Danıştay Kararı 8. Daire 2016/11876 E. 2020/4785 K. 04.11.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2016/11876 E.  ,  2020/4785 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/11876
Karar No : 2020/4785

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Vekili : Av. …

Karşı Taraf (Davalı) : … Üniversitesi Rektörlüğü
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …

Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, İstanbul Üniversitesi … Fakültesi … Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak görev yapan davacının, … Anabilim Dalı için açılan yardımcı doçentlik kadrosuna atanması için yaptığı başvurunun reddine yönelik işlem ile bu kadroya diğer kişinin atanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, adayların durumunun incelemek üzere oluşturulan jüri üyelerince, her iki adayında atanmaya ehil olduğu belirtilmekle birlikte, diğer adayın davacıdan daha yüksek puanı bulunduğunun jüri raporlarında belirtildiği, jüri üyelerinden birinin, diğer adaydan düşük puanı olmasına rağmen davacının uzun süredir davalı üniversitede görev yaptığı ve anabilim dalına katkı sağladığından bahisle davacının atanmasının uygun olacağını belirttiği, fakülte yönetim kurulu kararıyla da puan üstünlüğü dikkate alınarak diğer adayın atanmasının teklif edildiği ve teklif doğrultusunda dava konusu işlemin tesis edildiği, usule uygun olarak oluşturulan jüri heyeti ve jüri raporlarında belirtilen puan üstünlüğü dikkate alınarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun (dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki haliyle) ‘Yardımcı Doçentliğe atama’ başlıklı 23. maddesinde; “Bir üniversite biriminde açık bulunan yardımcı doçentlik, isteklilerin başvurması için rektörlükçe ilan edilir. Fakültelerde ve fakültelere bağlı kuruluşlarda dekan, rektörlüğe bağlı enstitü ve yüksekokullarda müdürler; biri o birimin yöneticisi, biri de o üniversite dışından olmak üzere üç profesör veya doçent tespit ederek bunlardan adayların her biri hakkında yazılı mütalaa isterler. Dekan veya ilgili müdür kendi yönetim kurullarının görüşünü de aldıktan sonra önerilerini rektöre sunar. Atama, rektör tarafından yapılır. Yardımcı doçentler bir üniversitede her seferinde ikişer veya üçer yıllık süreler için en çok 12 yıla kadar atanabilirler. Her atama süresi sonunda görev kendiliğinden sona erer. Yardımcı doçentliğe atanmada aranacak şartlar: (1) Doktora veya tıpta uzmanlık unvanını veya Üniversitelerarası Kurulun önerisi üzerine Yükseköğretim Kurulunca tespit edilecek belli sanat dallarının birinde yeterlik kazanmış olmak, (2) Fakülte, enstitü veya yüksekokul yönetim kurullarınca, biri o dilin öğretim üyesi olmak üzere seçilecek üç kişilik bir jüri tarafından; sınava girenin kendi bilim alanında Türkçeden yabancı dile, yabancı dilden Türkçeye 150 – 200 kelimelik bir çeviriyi kapsayan yabancı dil sınavını başarmak. Üniversiteler, yardımcı doçentlik kadrosuna atama için bu maddede aranan asgari koşulların yanında, Yükseköğretim Kurulunun onayını almak suretiyle, münhasıran bilimsel kaliteyi artırmak amacına yönelik olarak, bilim disiplinleri arasındaki farklılıkları da göz önünde bulundurarak, objektif ve denetlenebilir nitelikte ek koşullar belirleyebilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; İstanbul Üniversitesi … Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak görev yapan davacının, 26/12/2014 tarihli ilan ile İstanbul Üniversitesi … Anabilim Dalı için bir adet yardımcı doçent alımına yönelik duyuru üzerine anılan kadro için başvuru yaptığı; Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden bir profesör, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden bir doçent ve İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden bir profesör olmak üzere üç kişilik jüri oluşturulduğu, jüri raporlarının değerlendirilmesi sonucunda, yönetim kurulunun 25/03/2015 tarihli kararıyla diğer adayın davacıdan daha yüksek puanı bulunduğu