Danıştay Kararı 8. Daire 2016/10621 E. 2020/4893 K. 05.11.2020 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2016/10621 E.  ,  2020/4893 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/10621
Karar No : 2020/4893

Temyiz İsteminde Bulunanlar : 1- (Davacı) … 2- (Davalı) … Üniversitesi Rektörlüğü
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, taraflarca 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davacı tarafından davalı idarenin temyiz istemin reddi gerektiği savunulmakta olup davalı idarece savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA:
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, … Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi olarak görev yapan davacının, Akademik Personel İş Sözleşmesi’nin 13. ve 14. maddeleri uyarınca 31.08.2015 tarihinde iş akdinin tek taraflı feshedileceğine ilişkin … Üniversitesi Personel Daire Başkanlığının … tarih ve … sayılı işleminin iptali ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 21.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminat talebiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; bakılan davada davalı idarece davacının eğitim-öğretim faaliyetlerinin sürdürülmesine gerekli ve yeterli şekilde katkıda bulunmadığı, mesleki yönden yetersiz olduğu veya iş disiplinine uymadığına ilişkin somut, objektif herhangi bir bilgi veya belge sunulmadan sadece işlemin idarenin taktir yetkisi çerçevesinde gerçekleştirildiği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmediğinden dava konusu işlemin iptaline, öte yandan, Anayasa’nın 125.maddesinde yer alan, “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmü doğrultusunda, hukuka aykırı işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı mali haklarının işlemin uygulandığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı ve davalı idare tarafından, İdare Mahkemesi kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Mahkeme kararının; … Üniversitesi Personel Daire Başkanlığının … tarih ve … sayılı işleminin iptaline ve davacının manevi tazminat talebinin reddine ilişkin kısmı yönünden:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmamaktadır.
Mahkeme kararının, davacının yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine ilişkin kısmı yönünden:
Dava dosyasının incelenmesinden; 01.09.2014-31.08.2015 tarihleri arasında geçerli belirli süreli iş sözleşmesine binaen … Üniversitesi Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde Yardımcı Doçent olarak görev yapan davacının 31.08.2015 tarihi itibariyle görevine son verileceğine ve sözleşmesinin yenilenmeyeceğine ilişkin … tarih ve … sayılı Personel Daire Başkanlığı işleminin iptali ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 21.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminat talebiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından tam yargı davası açılarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla
21.000,00 TL maddi tazminat talep edilmesine rağmen Mahkeme tarafından davacıya ödenmesi gereken maddi tazminat miktarı, davacıya ait hizmet döküm belgesi, maaş bordroları, görevden uzak kaldığı süre zarfında başka bir gelir elde edip etmediği gibi hususlar da araştırılarak değerlendirilmeden, salt Anayasa’nın 125.maddesinde yer alan, “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmü doğrultusunda ”Davacının yoksun kaldığı parasal haklarının işlemin uygulandığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine” ilişkin verilen kararda hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen kararın, dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının onanmasına oyçokluğuyla, davacının manevi tazminat talebinin reddine ilişkin kısmının onanmasına oybirliğiyle, talep edilen maddi tazminat talebi neticesinde miktar belirtilmeden salt dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal hakların fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddedilerek ödenmesine ilişkin kısmının bozulmasına oybirliğiyle, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 05/11/2019 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY:

