Danıştay Kararı 8. Daire 2016/4756 E. 2020/5645 K. 16.12.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2016/4756 E.  ,  2020/5645 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/4756
Karar No : 2020/5645

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Karşı Taraf (Davalı) : … Üniversitesi Rektörlüğü
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince 2577 sayılı Yasanın 17. maddesi uyarınca davacının duruşma istemi kabul edilmeyerek işin gereği görüşüldü:
Dava, … Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora programını bitiren davacının doktora tezinde intihal tespit edilmesi üzerine, doktor unvanının geri alınması, tezinin ve diplomasının iptaline ilişkin … tarih ve … sayılı işlem ile diplomanın iadesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, davacının 1993 yılında hazırladığı ‘Bir İdari İşlem Olarak Kamulaştırma’ isimli doktora tezinde … tarafından ‘İdari Bir İşlem Olarak Kamulaştırma ve İptal Davası’ başlıklı 1992 yılında yayımlanan kitaptan ve aynı başlıklı yüksek lisans tezinden intihal yapılıp yapılmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyeleri tarafından verilen 22/09/2014 ve 31/10/2014 tarihli raporlarda dosya içerisinde bulunan mevcut tespit ve incelemelerin somut, kapsamlı ve detaylı olması, inceleme raporlarının birbiriyle örtüşmesi karşısında ayrıntılı rapora gerek olmadığının belirtildiği, anılan bilirkişiler tarafından ayrıntılı rapor verilmemesi üzerine Mahkemece bu sefer … Üniversitesi öğretim üyelerinden müteşekkil bilirikişi kurulundan rapor alınmasına karar verildiği, Mahkemeye sunulan 22/06/2015 tarihli bilirkişi raporunda da önceki inceleme raporlarına ve akademisyen görüşlerine yer verildiği ve bunların sonuçlarına katılındığı, ayrıntılı olarak rapor vermenin gereksiz ve var olanların tekrarı mahiyetinde olacağının vurgulandığı; dava dosyasındaki tüm bilgi ve belgeler, inceleme raporları, akademisyen görüşleri ve bilirkişi raporları da dikkate alındığında, davacının hazırladığı ‘Bir İdari İşlem Olarak Kamulaştırma’ isimli doktora tezinde …’ya ait ‘İdari Bir İşlem Olarak Kamulaştırma ve İptal Davası’ başlıklı 1992 yılında yayımlanan kitaptan ve aynı başlıklı yüksek lisans tezinden kaynak belirtilmeksizin ve atıf yapılmaksızın büyük ölçüde intihal yapıldığı kanaatine ulaşıldığından bahisle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının … Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü doktora öğrencisi olduğu, 1993 yılında hazırladığı ‘Bir İdari İşlem Olarak Kamulaştırma’ isimli doktora tezinin … tarafından ‘İdari Bir İşlem Olarak Kamulaştırma ve İptal Davası’ başlıklı 1992 yılında yayımlanan kitaptan ve aynı başlıklı yüksek lisans tezinden intihal yoluyla hazırlandığı yönünde yapılan şikayet üzerine Yükseköğretim Kurulu tarafından inceleme başlatıldığı, çeşitli üniversitelerde görev yapan öğretim üyelerinden görüş alındığı ve inceleme raporlarının düzenlendiği, …,…,…,…,…, tarafından hazırlanan inceleme raporlarında; davacının büyük ölçüde kaynak göstermeksizin ve alıntı yapılan eserden atıf yapmaksızın intihal yaptığı görüşlerine yer verildiği, Yükseköğretim Kurulu’nun … tarih ve … sayılı yazısı ile … Üniversitesi’nden davacının doktor unvanının iptali için gereğinin yapılmasının istenildiği, … Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından da konunun incelenmesini teminen … tarih ve … sayılı yazı ile iki profesör ve bir yardımcı doçentten oluşan komisyon için görevlendirme yapıldığı ve incelemeciler tarafından hazırlanan 15/04/2013 tarihli inceleme raporunda da; davacının tezinin atıf yapılmaksızın ve kaynakça gösterilmeksizin çok büyük ölçüde intihal ve kopyalama suretiyle hazırlandığı görüşlerine yer verildiğinden bahisle davacının doktor unvanının geri alınmasına, tezinin ve diplomasının iptaline, diplomanın iadesine ilişkin dava konusu işlemlerin tesisi üzerine, bu işlemlerin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ‘Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı haller’ başlıklı 31. maddesinin göndermede bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ‘Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller’ başlıklı 266. maddesinde; “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz…” hükmü, ‘Bilirkişi açıklamalarının tespiti ve rapor’ başlıklı 279. maddesinde ise; “…Raporda, tarafların ad ve soyadları, bilirkişinin görevlendirildiği hususlar, gözlem ve inceleme konusu yapılan maddi vakıalar, gerekçe ve varılan sonuçlarla, bilirkişiler arasında görüş ayrılığı varsa, bunun sebebi, düzenlenme tarihi ve bilirkişi ya da bilirkişilerin imzalarının bulunması gerekir. Azınlıkta kalan bilirkişi, oy ve görüşünü ayrı bir rapor hâlinde de mahkemeye sunabilir…Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hâkim tarafından yapılması gereken hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz.” hükmü yer almıştır.
