Danıştay Kararı 8. Daire 2019/1064 E. 2023/648 K. 16.02.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/1064 E.  ,  2023/648 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/1064
Karar No : 2023/648

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Çimento San. T.A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından Antalya İli, Döşemealtı İlçesi, … Mahallesi hudutlarında İR…. nolu ruhsat ile işletilmekte olan taş ocağının 16.12.2014 tarihinde sona eren açık işletme izin süresinin uzatılmayarak iptal edilmesine ilişkin … gün ve … olur sayılı davalı idare işleminin ve bu işlemin davacıya bildirilmesine ilişkin Orman Genel Müdürlüğünün … gün ve … sayılı işleminin iptali iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; ruhsat süresini uzatıp uzatmamak konusunda somut olgularla desteklenmek şartıyla takdir hakkına sahip bulunan davalı idarece; söz konusu yerin Yaban Hayatı Geliştirme Sahasında kaldığı, Orman ve Su işleri Bakanlığının 2014/1 sayılı Genelgesi ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı VI. Bölge Müdürlüğünün muvafakat vermemiş olması dikkate alınarak sona eren açık işletme izin süresinin uzatılmayarak iptal edilmesine ilişkin … gün ve … olur sayılı işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, madencilik faaliyetlerine getirilecek kısıtlamanın kanunla yapılabileceği, işlemin kanuna ve anayasa aykırı olduğunu, ruhsat hukuku devam ettiği sürece izinlerin de devam edeceği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya aykırı olan Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Davacı şirketin İR:… ruhsat nolu Antalya İH Döşemealtı İlçesi Bıyıklı Mahallesi hudutlarında bulunan …Çimento San. T.A.Ş. MİGEM’den almış olduğu işletme ruhsatı ve işletme izin belgesi ile mevcut izinlerin sona ermesinin ardından Orman Bölge Müdürlüğüne 17.11.2015 tarihli dilekçe ile izinlerin temditi için müracaat ettiği, davacı şirketin izin temditi ile dilekçesinin incelenmesi neticesinde Bakanlar Kurulunun 07.09.2005 tarih ve 9453 sayılı Kararı ile Düzlerçamı Yaban Hayatı Geliştirme Sahası içerisinde kaldığından 6831 sayılı Orman Kanununun 16. maddesinin uygulama yönetmeliğinin 4/4 maddesi gereğince; Orman Bölge Müdürlüğünün … tarih …-sayılı yazılan ile ilgili kurumun muvafakati istenildiği, Orman ve Su İşleri Bakanlığı VI. Bölge Müdürlüğünün … tarih ve …sayılı yazısı ile “İzin uzatma talebi hem yönetim ve gelişim planı hükümleri hemde 2014/1 sayılı Genelge hükümleri doğrultusunda değerlendirilmiş olup söz konusu talep uygun bulunmamıştır” şeklinde muvafakat verilmediği, bunun üzerine izin uzatma talebinin değerlendirilmediğinin şirkete yazı ile bildirildiği daha sonra Orman ve Su işleri Bakanlığının 2014/1 sayılı Genelgesi ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı VI. Bölge Müdürlüğünün muvafakat vermemesi üzerine davalı idarece verilen İzinlerin uzatılması söz konusu olmadığından bakanlık makamının olurları ile iptal edilmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
1982 Anayasası’nın 169. maddesinde; Devletin, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyacağı ve tedbirleri alacağı, bütün ormanların gözetiminin Devlete ait olduğu, kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamayacağı, ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.
3213 sayılı Maden Kanunu’nun “Madencilik Faaliyetlerinde İzinler” başlıklı 7. maddesinde “(1)Madencilik faaliyetlerinin yapılması ve ruhsatlandırma işlemlerinin yürütülmesi ile ilgili olarak yeni verilecek ruhsat alanlarına maden işletme yöntemi, faaliyetin yapıldığı bölge, madenin cinsi, yapılacak yatırımın çevresel etkileri, şehirleşme ve benzeri hususlar dikkate alınarak, temdit talepleri dahil ruhsat verilen alanlarda kazanılmış haklar korunmak kaydıyla, ilgili kurumların görüşleri alınarak Bakanlık tarafından kısıtlama getirilebilir. İlk müracaat veya ihale yolu ile yapılacak ruhsatlandırmalarda müracaatın yapılacağı alanlar diğer kanunlar ile getirilen kısıtlamalar gözönüne alınarak Bakanlıkça ruhsat müracaatına kapatılabilir. Kısıtlama gerekçesi ortadan kalkan alanlar ihale yoluyla aramalara açılır. Bu Kanun dışında madencilik faaliyetleri ile ilgili olarak yapılacak her türlü kısıtlama ancak kanun ile düzenlenir.
