Danıştay Kararı 8. Daire 2011/3811 E. 2016/4474 K. 28.04.2016 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2011/3811 E.  ,  2016/4474 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2011/3811
Karar No : 2016/4474

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : –
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti :… İdare Mahkemesinin gün ve E:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :: İdare Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilmesi suretiyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, İli, İlçesi, Mahallesi’nde bulunan Taksi Durağı’nda taksicilik yapan davacıya, plakalı araca ilişkin olarak verilen gün ve sayılı geçici çalışma izninin iptaline ilişkin 20.05.2010 tarih ve sayılı encümen kararının iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; mahalli ve müşterek nitelikte olmak üzere ticaret, turizm ve ulaşım gibi konularda belediyenin, sınırları içerisinde yaşayan halkın ve buraya dışarıdan gelenlerin refah huzur ve mutluluğunu sağlamak amacıyla düzenlemeler ve bunun sonucu olarak bireysel idari işlemler yapmak yetkisi bulunduğu açık olup, ticari taksicilik yapmak suretiyle ulaşım hizmetinde çalışan kişilerin hırsızlık gibi bir suç işlemesi halinde bunların yaptıkları kamu hizmeti de dikkate alınarak verilmiş olan çalışma izninin iptalinin bu kapsamda değerlendirilebileceği, ancak olayda davacının bu suçu işlediğinin idarece somut olarak ortaya konulamadığı gibi davacının bu suçu işlediğine dair bir Mahkeme kararı da bulunmadığı gerekçesi ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir .
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, kanunların belediyeye verdiği yetkiler çerçevesinde yönetmelik çıkarmak, belediye yasakları koymak, (f) bendinde toplu taşıma yapmak; bu amaçla otobüs, deniz ve su ulaşım araçları, tünel, raylı sistem dâhil her türlü toplu taşıma sistemlerini kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek, (p) bendinde de, kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taşıt sayılarının bilet ve ücret tarifelerini, zaman ve güzergahlarını belirlemek, durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek, işletmek,
işlettirmek veya kiraya vermek, kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yapmak belediyelerin yetki ve imtiyazları arasında sayılmıştır.
Öte yandan, 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkami Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 Tarih ve 486 numaralı Kanun’un Bazı Maddelerini Muadil Kanun’un uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 1. maddesinde; belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara belediye encümenince Kabahatler Kanunu uyarınca idari para cezası ve yasaklanan faaliyetin menine karar verileceği kuralı yer almıştır.
Belediye Meclisinin 01 Nisan 2008 tarih ve 66 nolu karıyla kabul edilmiş, tarihli Gazetesinde yayınlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işleme dayanak olarak gösterilen Belediyesi Zabıta Yönetmeliği’nin 186. maddesinde “Bu sayılanların dışında zabıt ve onayı gerektiren olaylarda bütün idari cezaları vermeye ve tespite Belediye Encümeni yetkilidir.” hükmü düzenlenmiştir.
Aktarılan düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, kamu hizmeti niteliğini yadsıma olanağı bulunmayan kent içi ulaşım hizmetinin kanun gereği asli sunucusu olan belediyenin, bu hizmeti doğrudan kendisi yürütmeyip çeşitli usullerle başkalarına gördürdüğü hallerde, hizmetin asli sunucusu olmaktan kaynaklanan düzenleme yapma, denetleme, ceza verme görev ve yetkisinin bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; İli, İlçesi, Alışveriş Merkezi güvenlik görevlilerince düzenlenen günlü tutanakta, adı geçen alışveriş merkezinde bulunan bir işyerinde bir müşteri tarafından ürün sepetinde unutulan çanta içerisinden davacı ve eşi tarafından 650,00 TL nakit para ve kimlik kartlarının alındığının güvenlik kamerası kayıtlarının incelenmesi sonucunda tespit edildiğinin belirtildiği, durumun Esnaf Odası tarafından davalı idareye bildirilmesi üzerine, davacının sahip olduğu iki adet ticari taksi çalışma izin belgesinden olayın yaşandığı muhitte çalışan plakalı araca ait gün ve sayılı çalışma izin belgesinin dava konusu işlemle 5393 ve 1608 sayılı Kanunlar ile Belediye Zabıta Tembihnamesinin 186’ncı maddeleri gerekçe gösterilerek iptaline ve davacıya … TL para cezası verilmesine karar verildiği, öte yandan davacı hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma numarası ile hırsızlık suçlamasıyla dava açıldığı, yapılan UYAP sorgusunda görüldüğü üzere Asliye Ceza Mahkemesi’nin gün ve sayılı kararıyla davacının hırsızlık suçundan cezalandırıldığı, bu hükmün de … …. Ceza Dairesi’nin gün ve E:… sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda aktarılan kanuni düzenlemeler gereğince belediyelerin asli sunucusu olduğu hizmetlerde, hizmetin asli sunucusu olmaktan kaynaklanan düzenleme yapma, denetleme, ceza verme görev ve yetkilerinin bulunduğu açık olmakla birlikte bu yetkinin nasıl kullanılacağının; yani hangi eyleme hangi müeyyidenin uygulanacağının mevzuatta belirtilmesi gerekliliği de hukukî güvenlik ilkesinin bir sonucudur.
Bununla birlikte, belirlenecek cezaların da ölçülülük ilkesine uygun olarak saptanması gerekmekte olup, uyuşmazlıkta olduğu gibi gündelik yaşamında işlediği bir suç nedeniyle davacının ticari araç sahibi olmasını engelleyecek bir yaptırımın ölçülü kabul edilmesine imkan yoktur.
Öte yandan, yapılan kamusal hizmetin niteliği ve hırsızlık suçunun vasfı birlikte değerlendirildiğinde, bu suçu işleyen kişilerin toplu taşıma araçlarında şöför olarak çalışmasının engellenmesine yönelik düzenlemeler yapılabilir ise de, Belediyesi Zabıta Tembihnamesi’nde bu yönde bir düzenleme bulunmaması ve dava konusu işlemin davacının şöför olarak çalışmasını değil ticari araç sahibi olmasını engellemesi nedeniyle dava konusu işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz istemlerinin reddiyle, İdare Mahkemesince verilen ve hüküm fıkrası itibariyle hukuka uygun bulunan kararın yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 28/04/2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.