Danıştay Kararı 8. Daire 2016/4396 E. 2020/4677 K. 23.10.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2016/4396 E.  ,  2020/4677 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/4396
Karar No : 2020/4677

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : … Defterdarlığı … Yakası Milli Emlak Dairesi Başkanlığı

Vekili : Av. …

Karşı Taraf (Davacı) : …

Vekili : Av. …

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …

Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, … ili, … ilçesi, … mahallesinde bulunan … ada, … parsel sayılı taşınmazın, 6292 sayılı Kanun’un 6. maddesine göre kullanıcı olmayan şahıs tarafından yapılan başvuru üzerine tesis edilen idari satış/devir işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, Maliye Hazinesi adına tescilli dava konusu taşınmazla ilgili olarak davacı adına şerh verildiği ve davacı tarafından … adlı kişiye kiralandığı ve bu hususun Askı İlan Cetvelinin “M. Gayri Ayni Haklar, Şerhler, Beyanlar, Rehinler” hanesinde belirtildiği, … adına … tarih ve … sayılı ecrimisil ihbarnamesi düzenlenmesine dayanak olan … tarih ve … sayılı taşınmaz tespit tutanağında belirtilen fuzuli işgal döneminde adı geçen kişinin (…) askerde olduğunun belirtildiği, 6292 sayılı Kanun’un amacının söz konusu 2/B alanında bulunan taşınmazlarla ilgili yapılacak kadastro düzenlemesiyle malik olarak belirtilecek kişiler adına tapuda tescili gerçekleştirmek olduğu, tapunun beyanlar hanesinde davacı hakkında belirtmenin söz konusu olduğu ve … isimli kişinin davacının kiracısı olduğu halde taşınmazda kiracı olarak bulunan kişinin hak sahibi olarak belirlenip bu kişiye satış yapılmasının 6292 sayılı Kanun’un amacıyla çeliştiği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka ve hakkaniyete uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
6292 sayılı Kanun’un “Hak sahibi, başvuru ve doğrudan satış” başlıklı 6. maddesinde;
“(1) 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler bu Kanuna göre hak sahibi sayılır.
(2) 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilecek kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler de hak sahibi sayılır.
(3) Hak sahiplerinden birinci fıkra kapsamında olanlar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, ikinci fıkra kapsamında olanlar ise, güncelleme listelerinin tescil edildiği veya kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren sekiz ay içinde idareye başvurarak, bu taşınmazların bedeli karşılığında kendilerine doğrudan satılmasını isteyebilirler.
…” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, İstanbul ili, … ilçesi, … mahallesinde bulunan … ada, … parsel sayılı taşınmazın 30/07/2010 tarihinde Maliye Hazinesi adına tescil edilerek Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve “(…) İşbu taşınmaz bahçe olarak … oğlu …’un … oğlu … ile aralarındaki anlaşmaya göre, … sera ve sebze bahçesi olarak 4 yıldan beri kullanmaktadır (…)” şerhinin tapu kaydına işlendiği, … tarafından 6292 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle 04/06/2012 tarihinde satın alma talebinde bulunulduğu, davalı idarece adı geçen kişi tarafından peşinat bedelinin %10’unun ödenmesi üzerine … tarih ve … sayılı yazı ile tescil işlemlerinin yapılması için … Tapu Müdürlüğü’ne tebligat yapıldığı, bu sırada, … tarafından 20/03/2012 tarihinde …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde E:… sayılı, davacı adına yapılan şerhin iptali ve tapu kaydının düzeltilmesi için açılan davadan davacının haberdar olması üzerine, davacı tarafından bunun üzerine de bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıdaki mevzuat uyarınca, 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında düzenlenen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen ve bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde başvuran kişiler bu Kanun kapsamında hak sahibi sayılacaklardır.
Güncelleme listesi ve kadastro tutanağı 6292 sayılı Kanun’un 2. maddesinde tanımlanmış olup, bu Kanunun uygulanmasında güncelleme listeleri, 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Ek 4. maddesine göre düzenlenen ve 2/B alanlarından daha önce kullanım kadastrosu yapılan yerlerin fiili kullanım durumlarını gösteren ve tescil edilen listeleri ifade etmekte iken, kadastro tutanağı ise 3402 sayılı Kanun’a göre düzenlenen ve 2/B alanlarının fiili kullanım durumlarını gösteren ve kesinleşen tutanakları ifade etmektedir.
İdare Mahkemesince uyuşmazlık, 6292 sayılı Kanun’un 12. maddesine göre çözümlenmiş ise de, dava konusu taşınmazın Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan 2/B niteliğindeki taşınmazlardan olduğu, söz konusu taşınmazların hak sahipliği, başvuru ve doğrudan satışına ilişkin hususların Kanun’un 6. maddesinde düzenlendiği, 6292 sayılı Kanun’un 12. maddesinde ise Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin işlemlerin yer aldığı ve bu madde yönünden tarım arazilerini tarımsal amaçla kiralayan ve/veya kullananlara yönelik düzenleme yapıldığı, dava konusu taşınmazın satışına dair başvuru ve tesis edilen işlemlerde taşınmazın 6292 sayılı Kanun’un 12. maddesi kapsamında olduğuna ilişkin bir ibarenin bulunmayıp, yalnızca Kanun’un 6. maddesine göre, taşınmazın satış bedelini etkileyen “tarımsal amacın” dikkate alındığı, bu bakımdan, davanın 6292 sayılı Kanun’un 6. maddesi göz önünde bulundurularak karara bağlanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Olayda, 30/06/2010 tarihinde ilana çıkarılan Askı İlan Cetvelinde yer alarak kesinleşen, dava konusu taşınmazın beyanlar hanesinde “(…) İşbu taşınmaz bahçe olarak … oğlu …’un … oğlu … ile aralarındaki anlaşmaya göre, … sera ve sebze bahçesi olarak 4 yıldan beri kullanmaktadır (…)” şerhinin bulunduğu, söz konusu şerhin iptali ile zilyet olarak davacının (…’un) belirlenmesi istemiyle açılan, davacının asli müdahil olduğu davada …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarih ve E:… K:… sayılı kararıyla, 27/03/2017 ve 09/05/2019 tarihlerinde yapılan 2 ayrı keşifte, keşif tarihinde taşınmazın davalı …’ün kullanımında olduğunun beyan ve tespit edildiği belirtilerek, keşif esnasında beyanları alınan mahalli bilirkişilerin davacıların taşınmazı boş bıraktıkları, taşınmazın 2007 yılından beri davalı (…) tarafından kullanıldığına ilişin beyanları dikkate alınarak davacıların ve asli müdahillerin davasının reddine karar verilmiştir.
Bu itibarla, 6292 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca, hak sahibinin tapu kütüğünün beyanlar hanesine göre belirlenmesi gerektiği açık olup, dava konusu taşınmaz yönünden beyanlar hanesinde yer alan kullanıcının, yukarıda ayrıntısına yer verilen …. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı uyarınca, davacı … değil … olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu taşınmazın kullanıcısı ve hak sahibi olan …’e satılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle davacı tarafından yapılan başvurunun zımnen reddine dair dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamakta ise de, taşınmazın hak sahipliğini, dolayısıyla satışına ilişkin işlemleri etkileyeceği açık olan …. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen kararın kesinleşmesinin beklenilerek, İdare Mahkemesince yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 23/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.