(2) Özel çevre koruma bölgeleri, milli parklar, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları, muhafaza ormanları, 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanununa göre korunması gerekli alanlar, 1 inci derece askeri yasak bölgeler, 1/5000 ölçekli imar planı onaylanmış alanlar, 1 inci derece sit alanları ile madencilik amacı dışında tahsis edilen ve Genel Müdürlük tarafından uygun görüş verilen elektrik santralleri, organize sanayi bölgeleri, petrol, doğalgaz ve jeotermal boru hatları gibi yatırım alanlarına ait koordinatlar ilgili kurumlar tarafından Genel Müdürlüğe bildirilir.
(5) Yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarında maden arama ve işletme faaliyetleri ile bu faaliyetler için gerekli geçici tesislere çevresel etki değerlendirme raporunda belirlenen esaslar dahilinde izin verilir. Alınan izinler, temditler dahil ruhsat hukuku sonuna kadar devam eder.
(8) Kazanılmış haklar korunmak kaydıyla içme ve kullanma suyu rezervuarının maksimum su seviyesinden itibaren 1000-2000 metre mesafe genişliğindeki şeritte galeri usulü patlatma yapılmaması, alıcı ortama arıtma yapılmadan doğrudan su deşarj edilmemesi şartıyla çevre ve insan sağlığına zarar vermeyeceği bilimsel ve teknik olarak belirlenen maden arama ve işletme faaliyetleri ile altyapı tesislerine izin verilir. 2000 metreden sonraki koruma alanı içinde çevresel etki değerlendirmesi raporuna göre yapılması uygun bulunan maden istihracı ve her türlü tesis yapılabilir. Ancak faaliyet sırasında alıcı ortama yapılacak deşarjlarda ilgili yönetmelikte belirtilen limitlere uyulması zorunludur.
(11) Çevresel etki değerlendirmesi işlemleri Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından, diğer izinlere ilişkin işlemler de ilgili bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca çevresel etki değerlendirmesi sürecinde en geç üç ay içinde bitirilir. Bakanlık ve diğer bakanlıkların mevzuatının gerektirdiği maddî yükümlülükler ruhsat sahibi tarafından karşılanır.
(13) Kamu hizmeti veya umumun yararına ayrılmış yerlere ve bu tür tesislere 60 metre mesafe dahilinde madencilik faaliyetleri Bakanlığın, binalara 60 metre, özel mülkiyete konu araziye 20 metre mesafe dahilinde ise mülk sahibinin iznine bağlıdır. Bu mesafeler, ihtiyaç halinde madencilik faaliyetlerinin boyutu, emniyet tedbirleri ve arazinin yapısı dikkate alınarak Bakanlıkça artırılabilir. Mesafeler yatay olarak hesaplanır. ” kuralı yer almaktadır.

6831 sayılı Orman Kanunu’nun 16. maddesinde; “Devlet ormanları içinde maden aranması ve işletilmesi ile madencilik faaliyeti için zorunlu; tesis, yol, enerji, su, haberleşme ve altyapı tesislerine, fon bedelleri hariç, bedeli alınarak Çevre ve Orman Bakanlığınca izin verilir. Ancak, temditler dahil ruhsat süresince müktesep haklar korunmak kaydı ile Devlet ormanları sınırları içindeki tohum meşcereleri, gen koruma alanları, muhafaza ormanları, orman içi dinlenme yerleri, endemik ve korunması gereken nadir ekosistemlerin bulunduğu alanlarda maden aranması ve işletilmesi, Çevre ve Orman Bakanlığının muvafakatine bağlıdır. Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin; baraj, gölet, liman ve yol gibi yapılarda dolgu amaçlı kullanacağı her türlü yapı hammaddesi üretimi için yapacağı madencilik faaliyetleri ile zorunlu tesislerinden bedel alınmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
30.09.2010 tarih ve 27715 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Orman Kanunu’nun 16 ncı Maddesinin Uygulama Yönetmeliği’nin “Maden işletme izni” başlıklı 8. maddesinde, işletme ruhsatı sahibi izin talep edilen yerin ilini, ilçesini, köyünü, mevkiini, yüzölçümünü ve işleteceği madenin adını belirten yazısına, ÇED belgesini ve izin talep edilen alanın diğer kanunlar uyarınca izin alınması zorunlu yerlerden olması halinde tabi olduğu kanuna göre alınması gereken görüş, belge ve muvafakatların alındığına dair belgelerini ve maddede sayılan diğer belgeleri dört takım halinde ekleyerek bölge müdürlüğüne izin için müracaat edeceği düzenlemesi yer almıştır.
Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliğinin 20. maddesinde ise; “Maden ruhsat sahibi; Devlet ormanları, hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlar, muhafaza ormanlarında ve ağaçlandırma alanlarında; üretim faaliyetleri için valiliğe veya ilgili orman bölge müdürlüğüne gerekli belgelerle müracaat eder. İlgili orman bölge müdürlüğünce, arazi üzerinde yapılacak inceleme sonucu hazırlanan rapor göz önünde bulundurularak ruhsat süresince orman işletme izni ve/veya geçici tesis izni verilir. Orman işletme iznine ilişkin yapılan işlem sonuçları orman bölge müdürlüğünce Genel Müdürlüğe bildirilir.” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından izin isteminde bulunan yerin yaban hayatı geliştirme sahası olması nedeniyle idarece 2014/1 sayılı Genelge gereği izin talebinin uzatılmadığı anlaşılmaktaysa da, Danıştay Onuncu Dairesi’nin 06.11.2019 tarihli E:2015/1148 K:2019/7505 sayılı kararı ile 2014/1 sayılı Genelgenin 2. maddesinin (a) fıkrasının, 3. ve 4. maddelerinin,.5. maddesinin (a) fıkrasının ikinci, dördüncü, beşinci ve altıncı, (c) fıkrasının birinci, ikinci, üçüncü ve yedinci, (ç) fıkrasının birinci, ikinci ve dördüncü, (d) fıkrasının ikinci bentlerinin iptali istemiyle açılan davada, Genelge ile madencilik faaliyetlerine yönelik başvuruların değerlendirmeye alınmayacağı alanların belirlendiği düzenlemenin, Kanunda ve Yönetmeliklerde yer alan hükümleri aşar nitelikte olduğu, ancak dava konusu Genelge maddesinin hukuka uygun görülmemiş olması davalı idare tarafından, madencilik faaliyetlerine yönelik kendisine yapılacak başvurulara doğrudan izin verilmesi gerektiği anlamına gelmediği, faaliyete izin verilip verilmeyeceği hususunda mevzuat çerçevesinde idareye verilen görev ve yetkiler kapsamında gerekli inceleme ve değerlendirmeler yapılarak işlem tesis edilmesi gerektiği belirtilerek iptaline karar verilmiş, anılan karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 17.03.2022 tarih ve E:2020/1104 K:2022/855 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
Uyuşmazlıkta; davacının açık işletme izin süresinin, söz konusu ruhsat sahasının Düzlerçamı Yaban Hayatı Geliştirme Sahasında kaldığından 2014/1 sayılı Genelge kapsamında değerlendirilerek uygun bulunmadığı görülmüş olup dava konusu işlemin dayanağı Genelgenin, üst hukuk normlarını aşar nitelikte düzenleme içermesi nedeniyle iptal edilmiş olması karşısında, davacının izin talebinin Genelge gerekçe gösterilerek değerlendirmeye alınmamasına yönelik dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Ayrıca, söz konusu ruhsat sahasını davacının 16/12/2007 tarihinde dava dışı bir şirketten devraldığı, devir tarihinden önce de Taş Ocağı Nizamnamesine göre taş ocağı olarak işletildiği görülmüş olup, izin talep edilen ruhsat sahasının Düzlerçamı Yaban Hayatı Geliştirme Sahasındaki konumu tespit edilerek, madencilik faaliyeti için verilecek iznin çevreye vereceği zararlar açısından keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle açıklığa kavuşturulması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, İdare Mahkemesinin eksik incelemeye dayalı olarak verilen davanın reddi yönündeki kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak 16/02/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :
(X)- İdare ve Vergi Mahkemeleri ile Bölge İdare Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
Davanın reddi yolundaki Mahkeme kararına karşı yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.