Danıştay Kararı 8. Daire 2017/3317 E. 2020/4955 K. 05.11.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2017/3317 E.  ,  2020/4955 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/3317
Karar No : 2020/4955

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Kurulu Başkanlığı-…-…
VEKİLİ : Av….-Aynı adreste

DAVANIN ÖZETİ : Davacı tarafından, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın “Yurt dışından yurt içine yatay geçişler” konulu … tarihli yazısı ile duyurulan, yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından yurtiçindeki yükseköğretim kurumlarına yatay geçişe ilişkin Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme sınavlarındaki asgari puanlar eşdeğerliği kabul edilen sınavlar ve puanlarının belirlendiği … tarihli Yükseköğretim Yürütme Kurulu kararının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI: Yükseköğretim Genel Kurulu’nun 28.07.2016 tarihli karar sonrası yurt dışında eğitim gören öğrencilerin yatay geçiş ile Türkiye’ye geçmeleri için YGS ve LYS’ye girme şartı tamamen ortadan kaldırıldığı, 28.07.2016 tarihinde alınan Genel Kurul kararına güvenerek 2016 yılının Ekim ayında … Uluslararası … Üniversitesi Hukuk Fakültesine kayıt yaptırdığı, kayıt tarihi itibariyle de yükseköğrenime başlama koşullarını düzenleyen karar geri alındığından kazanılmış hakkının ihlal edildiği, Türkiye’den adalet ön lisans mezunu olup, lisans tamamlamak için hukuk fakültesi 2. sınıfına kayıt olduğu, 28.07.2016 tarihli karar üzerine 2017-2018 eğitim öğretim yılı içinde ülkemizdeki yükseköğretim kurumlarından birine geçmek için hazırlık yaptığı, davalı idarenin 28.07.2016 tarihinden sekiz ay sonra … tarihinde; tekrar eski uygulamasına yönelik işlem tesis ettiği, bu sekiz aylık sürede bir takım insanların yatay geçişten faydalandığı bunun da eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği, yatay geçişlerin üniversitelerde farklılık gösterse de genellikle 30.06.2017 tarihinde başlayıp bir hafta süre tanındığı, kendisinin seneye 3. sınıf olacağı ve yatay geçişi düzenleyen yönetmeliğe göre son sınıfta yatay geçiş müracaatı kabul edilmediğinden yatay geçiş imkanının ortadan kalkacağı, idarenin 28.07.2016 tarihli Genel Kurul kararının sadece denklik işlemlerine ilişkin olmayıp, yurtdışındaki okullarla ilgili her türlü işlemi kapsadığı bu nedenle LYS’ye girme şartı ve 150.000 içinde (hukuk fakültesi için) kaldırıldığı, 2016-2017 eğitim-öğretim yılında yurtdışından ülkemizdeki bazı üniversitelere yapılan yatay geçişlerde LYS belgesi ve sıralamada 150.000 içine girmiş olmak şartının aranmadığı ileri sürülerek dava konusu işlemin iptali istenilmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI: Davacının davayı açmakta hukuki yararı olmadığı, aslında davacının iptalini istediği … tarihli Yürütme Kurulu kararının 2017-2018 eğitim-öğretim yılından itibaren kayıt yaptıracak olan öğrencilere uygulanmasına ilişkin … tarihli Yürütme Kurulu toplantısında karar alındığını ve menfaat yokluğundan davanın reddi gerektiği, bugüne kadar Denklik birimi tarafından yurtdışından alınan diplomaların denklik işlemlerinde aranacak hususlar ile yurt dışından yurt içine yatay geçişte aranacak sınavlar belirlenmektekyen 2017 ÖSYS işlemlerinden itibaren denklik birimi sadece yurtdışında alınan eğitimlere ilişkin kararlar alacak, yatay geçiş ile ilgili kararlar ise daha önceki yıllarda olduğu gibi ilgili yılın ÖSYS Kılavuzlarında yayımlanmaya devam edeceği, 2017 yılı kılavuzunda da alınan kararın öğrencilere duyurulacağı belirtilerek dava konusu işlem ile davacı arasında kişisel, meşru güncel bir menfaat ilişkisi bulunmadığı savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Davaya konu edilen Yönetmelik hükmü ile davalı arasında meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilişkisi bulunmadığından, davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince, dava dilekçesi ve ekleri 2577 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü.
