Danıştay Kararı 8. Daire 2019/2288 E. 2023/1645 K. 05.04.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/2288 E.  ,  2023/1645 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/2288
Karar No : 2023/1645

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … İnş. ve Hay. San. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, işletiminde bulunan … plaka sayılı araçla, ilgili belediyeden izin almaksızın ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapıldığı tespit edildiğinden bahisle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek2/3. maddesi uyarınca, aracın trafikten men edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlem ile araç sürücüsü …’nın 2.532,00 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … tarih, … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek2/3. maddesi uyarınca, aracın trafikten men edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlem yönünden; 2918 sayılı Kanun’un Ek 2. maddesinin üçüncü fıkrasının iptali istemiyle yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesinin 11.09.2014 tarih ve E:2014/52, K:2014/139 sayılı kararıyla; alınması gereken izin veya ruhsatı olmaksızın ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapılması ve sürücünün araç sahibi olmaması hâlinde tescil plakası sahiplerine sadece ruhsat sahibi olmaları nedeniyle yaptırım uygulanmasının cezaların şahsiliği ilkesine aykırılık oluşturduğu, Anayasa ve ceza hukukunun temel kuralları uyarınca, kişilere ceza verilebilmesi için aranan koşullardan birinin hukuka aykırı eylemin kanunda belirtilmiş olması, diğerinin ise bu eylemin o kişi tarafından gerçekleştirilmiş olduğunun kanıtlanmasını gerektirdiği, itiraz konusu kuralda araç sahiplerinin hangi eylemlerinin suç sayıldığı için başkasının eyleminden sorumlu tutulduğu açık bir şekilde gösterilmediği gibi araç sahibi olma ile suç arasındaki illiyet bağının da ne suretle oluştuğunun belirtilmediği, kuralın bu yönleriyle açık ve belirgin olmadığı, bu nedenlerle itiraz konusu kuralın birinci cümlesinde yer alan “araç sahibine” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “araç sahibine” ibaresi yönünden cezaların şahsiliği ilkesine ve Anayasanın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ek 2. maddesine, 31.5.2012 tarihli ve 6321 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen üçüncü fıkranın; birinci cümlesinde yer alan “araç sahibine” ibaresi ile ikinci cümlesinin “araç sahibine” yönünden Anayasa’ya aykırı olduklarına ve iptallerine karar verildiği, dava konusu işlemde ise davacının tüzel kişi olduğu ve eşyanın tabiatı gereği dava konusu aracın tüzel kişilikten başka gerçek bir kişi tarafından kullanılması gerektiği tabii ise de, kiralama faaliyeti ile iştigal eden davacı şirketin, men tarihi itibarıyla aracı kiraladığı dosya eki belgelerden sabit olup, kiralayanın yapmış olduğu korsan faaliyet neticesinde cezaların şahsiliği prensibi gereği faaliyet konusu itibarıyla davacı şirkete kusur atfedilemeyeceğinden dava konusu işlemde belirtilen yön itibarıyla hakkaniyete ve Yasanın düzenleniş amacına uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline, davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek2/3. maddesi uyarınca, aracın trafikten men edilmesine ilişkin 29.04.2016 tarih ve 0583908 sayılı işlem yönünden ise; Davalı idare görevlilerince, 29.04.2016 tarihinde yapılan denetimde, araç sürücüsü …’nın da imzasının bulunduğu tutanakta, kreş öğrencilerinin, ücret karşılığında dava konusu araçla taşındığı, araç sürücüsün ise haftalık 250,00 TL şöförlük ücreti aldığı, yolcuların taşınması karşılığında kişi başı 180,00 TL taşıma ücreti alındığı, taşıma faaliyetin birkaç aydır bu şekilde yapıldığı hususu subuta erdiğinden, düzenlenen para cezası tutanağında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Bölge İdare Mahkemesi kararının yasaya aykırı olduğu ve bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın Mahkeme tarafından iadesine,
4. 2577 sayılı Kanunun 50. maddesi uyarınca onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak 05/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.