Olayda; Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden iki profesörün ve bir doçentin bilirkişi olarak belirlendiği, 22/09/2014 tarihli bilirkişi raporunda; dosya içerisinde yer alan mevcut tespit ve incelemelerin somut, kapsamlı ve detaylı olması, birbiriyle çelişen hüküm ve sonuçlara varılmaması karşısında ayrıntılı bir rapora gerek olmadığı yönünde görüş bildirildiği, Mahkemece 29/09/2014 tarihinde verilen ara kararında; bilirkişilerden, raporun ayrıntılı olmadığından bahisle hangi hususlarda intihal yapıldığını açık olarak belirtir rapor istenilmesine karşın, anılan bilirkişiler tarafından verilen 31/10/2014 tarihli yazıda, dosya içerisinde yer alan tespit ve incelemelerin somut, kapsamlı ve detaylı olması, tespit ve incelemelerde birbiriyle çelişen hüküm ve sonuçlar bulunmaması, bu raporlara katılındığı için ayrıntılı bir rapora gerek olmadığı kanaatine ulaşıldığı, raporlarını aynen tekrar ettikleri hususlarının belirtilmesi üzerine Mahkemece bu kez … … Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden üç yardımcı doçentin bilirkişi olarak belirlenmesi üzerine anılan bilirkişiler tarafından düzenlenen 22/06/2015 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu edilen işlemin tesisine yönelik olarak tarihsel süreçte yer alan kişi ve kurumlarla, yetkili idareler tarafından yaptırılan tahkikatlarda görev alan veya Mahkemece atanan bilirkişi heyetinde bulunan idare hukuku öğretim üyeleri ile bilim dalı nedeniyle doğrudan akademik anlamda, karşılaştırma yapılan eserlerin yazarı …’in önceki akademik yıllarda görev yapılan … Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ders saati ücretli olarak görev yaptığı hususu dikkate alındığında, hem akademik hem de idari anlamlarda iletişimlerinin olduğu; kamulaştırma işlemi üzerine yazılan eserlerde kamulaştırma kavramının anayasal ve yasal dayanakları ile diğer tüm idari ve adli aşamalarında söylenecek hususların işin doğası gereği birbirinin aynısı mahiyetinde olacağı, durumun böyle olmasının bu konuda özgün bir çalışma ortaya koymayı hedefleyen idare hukuku doktoru adayının literatürü görmezden gelmesine mani olmayacağı, hangi türde olursa olsun bir çalışmada aynı esere birden fazla atıf yapılması veya diğer eserlerde yer verilen görüş, düşünce ve kanaate sıklıkla yer verilmesinin o eseri belki özgünlük yönünden sekteye uğratacak olmasına karşın bu durumun hiçbir zaman intihal mahiyetinde kabul edilmeyeceği, belki aşırı yararlanma vardır denileceği; dava dosyasına giren ve daha önce yapılan incelemeler sonucunda hazırlanan raporların dosya kapsamında yer alan somut bilgi ve veriler yönünden kapsamlı ve ayrıntılı olduğu, raporların her birinin bir diğeri ile ve heyetlerince varılan sonuçla paralellik içerdiği tespitinden hareketle bu aşamada varılan sonuçlara katıldıklarını, bunun bir rapor haline getirilmesinin var olanların tekrarı niteliğini taşımaktan öteye gitmeyeceği şeklinde ifadelere yer verildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta; davacının doktora tezinde intihal yapılıp yapılmadığı hususunun tespit edilmesi özel/teknik bilgi gerektirdiğinden ve Mahkeme tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenen rapor dava konusu işlemin hukukilik denetimi için yeterli görülmediğinden profesör öğretim üyelerinden oluşturulacak bilirkişi heyeti marifetiyle konunun incelenmesi suretiyle hazırlanacak ve hükme esas alınabilecek nitelikteki bilirkişi raporu alındıktan sonra dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak dava konusu işlem hakkında karar verilmesi gerekirken, dava konusu işlemin reddi yönünde verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 16/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.