Danıştay Kararı 8. Daire 2016/5457 E. 2020/4118 K. 07.10.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2016/5457 E.  ,  2020/4118 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/5457
Karar No : 2020/4118

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …

Karşı Taraf (Davalı) : … Üniversitesi Rektörlüğü – …
Vekili : Av. …

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …

Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava; Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi … Anabilim Dalı Başkanı olan davacı tarafından, aynı Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yapan … hakkında yürütülen inceleme sonucunda disiplin soruşturması açılmasını gerektiren bir durum bulunmadığına ilişkin olarak tesis edilen … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; kamu görevlisinin disiplin suçu işlediğine dair ciddi bir suç duyurusu veya şikayet halinde ilgili hakkında incelemenin yapılması zorunluluğu bulunmakla birlikte, yapılan inceleme sonucunda disiplin soruşturmasına gerek görülmemesi ile şikayetçiyi veya bildirimde bulunanı doğrudan ilgilendirmeyen bir hal alan ve tek taraflı işlem niteliğine bürünen bir sonucun ortaya çıktığı dikkate alınarak hakkında inceleme yapılan öğretim üyesinin görev yaptığı Anabilim Dalı Başkanı olan ve disiplin yönünden gerekli işlemlerin yapılması hususunda davalı idareye bildirimde bulunan davacı ile dava konusu işlem arasında menfaat bağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasında; herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, 125. maddesinde ise idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu hükme bağlanmıştır
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Adil Yargılanma Hakkı” başlıklı 6. maddesinin birinci cümlesinde de; “Herkes, davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir.” denilmektedir.
Diğer taraftan, hukukumuzda idarî dâva türleri ve bu dâvaların kimler tarafından açılabileceği hususu, 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Yasası’nın 2. maddesinde gösterilmiştir. Yasa kuralında idarî işlemler hakkında hukuka aykırılıkları nedeniyle menfaati ihlâl edilenler tarafından iptal davası açılabileceği öngörülmüştür.
İdarî davalar, idarenin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal yolla denetlenmesi, kamu hizmetlerinin hukuk kurallarına ve hizmetin gereklerine uygun biçimde yapılmasının sağlanması için tanınmış bir haktır.
İdarî yargıda “İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan dâvalar” biçiminde tanımlanan iptal davaları, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayarak hukuk devletini gerçekleştiren önemli yollardan biridir. İdarî işlemin iptalinin istenilebilmesi için, davacının menfaatinin ihlâl edilmiş olması gerekir. Yargı kararlarında ve öğretide “menfaat”, dâvacı ile iptalini istediği idarî işlem arasındaki bağı, ilgiyi anlatır. Bu bakımdan, idarî işlem ile dâva açan kişi arasında meşru, güncel,ciddi maddi ve/veya manevi bir ilişki söz konusu ise, dâvada menfaat bağı bulunduğu kabul edilmelidir.
İdarî işlemlerle ilgisi bulunmayan kişilerin dâva açması sonucu, idarenin devamlı dava tehdidi altında kalmaması ve idarenin işleyişinin olumsuz yönde etkilenmemesi bakımından, dâva ehliyeti için aranan “menfaat ihlâli” koşulu, her olaya özgü irdelenmeli ve dâva konusu işlemin davacıyı etkilemiş olması idarî yargıda menfaat ihlâlinin varlığı için yeterli sayılmalıdır. Her olay ve davada, menfaat ihlalinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin takdiri de yargı mercilerine bırakılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi … Anabilim Dalı Başkanı olan davacının imzasını taşıyan … tarih ve … sayılı yazı ile aynı Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yapan …’un, … ve … tarihlerinde yapılan “Dönem 3 Tıbbi Mikrobiyoloji Uygulama Derslerine” katılmadığı hususunun tutanaklar ve öğrenci yoklama listeleri eklenmek suretiyle Temel Tıp Bilimleri Bölüm Başkanlığı’na bildirildiği, … tarih ve … sayılı yazı ile 27.11.2015, 30.11.2015 ve 04.12.2015 tarihlerinde yapılan “Dönem 2 Tıbbi Mikrobiyoloji Uygulama Derslerine” yine aynı öğretim üyesinin katılmadığı hususunun Temel Tıp Bilimleri Bölüm Başkanlığı’na bildirildiği, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı’nın … tarih ve … sayılı işlemi ile tutanaklarla ilgili gerekli inceleme yapılarak ilgili öğretim üyesi olan … hakkında disiplin soruşturması açılmasını gerektirir bir durum bulunmadığına karar verilmesi üzerine Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı olan davacı tarafından söz konusu işlemin iptali istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; Üniversitelerde Akademik Teşkilat Yönetmeliğinin “Anabilim veya Anasanat Dalı” başlıklı 16. maddesinde; anabilim veya anasanat dalı, bölümü oluşturan ve en az bir