Danıştay Kararı 8. Daire 2010/4364 E. 2013/7777 K. 12.11.2013 T.

8. Daire         2010/4364 E.  ,  2013/7777 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2010/4364
Karar No : 2013/7777

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : İnegöl Belediye Başkanlığı – BURSA
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davacı şirkete tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmış olup, Mahkemece kısmen iptal-kısmen ret kararı verilmiş, kararın redde ilişkin kısmı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece reddedilen kısma ilişkin, ödeme emri içeriğindeki alacaklardan 1.685,00 TL’si 1608 sayılı Kanuna göre verilmiş idari para cezası, 6.139,66 TL’si ise zarar-ziyan bedeline ilişkin olup, her iki alacağın tahakkuk aşamasında ilgili oldukları Encümen kararı davacı şirkete tebliğ edilmiş, tebliğin üzerinden iki yıla yakın bir zaman geçtikten sonra da dava konusu ödeme emri düzenlenmiştir.
6183 sayılı Kanunun 1. Maddesine göre idari para cezaları ödeme emri ile tahsil edilebilecek amme alacaklarından sayılsa da haksız fiile dayalı zarar-ziyan bedeli ödeme emrine konu edilemeyecektir.
Davaya konu ödeme emrine konu 1.685,00 TL idari para cezasının tahakkuk aşamasıyla ilgili olan Encümen kararları 2007 yılı içinde davacı şirkete tebliğ edilmiş olup, şirketçe, Encümen kararlarının verildiği tarihte yürürlükte olan 1608 sayılı Kanun uyarınca Sulh Hakimliğine itiraz edildiğine ilişkin bilgi-belge sunulmamış olup, bu haliyle alacağın (idari para cezasının) kesinleştiğinin kabulü gerekmektedir.
Bu durumda, kesinleşmiş kamu alacağının tahsiline ilişkin olarak düzenlenen ödeme emrinin idari para cezasına ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığından kararın bu kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Ödeme emrinin zarar ziyan bedeline ilişkin kısmı ise; haksız fiilden kaynaklanıp, ödeme emrine konu edilemeyeceğinden bu kısma ilişkin kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı şirket adına düzenlenen 1.6.2009 günlü ödeme emrinin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, ödeme emrine konu alacaklardan 38.674,04 TL kira alacağının ödeme emrine konu edilemeyeceği; 1.169,98 TL hasar bedelinin ise dayanağı encümen kararının bulunmadığı gerekçesiyle iptaline; ödeme emrine konu alacaklardan 1.685,00 TL idari para cezasının 1608 sayılı Kanun uyarınca verildiği ve dayanağı encümen kararlarının davacıya tebilğ edilmiş olduğu; 6.139,66 TL hasar bedeline ilişkin encümen kararlarının da izinsiz asfaltı bozması, su borusunun patlaması sonucu zarar verilmesi nedeniyle alındığı ve davacıya tebliğ edilerek kesinleştiği gerekçesiyle bu kısımlara ilişkin davanın reddine karar verilmiş olup, kararın reddine ilişkin kısmı davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketçe yapılan doğalgaz boru döşemeleri sırasında belediyeye ait su borularına ve asfalta zarar verilmesi nedeniyle 24.7.2007 ile 15.4.2008 tarihleri arasında müteaddit defalar belediye encümeni tarafından 1608 sayılı Yasa uyarınca idari para cezasıyla cezalandırılmasının yanı sıra aynı encümen kararlarıyla zarar ziyan bedellerinin ödettirilmesine karar verildiği ve söz konusu encümen kararlarının davacıya tebliğ edildiği, ilgili bedellerin ödenmemesi üzerine dava konusu ödeme emrinin tanzim edilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davaya konu ödeme emrinin 1.685,00 TL idari para cezasına ilişkin kısmı yönünden;
Anayasa’nın 11. maddesinde, Anayasa hükümleri yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ifade edilmiş, 40. maddesinin 2. fıkrasında “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” hükmü yer almıştır.
İdari işlemlere karşı başvuru yollarının ayrıntılı düzenlemelerde yer alması, başvuru süresinin kısa olması veya olağan başvuru yollarına istisna getirilebilmesi nedeniyle işlemlere karşı hangi idari birime, hangi sürede başvurulacağının idarelerce işlemde belirtilmesi hukuk güvenliği ilkesinin gereğidir. Anılan Anayasa hükmü ile de bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.
Olayda; dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan tebliğe ilişkin evraklar incelendiğinde, ilgilinin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceğinin belirtilmediği; bu haliyle işlemlerin Anayasa’nın yukarıda belirtilen açık hükmüne aykırı olduğu ve kesinleşmiş bir amme alacağından söz edilemeyeceği açıktır.
Bu hale göre, kesinleşmeyen alacak için ödeme emri düzenlenemeyeceğinden davaya konu ödeme emrinin idari para cezasına ilişkin kısmı da hukuka aykırı bulunmuştur.
Davaya konu ödeme emrinin 6.139,66 TL zarar ziyan bedeline ilişkin kısmı yönünden;
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Kanunun Şümulu” başlıklı 1.maddesinde; belediyelerin haksız fiilden doğan alacaklarının bu Kanun kapsamı dışında olduğu düzenlenmiştir.
Davaya konu ödeme emrinde belirtilen 6.139,66 TL zarar ziyan bedeli, davacının, belediyenin bakım ve gözetimindeki asfalta ve su borularına verdiği zarar neticesinde oluşmuş olup, davacının bu eyleminin haksız fiil niteliğinde bulunduğuna kuşku bulunmamaktadır.
Bu duruma göre idare ile zararı veren kişi arasındaki uyuşmazlığın,haksız fiile ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerlerinde açılacak davalarda çözümlenmesi gerektiğinden,idarenin tek yanlı olarak, zarara uğradığından bahisle davacıyı borçlu kabul etmesi ve re’sen zarar hesaplaması yaparak bunu tahsil etmesi olanaklı değildir.
Olayda; davacının eylemi nedeniyle oluşan zarar ve ziyanın,davacının haksız fiili niteliğinde bulunması ve bu tür fiillerden doğan alacakların yukarıda anılan Kanun hükmü uyarınca bu Kanunun kapsamı dışında bulunması nedeniyle, bu alacağın ödeme emrine konu edilemeyeceği ve ödeme emri ile tahsilinin sağlanamayacağı açık olduğundan, tek yanlı irade beyanıyla tesis edildiği sabit olan ve davacıdan belediyeye ait alana verdiği zarara karşılık 6.139,66 TL’nin ödeme emri ile istenilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu hale göre; kesinleşmemiş bir amme alacağının ve haksız fiile dayalı alacağın ödeme emrine konu edilemeyeceği anlaşıldığından, aksi gerekçe ile davayı reddeden Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere12/11/2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.