Dava; … Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim görevlisi olarak görev yapan davacının iş akdinin, Akademik Personel İş Sözleşmesi’nin 13. ve 14. maddeleri uyarınca 31.08.2015 tarihinde tek taraflı feshedileceğine ilişkin … Üniversitesi Personel Daire Başkanlığı’nın … tarih ve … sayılı işleminin iptali ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile 21.000,00-TL maddi, 50.000,00-TL manevi tazminata karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na 2880 sayılı Kanunla eklenen ve vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları ile ilgili düzenlemeler getiren ek madde 8’de vakıfça kurulacak yükseköğretim kurumlarındaki akademik organların, Devlet Yükseköğretim Kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenleneceği ve onların görevlerini yerine getireceği, öğretim elemanlarının niteliklerinin devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının nitelikleri ile aynı olacağı; Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 23. maddesinde, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esaslarının 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabi olduğu düzenlemelerine yer verilmiştir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun Öğretim görevlileri’ başlıklı 31. maddesinde ise, “…Öğretim görevlileri, ilgili yönetim kurullarının görüşleri alınarak fakültelerde dekanların, rektörlüğe bağlı birimlerde birim başkanlarının görüşleri üzerine ve rektörün onayı ile öğretim üyesi, öğretim üye yardımcısı ve öğretim görevlisi kadrolarına atanabilirler veya kadro şartı aranmaksızın ders saati üreti veya sözleşmeli olarak istihdam edilebilirler. Öğretim üyesi kadrolarına öğretim görevlileri en çok iki yıl süre ile atanabilirler; bu süre sonunda işgal ettikleri kadroya başvuran öğretim üyesi bulunmadığı ve görevlerine devamda yarar görüldüğü takdirde aynı usulle yeniden atanabilirler. Atanma süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer. Bunların yeniden atanmaları mümkündür. Bu takdirde ilk atama usulü uygulanır…” şeklindeki düzenleme İle öğretim görevlilerinin görevlendirilme usul ve esasları belirlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 01.09.2014 – 31.08.2015 tarihleri arasında geçerli belirli süreli iş sözleşmesine istinaden … Üniversitesi Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak görev yaptığı, taraflar arasında geçerli Akademik Personel İş Sözleşmesi’nin 13. maddesinde haklı nedenle fesih halinin, 14. maddesinde sözleşme süresinin bitimine bir ay kala tarafların yazılı bildirimde bulunmak koşuluyla sözleşmenin feshini isteyebileceği ve 15. maddesinde sözleşmenin yenilenmesi için başarı durumunun göz önüne alınacağı, sözleşmenin bütününe veya bir madde hükmüne aykırılığı, öğrencilerden kendisi hakkında sürekli ve haklı yakınmalar alması ve maddede sayılan diğer hallerde sözleşmenin haklı nedenle feshedileceği hususlarının düzenlenmiş olduğu, davalı Vakıf Üniversitesinin … tarih ve … sayılı işlemi ile 31.08.2015 tarihi itibariyle görevine son
verileceğinin ve sözleşmenin yenilenmeyeceğinin davacıya bildirildiği, söz konusu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin, yükseköğretim kurumlarında, öğretim görevlisi kadrolarına en çok iki yıl süre ile atama yapılabileceği, atama süresi sonunda ilgililerin görevlerinin kendiliğinden sona ereceği ve aynı usulle yeniden atanabilecekleri şeklindeki düzenlemelerinden anlaşıldığı üzere, öğretim görevlileri bakımından süresiz atama usulü öngörülmemesi ve süre sonunda da görevin kendiliğinden sona ereceğinin düzenlenmiş olması karşısında atama süresi sonunda idarelerin, ilgilileri yeniden atayıp atamama konusunda takdir yetkilerinin bulunduğu açıktır. Ancak bu yetki mutlak ve sınırsız olmayıp sebep ve maksat yönlerinden yargı denetimine tabi olduğu da idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
Uyuşmazlık konusu olayda; davacının Akademik İş Sözleşmesi ile bir yıl olarak belirlenen görev süresinin ilgili mevzuat gereği 31.08.2015 tarihinde kendiliğinden sona ermesi ve yeni dönemde yenilenmemesi mümkün iken, davacı İle Üniversite arasında imzalanan Akademik İş Sözleşmesinin 14. maddesinin sözleşme süresinin bitiminden bir ay önce fesih bildiriminde bulunulacağı şeklindeki düzenlemesine uygun olarak fesih bildiriminde bulunulduğu ve bu suretle sözleşmenin 31.08.2015 tarihinde sona erdiği, davalı Üniversitenin davacıyı yeniden atayıp atamama konusunda takdir yetkisinin bulunduğu, davalı Üniversitenin, davacı öğretim üyesinin görevine devam etmesinde bir yarar görmemesi ve o kadro için başka öğretim elemanları tarafından başvuruların olmasını da dikkate alarak takdir yetkisini davacıyı yeniden atamama yönünde kullandığı, takdir yetkisini kötüye kullandığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin ortaya konulamadığı ve yargı kararı ile akademik personel çalıştırmaya zorlanamayacağı anlaşıldığından, kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu itibarla; dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından davalı Üniversitenin temyiz isteminin kabul edilerek Mahkeme kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının bozulması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.