uygulanır.
Ayrıca, araç on beş gün süre ile trafikten men edilir.
10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanunu kapsamında ilgili belediyeden;
a) Çalışma izni/ruhsatı almadan,
b) Alınan izin/ruhsatta belirtilen faaliyet konusu dışında,
c) Alınan izin/ruhsatta belirtilen çalışma bölgesi/güzergâh dışında
belediye sınırları dâhilinde yolcu taşımak yasaktır. Bu fıkranın (a) bendine uymayanlara 5.010 Türk lirası, (b) bendine uymayanlara 2.018 Türk lirası, (c) bendine uymayanlara 1.002 Türk lirası idari para cezası verilir. Fiilin işlendiği tarihten itibaren geriye doğru bir yıl içinde tekerrürü hâlinde, bu fıkrada yer alan idari para cezaları iki kat olarak uygulanır.
İşleteni veya sahibi, sürücüsünün kendisi olup olmadığına bakılmaksızın aracın bu maddenin üçüncü fıkrasına aykırı olarak kullanılmaması hususunda gerekli tedbirleri almak ve denetimini yapmakla yükümlüdür. Araç, bu maddenin üçüncü fıkrasının;
a) (a) bendinin ihlali hâlinde altmış gün,
b) (b) bendinin ihlali hâlinde otuz gün,
c) (c) bendinin ihlali hâlinde ise on beş gün
süreyle trafikten men edilir.
İlgili belediye tarafından tahdit veya tahsis kapsamına alınmış ve bu kapsamda verilmiş çalışma izninin/ruhsatının süresi bittiği hâlde, belediye sınırları dâhilinde yolcu taşıyan kişiye 1.002 Türk lirası idari para cezası uygulanır ve eksikliği giderilinceye kadar araç trafikten men edilir.
Ayırıcı işareti bulunmayan üçüncü fıkra kapsamındaki araçlardan taşımacılık hizmeti alanlara da 334 Türk lirası idari para cezası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Diğer yandan 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde, “Kabahat” deyiminin, Kanun’un karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş; aynı Kanun’un “Genel Kanun Niteliği” başlıklı değişik 3. maddesinde, bu Kanun’un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde; diğer genel hükümlerinin, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı düzenlenmiş; “Organ veya temsilcinin davranışından dolayı sorumluluk” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında ise; organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabileceği, 2. fıkrasında; temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabileceği, gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabileceği, 3. fıkrasında; Kanun’un, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükümlerinin uygulanacağı, 4. fıkrasında; birinci ve ikinci fıkra hükümlerinin, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanunun “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında; “İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir.” hükmü, 8. fıkrasında, “İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür.” hükmü bulunmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Duruşma” başlıklı 17. maddesinde; “Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde açılan iptal ve yirmibeşbin Türk Lirasını aşan tam yargı davaları ile tarh edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları toplamı yirmibeşbin Türk Lirasını aşan vergi davalarında, taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılır…Duruşma talebi, dava dilekçesi ile cevap ve savunmalarda yapılabilir.” hükmü yer almıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde, dilekçelerin görev ve yetki yönünden inceleneceği, 14. maddesinin 6. fıkrasında, ilk inceleme esnasındaki hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı, 15. maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde ise, adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükteki haliyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun “Araçların muayenesi” başlıklı” 34. maddesinin 6. fıkrasında muayene süresi geçirilen veya sahip değiştirme hali hariç, özel muayene yaptırılması zorunlu olduğu halde yaptırılmamış araçları kullanan sürücülerin 1 800 000 lira para cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden; 04/05/2015 tarihinde kayıtlara alınan dava dilekçesinde duruşma isteminde bulunulduğu; dava dosyasında duruşmadan vazgeçildiğine ilişkin bir beyanın da yer almadığı hususu dikkate alındığında, 2577 sayılı Kanunun 17. maddesinde yer alan usul hükümlerine uyulmaksızın karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; duruşma yapılmaksızın uyuşmazlığın çözümlenmesinde usul hükümlerine uyarlık görülmediği sonucuna ulaşılmaktadır.