belirtilerek, diğer adayın atanmasının uygun olduğuna karar verilmesi üzerine, Rektörlükçe diğer adayın atanmasına yönelik işlem ile davacının başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ‘Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı haller’ başlıklı 31. maddesinde; bu kanunda hüküm bulunmayan haller arasında sayılan davanın ihbarı konusunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, anılan maddeye 3622 sayılı Kanunun 11. maddesi ile eklenen ve 4001 sayılı Kanunun 14. maddesi ile değiştirilen cümle ile davanın ihbarının Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re’sen yapılacağı hususu düzenlenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ‘İhbar ve şartları’ başlıklı 61. maddesinde; “Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir. Dava kendisine ihbar edilen kişinin de aynı şartlarda bir başkasına ihbarda bulunması mümkündür ve bu şekilde ihbar tevali ettirilebilir.” hükmü, ‘İhbarda bulunulan kişinin durumu’ başlıklı 63. maddesinde ise; ”Dava kendisine ihbar edilen kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılabilir.” hükmü yer almış; yine 31. maddenin göndermede bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ‘Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller’ başlıklı 266. maddesinde; “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz…” hükmü yer almıştır.
Uyuşmazlıkta; Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden seçilen jüri tarafından, puan durumları dikkate alınarak birinci olumlu tercih olarak diğer aday için, ikinci olumlu tercih olarak davacı yönünde görüş verildiği; İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden seçilen jüri tarafından, davacının eserlerinin toplam puanının 395, diğer adayın toplam puanının 544 olduğu, puanlar dikkate alındığında diğer adayın birinci sırada yer aldığı, buna karşın davacının on yılı aşkın bir süredir Genel Kamu Hukuku Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak çalıştığı ve katkı sağladığı dikkate alındığında puanlamada ikinci sırada yer alsa da ilan edilen kadroya atanmasının uygun olacağı yönünde görüş verildiği; İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden seçilen jüri tarafından ise, davacının eserlerinin puan toplamının 453 olduğu, diğer adayın eserlerinin puan toplamının 562 olduğu, şekli açıdan diğer aday gibi davacının da atanma şartlarını taşıdığı, kanaatinin esas açısından başvurulan alanın kapsamı açısından bakılması olduğu ancak şekli açıdan bakılacaksa davacının diğer adaydan daha az puan topladığı, dolayısıyla davacının ikinci sırada yer aldığı yönünde görüş verilmiştir.
Olayda, jüri raporlarında davacının ve diğer adayın eserlerinin toplam puanları hususunda çelişki bulunduğu, ayrıca 21/01/2016 tarihli İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Etik Kurulu Başkanlığı kararında, diğer adayın bir makalesi için etik ihlali yapıldığına yönelik karar verildiği anlaşılmakla birlikte; uyuşmazlığın çözümü için davacı ile diğer adayın bilimsel yeterliliğinin saptanması, söz konusu adayların bilimsel yayınlarının incelenmesi suretiyle mümkün olduğundan ve bu inceleme hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukukî bilgi dışında teknik ve özel bilgi gerektirdiğinden, yukarıda yer verilen hükümler uyarınca konuyla ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekmektedir.
Bu durumda; davanın, ataması yapılan diğer aday için verilen etik ihlal kararı da göz önünde bulundurulmak suretiyle, bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak işin esası hakkında verilen kararda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Diğer taraftan, ataması yapılan diğer aday olan Dr. …’ın atanmasına ilişkin işlemin iptalinin istenildiği; bu davanın sonucunda Dr. …’ın menfaatinin etkileneceği açık olup davanın, bu davanın sonucundan doğrudan etkilenecek olan Dr. …’a ihbarının yapılması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 04/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.