Dava, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın “Yurt dışından yurt içine yatay geçişler” konulu … tarihli 2017-2018 eğitim-öğretim yılı güz döneminden itibaren yurtdışından yurt içine yapılabilecek yatay geçilere ilişkin kararının iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde iptal davalarının, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu, maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Yukarıda aktarılan hükme göre, iptal davası açılabilmesi için gerçek yada tüzel kişiler ile dava konusu işlem arasında makul ve ciddi bir ilişkinin varlığı yeterli bulunmaktadır. Başka bir deyişle, İdare Hukukunun genel ilkelerine göre idari işlemin değişiklik yarattığı ya da doğmasına engel olduğu hukuki durumla, menfaat bağı olan herkes bu idari işlemin iptalini isteyebilecektir.
Bir iptal davasının açılabilmesi ve idari yargı mercilerinin bu davayı ön koşullar yönünden kabul edebilmesi için 2577 sayılı Yasa’nın 14. maddesi uyarınca dava dilekçeleri; a) görev ve yetki b) idari mercii tecavüzü c) ehliyet d) idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı e) süre aşımı f) husumet ve g) 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla incelenmekte; ilk inceleme sonucunda dilekçelerde yasaya aykırılık görülürse 15. maddedeki kararlardan biri verilmekte, yasaya aykırılık görülmediği takdirde dosya tekemmüle tabi tutulmaktadır. Dolayısıyla iptal davası açılabilmesinin ön koşullarından biri davacının objektif ve subjektif dava ehliyetinin olmasıdır. Danıştay’ın istikrar bulan kararlarına göre, davacının subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü için idari kararın davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatini ihlal etmesi gerekmektedir. İptal davalarında, dava konusu işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinin saptanması sadece davacının bu davada ehliyetinin (subjektif ehliyetinin) bulunduğu, dolayısıyla davanın esasının incelenmesine geçilebileceği, sonucunu yaratmaktadır.
Anılan yasal düzenlemeler ile iptal davalarının hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemlerle kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisi olanlar tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur.
Yukarıda belirlenen kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alakasının varlığı taraf ilişkisinin kurulmasında yeterli sayılmakta ve bu husus davanın niteliğine ve özelliğine göre belirlenmektedir.
Bu açıklamalar karşısında, dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığı saptanırken, iptal davasının genel amacının yanı sıra dava konusu idari işlemin niteliğine bakılarak menfaat ilgisinin olaya özgü değerlendirilmesi gerektiği, açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından davalı idarenin 28.07.2016 tarihli Genel Kurul kararına güvenilerek, 2016 yılının Ekim ayında …’daki Uluslararası … Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kayıt yaptırdığı, dava konusu edilen Yükseköğretim Yürütme Kurulu’nun … tarihli toplantısında alınan karar ile yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından, yurt içindeki yükseköğretim kurumlarına yatay geçişe ilişkin ‘Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavlarındaki asgari puanlar ile bunlara eşdeğerliliğini kabul edilen sınavlar ve puanlarının’ belirlenmesi konusunun incelenerek 2017-2018 eğitim-öğretim yılı güz döneminden itibaren yurtdışından yurt içine yapılabilecek yatay geçişlerde, ilgili yıldaki ÖSYS Kılavuzlarında yer alan (tıp, hukuk, mühendislik,mimarlık, öğretmenlik vb.) programlar için belirllenen başarı sırasının aranması yönünde karar alınmak suretiyle yükseköğretime başlama koşullarını düzenleyen 28.07.2016 tarihli Genel Kurul kararının geri alındığı, dava konusu karar nedeniyle Türkiye’deki bir üniversiteye yatay geçiş yapma imkanının ortadan kaldırıldığı ve kazanılmış hakkının ihlal edildiği belirtilerek Yükseköğretim Yürütme Kurulu’nun … tarihli toplantısında alınan kararın iptali istenilmektedir.
