Danıştay Kararı 8. Daire 2016/8857 E. 2020/4787 K. 04.11.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2016/8857 E.  ,  2020/4787 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/8857
Karar No : 2020/4787

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …

Karşı Taraf (Davalı) : … Üniversitesi Rektörlüğü
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …

Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı tarafından, Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda ilan edilen bir adet yardımcı doçent kadrosuna atamasının yapılmamasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, davacının atanmak istediği anabilim dalında profesör olarak görev yapan kişiler arasından gerek davalı idarece belirlenen jüri heyetince; gerekse de Mahkemece belirlenen bilirkişi heyetince bildirilen görüşler gözönünde bulundurulduğunda ve idari yargı yerlerince idarelerin atama hususunda var olan takdir yetkisini belli bir kişi yönünde kullanması için zorlanamayacağı dikkate alındığında, yeterli akademik ve bilimsel yeterliliğe sahip olmaması nedeniyle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun (dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki haliyle) ‘Yardımcı Doçentliğe atama’ başlıklı 23. maddesinde; “Bir üniversite biriminde açık bulunan yardımcı doçentlik, isteklilerin başvurması için rektörlükçe ilan edilir. Fakültelerde ve fakültelere bağlı kuruluşlarda dekan, rektörlüğe bağlı enstitü ve yüksekokullarda müdürler; biri o birimin yöneticisi, biri de o üniversite dışından olmak üzere üç profesör veya doçent tespit ederek bunlardan adayların her biri hakkında yazılı mütalaa isterler. Dekan veya ilgili müdür kendi yönetim kurullarının görüşünü de aldıktan sonra önerilerini rektöre sunar. Atama, rektör tarafından yapılır. Yardımcı doçentler bir üniversitede her seferinde ikişer veya üçer yıllık süreler için en çok 12 yıla kadar atanabilirler. Her atama süresi sonunda görev kendiliğinden sona erer. Yardımcı doçentliğe atanmada aranacak şartlar: (1) Doktora veya tıpta uzmanlık unvanını veya Üniversitelerarası Kurulun önerisi üzerine Yükseköğretim Kurulunca tespit edilecek belli sanat dallarının birinde yeterlik kazanmış olmak, (2) Fakülte, enstitü veya yüksekokul yönetim kurullarınca, biri o dilin öğretim üyesi olmak üzere seçilecek üç kişilik bir jüri tarafından; sınava girenin kendi bilim alanında Türkçeden yabancı dile, yabancı dilden Türkçeye 150 – 200 kelimelik bir çeviriyi kapsayan yabancı dil sınavını başarmak. Üniversiteler, yardımcı doçentlik kadrosuna atama için bu maddede aranan asgari koşulların yanında, Yükseköğretim Kurulunun onayını almak suretiyle, münhasıran bilimsel kaliteyi artırmak amacına yönelik olarak, bilim disiplinleri arasındaki farklılıkları da göz önünde bulundurarak, objektif ve denetlenebilir nitelikte ek koşullar belirleyebilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Balıkesir Üniversitesi Rektörlüğü’nce, Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda hem 1. dereceden hem 3. dereceden bir adet yardımcı doçent kadrosuna atama yapılacağının 15/11/2013 tarihinde ilan edildiği, ilanda 1. dereceden kadroya ilişkin olarak ‘pediatri alanında genetik çalışmaları olmak’ şartına da yer verilmiş olduğu, davacı tarafından yapılan başvuru üzerine, davacının Balıkesir Üniversitesi Öğretim Üyesi Kadrolarına Başvuru ve Atanma/Yeniden Atanma Kriterini karşıladığı ve ek şartta öngörülen vasıfları taşıdığının tespit edildiği, davacının yapılan yabancı dil sınavında ise 85 puan alarak başarılı olduğu, her biri profesör olan ve Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalından olmak üzere üç ayrı üniversitede görev yapan jüri üyelerine görüş bildirmeleri için davacının bilimsel çalışma ve yayın dosyasının gönderildiği, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan seçilen jüri tarafından; davacının özgeçmiş ve akademik faaliyetleri gözönünde bulundurulduğunda, henüz öğretim üyeliği (yardımcı doçent) kadrosu için yeterli akademik olgunluğa ve birikime ulaşmadığı yönünde görüş verildiği, Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan seçilen jüri tarafından; davacının bilimsel çalışmalarının yetersiz bulunduğu yönünde görüş verildiği, Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan seçilen jüri tarafından ise; davacının anılan kadroya atanmasının bilimsel açıdan uygun olmadığı yönünde görüş verildiği, alınan jüri görüşleri doğrultusunda Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Yönetim Kurulu’nun 30/05/2014 tarih ve 2014/15 sayılı kararı ile davacının dava konusu kadroya atanmasının uygun olmadığının değerlendirilmesi nedeniyle atamasının yapılmaması üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ‘Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı haller’ başlıklı 31. maddesinin göndermede bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ‘Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller’ başlıklı 266. maddesinde; “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz…” hükmü, ‘Bilirkişi açıklamalarının tespiti ve rapor’ başlıklı 279. maddesinde ise; “…Raporda, tarafların ad ve soyadları, bilirkişinin görevlendirildiği hususlar, gözlem ve inceleme konusu yapılan maddi vakıalar, gerekçe ve varılan sonuçlarla, bilirkişiler arasında görüş ayrılığı varsa, bunun sebebi, düzenlenme tarihi ve bilirkişi ya da bilirkişilerin imzalarının bulunması gerekir. Azınlıkta kalan bilirkişi, oy ve görüşünü ayrı bir rapor hâlinde de mahkemeye sunabilir…Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hâkim tarafından yapılması gereken hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz.” hükmü yer almıştır.
Uyuşmazlıkta; idarece davacının bilimsel çalışma ve yayın dosyasının değerlendirilmesi için, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan bir profesör, Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan bir profesör ve Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan bir profesör olmak üzere üç kişilik jüri oluşturulduğu ancak yukarıda yer verilen mevzuat hükmü uyarınca, davalı idarenin birim yöneticisinin jüri üyeleri arasında yer almadığı anlaşılmakla birlikte; Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda ise; davacının öğretim üyeliği için akademik geçmişinin henüz yeterli olgunlukta olmadığı, yeni kurulan bir fakültede yeterli araştırma şartları mevcut olmayabileceği, eğitim yükü fazla olabileceği, davacının son yıllarda akademik performansında bir artış olduğu, yardımcı doçentliğe atanma kriterlerini karşıladığı, atanmasının uygun olacağı yönünde görüş verildiği görülmektedir.
Bu durumda; Mahkemece, jüri üyelerinin mevzuata uygun oluşturulmama sebebinin araştırılarak, şayet idarenin gerekçesinin haklı bir mazerete dayanması durumunda bu kez, davacının anılan kadroya atanma yeterliğine sahip olup olmadığının açıkça belirtildiği hükme esas alınabilecek nitelikte ek bilirkişi raporu istenilmesi ya da yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak işin esası hakkında verilen kararda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 04/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.