bilim veya sanat dalını kapsayan eğitim öğretim ve uygulama faaliyetlerinin yürütüldüğü akademik birim olarak tanımlanmış olup; davacının şikayet edilen şahsın görev yaptığı ana bilim dalının başkanı olarak birimin düzenli bir şekilde işleyişinden sorumlu olduğu ve dava konusu işlemin davacının tutanak ve öğrenci yoklama listelerini eklemek suretiyle gereğinin yapılması için gönderdiği bildirim yazısı üzerine tesis edildiği dikkate alındığında davacının anılan işlemin iptalini istemekte kişisel ve meşru menfaatinin bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda; davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin olarak verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 07/10/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
(X)- Dava; Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi … Anabilim Dalı Başkanı olan davacı tarafından, aynı Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yapan … hakkında yürütülen inceleme sonucunda disiplin soruşturması açılmasını gerektiren bir durum bulunmadığına ilişkin olarak tesis edilen … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdarî dâva türleri ve bu dâvaların kimler tarafından açılabileceği hususu, 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Yasası’nın 2. maddesinde gösterilmiştir. Yasa kuralında idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırılıkları nedeniyle menfaati ihlâl edilenler tarafından iptal davası açılabileceği öngörülmüştür.
İdarî yargıda “İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan dâvalar” biçiminde tanımlanan iptal davaları, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayarak hukuk devletini gerçekleştiren önemli yollardan biridir. İdarî işlemin iptalinin istenilebilmesi için, davacının menfaatinin ihlâl edilmiş olması gerekir. Yargı kararlarında ve öğretide “menfaat”, davacı ile iptalini istediği idarî işlem arasındaki bağı, ilgiyi anlatır. Bu bakımdan, idarî işlem ile dava açan kişi arasında meşru, güncel,ciddi maddi ve/veya manevi bir ilişki sözkonusu değil ise, davada menfaat bağının bulunmadığı kabul edilmelidir.
İdarî işlemlerle ilgisi bulunmayan kişilerin dava açması sonucu, idarenin devamlı dava tehdidi altında kalmaması ve idarenin işleyişinin olumsuz yönde etkilenmemesi bakımından, dava ehliyeti için aranan “menfaat ihlâli” koşulu, her olaya özgü irdelenmelidir. Her olay ve davada, menfaat ihlalinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin takdiri de yargı mercilerine bırakılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi … Anabilim Dalı Başkanı olan davacının aynı Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yapan …’un mazaretsiz olarak katılmadığı dersler için düzenlediği tutanaklarla ilgili olarak gerekli incelemenin Dekanlık tarafından yapılması üzerine anılan öğretim üyesi hakkında soruşturma açılmasını gerektiren bir durum olmadığı kanaatine varılması üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; … Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapan davacının Anabilim dalında eğitim-öğretimin düzenli bir şekilde sürdürülmesini sağlamak ve Anabilim dalının eğitim-öğretimle ilgili sorunlarını tespit etmek ve çözmek, çözememesi halinde ise bölüm Başkanlığına iletmekle görevli olduğu hususu dikkate alındığında; davacının bu görevi bağlamında aynı Anabilim dalında görev yapan bir öğretim üyesinin mazeretsiz olarak katılmadığı dersler için tutanak düzenlediği ve anılan tutanakları Bölüm Başkanlığı’na ilettiği görülmekte ise de; kamu görevlisinin disiplin suçu işlediğine dair ciddi bir suç duyurusu veya şikayet halinde ilgili hakkında soruşturma açılmasına gerek görülmemesi veya açılacak soruşturma sonucunda disiplin cezasına gerek görülmemesi ile birlikte şikayetçiyi doğrudan ilgilendirmeyen bir hal alan ve tek taraflı işlem niteliğine bürünen bu sonuca karşı açılan davanın incelenmesine ehliyet yönünden olanak bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile somut uyuşmazlığın birlikte değerlendirilmesi neticesinde; Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi … Anabilim Dalı Başkanı olan davacının anılan birimin yöneticisi sıfatıyla düzenlediği tutanaklar üzerine tesis edilen disiplin soruşturması açılmasına gerek olmadığı yönündeki dava konusu işlemin iptalini istemekte meşru, güncel ve ciddi menfaat bağının bulunmadığı gerekçesiyle temyize konu Mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.

KARŞI OY:
(XX)- Anabilim Dalı Başkanının kendi görev alanında idari işleyiş ve düzenin sağlanması için tutanak tutmak görevi bulunmakta ise; ilgili kurum üst yöneticisinin kamusal hizmetin işleyişinde bir sorun görmeyerek işleme koymama / ceza vermeme şeklindeki işlem doğrudan davacının menfaatini etkilemediği gerekçesiyle ehliyet yönünden reddin onanması gereği ile çoğunluk görüşüne katılmıyorum.