Öte yandan, 2918 sayılı Kanunun 34. maddesi uyarınca davacı araç sürücüsü … hakkında tesis edilen 88,00-TL tutarındaki idari para cezasının idari yaptırımlardan sadece idare mahkemelerinin görev alanına giren (trafikten men gibi) bir işlemle birlikte tesis edilmemiş olması, trafikten men yaptırımının aynı Kanunun Ek-2/3. maddesi uyarınca uygulanması nedeniyle, bu kısım yönünden davanın görüm ve çözümünde yukarıdaki anılan hükümler gereğince sulh ceza mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Davanın aracın 60 gün süreyle trafikten men edilmesine ilişkin kısmının incelenmesine gelince;
Olayda, 16.04.2015 günü, saat 08:45 sıralarında yapılan denetimde, davacı şirkete ait …plakalı araç ile Adnan Menderes Havalimanından alınan özel güvenlik personelinin İzmir’de çeşitli ilçelere götürüldüğü, belediyeden izin ve ruhsat almaksızın servis taşımacılığı yapıldığının tespit edilmesi üzerine dava konusu işlemlerin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi’nin 11/09/2014 tarih ve E:2014/52, K:2014/139 sayılı kararı ile; 2918 sayılı Kanun’un Ek 2. maddesinin 3. fıkrasının idari para cezası verilmesini düzenleyen ilk cümlesinde yer alan “araç sahibine” ibaresi ile aracın trafikten men edilmesini düzenleyen ikinci cümlesinin “araç sahibine” yönünden iptaline karar verilmiştir. Bu karar yukarıda zikredilen Anayasa hükmü uyarınca Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girmiştir.
Söz konusu Anayasa Mahkemesi kararıyla, davacı şirkete ait aracın trafikten men edilmesi işleminin dayanağı olan, sadece “araç sahibi” olunması sebebiyle müeyyide uygulanmasına ilişkin yasal düzenleme iptal edilmiş olduğundan, araç sahibi hakkında tesis edilen dava konusu işlemin, hukuka uygun olmadığı görülmektedir.
Bu durumda, ilgili belediyeden izin ve ruhsat alınmaksızın ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapıldığından bahisle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca araç sahibi hakkında tesis edilen aracın 60 gün süreyle trafikten men edilmesine dair işlemde anılan dönemde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre hukuka uygunluk görülmediğinden, bu kısım yönünden davalının istinaf talebinin kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yukarıda anılan hükümlerinin değerlendirilmesinden; aracının izinsiz yolcu taşımacılığında kullanıldığı hususunda bilgi sahibi olduğu saptanan araç sahibi ile ilgili 5326 sayılı Kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan temsil ilişkisinin sonucu olarak temsil edilene de yaptırım uygulanabileceği, 4. fıkrasında ise tespit edilen temsil ilişkisinin hukuken geçerli olmadığı durumlarda da bu yaptırımın uygulanabileceğinin düzenlenmesi karşısında, aracının izinsiz yolcu taşımacılığında kullanılması hususunda bilgi sahibi olduğunun dosya kapsamından anlaşılması halinde araç sahibine de izinsiz ticari amaçlı taşımacılık fiili için anılan kanunda öngörülen yaptırımın uygulanabilmesinin mümkün olduğu; ancak Kabahatler Kanunu’nda yaptırım olarak, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi şeklinde iki seçeneğin belirlendiği; dolayısıyla aracın trafikten men edilmesine ilişkin bir müeyyidenin uygulanmasına olanak sağlayan herhangi bir hükmün işbu Kanun’da yer almadığı görülmektedir. Buna göre; araç sahibine, aracın sürücüsü tarafından yapılan izinsiz yolcu taşımacılığı faaliyeti nedeniyle trafikten men cezası verilmesi Kabahatler Kanunu’na göre de mümkün olmamakla birlikte, sürücü ile araç sahibinin aralarındaki temsil ilişkisinin ve illiyet bağının dosya kapsamında tespit edilmesi halinde Kabahatler Kanunu uyarınca araç sahibine de idari para cezası verilebileceği tabiidir.
Kaldı ki, Anayasa Mahkemesi’nin 11.09.2014 tarih ve E:2014/52, K:2014/139 sayılı kararının gerekçesi incelendiğinde; itiraza konu hükmün Anayasa’ya aykırılığını oluşturan iptal sebebi olarak; kanun koyucunun araç sahibinin sorumluluğunu belirlerken kusursuz sorumluluk esasını benimseyerek, sürücünün hukuka aykırı fiilinden araç sahibinin haberdar olmadığı durumlarda da sürücü ile aynı yaptırımla karşı karşıya kalacak olmasının cezaların şahsiliği ilkesine aykırılık oluşturacağının vurgulandığı, bu nedenle “korsan” olarak tabir edilen yasa dışı taşımacılığın yapıldığının tespit edildiği durumlarda, sürücünün belgesiz veya sahip olduğu belgede belirtilen sınırların dışında ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapmasına izin veren ve yasa dışı taşımacılık yapılmasında kusur sorumluluğu çerçevesinde dahli bulunan araç sahibine de aynı miktarda ceza verilebileceği, bir başka tabirle araç sahibinin objektif sorumluluğunun, subjektif sorumluluğa dönüştüğü durumlarda araç sahibinin de hukuka aykırı fiilden sorumlu tutulabileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Şu halde, yasa dışı taşımacılık yaptığı ileri sürülen araç sürücüsünün taşımacılık faaliyeti nedeniyle Anayasa Mahkemesi’nin kararı sonucu oluşan mevzuat uyarınca “Araç Sahibine” trafikten men cezası verilemeyeceğinden anılan işlem yönünden de temyize konu kararda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak 21/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.