Danıştay Kararı 8. Daire 2017/6135 E. 2020/4756 K. 03.11.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2017/6135 E.  ,  2020/4756 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/6135
Karar No : 2020/4756

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Mekatronik Bölümünde, “Tam Zamanlı Öğretim Üyeleri İş Sözleşmesi” ile öğretim üyesi olarak görev yapan davacı tarafından; devamsızlık sebebiyle sözleşmesinin feshine ilişkin … tarihli ve … sayılı işlemin iptali ile işlem sebebiyle yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizle ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının 06.08.2015 tarihinde “Tam Zamanlı Öğretim Üyeleri İş Sözleşmesi”ni imzaladığı, sözleşmenin 7 nci maddesinde işlerini tam gün çalışma esasına göre yapacağı, 8 inci maddesinde tüm mesaisini Kurumda geçireceği, 10 uncu maddesinde sözleşmeye aykırılık hâlinde Kurumun tek taraflı fesih hakkını kullanabileceği, 14 üncü maddesinde de özlük haklarına ilişkin hususlarda Yönetmelik ve 4857 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağının hükme bağlandığı ve davacının 20.01.2016, 21.01.2016, 22.01.2016 ve 25.01.2016 tarihlerinde izinsiz ve mazeretsiz olarak göreve gelmediğinin tutanakla sabit olduğu ve işveren Kurumun 4857 sayılı Kanun’un hükümlerine göre haklı nedenle derhal fesih hakkının doğduğunun görüldüğü, iş sözleşmesine aykırı olarak toplam 4 gün izinsiz ve mazeretsiz göreve gelmediği sabit olan davacının, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; istinaf başvurusuna konu kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, devamsızlık sebebiyle sözleşmesinin feshine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin hukuka aykırı olduğu, devamsızlık fiilinin disiplin hukukundaki cezai yaptırımının iş sözleşmesinin feshi olmadığı, Vakıf Yükseköğretim Kurumunda görevli öğretim üyesinin işe alınması ve işten çıkarılmasının Anayasanın 130. maddesi uyarınca 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu hükümlerine tabi olduğu, hakkında tesis edilen bir disiplin soruşturmasının bulunmadığı hususları ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, Davacının, 20.01.2016, 21.01.2016, 22.01.2016 ve 25.01.2016 tarihlerinde izinsiz ve mazeretsiz tam gün göreve gelmediği ve hakkında tutanak düzenlendiği, davacının fiilinin hem İş Kanununun ilgili maddelerini hem de 2547 sayılı Kanunun disipline ilişkin hükümlerini ihlal ettiği, bu nedenle davacının iş sözleşmesinin feshedilmesi konusunda 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-g maddesine göre haklı nedenlerle derhal fesih hakkının kullanıldığı belirtilerek davacı yan tarafından talep edilen temyiz istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile …Bölge Mahkemesi …İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
2012 yılından itibaren fasılalı olarak davalı idare bünyesinde görev yapan davacının, en son 06.08.2015 tarihli “Tam Zamanlı Öğretim Üyeleri İş Sözleşmesi” ile görev yapmakta iken ilk olarak 14.10.2015, 15.10.2015, 16.10.2015 tarihlerinde izinsiz ve mazeretsiz göreve gelmediği gerekçesiyle hakkında tutanak düzenlendiği ancak süresi içinde hakkında herhangi bir işlem yapılmadığı, ardından 20.01.2016, 21.01.2016, 22.01.2016 ve 25.01.2016 tarihlerinde izinsiz ve mazeretsiz tam gün göreve gelmediğinden bahisle hakkında tutanak düzenlendiği ve … tarih ve … sayılı işlemle devamsızlık sebebiyle iş sözleşmesinin feshi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın 130. maddesinde, kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabileceği, vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarının, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabi olacağı kurala bağlanmıştır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na 2880 sayılı Kanun ile eklenen maddelerde vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları için Anayasa’nın yukarıda yer verilen hükmüne paralel düzenlemelere yer verilmiş; bu kapsamda, Ek 2. maddede, vakıfların, kazanç amacına yönelik olmamak koşuluyla mali ve idari hususlar dışında akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen usul ve esaslara uymak kaydıyla yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını kurabilecekleri; Ek 5. maddede, vakıf mütevelli heyetinin, yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapacağı, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylayacağı; Ek 8. maddede ise, vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarındaki akademik organların, Devlet yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenleneceği ve onların görevlerini yerine getireceği, öğretim elemanlarının niteliklerinin devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının nitelikleri ile aynı olacağı belirtilmiştir.
Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “öğretim elemanları” başlıklı 23. maddesinin birinci fıkrasında, öğretim elemanlarının seçimi, değerlendirilmesi, seçilenlerin uygun görülen akademik unvanlarla görevlendirilmeleri ve yükseltilmelerinin yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine uyularak vakıf yükseköğretim kurumunun yetkili akademik organlarınca yapılacağı; ikinci fıkrasında ise, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esaslarının 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabi olacağı, bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hükümlerine yer verilmiştir.
10.04.2011 tarihli ve 27901 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Hava Kurumu Ana Yönetmeliği’nin 32 nci maddesinin ikinci fıkrasında, bütün çalışmalarını üniversitede yapacak olan tam zamanlı profesörlerin, doçentlerin ve yardımcı doçentlerin bir ila beş yıl için atanacağı, sürelerin bitiminden en az üç ay önce taraflarca aksi bildirilmediği takdirde, yeniden atanma sürelerinin ve şartlarının taraflarca görüşülerek rektörün önerisiyle başkanın onayına sunulacağı, 52 nci maddesinde üniversitedeki öğretim elemanları ve idari personelin disiplin iş ve işlemlerinde; 2547 sayılı Kanun hükümleri ile 21/8/1982 tarihli ve 17789 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği hükümleri uygulanacağı, 53üncü maddesinde ise üniversite yöneticileriyle öğretim elemanlarının, idari personelinin ve diğer görevlilerin özlük haklarına ilişkin olarak bu Yönetmelikte yer almayan hususlar için, 4857 sayılı Kanun ve ilgili diğer mevzuat hükümlerinin uygulanacağı düzenlemeleri yer almaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun “İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 25 inci maddesinin birinci fıkrasında, süresi belirli olsun veya olmasın işverenin, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebileceği, II-g bendinde de, “İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki iş günü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarında görev yapan öğretim elemanlarının statülerinin belirlenmesi için Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumlarının incelenmesi gerekmektedir. Çünkü, “mali ve idari konular” dışındaki akademik çalışmalar ve öğretim elemanlarının sağlanması yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumlarını bağlayan Anayasa hükümlerinin vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarını da bağlayacağı açıktır.
Anayasa’nın 130. maddesinde belirtilen vakıf yükseköğretim kurumlarının mali ve idari konular yönünden Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumlarından farklı olması, vakıf yükseköğretim kurumlarında istihdam edilen akademik personelin mesleki güvenceden yoksun kılınması sonucuna yol açamaz. Anayasa koyucunun böyle bir amacının bulunduğu kabul edilemeyeceği gibi, bilimsel özerklik ilkesinin gereği hiçbir ayırım yapılmadan bütün yükseköğretim kurumlarında bilimsel özgürlük, serbestçe araştırma ve yayın yapabilme, eğitim ve öğretimi özgürlük ve güvence içinde sürdürebilme hak ve yetkileri bütün üniversitelerdeki akademik personele tanınmıştır. Gerek Devlet, gerekse vakıf yükseköğretim kurumlarında görev yapan akademik personelin, mesleki güvenceleri yönünden idare hukukuna tabi olduklarının kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla, vakıf yükseköğretim kurumlarındaki akademik personelin mesleki güvenceleri yönünden özel hukuk hükümlerine tabi olmaları Anayasa’ya uygun görülemez. Aynı kamu hizmetini yerine getiren akademik personelin, mesleki güvenceleri yönünden, bir kısmının üniversite ile ilişkilerinde kamu hukukuna, bir kısmının özel hukuka tabi olmalarına olanak sağlayan bir hüküm gerek Anayasa’da, gerekse 2547 sayılı Kanun’da bulunmamaktadır.
