Danıştay Kararı 8. Daire 2016/9447 E. 2020/4512 K. 21.10.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2016/9447 E.  ,  2020/4512 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/9447
Karar No : 2020/4512

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Vekili : Av. …

Karşı Taraf (Davalı) : … Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü
Vekilleri : Av. …, Av. …Av. …

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.,

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeyerek işin gereği görüşüldü:
Dava, Hatay İli, Antakya İlçesinde “Mesken Vasıflı” su abonesi olan davacı tarafından, 2015 yılına ait ücretler tarifesindeki değişiklikler ile konutlardaki su ücretlerinin kademeli şekilde 0-20 m³ için 2.00 TL, 20-35 m³ için 3.00 TL, 35 m³ ve üzeri için 4.00 TL olarak belirlenmesine ilişkin Su ve Kanalizasyon İdaresi İdaresi Genel Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, 2015 yılında meskenler için belirlenen içme suyu fiyatlarının gerek aynı bölgede önceki yıllar fiyatlarına göre gerekse diğer büyükşehirlerde geçerli olan su fiyatlarına göre makul karşılanabilecek düzeyde olduğu bu nedenle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
2560 Sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun işlem tarihinde yürürlükte olan “Tarife tespit esasları” başlıklı 23. maddesinde; “Su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan yerlerdeki kullanılmış suların uzaklaştırılması, septik çukurların boşaltılması giderleri için ayrı tarifeler yapılır. Bu tarifelerin tespitinde yönetim ve işletme giderleri ile amortismanları doğrudan gider yazılan (aktifleştirilmeyen) yenileme, ıslah ve tevsi masrafları ve bir kar oranı esas alınır. Tarifelerin tespiti ile tahsilatla ilgili usul ve esaslar bir yönetmelik ile belirlenir.” hükmü yer almış ve belirtilen hükme dayanılarak çıkartılan HATSU Tarifeler Yönetmeliği’nin “Konut, İşyeri, Sanayii ve Şantiye Aboneleri Su Satış Tarifesi” başlıklı 11. maddesinde, “Su maliyetleri abone türlerine uygulanacak su satış tarifelerinin, yönetim ve işletme giderlerinin ve aktifleştirilemeyen yenileme, ıslah ve tevsii masraflarının toplamına Genel Kurul tarafından belirlenecek bir kar oranı ilave edilerek bulunması esastır. HATSU su tasarrufunu teşvik, israfı önlemek için, kademeli tarife uygulaması yapabilir (…) Kademeli veya kademesiz tarife tespitine, kademe aralıklarını ve uygulama zamanı belirlemeye Genel Kurul yetkilidir.” düzenlemesi ile idareye kademeli ücret tarifesi belirleyebilme konusunda yetki verilmiştir.
Buna göre tüm belediyeler için uygulanması zorunlu olmasa da, 2560 sayılı Yasanın amacı göz önüne alındığında Yasa koyucunun, vatandaşlar için temel ihtiyaç niteliğinde bulunan temiz suyun tekel sağlayıcı konumunda bulunan belediyelerce ticari bir meta haline getirilmemesi ve su bedeli belirlenirken tüm belediyelerce ölçülü ve adil bir bedel belirlenmesini öngördüğü anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının, Hatay İli, Antakya İlçesinde konut su abonesi olduğu, Su ve Kanalizasyon İdaresi İdaresi Genel Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararı ile 2015 yılına ait ücretler tarifesinin belirlendiği, söz konusu tarife ile konutlardaki su ücretlerinin kademeli şekilde 0-20 m³ için 2.00 TL, 20-35 m³ için 3.00 TL, 35 m³ ve üzeri için 4.00 TL belirlenmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Mevzuat hükümlerinin incelenmesinden, 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un uygulanma mecburiyeti bulunan büyükşehirlerde, su tarifesi belirlenirken idarelerin sınırsız bir takdir yetkisinin bulunmadığı ve bedelin Yasa’da belirtilen masrafların üzerine belirli bir kâr oranı eklenerek belirlenmesinin Yasa’nın emredici hükmü olduğu görülmektedir.
Davalı idarece, Hatay İli’nin büyükşehir olması nedeniyle yaklaşık olarak 1.500.000’in üzerinde insana hizmet verildiği, bu durumun da ciddi oranda maliyet artışına neden olduğu, kamu hizmetlerinin gereği gibi yerine getirebilmesi için yapmak zorunda olduğu yatırımlar ve bu kapsamda istihdam etmesi gereken personelin bulunduğu, köy, belde ve ilçe belediyelerine ait elektrik borçları ile kişilere ve özel şirketlere olan borçların idarelerine devredildiği, hizmetin kaliteli sunulabilmesi için mali kaynağa ihtiyaçlarının bulunduğu bu nedenle dava konusu işlemin tesis edildiği belirtilmektedir.
Halkın müşterek ihtiyacı olan şebeke suyunun dağıtımı, depolanması ve fiyatının belirlenmesi konusunda tekel konumunda olan davalı idarenin, abonelerine ekonomik olarak yük teşkil edecek, makul sayılamayacak uygulamalardan kaçınması ve su ücretlerine yapılacak zammı günün ekonomik koşulları, enflasyon oranları ile hizmetin sunumunda ortaya çıkacak ek maliyet unsurları ile birlikte değerlendirmek suretiyle belirlemesi gerekeceği açıktır. Buna göre, Hatay İli’nin büyükşehir olması nedeniyle artan giderlerin, yapılması gereken yatırımlar ile personel istihdamının ve kapanan belde belediyeleri, köyler ve büyükşehir ilçe belediyesi vasfını kazanan ilçe belediyeleri tarafından davalı idareye devri yapılan borçların yüksek meblağlı olmasının sonucunun abonelere yükletilemeyeceği şüphesizdir.
Diğer taraftan, davacının yörede bulunan bazı idarelerce uygulanan içme suyu ücret tarifelerini de emsal göstermek suretiyle su bedellerinin fahiş olduğu iddiası bulunmakta olup İdare Mahkemesince bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle davalı idarenin tarife tespit esasları ile maliyet cetvellerinin yasada yer alan maliyet unsurlarıyla örtüşüp örtüşmediği, artış oranının makul olup olmadığı yönlerinden araştırılması gerekmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince belirtilen hususlarda bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle konu hakkında teknik inceleme neticesine göre verilecek rapor dikkate alınarak karar verilmesi gerekmekte olup; salt idarece sunulan belgelerle yetinilerek verilen kararın eksik incelemeye dayalı olduğu görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmediğinden kullanılmayan … TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 21/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.