Danıştay Kararı 8. Daire 2019/210 E. 2023/1318 K. 21.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/210 E.  ,  2023/1318 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/210
Karar No : 2023/1318

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Niğde ili, Dündarlı kasabasında bulunan krom-demir maden ocağını IV. grup işletme ruhsatı ve işletme izni gereğince işleten davacının, taşınmazın mera vasfını bozduğundan bahisle, 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca toplam 173.380,00-TL mera geri dönüşüm bedelinin ödenmesinin istenilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dava konusu yerde demir-krom madenine ilişkin ilk müracaatın 14/04/1985 tarihinde olduğu, ruhsatlı sahanın 02/04/1998 tarihinde mera özel siciline tescil edildiği, maden ocağının davacının uhdesine 2007 yılında geçtiği, bu alanlara ilişkin ilgili kurumlardan izin alınması sonucu Maden İşletme Müdürlüğünce düzenlenen ve 06/04/2007-06/04/2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere davacının IV. grup işletme izni ve işletme ruhsatına sahip olduğu, 08/05/2013 tarihinde İl Mera Komisyonunca ruhsatlı alanın mera alanı olduğunun tespit edildiği hususları dikkate alındığında, evvelemirde ilk ruhsat tarihi itibarıyla söz konusu arazinin mera niteliğinde olmadığı, bunun yanında davacının işletme izni aldığı dönem itibarıyla da söz konusu yerin tapu kayıtlarında mera olarak tescilli olmadığı, bu durumda, yönetmelik hükümleri uyarınca davacının ilgili yerde madencilik faaliyetlerine devam etmesi gerektiği, kaldı ki, 4342 sayılı Kanun’un 4. maddesine göre masraf bedeli talep edilebilmesi için, masraf talep edilen yerin fiilen mera olması ve gerçek masrafın istenilmesi gerekmekte olup, dosya içeriğinden, davacının işletme ruhsatı aldığı tarih itibarıyla, söz konusu arazinin maden işletme sahası içinde kaldığı, mera niteliğinin bilinmediği, dolayısıyla mera vasfının bozulması olayının davacı tarafından gerçekleştirilmediğinin anlaşıldığı, bu bakımdan, davacının maden işletme ruhsatı ve izni halen geçerliliğini koruduğu sırada, 4342 sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca mera dönüşüm bedelinin tahsiline yönelik tesis edilen işlemin hukuka uygun olmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu işlemin kesin ve yürütülebilir bir işlem olmadığı gerekçesiyle davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Bölge İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün 04/01/2005 tarihinde mahallinde yapmış olduğu tetkik ve tespit raporunda, maden ocağının bulunduğu taşınmazın hazine arazisi olduğunun belirtildiği, davacının … tarih ve … nolu Maden İşletme Müdürlüğü tarafından verilen IV. grup maden işletme izni ile maden ocağına sahip olduğu, 08/05/2013 tarihinde İl Mera Komisyonunca dava konusu maden ocağına yakın persellerde tahsis amacı değişikliği için tespit yapıldığı esnasında, davacıya ait ruhsatlı alanın mera vasfında olduğu, mera tahis değişikliği izni olmadan faaliyette bulunulduğunun tespit edildiği, 08/11/2013 tarihinde Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 08/11/2013 tarihinde görevlendirilen tetkik heyet ile birlikte davacının da hazır olduğu tespitte, davacının maden çıkarmak amacıyla kazı ve dolgu yapmak suretiyle tecavüzde bulunduğundan bahisle Niğde İl İdare Kurulu Müdürlüğü tarafından … tarih ve … sayılı 3091 sayılı Kanuna göre tecavüzün menine kararı verildiği, 04/12/2015 tarihinde Mera Komisyonu Başkanlığı’nca 173.380,00-TL mera geri dönüşüm bedelinin davacıdan tahsil edilmesine karar verildiği, davacıdan 26/04/2016 tarihli yazıyla talep edilen mera geri dönüşüm bedeline yapılan itirazın 22/06/2017 tarihinde Niğde Valiliği İl Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
4343 sayılı Mera Kanunu’nun Mera, Yaylak ve Kışlakların Hukuki Durumu başlıklı 4. maddesinin değişik 4. fıkrasında “Amaç dışı kullanılmak suretiyle vasıfları bozulan mera, yaylak ve kışlakları tekrar eski konumuna getirmek amacı ile yapılan veya yapılacak olan masraflar sebebiyet verenlerden tahsil edilir…” düzenlemesine yer verilmiş, aynı Kanun’un mali hükümler başlıklı 30. maddesinde ise bu maddede belirtilen gelirlerin, tahsilatın yapıldığı tarihi takip eden ayın 15’ine kadar saymanlık hesabına yatırılacağı ve gelirlerin tahsilatında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş olup, bu maddede mera dönüşüm bedellerine yer verilmemiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında, mera geri dönüşüm bedelinin Mera Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun uyarınca tahsil edilecek alacaklardan olmadığı, mera geri dönüşüm bedelinin ödenmemesi üzerine davacı aleyhine adli yargı mercilerine bir dava açılması durumunda, dava sonucunda mera tahribinin olup olmadığı tespitinin yapılacağının kuşkusuz olduğu, bu haliyle dava konusu işlemin meranın eski hale getirilmesi için gerekli olan dönüşüm bedelinin idareye ödenmesi konusunda davet niteliğinde bir yazı olduğu belirtilerek davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlığa konu mera geri dönüşüm bedelinin Mera Kanunu’nun 30. maddesinde sayılan ve 6183 sayılı Kanun uyarınca tahsil edilebilecek alacaklardan olmadığı, bu nedenle tahsili için adli yargı mercilerinde dava açılması gerektiği hususunda şüphe bulunmamaktadır. Bununla birlikte, dava konusu işlemde söz konusu borcun ödenmemesi halinde ne zaman ve ne şekilde tahsil edileceğine ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiş olup, bu işleme karşı İdare Mahkemesinde dava açılabileceği yönünde yargı yolunun gösterildiği görülmektedir.
Bu durumda, ödenmemesi halinde idarenin kamu gücü kullanarak tahsil imkanı bulunmayan, dolayısıyla davacı hakkında icrai bir sonuç doğurmadığı görülen işleme karşı dava konusu işlemde ve davalı idarece sunulan savunma dilekçesinde alacağın tahsili için adli yargı mercilerinde dava açıldığı/açılacağı yönünde bir açıklamaya yer verilmesi gerekirken bunun yapılmayarak, hesap numarası verilmek suretiyle geri dönüşüm bedelinin yatırılmasının istenilmesi ve davacıya idari yargı yolunun gösterilmesi nedeniyle dava açılmaması halinde tahsilat aşamasına geçileceği anlaşılan geri dönüşüm bedeli için tesis edilen işlemin kesin, yürütülebilir ve icrai bir hal aldığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken davanın incelenmeksizin reddine yönelik verilen temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak 21/03/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :
X- Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddi ile Konya Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.