Yükseköğretim Yürütme Kurulu’nun … tarihli toplantısında, Yükseköğretim Kurumlarında Önlisans ve Lisans Düzeyindeki Programlar Arasında Geçiş, Çift Anadal, Yan Dal ile Kurumlar Arası Kredi Transferi Yapılması Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in 14. maddesinin 5. fıkrasında yer alan yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından, yurt içindeki yükseköğretim kurumlarına yatay geçişe ilişkin ‘ Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavlarındaki asgari puanlar ile bunlara eşdeğerliliğini kabul edilen sınavlar ve puanlarının’ belirlenmesi konusu incelenmiş, “2017-2018 eğitim-öğretim yılı güz döneminden itibaren yurtdışından yurt içine yapılabilecek yatay geçişlerde;
a-) İlgili yıldaki ÖSYS Kılavuzlarında yer alan (tıp, hukuk, mühendislik,mimarlık, öğretmenlik vb.) programlar için belirllenen başarı sırasının aranmasına,
b-) Başarı sırası aranmayan programlar için öğrencinin merkezi sınava girdiği yıl itibarıyla geçmek istediği diploma programı için geçerli olan puan türünde aldığı merkezi yerleştirme puanının, geçmek istediği diploma programına eşdeğer yurt içindeki diğer üniversitelerin diploma programlarının en düşük taban puanına eşit veya yüksek olması gerektiğine,
c-) Yükseköğretim Kurulu tarafından eşdeğer sınav puanlarına sahip olanların da (a) ve (b) maddelerindeki şartları sağlaması gerektiğine karar verildiğinin” belirtildiği görülmekle birlikte, Yükseköğretim Yürütme Kurulu’nca dava açılmadan önce … tarihli Yürütme Kurulu’nda alınan karar ile, dava konusu edilen … tarihli Yürütme Kurulu kararının, 2017-2018 eğitim-öğretim yılından itibaren kayıt yaptıracak öğrencilere uygulanacağının belirtildiği anlaşılmıştır.
Davalı idarece Yükseköğretim Yürütme Kurulu’nca dava açılmadan önce … tarihli Yürütme Kurulu’nda alınan karar ile … tarihli Yürütme Kurulu kararının, 2017-2018 eğitim-öğretim yılından itibaren kayıt yaptıracak öğrencilere uygulanacağının açıkça ifade edildiği, davacının da üniversiteye 2016 yılının Ekim ayında kayıt yaptırdığının kendi beyanıyla sabit olduğu, bu durumda davacının 2017-2018 eğitim-öğretim döneminden önce yurtdışındaki yükseköğretim kurumuna kayıt yaptırdığı, dolayısıyla davaya konu edilen işlem ile davacının durumu arasında güncel, kişisel ve meşru bir menfaat ilişkisinin bulunduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacı davalı idarenin 28.07.2016 tarihli Genel Kurul kararına güvenerek yurtdışında yer alan bir üniversiteye ülkemizde sınava girmeden kayıt yaptırdığını iddia etmektedir. Davalı idarece, 28.07.2016 tarihli Genel Kurul kararının, yurtdışından Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarına yatay geçişler hakkında değil, yurt dışı yükseköğretim kurumlarından alınan diplomaların denklik işlemleri (denklik başvurularının bireysel olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği-işleme alınıp alınmayacağı) hakkında olduğu savunulmuştur. Anılan kararın içeriği incelendiğinde, yurtdışında eğitime başlama koşullarını düzenleyen (idarenin 24.12.2015 tarihli Genel Kurul ve 27.05.2015 tarihli Yürütme Kurulu Kararlarının), başvuru sahiplerinin baraj puana sahip olmamaları durumunda denklik değerlendirmesine alınmalarının baştan engelleneceği, bu durumda ÖSYS yerleştirmesi olmayanlara, aynı eğitimi almalarına rağmen farklı işlem yapılması durumuna benzer bir durum yaşanacağı ve baraj puanı alarak eğitime başlayan ve baraj puanı almadan eğitime başlayan ancak aynı diploma için denklik başvurusunda bulunanlara farklı işlem (başarı sırası veya baraj puanı koşullarını sağlamayanların başvurularının baştan kabul edilmemesi) yapılmasına neden olacağı, bu durumun da Mahkemelerce anayasal eşitlik ilkesine aykırı bulunabileceği belirtilerek, yurtdışında eğitime başlama koşullarını düzenleyen ilgili kararların geri alınması ve denklik başvurularının kazanım ve yeterlilikler dikkate alınarak değerlendirilmesi yönündeki kararın netice itibariyle denklik başvurularına yönelik alınmış bir karar olduğu anlaşıldığından davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir.

Bu durumda, davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle,
1. 2577 sayılı Yasasının 15/1-c maddesi uyarınca DAVANIN EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
3. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 05/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.