Danıştay Kararı 8. Daire 2013/5009 E. 2014/2440 K. 27.03.2014 T.

8. Daire         2013/5009 E.  ,  2014/2440 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/5009
Karar No : 2014/2440

Temyiz İsteminde Bulunanlar : Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı
Vekili :
Davalı Yanında Diğer Davaya Katılan : Diyarbakır Barosu Başkanlığı
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) : Adalet Bakanlığı
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin …. gün ve E:…2, K:…. sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeyerek işin gereği görüşüldü:
Dava, …. Diyarbakır Barosu Levhasına avukat olarak yazılmasına dair Diyarbakır Baro Yönetim Kurulunun 12.03.2012 tarih ve 2012/96 sayılı kararının uygun bulunduğuna ilişkin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu kararının Adalet Bakanlığınca tekrar görüşülmek üzere geri gönderilmesi üzerine ilk kararda ısrar edilmesine ilişkin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun 06.05.2012 tarih ve 32850-1 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, … mahkumiyet kararının Avukatlık Kanununun 5/1-a maddesi kapsamında kaldığı, ayrıca mahkumiyete konu eylemin niteliği ile avukatlık mesleğinin önem ve özellikleri birlikte dikkate alındığında anılan kişi hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlığa kabulde engeller” başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, “(23/1/2008-5728/326 md.) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak”; aynı Kanun maddesinin 2. fıkrasında, “Birinci fıkranın (a) bendinde sayılan yüz kazırtıcı suçlardan biri ile hüküm giymiş olanların cezası ertelenmiş, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa da avukatlığa kabul edilmezler.”; “Aranacak şartlar” başlıklı 16. maddesinde ise, “Birinci fıkranın (a) bendinde sayılan yüz kazırtıcı suçlardan biri ile hüküm giymiş olanların cezası ertelenmiş, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa da avukatlığa kabul edilmezler.” hükümlerine yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; …. Diyarbakır Barosu Başkanlığı’na verdiği 06.09.2010 tarihli dilekçesi ile Baro Staj Listesine yazılma talebinde bulunduğu, bu istemi inceleyen Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulunca adı geçenin Baro Staj Listesinin 545 sırasına yazılmasına karar verildiği, bu karara karşı Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan itiraz üzerine Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nca itirazın reddedildiği, Adalet Bakanlığı’nca söz konusu kararın usul ve yasaya uygun bulunmayarak tekrar görüşülmek üzere Türkiye Barolar Birliği’ne iade edildiği, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun eski kararında ısrar etmesi üzerine staj başvurusunun kesinleştiği, 07.03.2011-08.03.2012 tarihleri arasında avukatlık stajını tamamladığı ve Diyarbakır Barosu Başkanlığının 12.03.2012 tarih ve 2012/96 numaralı işlemiyle staj bitim belgesinin verilmesine karar verildiği, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca anılan baro kararının uygun bulunduğu, Adalet Bakanlığı’nın 02.05.2012 tarihli işlemiyle Birlik Yönetim Kurulu kararının yeniden görüşülmesinin istenmesi üzerine Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca dava konusu ısrar kararının alındığı anlaşılmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinin ilk fıkrasında, mahkumiyetin sonucu olarak kullanmaktan yoksun bırakılacak haklar sayılmaktadır. Fıkranın (e) bendinde “Bir Kamu Kurumunun veya Kamu Kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmek” de kullanmaktan yoksun bırakılacak haklar arasında sayılmaktadır.
53. maddenin ikinci fıkrasında, kişinin işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanmayacağı belirtilmektedir. Yani işlemiş bulunduğu bir suçtan dolayı mahkumiyetinin sonucu olarak Kanunun 53/1. maddesinde yazılı hakları kullanmaktan yasaklı bulunan bir kişi, infazın tamamlanmasıyla birlikte yasaklanmış bulunan haklarını yeniden kullanabilecektir.
Öte yandan, söz konusu Kanunun “Ceza zamanaşımı ve hak yoksunlukları” başlıklı 69. maddesinde; “Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunluklarının süresi ceza zamanaşımı doluncaya kadar devam eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Olayda, …. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesinin 08.10.1991 tarih ve 1991/420 sayılı kararıyla, “Yasadışı silahlı terör örgütü PKK’nın sair efradı olmak suçundan” dolayı 765 sayılı TCK’nın 168/2 ve 59/2 maddesi uyarınca 8 yıl 4 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırıldığı, ayrıca TCK’nın 31’inci maddesi gereğince müebbeden kamu hizmetlerinden yasaklanmasına karar verildiği, kararın 12.03.1992 tarihinde Yargıtay tarafından onamasıyla kesinleştiği, mahkumiyet kararının …. Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve …. Müt. sayılı ek kararıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanun’a göre uyarlanmasıyla 4 yıl 2 aya indirildiği ve 5237 sayılı TCK’nın 68/5 maddesinde belirtilen 10 yıllık ceza zamanaşımı süresi dolmuş bulunduğundan ortadan kaldırılmasına karar verildiği, bilahare 29.04.2011 tarih ve 2011/210 Müt. sayılı kararla yasaklanmış haklarının geri verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, ceza hukukunun lehe hükümlerinin ilgililere uygulanması ilkesi çerçevesinde, davacının mahkumiyetine konu suç tarihi itibariyle anılan hükmün yürürlükte olmaması, aynı zamanda cezanın zamanaşımına uğraması nedeniyle cezaya bağlı olan ve hükümde belirtilen hak yoksunluklarının ortadan kalkması karşısında, davacının durumunun 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 5/1-a maddesi maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucuna varıldığından, aksi yönde verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesi’nin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davalı idareye iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27/03/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.