Olayda, davalı Üniversite ile davacı öğretim üyesi arasındaki istihdam ilişkisi, Üniversite’nin Anayasa’nın 130. maddesi uyarınca kamu hizmetini yürüten bir kamu tüzelkişisi olması ve davacının da kamu hizmetinin yerine getirilmesinde görev alması nedeniyle idare hukuku alanında bulunmaktadır. Davacının atamasının yapılması ve görevine son verilmesi işlemlerinin idare hukuku kurallarına göre tesis edilmesi, bütün üniversitelerin (devlet veya vakıflar tarafından kurulmuş olan) kamu tüzelkişiliğine sahip
olması ve kamu hizmeti olan eğitim ve öğretim hizmetini aynı esaslara tabi olarak yerine getirmesinden kaynaklanmakta olup, davacının atama ve görevlendirilmesinin Anayasa’nın 130. maddesi ve 2547 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılacağı açıktır. Ayrıca, akademik personelin; Yönetmelik kuralına dayanılarak, taraflar arasında “iş sözleşmesi” bulunduğu, istihdamın bu sözleşmeye göre yapıldığı, tarafların bütün hak ve yetkilerinin sözleşmede düzenlendiği gibi hususlardan bahisle, haklarının ortadan kaldırılamayacağı gibi üniversite ile akademik personel arasında Anayasa ve 2547 sayılı Yasa ile belirlenen ve korunan hukuki ilişkinin niteliğinin değiştirilemeyeceğinin kuşkusuzdur.
Öte yandan, Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde bu kurumlarda görev alan akademik ve idari personelin çalışma esaslarının, 2547 sayılı Kanun’da Devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabi olduğu belirtilerek Anayasa’nın 130. maddesine ve 2547 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerine uygun bir düzenleme yapılmıştır. Diğer bir ifadeyle, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alan akademik personelin mesleki güvenceleri ile Devlet yükseköğretim kurumlarında görev alan akademik personelin mesleki güvenceleri arasında ayırım yapılmamış, bu yönden bilimsel özerklik ilkesine uygun bir düzenleme öngörülmüştür.
Vakıf yükseköğretim kurumlarında istihdam edilecek akademik personelin mesleki güvencelerine ilişkin çalışma esaslarının (akademik personelin atanması, görevleri, unvanları, emeklilikleri, terfileri ve görevlerine son verilmesi gibi) idari sözleşmeyle belirlenmesi; akademik personelin yukarıda belirtilenler dışında kalan özlük haklarının ise (ücret, prim, çalışma saatleri, tatil günleri ve sosyal güvenlik gibi) İş Kanunu hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan Üniversitenin Ana sözleşmesinde disipline ilişkin düzenlenen hükümlere bakıldığında yukarıda belirtilen hükümlere uygun düzenlemelere yer verildiği görülmektedir. Buna göre üniversitedeki öğretim elemanlarının disiplin iş ve işlemlerinde; 2547 sayılı Kanun hükümleri ile Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği hükümleri uygulanacağı belirtilmektedir. Aksi bir düzenlemenin Kanun koyucunun Devlet yükseköğretim kurumlarında görev yapan öğretim elemanları ile vakıf yükseköğretim kurumlarında görev yapan öğretim elemanları arasında mesleki güvenceler bakımından öngördüğü aynilik durumuna aykırı olacağı açıktır.
Dava dosyasında davacının, 06.08.2015 tarihinde “Tam Zamanlı Öğretim Üyeleri İş Sözleşmesi” imzaladığı, iş sözleşmesinin 7 nci maddesinde işlerini tam gün çalışma esasına göre yapacağı, 8 inci maddesinde tüm mesaisini Kurumda geçireceği, 10 uncu maddesinde sözleşmeye aykırılık hâlinde Kurumun tek taraflı fesih hakkını kullanabileceği, 14 üncü maddesinde de özlük haklarına ilişkin hususlarda Yönetmelik ve 4857 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağının hükme bağlandığı, davacının 20.01.2016, 21.01.2016, 22.01.2016 ve 25.01.2016 tarihlerinde izinsiz ve mazeretsiz olarak göreve gelmediğinin tutanakla tespit edildiği, dolayısıyla Kurumun 4857 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen hükümlerine göre haklı nedenle derhal fesih hakkının doğduğu belirtilmekte ise de;
davacının fiili sonrası 2547 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelikte yer alan disiplin hükümleri göz önüne alınarak öncelikle disiplin soruşturması yapılması sonrasında fiil sabit ise fiilin niteliğine uygun bir disiplin cezası verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda davacı hakkında tesis edilen dava konusu iş sözleşmesinin feshi işleminde hukuka uygunluk bulunmamıştır.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki … İdare Mahkemesi’nin kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 03/11/2020 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.